HAZİRANDA ÖLMEK ZOR

 Hasan Hüseyin’e, Nazım’a, Ahmet Arif’e, Orhan Kemal’e  anılarını yaşatanlara, tüm yoldaşlara bin selam! Vatan hainliği mi? Ona da devam!

 “Dilden dile çevrildi kitaplarım Türkiyemde Türkçemle yasak” diyor Nazım Hikmet bir şiirinde.  Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,, beklenen haklı günleri, güzel günleri elleriyle yaratacak olan işçi sınıfını yazmış şiirlerinde. Ekmek, pirinç, şeker, kumaş ve kitabın herkese yeteceğini, büyük insanlığın umudu olduğunu ve umutsuz yaşanmayacağını anlattı. Hayatı üreten ve yaratanlara yazdı. 3 Haziran 63’ünde… Çok sevdiği memleketinden Türkiyesinden uzakta göçüp gitti. Geriye şiirler kaldı ve belki söylenememiş sözler…

 Nazım Hikmeti’i ben çocukken dedem sayesinde sevdim. Şiirleri bana bir Kasım ayında 88 yaşında ölen dedemi bana hatırlatıyor. Her sene bahar gelince “Baharda, yazda ölür mü insan, koskoca kışı atlatmışsın bir de öleceksin, enayilik! Öleceksen kışın öleceksin kışın" derdi rahmetli. İstediği gibi de oldu. Nazım’ın şiirlerin hep bir parça nikbinlik… Oysa biz cumayı bekleyerek haftayı, yazı bekleyerek kışı, mutlu olmayı bekleyerek ömrü tüketiyoruz.Nazım’ın şiirleriyle büyüdüm, ne şanslıyım ki Genco Erkal’ın müthiş yorumuyla okuduğu şiirleri defalarca dinleme şansım oldu. Onun dizeleriyle bestelenmiş şarkıları, “güzel günler göreceğiz”i bayramlarda bir marş gibi söyledim. Lise yıllarım Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde geçti, o dönem solcu da oldum kendi çapımda. Nedendir bilinmez. Bütün devrimci şairler, yazarlar Haziran’da göçüp gitti dünyadan. Toprağa karıştı. Bu yüzden yazıldı “Haziran’da Ölmek Zor” şiiri. Grup Yorum konserine gitme şansım olmadı hiç.Ama 2020 Türkiye'sinde çok tartışılan, öyle veya böyle varlığını sürdürmeye çalışan Grup Yorum'un efsane olduğu dönemlerden onları kitlelere sevdiren en kıymetli parçalarından biri oldu Haziran’da Ölmek Zor şarkısı. Hasan Hüseyin “Haziran’da Ölmek Zor” şiirini aslında 2  Haziran 1970’te vefat eden Orhan Kemal’e ithafen yazmış. Kim bilir belki ölüm tarihini bilseydi Ahmet Arif’e ithafen yazardı.

Geçtiğimiz günlerde Gezi’nin 7. Yıl anması yapıldı. Taksim’de kesilmek istenen bir ağaç dalı için birleşmişti milyonlar.  O yıl, yine Haziran’da Mehmet’i, Abdullah’i, Ethem’i, Ali İsmail’i ve daha nicelerini sonsuzluğa uğurlamıştık…

 Onların özlem ve düşleri, bizim de uğruna mücadele ettiğimiz, yazdığımız, söylediğimiz düşler…

Keşke sahiden sınıfsız, vatansız, etniksiz bir yeryüzü var olabilse. Sokakta düdük seslerine veya tomanın gölgelerine gerek olmasa...

Yorumlar