PINAR’A…

 Emine Bulut’un ölmek istiyorum çığlığı, Ayşe Tuba Arslan’ın 23 kez şikayet etmesine rağmen öldürülmesi, Nurtaç Canan’ın kendi kanıyla failinin isminin yazması ve son olarak Pınar Gültekin. Sadece 27 yaşındaydı.

Tek derdi uçkuru olup kadınları insan olarak görmeyen, toplumsal cinsiyet ayrımını ortadan kaldırmaya yönelik her türlü çabaya taş koyan, gün aşırı kadın cinayeti işlenirken hala istanbul sözleşmesinin gerekliliğini tartışmaya cüret edebilen, sapkın bir toplumun yetiştirdiği canavar tarafından katledilmiştir.

 Bunca aşağılıklığın, rezilliğin içinde "hayat yaşamaya değer mi?" sorusu da her gün beynimizde en olumsuz kelimelerle cevaplanır oldu.

Vahşet olarak değerlendirilen bir olay nasıl hepimizin başına gelebilecek bir olay haline geldi, Nasıl bu kadar normalleştirildi? Bir kadının veya küçük bir çocuğun kayıp haberini gördüğümüzde ilk düşündüğümüz şey nasıl cinayet olasılığı olabildi?

Daha kaç gülüş cinayet haberlerini süsleyecek?

kadınları barbarca katledenlerin beslendiği yer açıktır, kadın cinayetleri sınıfsal ve politiktir. cinayetlerin hesabını sormak için de yaşamak için de örgütlenmek şarttır!

Pınar  da kadınları, çocukları ve emekçileri öldüren bu düzenin kurbanıdır. Tırnak içinde katilini ''seçtiği'' söylenen kadın! Bilin ki şiddet hemen başlıyor! Bilin ki adım adım sizi acizleştire acizleştire yaşıyorsun bu ilişkiyi! Bilin ki sizi bırakmıyor! İfadesini okuyun bu kadının katilinin!
istemediğini söylemiş Pınar! Söylemiş!
Bu kadını en en en başından beri taciz ettiğine, manipüle ettiğine, peşini bırakmadığına eminim!
Bu adamları bu kadınlar tercih etmiyor! Kurtulamıyorlar sadece!

Sadece Haziran ayında 30 günde 27 kadın cinayeti işlenmiş.  İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için daha kaç kadını kaybetmemiz gerekiyor?

Pınar Gültekin’in katili sadece fotoğraflarda gördüğünüz yüz değil. İnfaz yasasını çıkaranlar, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalışanlar, her ağızlarını açıklarında gericilik saçanlar da katil.

 Şimdi bu güzelim kadının arkasından “yaa zaten birlikte olduğu adam evliymiş”. “Ne işi varmış boş arazide elin adamıyla baş başa, su testisi su yolunda kırılırmış. Böylesini yakarlar da gömerler de öldürürler de” diyecekler. “O fotoğrafta öyle gülmeseydi o da”diyecekler. Belki ailesine, “kızınıza sahip çıkmadınız” diyecekler. Yine aynı hikaye aynı son. Aynı sözler. Bıkadınız içinizdeki nefreti uyandırmaya.

Ya yakıyorsunuz ya plazalardan atıyorsunuz ya evlerimizin önünde bıçaklıyorsunuz ya meydan kör kurşun sıkıyorsunuz. Ya da ormanlık alanda boğup varilin içine koyarak gömüyorsunuz. Siz biz kadınlardan ne istiyorsunuz?

hakkında hiçbir şey bilmediğimiz ölüm bize yaşamaktan daha güzel gelir oldu.


Bir kaç gün önce bizim ülkemizde İstanbul Sözlesmesi’nin iptali istenmiyor muydu? Gerekçe neydi peki? LGBT bireylerin ekmeğine yağ sürülüyormuş. Çok üzgünüm. Artık bazı insanlara saygı bile duyamıyorum. bugun Pınar vahşice katledilir, yarin diğerleri belki de ben.

“Bitmeyen fotoğraf albümlerim olacak “ yazmış bir fotoğrafının altına.
Gülüşü güzel, kendi güzel, hayat doluk kadın. Hoşçakal!

Yorumlar