McKinsey tartışmalarına sok noktayı koydu! "Gerek yok, biz bize yeteriz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerikan danışmanlık şirketi McKinsey ile ilgili kendisine sorular yönelttiğini anımsatarak, "Bu zat ücreti mukabil tutulmuş bir danışmanlık şirketi üzerinden aklı sıra bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Tüm arkadaşlarımıza söyledim, 'bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız' dedim. Gerek yok, biz bize yeteriz" dedi.
Abone olAK Parti’nin 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı
Kızılcahamam’da başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan MYK,
MKYK, Disiplin Kurulu üyeleri, bakanlar, bakan yardımcıları,
milletvekillerine seslendi.
'AK PARTİ 17 YAŞINI GERİDE BIRAKMIŞ BİR DELİKANLI'
Gençlere seslenen Recep Tayyip Erdoğan, "17 yaşını geride bırakmış bir delikanlı olan AK Partinin daha uzun yıllar milletimize hizmet etmesini sağlamak istiyoruz. Bayrağı yeni nesillere devretmenin çabası içindeyiz bunun için. Gençlerimize seslenmek istiyorum: Sizlerden kendinizi AK Partinin ve 2onunla birlikte ülkemizin geleceğine en iyi şekilde hazırlamasını istiyorum. Biliyorsunuz emanet kelimesi emin kökünden gelir. Bizim gençlerimiz her birinin emin sıfatıyla kendilerini yetiştirerek emanete sahip çıkacaklarına inanıyorum. Emanet duygusunu kaynağı doğrudan imandır. Bunun için millet olarak yeni nesiller olarak inancımızı medeniyetimizi tarihimizi kültürümüzü çok iyi öğrenmememiz ve hazmetmemiz gerekiyor. Gençlerimizin iktisattan hukuka mühendislikten sağlığa kadar her alanda en iyileri arasına girmesi önemlidir. Huzuru kalple bu ülkenin geleceğini emanet edebiliriz o zaman. Emanete sahip çıkmaya hazır mıyız gençler. Partimize davamıza sahip çıkmaya hazır mıyız. Tek millet, bayrak, vatan, devlet yolunda tüm gücümüzle mücadeleye devam etmeye var mıyız? Rabbim hepinizden razı olsun" dedi.
‘TÜRKİYE TARİHİNİN EN BÜYÜK EKONOMİK SALDIRILARINDAN BİRİNE
MARUZ KALMASINA RAĞMEN…’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin tarihinin en büyük
ekonomik saldırılarından birine maruz kaldığını kaydederek,
"Türkiye tarihinin en büyük ekonomik saldırılarına maruz kalmasına
rağmen 2 ayı bulmadan durumu büyük ölçüde kontrol altına aldık.
Döviz kurunun bir anda böyle bir artış göstermesini ekonomik
sebeplerle izah mümkün değildir. Ekonomide eksiklerimiz,
sıkıntılarımız elbette var. Seçimlerin hemen ardından zaten kolları
sıvamış, ekonomik reformlar için hazırlıklara başlamıştır.
Gerçeklerle yaşananlar arasında büyük orantısızlık var ki işin
altında başka şeyler aramak durumunda kalıyoruz. Her kriz
beraberinde birçok fırsatı da getirir. Bizler ilk göreve
geldiğimizde ülkemizin hali ekonomik olarak neydi hatırlayın.
Ülkemizi çok kısa sürede nereye getirdiğimizi
unutmayın. Bu işin tedavi yollarını da biliyoruz. Kısa
zamanda bu işi toparladık ve yolumuza devam ediyoruz. Özel
sektörümüzün bu krizi fırsata çevirecek maharete sahip olduğuna
inanıyorum. 2 aydan sonra yeniden bir toparlama ve yükseliş
dönemine girdiğimizi görüyorum. Bazıları krizi fırsata
çevirmekle fırsatçılığı birbirine karıştırıyor. Milletime
sesleniyorum. Bunun adı fırsatçılıktır. Milletimizi fırsatçıların
insafına terk etmeyeceğiz, bunu böyle bilsinler. Serbest piyasa
kuralları içinde bu fırsatçılarla mücadele edip kendilerine gereken
yaptırımları uygulayacağız. Ekonomi reçetemizde üretim,
tasarım, teknolojiyi geliştirmek, ihracat, istihdam vardır" diye
konuştu.
