ARIX HIKAYESI

Arıx şarkısının hikayesi şöyledir:

Yıl 1939, 26 Aralık gününü 27 Aralık’a bağlayan gece hafızalara 39 Erzincan Depremi olarak geçen büyük bir zelzele olur. Halk arasında büyük Erzincan depremi olarak anılmıştır. Kayıtlarda depremin Erzincan’ı tümüyle haritadan sildiği ve pek çok ilin de depremden etkilendiğinden söz edilir.

Büyüklüğü 7,2 olan deprem sonucunda (tahmini) 32.962 kişi hayatını kaybetmiştir. Dünyanın büyük depremleri arasında sayılan bu deprem Türkiye’nin en ciddi deprem felaketlerinden birisi olarak tarihe geçmiştir.

Bir Koçgiri ağıdı. Aralık 39 Erzincan Depremi'ne yakılmıştır bu ağıt. Aynı depremde Sivas İmranlı (Maciran)`nın Arıx (Sarun) köyünde yitip giden iki kardeş için eylenmiştir, yerle bir olan evlerin ortasında, kalanların ölenlerden daha az olduğu o kıyamet zamanlarda. Depremin gece sularında ansızın meydana geldiği söylenmektedir.


Mevsimlerden kış Koçgirililerin ölen canları için mezar kazmakta zorlandıkları düşünülmekte en azından ağıtta söylenildiği şekliyle bu durum böyle ifade edilmekte. Çünkü hava çok soğuktur mevsimden dolayı. Sadece insanların değil hayvanların da göçük altında kaldığı söylenmekte. Arıx köyünün yapılarını taş ve çamurdan olması can kaybını arttırmıştı. Çünkü aynı fay hattı üzerinde bulunan Koçgiri köyleri(Cerit, Karlaş, Düricin, Cefolar, Gunde Hemo, Mustolar)`nin Arıx kadar kayıp vermediği anlatılmakta.

Ve bu büyük depremden bize kalan, kaybedilen canları bize hatırlatan ağıtlar, türküler, şiirler, kılamlar…

Şimdi ise Yıl 2023; 
Arıx hikayesinden günümüze bakınca bir şey değişmemiş. 84 yıl geçmiş olmasına rağmen dün Arıx olan hikayenin adı Adapazarı olmuş, Düzce olmuş, Sandıklı olmuş, İzmir olmuş bu günde sadece adı değişmiş ve Pazarcık olmuş, Elbistan olmuş. Doğrusu değişen bir şey olmamış aslında isimler dışında . Koskoca 84 yılda sadece yeni hikayeler yazılmış. Ölenler ölmüş kalanlar devam etmiş yaşamına. Mazi bir kaç senede silinmiş gitmiş zihinlerden. Enkaz altında kalan hep biz insanlık olmuş.

Mimar Sinan (1490-1588), Osmanlı Padişahlarından olan 2. Selim, 1. Süleyman ve 3. Murad  dönemlerinde baş mimar olarak görev yapmış, yaptığı eserleriyle Dünya tarihine adını yazdırmış biridir. Eserleri 500 sene geçmiş olmasına rağmen hala ayakta dimdik duruyor. 


Sözde Osmanlı gerici olduğu ve kapitülasyonları zamanında uygulamadığı için yıkılmış. Söylenen yazılan bu. Halbuki bana göre Osmanlı “Tüfek İcat edildi mertlik bozuldu” derler ya bu yüzden yıkıldı. Kılıcın gücü kalmadı ateşli silahlar karşısında kılıç yenildi. 


Hadi Osmanlı’yı yıkıp Cumhuriyeti kurduk Avrupalı olabilmek, medeniyete erişebilmek, özgür olabilmek için... Değil mi?
Peki ne kadar medeniyete eriştik. Ne kadar özgür kalabildik? Ne kadar Avrupalı olabildik? 


İşte asıl soru da, sorun da burada…
Avrupalı olmak demek iyi eğitim alabilmektir. İyi bir eğitim alan zaten medenidir. İyi eğitim alan da zaten özgürdür. Çünkü eğitimli insan cehaletin esaretine girmez. 
Ünlü Bilim Adamımız Prof. Celal Güngör’ün bir söyleşisinde Türk halkını küçük düşüren Sözü aklıma geldi. Ne diyordu Türk halkının IQ’su 90 mış. Yani 89 olsak geri zekalı olacakmışız yani. İTÜ de okuyan öğrenciler hariç tüm halkımız aptalmışız. Neyse uzatmayacağım konuyu fazla ama beyefendi adam yetiştirdiyse, eğitimli Deprem profesörleri nerede o zaman? 
Aslında o beyefendisinde fazla suçu yok. En iyi jeoloji mühendisi Erdoğan’dır, Kemal Kılıçdaroğludur, Demirel’dir, Ecevit’tir, İsmet İnönü’dür. çünkü hep siyasilerin borusu ötmüş. 
İnşaatlarda Kalfalık yapan usta olmuş. Usta olan Müteahhit olmuş. Müteahhit olanda demirden çalmış. Kandırılan hep parası alınan halk olmuş. 


Doğrusu 18 yaşını doldurmuş her T.C Vatandaşları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü'ne başvurup, 'Yeterlilik Belgesi' alıp müteahhit olmuş. Yani Üniversiteyi bitirip eğitimini alan sadece müteahhit olmamış. T.C Vatandaşı olmak yeterli olmuş yani. 


Ne diyelim Allah hak getire. Bu çarpık düzende ölmeye, enkaz altında kalmaya devam edeceğiz belliki. 


Ya da; 
Adam gibi ahlaklı siyasetçiler, bürokratlar yetiştirip Ahlaksız müteahhitlere geçit vermeyecekler. Onları kontrol edecekler. 


Umarız en azından kısa vadede böyle olur. Uzun vadede ise Eğitimli Mimarlar ve Müteahhitler yetiştirip bu kaderi milletçe değiştireceğiz. 


Hatta bundan sonra her evin içine en az bir odamızı Deprem Kabini haline getirip çelik konstrüksiyondan yapmalıyız. Ev yıkılsa bile en az bir hafta on gün o kabinde yaşayabilmeliyiz ki deprem sonrası kurtulalım. 


Arıx gibi hikayelerin enkaz katında kalmaması dileğiyle Selam ve saygılarımla 

 

Yorumlar