Önce hasta et sonra “tedavi” ..

Bu sağlıklı ve fonksiyonel besin önerilerine dünyanın uyum süreci ne durumda? Acaba şeker tüketimi dünyada azaldı mı? Uluslararası Şeker Derneği’ nin (ISO) 2018 yılı verilerine göre ilk sırayı kişi başına 63,8 kg şeker tüketimiyle İsrail alırken; 33,1 kg ile ABD 56. sırada, Türkiye ise 30,3 kg ile 60. sırada bulunuyor. Tüm bunlar dikkate alındığında, tüketilen şeker miktarının 2001'de 123,4 milyon tondan, 2018'de 172,4 milyon tona yükseldiği görülüyor. Buna göre, dünyada kişi başına yıllık22,6 kg şeker tüketiliyor.

“Peki neden bu kadar fazla şeker tüketiyoruz?’’Nedenlerden biri; şekerin ucuz ve herkesin erişebildiği bir enerji kaynağı olmasıdır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Hindistan'da şekerin "yoksullar için en ucuz enerji kaynağı" olduğuna işaret ediyor.Burada şeker tüketimi 1960'larda yılda 2,6 milyon ton iken 1990'larda 13 milyon tona çıkıyor.Son yıllarda hazır gıdaların beslenmemizdeki payı da büyük oranda arttı.ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre bu ürünlerin,tüm dünya toplam gıda satışı içindeki payı, 2002 yılında bile yüzde 77'ye ulaşmıştı.Hazır gıdalarda şeker önemli bir malzemedir; çünkü tadı güçlendirdiği gibi ürünün raf ömrünü de uzatır.

“Pazar araştırma şirketi Euromonitor International’’, 2018'de küresel yıllık meşrubat tüketiminin kişi başına ortalama 91,1 litre olduğunu açıkladı. Bu rakam 5 yıl önce 84,1 litreydi. Küresel meşrubat tüketimi 2014 yılında 615 milyar litreyken, 2018 yılında 700 milyar litreyi yakaladı.

2010 yılında ABD’ de çıkan tarım yasasıyla ucuz şeker (mısırdan) ve yağ (soya fasülyesinden) üretimini teşvik için “Büyük Tarım”a 42 milyar dolar yardım sağlandı. Yanlış anlaşılmasın; bu yardım çiftçilerin meyve, sebze veya sağlıklı gıda üretmeleri için verilen bir yardım değildi. Bu sayede ABD ve çokuluslu şirketleri,tüm dünyaya “besinsi yiyecekler”i çok daha fazla satmaya başladı. Obezite, metabolik sendrom, diyabet, otoimmün hastalıklar ve kanser bir salgın şeklinde artmaya başladı. Çok uluslu şirketlerin para hırsına istinaden tüm dünyanın sağlığıyla böyle oynanmış oldu demek pek yanlış olmaz ve ne yazık ki oynanmaya da devam ediliyor gibi görünmektedir.  Aslında bu bir para döngüsüdür. Besinler daha hızlı üretilir; daha çok ve daha dayanıklı hale getirilir. Tüm dünyada ciddi karlarla satılır. Sağlıksız şeker ve besinsi ürünler insanlığı hasta eder. Gıda sektöründen kar elde eden şirketin bir diğer kar aracı, aynı şirketin farklı bir kolu olan ilaç sektörüdür. Hasta ettiğini bu defa “tedavi edecektir.” Artık dünyamızda daha fazla obezitesi, tansiyon, şeker ve kolesterol yüksekliği olan hasta vardır. Neredeyse belli bir yaş üstü herkes; tansiyon, şeker, kolesterol, obezite, ağrı kesici, mide koruyucu ve kanser ilacı kullanmaktadır. Hani “taşın suyunu sıkarak” diye bir tabir vardır ya; çok uluslu firmalar ise “insanın suyunu sıkarak” para kazanmaya çok büyük bir hırsla devam etmektedirler.

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’ nin “İlaç Sektörü 2023 Vizyon Raporu”nda ilaçların 2011-2015 yılları arasındaki pazar payı açıklanmaktadır. Pazarın en büyük payını 80 milyar dolarlık bir payla (pazarın %5-8’ i) onkolojik ilaçlar alırken; anti-diyabetik ilaçlar 48 milyar dolar (pazarın % 4-7’ si), kolesterol ilaçları 34 milyar dolar (pazarın % 2-5’ i), tansiyon ilaçları grubundan olan ACE önleyiciler 33 milyar dolar (pazarın % 1-4’ ü) ve otoimmün hastalıklar için kullanılan ilaçlar 30 milyar dolar paya sahiptir. Bu ilaçların toplam yıllık pazar payı ise 230 milyar dolara denk gelmektedir. Birçok ülke ekonomisinden fazla değil mi?

Şimdi; şeker, şekerli gazlı içecek ve ilaç sektörünün yıllık kazançları mı yoksa insan sağlığı mı? Sorunun cevabını değerli okuyucular siz verin. Bu hafta tehlikenin boyutlarını farklı bir bakış açısıyla sizlerle paylaşmaya çalıştım. İlk defa akademik-sosyal yazı çizgim, pek hoşuma gitmesede, “araştırmacı-gazeteci” formatına kaydı. Paranın ve pazarın gücünü sizlere hissettirmeden yaşam değişikliği yapmamızın pek imkanı olmadığını düşünüyorum. Haftaya gerçek, sağlıklı ve fonksiyonel karbonhidrat beslenmenin inceliklerinden bahsedeceğiz. 

Siz siz olun; barkodlu, ne olduğu belli olmayan “besinsi” ürünleri yemeyin; özellikle de çocuklarınıza yedirmeyin. Zararlı ürünleri yiyerek, defalarca bu hataya düşerek sağlıklı olmayı bekleyemeyiz. Yaşamımızı ve alışkanlıklarımızı kökten değiştirmeliyiz.

Albert Einstein’ın da dediği gibi "Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir."Farklı sonuçlar beklemeyin!!!

Haftaya görüşmek üzere sağlıkla kalın…

 

 

 

 

Yorumlar