BALKAN TÜRKLERİ YOK OLUYOR!


Fiiller ; 
Mısır papulla-mak, 
Püsür, fıydır-mak, şilert-mek, tıkız, mısmıl, hayta, yayan, cingilkobalak, papullamak, isla-mısın?, napesin?, kezle-mek, amsalak, bıldır, çekiş-mek, hayda-mak, hıştın-mak, kırnap, meci, nakkere, oğrat-mak, pança, paysın-mak, sefte, ta, tööle, te böğle, uyuntu, yalabık, şıvşır-mak, 


İsimler ; 
Peçka, Koptor, Sıranı, Naştırapa, Kosa, İşimik, , Gocuk, Gırnata, Fistan, Esbap, Abu, Nine, Aga, Kirez, Emmi, Encek, Kipti, Mare, Mestal, Sini, Sülman, Üseyin, Asan, Yemeni, Yımırta, Suvan, Kompir, Ayvan, Bilezer, Aret, Mıstafa, Çotuk, Düven, Domatis, Fasle, Horaz, Karamık, Kartalaç, 
Kızan, Kızçe, Kirez, Pelik, Peşkir, Pesmet, Pıdik, Pıtret, Sırtmaç, somak( somanı sokma gibi), Sundurma, Süven, Şarpa ve Taliga ... 


Ünlemler; ma, mari ve bunun gibi..


  Kelimeler, filler ve birçok isim hala benim parçam. Hiç bir zaman ne ben, ne de  o kelimeler  benden hiç bir zaman ayrıldımadılar. 


Seksen sene önce Anam Bulgaristan’dan kaçmak suretiyle, Babam ise Romanya’dan mübadele yoluyla gelmişler Türkiye’ye. Annem Sivasın Yıldızeli ilçesine, Babam’da Amasya-Taşova’nın Kırkharman Köyü’ne yerleşmişler. Oraları yurt edinmişler. Kökümüz Balkanlar olduğunu kabul ediyor ve bununlada gurur duyuyorum. 


Doğrusu; Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda kurulduğu ve buradan aldığı güçle Anadolu’nun fethinin tamamlandığı yönündeki tezler geniş çapta doğrudur.


Osmanlı’nın gerçek anlamda bir devlet hâline gelmesi, güçlenmesi ve büyümesinin, 1360-1444’te Balkanların, 1453’te de İstanbul’un fethi ile gerçekleştiği düşünülürse, Balkanların Osmanlı ve Türk tarihindeki önemi kendiliğinden ortaya çıkar. Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve kökleşmesi 1299-1448 sürecinde başlamış, 150 yıl kadar sürmüş ve büyük kısmı Balkanlarda gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti’nin Türkiye Cumhuriyeti şeklini alarak yeni bir kimlik ve felsefe ile dünyaya açılması, yine Balkanlarda İttihat ve Terakki’nin İkinci Meşrutiyet’i gerçekleştirmesiyle başlamıştır. Makedonya bu hareketin merkezi olduğu kadar gerek İttihat ve Terakki’ye gerekse Cumhuriyet’e birçok lider kazandırmıştır. Bütün bu olayların arkasında yatan, siyasi bir akım olan Balkan milliyetçiliği birinci derecede önem taşır.


Balkanlar 1912’de kaybedilmesine rağmen Türkiye’nin hayatını her bakımdan etkilemeye devam etmiştir. Balkan Savaşı’nda yarım milyon kadar Müslüman; Sırp, Bulgar ve Rum tarafından katledilmiş ve aynı sayıda kişi yerlerinden zorla çıkarılarak Trakya ve Anadolu’da sığınmaya mecbur edilmiştir. Bu göçmenler, 1856-78 arasında Kırım, Kafkas ve Balkanlardan gelenlere katılarak Osmanlı halkının hem eski acılarını tazelemiş hem de gittikçe büyüyen Müslüman milliyetçiliğinin Türk milliyetçiliğine dönüşmesini hızlandırmıştır. Türk milliyetçiliğinin Balkanlardaki ilk merkezi Selanik olmuş ve Genç Kalemler gibi dergiler orada yayınlanmıştır.


