GÜVEN ve TOPLUMSAL AYRIŞMA

 Profesör Selçuk Şirin’in ‘ Ya Adalet Ya Sefalet ‘ isimli son kitabı öyle bir çırpıda okunup kenara bırakılacak bir eser değil. Bambaşka bir kitabı, bir gazete haberini okurken, sosyal medyada gezerken karşılaştığım bir konu olunca dönüp dönüp tekrar bakıyorum. Ülke sorunlarıyla kıyısından – köşesinden de olsa ilgiliyseniz, bıkıp tükenme noktasına gelebiliyorsunuz. Hocanın kitabı bu tıkanmalar için can simidi adeta! Türkiye’nin en yaşamsal yedi sorununu anlatmakla yetinmeyip yedisine birden çözümler içeriyor.

‘ Toplumsal Güven ‘ konusunda çok zayıf olduğumuzu yetkin bilim insanlarının somut verileriyle ortaya konduğu ama aynı zamanda çözümlerini de içeren son bölümünden çıktı bu yazı!

Mayıs ayında yaşadığımız son seçimle bir kez daha gördük ki; karpuz gibi ikiye bölünmüş insanların oluşturduğu bir ortamda yaşıyoruz! Halk olarak birbirimize güvenmiyoruz.

Farklı dini, etnik, siyasi kimliklere sahip bir toplumuz. Üst kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmak. Sosyo-Ekonomik açıdan gelişmiş toplumlarda bahsi geçen alt kimlikler bir zenginlik olarak görülmesine rağmen; ülkemizde en ufak bir kışkırtmayla tehlike arz edebiliyor! Geçmişte çok acı tecrübelerini yaşadık maalesef! Çözümü? Elbette var!

Önce kendimizden başlamak zorundayız.

Hepimizde kimi önyargıların çok kısa sürede evrimleşerek kesin yargılara dönüştüğü kanısındayım. ‘ Ben öyle değilim ‘ dediğinizi duyar gibiyim! Fakat; öyle konularda öyle önyargılara sahibiz ki!

Cinsiyete dayalı ayrımcılık en büyük sorunlarımızdan değil mi? Kitapta ‘ Yaşayanlar Anlatsın ‘ adı altında gerçek öyküler var.

Bölgeye göre ayrımcılık yapmıyor muyuz? Yeni tanışılan birine ilk sorulan ‘ Nerelisin ‘ değil mi?

Din ve mezhep ayrımcılığını yaşamayan var mı çevresinde? Çok yönlü bakınca ‘ İslamofobi ‘ dünyanın büyük sorunlarından değil mi günümüzde? Etnik bazda Avrupa’da tekrar yeşeren faşizm tohumları korkutmuyor mu sizleri?

21. Yüzyılın dünyası şeffaf ve kimi sorunları ulusal bazdan çıkıp küresel tehditler içeriyor maalesef!

İlk başta ütopik gelebilir; ama gezegenin karşıkarşıya kaldığı kimi tehditler küresel bazda da insanların birbirine güvenmesi gerektiğini zorunlu kılmakta dostlar! Covid döneminde yaşadık. Küresel İklim Krizi insanlığı yok olma tehlikesiyle sınıyor.

Tekrar ülkemize dönecek olursak…

IPSOS tarafından 33 ülkede yapılmış bir araştırma var önümüzde.

‘ Genelde İnsanlar Güvenilirdir ‘ ifadesine katılma oranı ölçülmüş. Çin ve Hindistan’da oran %50’nin üzerinde çıkmış. 33 ülke arasında ifadeye katılım ortalaması %30 iken Türkiye’de yaşayanların başka insanlara güvenme oranı ( sıkı durun ) sadece yüzde ondört! Birbirimize güvenmiyoruz!

Emperyalizme karşı zaferle sonuçlanan ilk savaşın kahramanlarının torunları birbirine güvenmiyor!

Çok acı. Acı olduğu kadar da tehlikeli!

İçinizi karattığımın farkındayım. Ancak sorunlarla yüzleşmeden başarıya ulaşılamayacağının da farkındayım. Bir başka çalışma daha var. Emre Erdoğan ve Pınar Uyan Semerci’nin 2022 yılında yaptığı araştırmaya göre:

Kızının karşı görüşte biriyle evlenmesini istemeyenlerin oranı %83

Karşı görüşten biriyle ortak iş yapmak istemeyenlerin oranı %78

Karşı görüşten biriyle komşu olmak istemeyenlerin oranı %76…

‘ Ne oldu bize ‘ diye karalar bağlayacak zamanımız da yok!

Diğer altı sorunumuzda olduğu gibi; Selçuk Şirin bu konuda da durumumuzu ayrıntılarıyla ortaya koyup çözüm yollarını sıralamış.

Bir yazının ölçülerine sığmayacağı için konunun çözümüyle ilgili başka bir yazı yazma niyetindeyim.

Yine de… Buraya kadar okuyan dostlarda bir irkilme, bir silkinme hissi uyandırdıysam çorbaya tuz atmış sayacağım kendimi…

 

Yorumlar