TÜRKİYE’NİN İLKLERİ İZMİR BADEMLER KÖYÜNDE

Kalabalığın veya pahalı işletmelerin olmadığı hem ruhunuza hem bedeninize hitap edecek muhteşem bir köyü anlatmak istiyorum.

Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden İzmir’de bir köy, adı Bademler…

İzmir’in Seferihisar ve Urla ilçesine oldukça yakın olan bu köyü Bademler Doğal Yaşam köyü ile karıştırmayın. Koronavirüs hastalığı ile savaşarak, pandemi ile yaşıyoruz. Ne kadar tatile çıkmayın uyarıları olsa da insanın kalbi ve ruhu güneş parladıkça evinden ve işinden bir nebze uzaklaşmayı istiyor. Kalabalığa girmeden hijyen kurallarına uyarak biraz rahatlayalım mı?

Bu yaz nereye tatile gitsem?

Hijyen kuralları çerçevesinde tüm stresini atabileceğiniz Bademler köyüne giriyoruz. İlk olarak ‘köy üretici pazarına gider’ tabelası sizi karşılıyor. Ama unutmayın sadece pazar günleri açık. Bademler köy tiyatrosu ile başlayan yolda köy meydanına vardığınızda fırın, kahvehaneler, emlakçı, bakkal ve oyuncak müzesi sizi karşılıyor. Bıkmadınız mı büyük şehirlerin kaos ortamından ve büyük gösterişli yerlerden? Doğallık ve huzurun olduğu sıcacık insanların yanına gitmek için bence vakit kaybetmeyin.

Bademler Köy Tiyatrosu

Türkiye’nin ilk ve tek köy tiyatrosuna sahip ve kahvelerine kadınların girebildiği, sokaklarında özgürlüğün tadına varabileceğiniz tertemiz bir köy. Temiz denmesinin altı dolu elbette, çünkü zamanında en temiz köy unvanını almış ve hala o temizlik korunuyor. 70’li yılların başında açılan bu tiyatro binası Mustafa öğretmenin başlattığı sahne oyunları ile bugüne kadar gelmiş. Köyde yaşayan halk her bir taşı imece usülü hayata geçirmiş. İsteyince oluyor düşüncesinin hayat bulduğu yer diyebiliriz. Halk kütüphanesi, yüksek okuryazarlık oranı ve tiyatro zaten sizi mest etmeye yetiyor. Ama bununla bitmiyor. Susuz Yaz ve Pembe Kadın gibi iki önemli filme de ev sahipliği yapan Bademler Köyü, oldukça şöhretli. Susuz Yaz‘ı Necati Cumalı yazarken, Metin Erksan ise bu romanı filme uyarlamış. Film, Altın Ayı ödülünü kazanarak Türk sinemasında uluslararası ödül alan ilk film olup aynı zamanda da en iyi yabancı film dalında Oscar’a aday adayı olmuş.

Bademler Oyuncak Müzesi

Türkiye’de ilklere imza atan bu köy halkı Musa Baran oyuncak müzesi ile Bademler kendine bir kez daha hayran bırakıyor. Görünüşte iki katlı küçük bir ev gibi görünse de o ufak bembeyaz boyalı binanın içinde koca bir tarih saklanıyor. O renkli ve teknolojik oyuncaklar olmadan çocuklar nasıl vakit geçiriyor biz de öğreniyoruz. Müzede oyuncakların yanı sıra ilkel tarım aletleri, geleneksel köy eşyaları ve kıyafetler de sergileniyor.

Bademler Köy Kahveleri

Orada bir kahve var ki duvarında Einstein’ın “Ön yargıları kırmak atomu parçalamaktan daha zordur” sözüyle bir metin asılı. Bu görseller kahvenize eşlik ediyor. Girdiğiniz anda neredeyse her duvardaki Atatürk portleri ve bayraklar ise sizi gururlandırıyor. Bir de kadın garsonun olduğu eski bir fotoğraf dikkatinizi çekecek. Kadın ve erkeğin eşitliğinin sunulduğu bu eski fotoğraf modern ve çağdaş bir hava yaratıyor. İçeceğinizi isterken size sıcacık davranan ve çok cüzi ücretler ile konforunuzu en üst seviyede tutmak isteyen çalışan o samimi insanlar ise “daha iyilik bitmedi” dedirtiyor. Boyozunu, simitini al kahvehane de otur masaya bir ayran bir çay iste, kahvaltın hazır. Bir de Pazar varsa değme keyfine.

Bademler Köy Pazarı

Bu pazar farklı, sadece ürünler satılmıyor. Pişmiş yemek ve içecekte satılıyor. Özellikle Banu hanımın muhteşem gözlemeleri, portakal rendesi ile tatlandırdığı limonatası, kabak çiçeği dolması ve ağızda dağılan cevizli baklavasını yemeden dönmeyin. Kendisi ile biraz sohbet ettik. Bademler Köyü’nde annesi ile bu işi yapıyor. Lezzetli yemek reçetelerini misafirlere sunuyor. Meşhur Börekçi Banu’nun elinin lezzetini annesinden aldığını söylüyor. Pazar içinde dolmalar, sarmalar, börekler daha neler neler var. Bu köye tok gitmenizi önermem. Arkada çok geniş otopark alanları da var. Her şey ince ince düşünülmüş. Bir de köylülerin eskiden ortak fırınlarda ekmek yaparken çocukları başlarından savma planından doğan içinde yumurta olan godalak ekmeği yapılırmış. Çocuklar yumurta bulana kadar kadınlarımız işlerini kolaylar sonra da çocukların getirdiği yumurtayı ekmeğin içine koyarlarmış. Oldukça doyurucu olan ekmek urla kadınlar pazarında da satılıyor.

Azmak Koyu yeni bisiklet rotaları için harika bir keşif!

Bademler pazarından sağda ufak bir yol karşınıza çıkıyor. Yaklaşık 20 dakika kadar boyunca tabelaları takip ederek Azmak koyuna ulaşıyorsunuz. Sizi geniş bir koy karşılıyor. Büyük kayaların gölgesinde sakin ve çarşaf gibi sessiz bir su düşünün. Elbette Seferihisar suları gibi soğuk ama sıfır dalga olduğundan çocuklu aileler için oldukça güvenli. Seferihisar Azmak Koyu İzmir il Merkezine yaklaşık 50 Km mesafede ve koyda herhangi bir tesis bulunmuyor. Duş, tuvalet, soyunma kabini de yer almıyor. Tüm ihtiyaçlarınızı Urla üzerinden geliyorsanız Kuşçular Köyü’nde karşılayabilirsiniz. Kuşçular da hemen hemen tüm zincir marketler bulunuyor. Şayet Seferihisar üzerinden geliyorsanız Düzce Köyü son alışveriş noktası. Seferihisar Azmak Koyu Uluslararası bisiklet rotası üzerinde yer aldığı için virajlı yol seven bisiklet aşıkları yol bitiminde buz gibi suda serinleyebilir. Bazen koya minik bir karavan ile yemek ve içecek satanlar bile geliyor. Siz yine de içecek ve şemsiyenizi yanınıza alın.

 

Yorumlar