EMPATİ

Köydeyiz.. Alt yapısı olmayan internete ecnebice ‘ Superbox ‘ adı verilen zımbırtıyla ulaşsak da; arada şehre inince daha iyi kavrıyoruz memleketin hal-i pür melalini!.

Ekranların genelde sağ alt köşesinden göz kırpan döviz ve altın rakamlarının iz düşümleri şehirde şırraak diye çarpıyor yüzünüze!.

Sigaramı kendim sarmaya gayret ediyorum. Ömrüm vefa ederse biraz toprak alıp; suyumu, elektriğimi falan da üretip olabildiğince günümüzün sömürgen düzeninden kopmayı hayal ediyorum!. Belki birkaç tavuk ve süt için keçi; iki kişiye yetecek kadar sebze yetiştirebileceğimiz azıcık toprak.. Kimbilir ileride hayal olduğunu öğretecek tüm bunların koşullar bana. Ama o hayali en azından  kırık dökük de olsa kurabiliyorum şimdilerde. Ya hayal bile kuramayanlar!.

Yaklaşık yarım yüzyıl önce serpilmeye başlayan ve kırk yıl önce kemikleşen yaşam felsefem bireysellik denen dallamalıktan uzak durmayı öğretti bu satırların yazarına; tanıyan bilir..

Üç gün önce döndük şehirden. Tanık olduklarımdan sonra yukarıda bahsini ettiğim hayal kurma işinden falan da vazgeçtim. Sakın yanlış anlaşılmasın ha!. O hayal eşimle ikimizin; ikimizin bir araya getirdiği ve getirebileceği olanaklar dahilinde kuruldu hep. Bıraktım; sadece ve sadece yaşadığı günden yarına tok ve sağ çıkmayı hedef bellemiş çoğunluğun arasında hayal kurmamaya bile yemin ettim gari..

Hiçbir zaman  ‘ Gazeteci ‘ olduğumu dayatmadım. İşin mutfağında falan bulunmadım, bilmem. Evimi gazetecilik yaparak geçindirmedim hiçbir zaman. Yüzyirmi civarındaki yazımın hiç birinden maddi çıkar sağlamadım.. Ama hepsinde; dilimizin yozlaşmaması için tekrar tekrar okuyup okuttum yazdıklarımı yayıma girmeden önce, hakaret ve tehdit içeren bayağılıklardan uzak durdum, yılların yaşanmışlığının ve binlerce sayfa okumuşluğun sağlamlaştırdığı kişiliğimin yörüngesinden çıkmadım. Empati tam da bu noktada ortaya çıkıyor işte!. ‘ Bana ne birader ‘ deyip kulağımın üzerine yatmadım hiç bir zaman, dayatma gündemin saçtığı ışığın divane pervanesi olmaktansa çirkin ördek yavrusu olmayı seçtim..

Bize layık görmedikleri şeyler için teneke çaldım.. Kimsenin adamı olmadım, korkmadım.. Ne eğildim ne gerdan kırdım.. Şimdilerde haftada bire düşen kavuşmalarımızın utangaçlığında bu köşede  ‘ Rakı ‘ başlıklı yazı yazdım.. Empati hep kulağımda küpeydi, yılmadım..

Hayallerimizi çaldılar.. Kimininki bir lokma, kiminin sabah sekiz – akşam beş iş umuduydu; çaldılar.. Dünyanın neresine giderseniz gidin evlada harçlık vermek sıradan bir edimdir; önce hayal edilebilecek bir şeye dönüştürüp sonra onu da çaldılar..

Hayallerin uzandığı yoldaki sınavların sorularını çaldılar. Kahraman vatan evlatlarını kodese tıkıp tekmil sülalelerinin hayatlarını çaldılar..

Hayallerimizi çaldılar..

Onca sene okuyup da hayalini kurduydu öğretmen Aylin;  ‘ Söyle bakalım Ali. İki kere üç kaç eder ? ‘  sorusunu sormasına bile izin vermediler kardeşim, çaldılar..

Empatinin bende ne ifade ettiğini yazarak bitireyim; anlayan anlar..

Seni vuran beni de öldürüyor, yaşatmıyor…     

 

Yorumlar