(Özel) Okuma yazmayı öğrenince ilk işi kitap yazmak oldu
Ankara’da Yaşayan 9 Yaşındaki Ceylin Kesici, Okuma Yazmayı Öğrendikten Sonra Yıllardır Hayalini Kurduğu Hikaye Kitabını Yazdı. Kitabında Çok Sevdiği Kardeşinin Maceralarına Yer Veren Minik Yazar, Hikayeleriyle Geleceğin Önemli Yazarlarından Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyor.
Abone olAnkara’da yaşayan 9 yaşındaki Ceylin Kesici, okuma yazmayı
öğrendikten sonra yıllardır hayalini kurduğu hikaye kitabını yazdı.
Kitabında çok sevdiği kardeşinin maceralarına yer veren minik
yazar, hikayeleriyle geleceğin önemli yazarlarından olma yolunda
emin adımlarla ilerliyor.
Ailesiyle birlikte Ankara’da yaşayan 9 yaşındaki Ceylin Kesici,
çok sevdiği kardeşi için bir kitap hazırladı. Daha çok küçük
yaşlardayken anne babasının okuduğu hikayeler sayesinde kitapla
tanışan minik Ceylin’in kitaba olan aşkı yıllar içinde farklı
boyutlar kazandı. Çocukluğunda kitapları en güzel oyuncağı, en
yakın arkadaşı olarak benimseyen minik kitap kurdunun yıllar
içindeki gelişimi ailesinin gözünden kaçmadı. Okuma yazma bilmediği
için ilk hikayesini resim çizerek anlatan Ceylin, o dönemde
dinlediği her hikayeden farklı bir masal oluşturdu. Bu tutkusu
ilerleyen yaşıyla birlikte artan minik Ceylin’in okuma yazma
öğrendikten sonra ilk işi kendi hikaye kitabını yazmak
oldu.
Ailesinin ve öğretmeninin desteği ile yıllarca hayalini kurduğu
ilk hikaye kitabını hazırlamayı başaran minik yazar, hikayesinde
çok sevdiği kardeşinin sevgisine ve maceralarına yer verdi. ’Canım
Kardeşim’ ismini verdiği hikaye kitabını tamamen kendi uğraşlarıyla
hazırlayan minik yazar, yaşıtlarına da örnek olacak hikaye kitabı
için bir imza günü düzenleyecek. Kitabında kardeşler arasındaki
bağın önemini anlatan Ceylin, kardeşler arasındaki çekişmeleri
eğlenceli bir dille anlattı. Okumayı hayatının önemli bir parçası
haline getiren Ceylin’in en büyük arzusu çocuk doktoru bir yazar
olmak. Geleceğin önemli bir yazarı olma yolunda ilerleyen minik
yazarın yaşıtlarına tavsiyeleri ise çok okuyup, araştırıp, bol bol
yazı yazmaları.
"İlk zamanlar resimlerle anlatıyordum, çünkü okuma yazma
bilmiyordum"
Kitap yazma hayalinin çok küçük yaşlara dayandığını anlatan
minik Ceylin, "O süreç çok yoğundu ve heyecanlı bir süreçti.
Kardeşim yüzünden çalışamıyordum çok fazla. Kardeşime yardım
ediyordum. Ben kitap okumayı çok seven biriyim. Küçücükken anne ve
babam bana kitaplar okurlardı. O kitaplardan esinlenerek bu kitabı
yazmaya başladım. Hikayelerimi anne babama yazdırıyordum. İlk
zamanlar resimlerle anlatıyordum, çünkü okuma yazma bilmiyordum.
İlkokula başladığımda öğretmenimiz kitap okumaya çok düşkündü. Bizi
sürekli kitap okumaya yönlendirdi. Ödüllerle çok sevdiğim kitap
okuma alışkanlığım pekişti. Ben okuma yazma bilmiyorken ailem bana
kitaplar alıyordu. Onlar bana okumadan önce ben o kitapların
resimlerini inceliyordum. Bir gün ’Anne bana kitabı okur musun?’
dedim. O geceden sonra düzenli kitap okumaya başladık"
dedi.
"Kitaplarım benim hep iyi arkadaşlarım oldu"
Hikayesini hazırladığı dönemde çok güzel tepkiler aldığını ifade
eden Ceylin, "Kitaplarım benim hep iyi arkadaşlarım oldu.
Etrafımdan incelediğimde bazı kişiler kardeşim olsun istiyor. Sonra
’Keşke kardeşim olmasaymış, her şeyi onunla paylaşmak zorundayım’
diyor. Ben de kardeşin önemini, sevgisini anlatmak için böyle bir
kitap yazdım. Kardeşimle ilişkim bazen kavgaya dönüşüyor ama
genellikle sevgiyle geçiyor. Kardeşimle olan ilişkimi ve kardeşimin
okula başlama hırsını anlattım kitabımda. En büyük destekçim ailem,
yazar amcam ve öğretmenim oldu. Çevremden hep övgü dolu sözler
duydum. Bunlardan destek alıp bu kitabı yazdım. Kitabımın başında
günlük bir buçuk saat duruyordum. O zamanın nasıl geçtiğini
anlamıyorum. Kitabımı yazdığımda çok güzel tepkiler geldi. Yeni
hikayeler de yazmaya başladım. Okuma yazma bilmeden önce okulda
kendimi resimlerle ifade ediyordum" diye konuştu.