'HİÇ KİMSE TÜRKİYE’Yİ YENİDEN ULUSLARARASI KURULUŞLARIN
BOYUNDURUĞU ALTINA SOKAMAZ'
Türkiye’nin borcuna sadık olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şöyle konuştu: "Her türlü desteğe, katkıya açığız. Bunun
bedelini egemenliğimize ve geleceğimize göz dikerek ödetmeye
çalışmasınlar. Türkiye borcuna sadıktır, yeter ki işi diyet borcuna
döndürmesinler. İşte o zaman külahları değişiriz. Ak Parti
döneminde ülkemizi diyet borçlarından kurtarana kadar çok
mücadeleler ettik. Son günlerde finansal danışmanlık hizmeti alınan
bir şirket üzerinden yapılan tartışmalar güya bizi töhmet altında
bırakarak aslında örtülü bir şekilde ülkemizi aynı cendereye sokma
girişiminden ibarettir. Ama biz bu oyuna gelmeyiz Bu can bu tende
oldukça hiç kimse Türkiye’yi yeniden uluslararası kuruluşların
boyunduruğu altına sokamaz. Ana muhalefetin başındaki zat şunu
da çok iyi bilsin sınırlarımız içinde bayrağımızın dalgalanması
konusunda ne kadar kararlıysak bu konuda da aynı hassasiyete
sahibiz, onu seninle de paylaşmayız. Ekonomik bağımsızlık olmadan
siyasi bağımsızlığın olmayacağını biz çok iyi biliyoruz."
‘8 ŞEHİDİMİZ Mİ VAR BUNU EN AZ 800 TERÖRİSTLE
ÖDEYECEKLER’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Batman’da şehit olan askerlere
rahmet dileyerek, şunları söyledi: "8 şehidimiz oldu, 8 şehidimize
Allah’tan rahmet diliyorum.. Ama biz şuna inanıyoruz ki bu
topraklar şehit kanlarıyla yoğrulmuştur. Ve biz buralara onlar
sayesinde geldik. 8 şehidimiz mi var, o teröristler bilsinler ki
bunu en az 800 teröristle ödeyecekler. Cudi, Gabar, Tendürek şu
anda her yerde kaçacak delik arıyorlar ve kaçmaya devam edecekler.
O deliklerde inlerine gire gire bunları bitireceğiz. Kandil'de,
Sincar'da bitireceğiz. Durmadan onlar kaçacak biz kovalayacağız. Bu
milletin huzurunu, refahını yok etmeye bunların gücü asla
yetmeyecektir"
'FİLİSTİN’İN ACISINI HİSSETTİKLERİ İÇNİ DEĞİL
BİZE YÜKLENMEK İÇİN KONUYU GÜNDEME
GETİRDİLER'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
iddialarını anımsatarak şu ifadeleri kullandı: "Biz bu zatın
iftiralarını yüzüne vurmaktan, eline tutuşturulan kağıt
parçalarının belge değil paçavra olduğunu anlatmaktan yorulduk.
Kendisini başbakanlığımız ve cumhurbaşkanlığımız döneminde belki
bin kez rezil kepaze ettik. Ama bu zat aynı iftira vagonuna
binmekten vazgeçmedi. Türkiye'de ne kadar terörist, ne kadar
provokatör, ne kadar şaibeli tip varsa hepsi bu zat tarafından grup
konuşmalarında baş tacı ediliyor, övülüyor, destekleniyor.
Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşte koluna kimlerin girdiğini
baktığımızda mesele tüm açıklığıyla ortaya çıkıyor. Teröristlerle
el ele kol kola yürüyebiliyor. Son grup konuşmasında önce Kudüs
meselesine girdi, sonra hızını alamayıp, 'Erdoğan BM’de Filistinle
ilgili tek söz etmedi' diyor. Filistin denince akla AK Parti gelir.
