SALGINLAR  ve  AŞI

Tarihe baktığımızda milyonların ölümüne neden olan salgınları dört başlık altında görüyoruz.  Veba, kolera ve grip. Bunların arkasından 20.yüzyılda 32 milyon insanın canını alan HIV virüsü geliyor.  Salgınların geçmişi ise 500’lü yıllarda yaşanan Justinianus Veba Salgınına kadar uzanıyor. O dönemlerin tıbbi olanaklarının ve karantina önlemlerinin yetersizliği her defasında dünya nüfusunu kırıp geçiriyor.

Çare: Aşı!..

Tarihi milattan önce 400’lü yıllara dayanan aşı TC Sağlık Bakanlığı’nın web sayfasında şöyle tanımlanmış.

‘’ İnsan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğine sahip virüs, bakteri vb. mikropların hastalık yapma karakterlerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkilerinin ortadan kaldırılarak geliştirilen biyolojik maddeler. ‘’

Aşı, bireyi hastalıklardan korumasının yanı sıra; toplumda yayılmasını da engeller. Hepimizin Pasteur  diye mırıldandığını duyar gibiyim. Kuduz aşısının mucidi Louis Pasteur.

Kuduzdan ölümlerin aşıyla önüne geçen Pasteur ; Waldemar Haffkine adında bir Rus Bilim İnsanına laboratuvarının kapılarını açıp hakkında  tavsiye mektubu yazarak milyonları kurban verdiğimiz veba ve koleradan kurtulmamıza da vesile olmuştur.

1860 yılında Odessa’da doğan Haffkine yüzyıllar boyu insanlığı kasıp kavuran veba ve koleraya karşı aşı geliştirerek  tarihteki saygın yerini almıştır.

Yaşam döngüsünü allak bullak eden, insanların canını alan, görece  ‘’ Süper Güç ‘’ diye tanımladığımız ülkelerin,  AB başta birliklerin ve nihayetinde piyasa ekonomisi  denen  benmerkezci  sistemin  makyajlarının aktığı olağanüstü  günler yaşıyoruz.

Sebep; sadece 125 nanometre büyüklüğe sahip COVID-19 virüsü. ( 1 nanometre 1 metrenin milyarda biri )

Tedavi çok önemli. Sağlık çalışanları birer nefer gibi canlarını ortaya koyup hayat kurtarmaya çalışıyorlar. Beri yandan tıp ilminin koruyucu tarafında çalışan bilim insanları aşı bulma adına gecelerini gündüze katmaktalar. Aşı bekliyoruz.. Yeni  Pastörler, Haffkinler bekliyoruz..

Sevgiyle kalın, evde kalın…

Yorumlar