İZİN VERMEYECEĞİZ
   
    Kelkit Havzası, Boğalı ve Sakarat yaylaları Tokat ve Amasya illerinin, Erbaa ve Taşova ilçelerinin ve çevresindeki onlarca köyü kapsayan alanlarda siyanürle altın arama izni verildi. Kelkit Havzası, Boğalı ve Sakarat yaylalarının ölüm fermanının verildiğine, bölgede çevresel bir felaketin yaşanacağına dikkat çekmek istiyorum. 


   Ve bu karara binaen bölgesel “DİRENİŞ” ayaklanma ve birlik olma seferberliği başlatmak istiyorum.


   Hakikaten insan nedir?


Siyanürle doğayı katletmek, orada yaşayan canlıların yanı sıra insanları ‘para’ için yok etmek nasıl bir şeydir? Nasıl bir aymazlık ve sorumsuzluktur. Bu bir cinayettir kardeşim. Düpedüz isimsiz bir savaştır.


Yahu zaten sondajla altın araması yapılan Boğalı ve Sakarat yaylaları tescilli mera alanlarına sahip ve bölgedeki içme suyu kaynaklarının doğuş noktası zaten. Ayrıca Erbaa Ovası ise 21 Temmuz 2017 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla “Büyük Ova” ilan edilmemişmiydi? 


Şimdi buradan bölgenin güzide o güzel insanlarına sesleniyorum!


Sevgili kardeşlerim,


İnsan, zincirlerini kırabilmeli tutsakken. Uçurtmasını havalandırabilecek bir rüzgarı olmalı. Bir resmi, resmin içinde bir dünyası olmalı. Tırmanabilmeli dağlara, ekip biçebilmeli ovaları.
Ve zirvedeki bayrağın ilk sahibi olmalı. İpi göğüslemeli her yarışta. İnsanların dediklerine aldırmayacak kadar cesaretli olmalı. Bir ninnisi olmalı söyleyebilecek bir çocuğa.
Yarını olmalı,yarına bakabilmeli ve hayal edebilmeli gelecek günleri.
Devrimlerde ismi geçmeli korkmadan. Düşleri olmalı,
Ve düşünde sevdiklerine ait anıları, özlemleri olmalı.
Düşünürken bile titreyebileceği bir sevdası, hiç bir şeye değişemeyeceği bir “aşk’ı” olmalı.


İnsan yaşamalı! 


Yaşamalı her şeye rağmen.
Kardelenlerle,
günebakan çiçekleriyle,
Öykülerle,şiirlerle, şarkılarla… 
Umutlar ve geleceğe dair hayallerle yaşamalı.


Savaşmalı!


Savaşmayı öğrenmeli elde etmek için kendi haklarını.


Direnmeli!


Direnmeyi öğrenmeli özgürce yaşayabilmek için.


İnsan yaşamalı! 


Yaşamalı her şeye rağmen.
Karanfillerle, titonya çiçekleriyle,
oyunlarla, fıkralarla, türkülerle…


Çocuklarımızın bir geleceği olmalı... 


Ormanları, çiçek bahçeleri olmalı. Onlara anlatacağımız hikayelerimiz ve kahramanlıklarımız olmalı. Öğretmeliyiz direnerek yaşamayı onlara. Öğretmeliyiz onlara acemi balık gibi ağlara takılan bir gelecekte yaşamalarının zor olacağını.


   Vee... 


Öfkelenmeliyiz doğamızı bozanlara. Tek yürek “Hayır” diyebilmeliyiz ‘para’ uğruna katledilen çevremizi bozanlara. Çevremizi katledenlere karşı omuz omuza dağların zirvelerine yürüyebilmeliyiz. 
   Yaşamak gecenin tüm karanlığına rağmen buğulu bir cama güneşi çizebilmektir. 


Yaşamak direnmektir!


Adaletsizlik hukuk olmuşsa direnmek görevdir. Cesaret ise, haksızlığa karşı direnmek ve ona galip gelmektir. Her gün yeni bir gemi kalkar insanın umut limanından özgürlük için, yaşamak için ve fırtınaya inat, dalgaya inat. 


Heyyy budalalar bu kadar oynamayın doğamızla, ucunda Oscar yok...


  Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra. Ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız.
 
Ve sen, evet sen! Ayağa kalk sesin dağların zirvesine ulaşsın. 


Birlikte güzel yarınlara...

 

Yorumlar