VİETNAM

Çok okuyan mı çok gezen mi sarmalına girmeden; gündem dışı gibi görünse de  tam anlamıyla dünya tarihinin kanlı ve utanç verici sayfalarından bugüne bir geziye çıkalım istedim bu yazıda.

Vietnam! Resmi adı ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti.

Yüz milyonluk nüfusu ile Güneydoğu Asya’da ilginç mi ilginç bir ülke. Okulda adını duymam ve tarihini öğrenmemle gitmeyi en çok istediğim bu coğrafyayla on yıl kadar önce kucaklaşmam şahsi kazanımların en anlamlılarındandır!

Çinhindi Yarımadası’nın doğusunda güneyden kuzeye uzanan dar bir kara parçası. Doğu ve güneyini Güney Çin Denizi çepeçevre sarar. Batısında Kamboçya ve Laos, kuzeyinde ise devasa Çin uzanıyor. Lao Cai eyaletinde bir sınır kasabası olan Sa Pa’da çeltik tarlalarının ufuk çizgisi üzerinde yükselen Çin’e ait dağları izlediğimi hatırlıyorum; dün gibi.

Emperyal azgınlığın hanidir en büyük figürü ABD’nin işgali ve sonrasında ilk büyük yenilgisiyle aklımıza gelir ilkin bu topraklar. Ama eski ve kadim tarihi nice işgali ve gözyaşını barındırır bağrında!

Arkeolojik tarihi tee 2.500 yıl öncesine uzanan coğrafya milattan önce birinci yüzyıldan 9. Yüzyıla kadar Çin egemenliğinde kalmış. 939 yılında bağımsızlığını kazanıp 968’de resmen Vietnam adıyla devletini kurmuş.

Yaklaşık dokuz asır boyunca gülüm balım yaşamış Vietnam Ulusu. Taa ki 19. Yüzyılda Laos ve Kamboçya ile birlikte Fransa’nın sömürgesi oluncaya dek! Yetmemiş olacak Japonya da musallat olmuş bu güzelim topraklara. Çok acı çekmişler çok. Dikkatinizi çekerim; ABD yok daha yağmada!

Kimi bağımsızlık kıvılcımları alev olamadan bastırılmış çoğu zaman. Gezdiğim çoğu ülkede göremediğim ulusal kurtuluş refleksinin adeta tarihini yazmış bu insanlar Kuvvayi Milliye misali.

Ho Chi Minh diye çoğu Vietnamlı gibi minyon yapılı ama mangal yürekli bir lider ‘ Yeter ‘ diye haykırıp; 1945’te cumhuriyet ilan etmiş. Fransızlar bozulsa da; konu vatanları olunca uslu duramayan bu ulus karşısında 1954 yılında adeta yalancıktan pes demişler!

‘ Böl ve Yönet ‘ oyununu sahneye koymaları hiç uzun sürmemiş. Bir ülkede kahraman ne kadar yiğitse hain o denli kalleştir! Başlamışlar ülkenin güneyini kaşımaya. 1956’da seçim yapılarak tekrar birleşmek üzere ülkeyi ikiye bölerler. Kuzeyde Ho Ci Minh yönetimine karşı güneyde Saygon merkezli Ngo Dinh Diem hükümeti! O seçim hiç yapılmaz ve ülke tarihinin en kanlı ve acı dönemine freni patlamış kamyon gibi ilerler: Amerikan İşgali!..

Güney Vietnam’ ı destekleyen ABD 1965 yılında Tonkin Körfezi’nde seyreden Madox zırhlısına ateş açıldığı gerekçesiyle Kuzey’i bombalamaya başladı. 10 yıl boyunca 4 milyon sivil, 1 milyon Vietkong savaşçısı ve 58 bin Amerikan askeri öldü.

Adı Vietnamcada ‘ Işığa kavuşturan ‘ anlamına gelen ve 1969’da hayatını kaybeden Ho Ci Minh ( ki gerçek adı Nguyan That Thanh ) 1975’te son Amerikan askerinin Vietnam topraklarını terkettiğini göremez! Yaşamı kadar sade olan anıt mezarında ruhuna Fatiha okuyalı on yılı aşkın yıl geçmiş. Halkının seslendiği şekliyle HO AMCA.

Ve yazımıza ilham rüzgarı estiren o ziyaret!

2012 yılının nisan ayı. Hiçbir tur şirketine bağlı kalmadan bir aylık hazırlıkla yaklaşık iki hafta sürecek seyahatimizi internet üzerinden her saatini planlayarak İzmir’den İstanbul uçağına bindik. Transit yolcu olduğumuzdan bagaj stresi çekmeden Ho Ci Minh ( Saygon ) uçuşunda yerimizi aldık THY’nin bir Boeing jetinde. Doğuya doğru dokuzbuçuk saatlik yolculuk sonrası Bangkok Havalimanı’na indik. Kokpit ve kabin ekibiyle biz kaldık uçakta; geri kalan yolcular aceleyle seyirttiler Bangkok sokaklarına! Eh! Eğlenceli yer tabii!

Kabin temizlendi. Yiyecek – İçecek ve yakıt ikmali de yapıldı. Sonrasında kabin ekibinin biz Vietnam yolcularına meraklı soruları eşliğinde Ho Ci Minh’e ulaştık. İki rehberimiz oldu gezi boyunca. İlk karşılayan ve güneyde bize eşlik eden bir Vietkong değildi haliyle! Israrla Ho Ci Minh’e Saygon diyerek Ho Amcanın kemiklerini sızlattı; Önder Aksakal’ın Ecevit’in kemiklerini sızlattığı gibi! Kuzeydeki rehberimiz efendiceydi. Vietnam aksanlı İngilizcesi Vingilizceydi adeta; ama olsundu!

Vietnam topraklarında ve denizinde binmedik ulaşım aracı bırakmadık. Uçak, tren, otobüs, tekne vs… Yerli halkın evlerinde kaldık. Mau Cau’da rakı içtik. Sa Pa’da yıllardır görülen ilk Türkler olarak tarihe geçtik. MeKong Deltası’nın altını üstüne getirdik. Maydonoza çok benzeyen taze kişnişten bıktık! Çin sınırında harmandalı oynadık. Devasa pitonlardan korktuk. Savaşın en ateşli çatışmalarının yaşandığı cangıllarda trekking yaptık. Hanoi’de, Kızıl Nehir kıyısında meditasyon yapan eski tüfeklere katıldık.

Savaş Müzesi’ni gezerken hissettiklerimi anlatamam. 24 Nisan yaklaşıyor. Geçen yıl ABD Başkanı sözde ermeni soykırımı için ‘ Meds Yeghern ‘ ifadesini kullanmıştı.

Ellerinde Hiroşima, Nagazaki ve Vietnam başta günahsızların kanları kurumayan ve çektirdikleri acılar unutulmayacak olan emperyalist sömürgenlere karşı Mustafa Kemaller, Ho Amcalar, Gandiler pusulamızdır.

HASTA SİEMPRE…   

Yorumlar