Biz BM'de Filistin'i de Kudüs'ü de anlattık. Sen hangi bulutlarda
dolaşıyorsun? Kudüs'ün Filistin'in acısını hissettikleri için
değil, bize yüklenmek için bu konuyu gündeme getirdiler. Ama orada
da çuvalladılar"
'TÜRKİYE’DE EKONOMİK KRİZ YOK MANİPÜLASYON
VAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekonomiye ilişkin
iddialarına karşın şunları söyledi: "Kriz diyor. Türkiye'de bir
defa kriz yok. Önce bir ekonomiyi öğren. Türkiye'de ekonomiyle
alakalı bir manipülasyon var, manipülatif bir hareket var. Bununla
bir fatura kesmeye çalışıyorlar, sen de bu faturanın aktörleri
arasında yerini alıyorsun. Türkiye'de ekonomik kriz yok,
manipülasyon var. Bu konuda söyledikleri de aslında kendisinin
meselenin ne kadar dışında olduğunu gösteriyor. Ya ne kadar
zavallısın. Resmi ziyaret yaptığımız ülkelere bize para verin diye
yalvarıyormuşuz. Biz bu ülkelerden Türkiye'ye yatırımları konusunda
destek istiyoruz. Biz para istemedik, istemeyiz. Kim kime yalvardı
diye para verir? Biz gittiğimiz her yerde yönetimlere ve özel
sektöre ülkemizin büyüklüğünü ve fırsatlarını anlatıp, yatırım
davetinde bulunuyoruz. Yatırım daveti başka şeydir, para istemek
başka şeydir. Kendilerinin SSK’yı nasıl batırdıklarını o dönemi
yaşayan benim milletim çok iyi biliyor."
‘ÜLKEMDE MAHKUM OLMUŞ SÖZDE GAZETECİYİ ORADA BARINDIRIYORSANIZ BUNUN ORTAKLIĞA YAKIŞAN BİR DURUMU YOKTUR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya seyahatini hatırlatarak, "Son
Almanya seyahatinde, 5 yıl 10 aya mahkum olan sözde gazeteci vardı
ya boşluğunu buldu oraya kaçtı, orada da rahat durmadı. Orada da
kendisine sahip çıkacak olanları, sözde siyasetçileri
buldu. Haber de bize gelince, 'Eğer bizimle beraber orada
bulunacaksa biz müşterek bir basın toplantısı yapamayız. O zaman
siz onunla basın toplantısı yaparsınız, daha sonra da biz onun
olmadığı bir basın toplantısı yaparız.' diye haber gönderdik Eğer
bizimle beraber orada bulunacaksa biz müşterek bir basın toplantısı
yapamayız. Biz onun olmadığı bir basın toplantısını yaparız. 5 yıl
10 aya mahkum olmuş birini siz bu ülkede barındırıyorsanız bunun
stratejik bir ortaklığa yakışan yanı yoktur. Aynı şey bizde olsa
biz elinden tutar size teslim ederiz. Benim ülkemde mahkum olmuş
bir sözde gazeteciyi orada barındırıyorsanız, bunun ortaklığa
yakışan bir durumu yoktur" dedi.