"Yaşıtlarıma bol bol kitap okumalarını, merak ettiklerini
araştırıp, şiir yazmalarını tavsiye ediyorum"
Yaşıtlarına da tavsiyelerde bulunan Ceylin, "Kitabımı yazmaya
başladığımda çok heyecanlıydım. Bu işi yapıp yapamayacağımı merak
ediyordum. Anneler Günü’nde anneme, Babalar Günü’nde babama hediye
alamadığım zamanlar notlar yazıyorum. Bir kez öğretmenime yazmıştım
bir not. Öğretmenim duygulanıp ağlamıştı. Bu şekilde insanları
mutlu ediyorum. Yaşıtlarıma bol bol kitap okumalarını, merak
ettiklerini araştırıp, şiir yazmalarını tavsiye ediyorum. Söz uçar
yazı kalır. Söz uçar ama yazı her zaman kalıcıdır. Zamanlarını
verimli geçirsinler. Gelecekte daha çok kitap okuyarak, daha çok
kitap yazmak istiyorum. Kardeşim küçük yaştayken nehre kapılmıştı.
Ona olan sevgim o olaydan sonra çok arttı ve hikaye yazma kararı
aldım. Kardeşimden destek alıyorum, o da beni yönlendiriyor. İki
hikayem var. Kuzenimin bilgisayar tutkusunu ve mahallemi
anlatacağım. Kuzenimin çok bilgisayarda kalmaktan kaynaklı bel
fıtığı oluştu" ifadelerini kullandı.
"Bir eğitimci olarak kızımın böyle bir meyvesinin olması bizi
çok mutlu ediyor"
Kızının kardeşiyle çok özel bir bağı olduğunu kaydeden anne
Reyhan Kesici, "Kızım okumayı ve yazmayı çok seviyor. Her yaptığı
işte mutlaka notlar alır. Çocukluğundan itibaren ona okuduğum
hikaye kitaplarını mutlaka ve mutlaka yorumlardı. Bu ilgisi giderek
arttı. Sonuç olarak küçük küçük notlar almaya başladı. Ben baktım
ve gerçekten bu notlardan bir hikaye kitabı oluşturulabilir. Eşimle
beraber bu kitabın oluşmasına yardımcı olduk. Çok güzel bir duygu,
kızımın bütün güzelliklerini ortaya attığı bir eserin ortaya
çıkması çok özel bir duygu. Bir eğitimci olarak kızımın böyle bir
meyvesinin olması bizi çok mutlu ediyor. Yazma işini hiç bırakmayı
düşünmüyor. Yazmak artık onun kanına işlemiş. Çocuk doktoru da
olmak istiyor. Çocukları çok sever. Kardeşini çok seviyor.
İnanılmaz bağlı. Kardeşiyle birlikte sürekli zaman geçirdiği için
mutlu anlarını paylaşmayı tercih ediyor. İnsanları incitmekten çok
korkan bir yapısı var. Kardeşini koruyup kollamayı bir görev
edinmiş. Kardeş önemli bir duygu, bunu kitaplaştırdı kızım"
şeklinde konuştu.
"Ben yazabileceğini o yüreği taşıdığını biliyordum"
Kızının kitaplarla iç içe bir çocukluk geçirdiğini ifade eden
baba Mürşit Kesici ise, "Küçük yazarımızı çok başarılı buluyorum.
Çok gurur duyuyorum. 7 yaşında hikaye yazmaya başladı. Biz bunu
fark ettik ama hiç müdahale etmedik. Bunun akabinde 9 yaşına
girdiğinde hem kendisini ifade edebileceğini düşündüğümüz için
kitabını oluşturalım istedik. Çok keyif aldığımız, bizim de
okuduğumuzda çok mutlu olduğumuz bir hikaye kitabı meydana getirdi.
Çok mutluyuz. Biz okuma yazma bilmezken anne ve babası olarak çok
iyi vurgulayarak kitap sevgisini aşılamaya başladık. Vurguladığımız
zaman kulak kesilirdi. Okumaya devam ettik. Kitap kurdu olduğunu
düşünüyorum. Okuldan geldiğinde bebeklerini karşısına koyar ders
anlatır. Onu özgür bırakırız. Apartmanda kaynaşma olması açısından
bir kahvaltı düzenlemiştik. O gün için bir sunum hazırlamış. Biz o
zaman fark ettik bu yeteneğini. Küçük küçük notlar alırdı. Özel
günlerimizde notlar yazıp odamıza bırakırdı. Ben yazabileceğini, o
yüreği taşıdığını biliyordum. Bütün güzellikleri bütün
evlatlarımıza nasip etsin inşallah yüce Allah" diye
konuştu.
Kitabına konu olan kardeşi en büyük destekçisi
Ablasının kendini anlatan bir hikaye kitabı hazırlamasının
kendisini çok mutlu ettiğini belirten Yaşar Kesici, "Ablam hep
kitap yazmak isterdi küçükken. Bebekken hep kitaplarla oynarmış.
Kitapları çok sever. Bende ondan kitapları almaya çalışırdım. Ablam
bir tane kitap yazdı. Ben okudum çok güzeldi. Çok mutlu oldum benim
için kitap hazırladığında. Annem ve babamın adı geçiyor kitabında.
Bazenleri bana uyumadan önce kitap okuyor ablam. Ceylin’e
tavsiyeler verdim bu kitabında. Onunla birlikte kitap yazdık”
dedi.