Türk milliyetçisi yazar, şair ve siyaset adamı Ziya Gökalp (1876-1924) ilk orada faaliyet göstermiştir. Türk milliyetçiliğinin, Sırp, Rum ve Bulgar milliyetçiliğine bir tepki ve aynı zamanda savunma olduğu aşikârdır. Yine Balkan Savaşı göçmen mübadelesine yol açmıştır. Rum ve Bulgarlarla yapılan kısıtlı sayıda mübadeleyi, 1923-26’da iki milyon kişiyi kapsayan Türk – Yunan mübadelesi izlemiştir. Anadolu Hristiyanlarını Balkanlara, Balkan Müslümanlarını Trakya ve Anadolu’ya getiren bu mübadeleler, her ülkede hâkim çoğunlukta olan etnik dinî grubun sayısını ve dolayısıyla siyasi gücünü arttırmıştır. Türkiye hükümeti ile Balkan hükümetleri arasında 1930’lu yıllarda yapılan göç anlaşmaları bu etnik saflaşmaları daha da derinleştirmiştir. Ancak 1930’larda Balkanlardan Türkiye’ye göçler tek yönlü olup Anadolu’nun Türk – Müslüman nüfusunu arttırmış, Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında oluşan insan zayiatını bir dereceye kadar düşürmüştür.


Bu güne geldiğimizde ; 
Bulgar ve Sırplar ve Hırvatlar’ın hâlâ yayılımcı politikalar izlediğini görsekte, o bölgelerin hemen hemen her Köyünde, kasabasında, vilayetinde Türkler’in olduğunu görürsünüz. Ve hala girişte yazdığım kelimeleri kullanmaktadırlar. Bu sözlük bi hayli uzun ve r-y-ü-h-y gibi bazı harfleri kullanmadan sözcükler hala günümüze kadar taşınmıştır. Yazdıklarım sadece bir kısmını kapsasa bile bu liste hayli uzundur aslında. Mesela Isırgan yerine “sırgan” gibi uzayıp giden bir lehçe günümüze kadar gelmiştir. 


Biz macır’lar (muhacirler) hala kökümüze bağlı ve o dönemde konuşulan dili hala anlayabiliyor ve özümsüyoruz. İki macır bir araya geldiği zaman illa bu kelimelerle konuşup anlaşabiliyoruz ne mutlu ki! Balkan Türkleri ne yazık ki, birçok asimilasyona uğratılmaya ve yok edilmeye çalışılsa da bizleri yok edemeyecekleri bir gerçektir. 


Ancak ; Birçok Balkan ülkesinde ki Türk köyleri yok edilemeye çalışılmaktadır. Buna bu bölgelerde yaşayan Türklerin çanak tuttuğunu da söyleyebilirim. Çünkü burada yaşayan Türkler işsizleştirilmiş ve özellikle Bulgaristan Türkleri Bulgarlaştırılmaya çalışılmaktadır. Gerçi Bulgaristan’da yaşayan Bulgarlar bile Avrupa Birliği’ne girdikten sonra genç nüfus ülkelerini terk etmiş ve ülke adeta ıssız bir ülke haline gelmiştir. 


Eğer Türkiye Avrupa Birliği’ne girerse olacağı budur. Özellikle genç Nüfus Ülkede kalmak yerine Avrupa’ya yayılması kesindir. Türkiye’nin geleceğinde ki bir Avrupa Birliği senaryosu Türkiye’yi kısa sürede bitirecektir. Bunun sebebi de Türk Lirası’nın Avro’dan değersiz oluşudur. 6-7 kat daha değerli Avrupa para birimi Türkiye’nin gelecekteki kâbusu olacağını şimdiden söylemek mümkündür. 
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Serbest dolaşım hakkı alması burada ki üretimi, Doğu bloku ve Afrika kökenli insanların yapması manası taşımaktadır. Şu an dahi Suriyeli, Türkmen, İranlı, Afgan ve Gürcü işçiler her işletmenin kadrosunda yer almaya başlamış durumda. 