‘ARKADAŞLARIMA 'BUNLARDAN FİKRİ DANIŞMANLIK HİZMETİ
ALMAYACAKSINIZ' DEDİM’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerikan danışmanlık
şirketi McKinsey ile ilgili kendisine sorular yönelttiğini
anımsatarak şunları kaydetti:
"Bu zat ücreti mukabil tutulmuş bir danışmanlık şirketi üzerinden
aklı sıra bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
Tüm arkadaşlarımıza söyledim, bunlardan fikri
danışmanlık hizmeti de almayacaksınız dedim. Gerek yok, biz bize
yeteriz. Bu zata değil ama bu zatın hezeyanlarıyla aklı karışmış
olan varsa izah etmek isterim. Evet, bir dönem Türkiye savunmadan
tarıma her şeyini Amerika'ya teslim etmiştir. Türkiye bu felaketi
tek parti CHP ve milli şefi İnönü döneminde yaşamıştır. IMF'i
söyledim. 2013'te biz borcu sıfırladık ve Türkiye'yi bu sıkıntıdan
kurtardık. Son yaşanan hadiseler Türkiye'yi belki bir parça
sarsmıştır ama asla yıkamamıştır. Çünkü bugünkü Türkiye ne 1994'ün
ne de 2001'in Türkiye'sidir. İhracatımız geçen ay itibariyle yıllık
165 milyar doları geçti. 36 milyar dolardan 165 milyar dolara
geldik, daha da artacak. Turizmde tarihimizin en başarılı sezonunu
geride bırakıyoruz. Hamdolsun 40 milyon turisti ağırlıyoruz. Belki
Daha da artacak. Uluslararası yatırımcıların ülkemize olan
ilgileri, aleyhimizde çevrilen tüm fırıldaklara rağmen devam
ediyor. Çok önemli görüşmeler, temaslar var. Yakında inşallah
bunların müjdelerini paylaşacağız. Milletimiz geleceğine umutla
bakıyor. Yaşananların geçici bir türbülans olduğunu çok iyi biliyor
ve iktidarına, kabinesine güveniyor. Böyle dönemlerde ülkelerin ve
toplumların paradan çok morale ihtiyaca vardır. Böyle bir dönemde
Türkiye'nin ABD'ye teslim olduğunu söylemek iş bilmezlik değilse
ihanettir. Edirne'ye Enver gireceğine Bulgar girsin, diyebilecek
kadar izanını kaybeden muhalefet anlayışının bugünkü temsilcisi CHP
ve artık onun yoldaşı haline gelen HDP'dir. Tablo bu."
‘SAYIN BAHÇELİ’YE TEŞEKKÜR EDİYORUM’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhur İttifakının milli ve
yerli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Ülkesine ve milletine
karşı sorumluluklarının farkında olan partiler, milli konularda
birlikte hareket etmeyi başarıyorlar. Bu konuda Sayın
Bahçeli'ye teşekkür ediyorum. Milli ve yerli olma şuurunu yakalamak
her yiğidin harcı değil. Bay Kemal’in de böyle bir derdi yok.
Cumhur ittifakı da bunun örneğidir. Basit
bir seçim ittifakı olarak görenler yanılıyor. Türkiye'de
yerlilik, millilik konusunda en son söz söyleyecek olanlar hiç
değilse ağızlarına alıp bu kavramları kirletmesinler. Milletimizin
kimin projeyle koltuğa oturtulduğunu, yenilgi üzerine yenilgi
almalarına rağmen orada tutulduğunu çok iyi biliyor"
‘YENİ DÖNEMDE BUNLARA FIRSAT VERMEYECEĞİZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimlerde partililerin nasıl
çalışması gerektiğine dikkat çekerek, konuşmasını şöyle
tamamladı: "Bütün Güneydoğu'yu malum partinin belediyeleri
delik deşik etti mi, çukurlarla kanallarla her tarafı açtı mı?
Devletin gönderdiği parayı, desteği bunları Kandil'e gönderdiler
mi, terör eylemlerinde bunları kullandılar mı? Şu anda aynı
uygulamayı Münbiç'in çevresinde yapıyorlar. Kim? PKK - YPG.
Karakter aynı. Kayyumları atadık. Yeni dönemde bunlara bu fırsatı
vermeyeceğiz. Tedbirlerimiz var, şimdiden söyleyeyim. İlk hedefimiz
bu vatan topraklarını ihanet içinde olanlara teslim etmeyeceğiz.
Bazı illerimizde hiç beklemediğimiz sonuçlarla karşılaştık.
Bunların her biri bizim için önemli birer derstir. Cumhur
ittifakının yerel seçimlerde listelerde olmasa bile gönüllerde
devam edeceğine inanıyorum. Biz bu ittifaka hiçbir zaman sandık
ittifakı gözüyle bakmadık, bugün de öyle de bakmıyoruz. Yerel
seçimlerle ilgili hazırlıklarımızda tek ölçümüzün en doğru adayla
milletimizin karşısına çıkıp en yüksek oyu almasıdır. Adaylarımızın
klasik belediyecilik hizmetleri yanında, sosyal belediyeciliği de
en iyi şekilde uygulayacak isimler olması gerekir. Bu vasıflara
sahip, AK Parti’nin değerleriyle çelişmeyen her isim bizim için
makbuldür."