Türkiye’nin Balkanlar’da yaşayan Türkler için bir an evvel birlik ve beraberlik içinde yaşayacağı bir Sistemi kurması ve Balkan Türklerine iş imkanı sağlayacağı yatırımları bu ülkelere kaydırmak koşuluyla fabrikalar ve özellikle Çiftçilik üzerine atılımlar yapması gerekmektedir. Başta Bulgaristan hükümeti bu tehlikeyi göz önünde bulundurduğu için toprak reformu yapmış ve Bulgaristan’da toprakları olan Türklerin topraklarını bir kaç kişiye verip işletmektedir. Gelecekte Türkler topraklarını satacak ve ardından Balkanlar’da ki varlığını kaybetme tehlikesi ile şimdiden karşı karşıyadır. 


Ne diyelim ... 


Zaman git gide Türkleri Balkanlar’da bir bir yok ediyor.  Devlet iş vermiyor Türklere hiç bir yerde, doğru düzgün. Yunanistan’da 100 yıl önce 100 bin olan nüfus hala aynı seviyede. Hiç bir Türk Yunanistan’ın yönetimine katılamıyor. Müslümanalar müftülerini bile seçse tanımıyor. 
Türkiye’nin Balkanlar politikası koca bir sıfırdan ibaret. Orada yaşayan Türkler de maalesef hiç bir şey yapamıyor. 


Hani savaşıp o toprakları toprak yapan nesil? 
Hani inaçlar uğruna fethedilen topraklara ne oldu?
Hani güçlü Türkiye Cumhuriyeti? Onları kanunla koruma altına almamışlarmıydı?
Hani yapılan onlarca anlaşmadan doğan haklarımız?
Hani soykırıma uğrayanların sesi?
Hani Türküm ulan ben!  diyecek Türkler?
Hangi savaşı veriyorsunuz şimdi oralarda?
Tabi ki, Osmanlı gitti Türklük bitti mi?
28 Millet Vekilimiz var Bulgaristan’da.  Hiç birisi de ulan dağılın biz Türk’üz diyecek yoksunlukta mi?
Hani! Halk’ta sokaklara dökülecek cesaret nerede? 
Utanmıyor mu kimse olanlardan bitenlerden?
Bari çoğalın çocuk yapın.. Genç ve kimliği ve tarihi için savaşacak bir nesil yaratın. 


Yok oluyorsunuz her nefes be!


Dirilin!
Ayağa kalkın!
Sesinizi avazı çıktığı kadar yükseltin. Neden korkuyorsunuz? Sen Türksüz be!
Örgütlenin!
Sokaklara dökülün her gün...
Ayağa kalkacak haliniz yok be!
Bu ne rahatlık?
Bu ne başı boşlululuk?
Hırsınıza ne oldu, hiç bir baş olacak adam yok mu?


Korkma!
Korktukça yok oluyorsunuz!
Türk olmayı her omuz, her baş, her yürek kaldıramaz. Türk'e dünya yetmez be kardeşim. 


Ey büyük yüce Türk insanı! Devşirme seni devşirmeye kalkmadan, sen aklını başına getir! Çoklar diye korkmamalısın, az olsak bile çekinmemelisin. Biz Türk Alplerinin her birinin kaderi ölüm olmalıdır. Atalarımızın her birinin bize emanet etmiş olduğu bağımsızlık sancağı adi bir ömrün uğruna düşmana teslim edilemez.


Bir avuç Türkçü milliyeti uyandırma mücadelesinde bu kadar umursamaz olmanın bedelini çok ağır ödersiniz. Türk gençlerinin her biri tepeden tırnağa Türklük ruhunu ve şuurunu içinde hissetmeye mecburdur...


Siz Türk Milletisiniz! Yıkıldınız, yakıldınız devrim  diyerek geçiştirdiler, soysuzlaştırılıp evrim dediler ve Bozkurt’a it, ite yavrum diyebildiler. Kalk, doğrul ve yerinden yürü. Öne geçmelisin! Uyan ey Türk milleti kendine bir dönmeyi denemelisin!


Haritaya bir bak aynı Filistin gibi yok olup gidiyoruz!


Bir an önce ayağa kalkmak ve dikilmeniz dileğiyle ...

Yorumlar