Anasayfa /  Yerel

Manisa Sağlık-Sen’den ’Barış Pınarı Harekatı’na destek

Sağlık Sen Manisa Şube Başkanı Mustafa Irgatoğlu, Barış Pınarı Harekatı İle İlgili Olarak, "fırat Kalkanı Ve Zeytin Dalı Operasyonları İle Emperyalizmin Oluşturmak İstediği Terör Koridorunun Önünü Kesen Devletimiz, Fırat’ın Doğusuna Yönelik Bu Harekatla Da, Emperyalizmin Taşeronluğunu Yapan Pkk/pyd Terör Örgütünü Süpürerek, Bölgeyi Asıl Sahiplerine Teslim Etmeyi Amaçlamaktadır" Dedi.

Abone ol
Abone ol 10 Ekim 2019 13:41

Sağlık Sen Manisa Şube Başkanı Mustafa Irgatoğlu, Barış Pınarı
Harekatı ile ilgili olarak, "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
operasyonları ile emperyalizmin oluşturmak istediği terör
koridorunun önünü kesen devletimiz, Fırat’ın doğusuna yönelik bu
harekatla da, emperyalizmin taşeronluğunu yapan PKK/PYD terör
örgütünü süpürerek, bölgeyi asıl sahiplerine teslim etmeyi
amaçlamaktadır" dedi.


Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK), Suriye Milli Ordusu ile
Suriye’nin kuzeyinde YPG/PKK ve DEAŞ terör örgütlerine karşı
yürütülen Barış Pınarı Harekatı’na Sağlık Sen Manisa Şubesi destek
açıklamasında bulundu. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Sağlık
Sen Manisa Şube Başkanı Mustafa Irgatoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti
Devleti, Fırat’ın doğusunda yuvalanmış terör örgütlerini
temizleyerek güvenli bölge oluşturmak amacıyla ’Barış Pınarı’
askeri harekatını başlatma kararı almıştır. Fırat Kalkanı ve Zeytin
Dalı operasyonları ile emperyalizmin oluşturmak istediği terör
koridorunun önünü kesen devletimiz, Fırat’ın doğusuna yönelik bu
harekatla, emperyalizmin taşeronluğunu yapan PKK/PYD terör örgütünü
süpürerek bölgeyi asıl sahiplerine teslim etmeyi amaçlamaktadır.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında olduğu gibi devletimiz,
Barış Pınarı Harekatını da uluslararası hukuktan kaynaklanan
haklarını kullanarak gerçekleştirmektedir. Suriye ile 911 kilometre
sınırı olan Türkiye’nin, hemen güneyinde emperyalizmin stratejileri
doğrultusunda hareket ederek huzur ve güven ortamına musallat olan
taşeron terör örgütleriyle mücadelesi uluslararası hukuktan
kaynaklanan en tabii hakkıdır. On bin kilometre öteden gelerek
sözde kendi güvenliği için bölgeleri ateşe verenlerin ve ona karşı
sessiz kalanların, yine onların taşeronlarının oluşturdukları
güvenlik sorununu bertaraf etmek için harekete geçen Türkiye
Cumhuriyeti Devletine karşı, gerek içerideki lejyonerlerin gerekse
dışarıdaki emperyalizmin aparatçığı konumundaki yapıların
söylemlerinin hiçbir kıymeti ve önemi yoktur. Öte yandan;
emperyalist ülkelerin, rejimin ve terör örgütlerinin ürettikleri
şiddet dalgası sonucu yurtlarını terketmek zorunda kalan
milyonlarca insanın yaşadığı trajedi karşısında üç maymunu
oynayanların, Türkiye’nin mülteci sorununa ilişkin getirdiği
önerileri, içi boş cümlelerle, yaptıkları açıklamalarla
savuşturduklarına da hep birlikte şahit olduk. Bu yüzden; 4 milyonu
aşkın mülteciyi ülkesinde barındıran Türkiye’nin, bu konuda
ürettiği çözümü, sahada uygulama girişiminin ilk ayağı olan terörü
süpürmek ve şiddeti durdurmak için başlattığı operasyona yönelik
yapılan ve her neresinden bakarsanız bakın kaynağı dezenformasyon
olan ve yalana dayalı açıklamaların hiç bir hükmü yoktur. Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin yetkilileri her zemin ve şartta ’Suriye’nin
toprak bütünlüğüne saygılıyız’ açıklaması yapmaktadır. Fakat,
hiçbir değeri tanımadan insanları katleden, şehirleri yerle bir
ederek Suriye’yi insansızlaştıran stratejilerin emperyalist
mimarlarının ve gerçekleştirdiği her sınır dışı operasyonla
birlikte Türkiye’yi ’işgalci’ diyerek karalayanların sözleri her
defasında boşa düşmektedir. Kaldı ki, milletimizin de devletimizin
de hafızasında Suriye Arabıyla, Kürdüyle Türkmeniyle, Nusayrisi,
Sünnisiyle kardeşlerimizin yurdudur. Bu noktada ABD Başkanı
Trump’ın, köksüz ve histerik bir söylemle Türkiye’yi ekonomi ile
tehdit ederek harekatın sınırlarını çizme çabası ancak ve ancak
hadsizlik olarak değerlendirilebilir. Dünyanın birçok bölgesini
ateşe vermiş ABD’nin başkanı, ’Türkiye, benim büyük ve emsalsiz
bilgeliğimle sınırları aşmak olarak değerlendirdiğim bir şey
yaparsa, Türk ekonomisini yıkıp ve yok edeceğim (daha önce yaptım)’
diyerek ancak ve ancak nevzuhur bir anlayışın yetersizliğini ortaya
koymuştur. Zira, Türkiye Cumhuriyeti, her ne şartta olursa olsun
savaşta ve barışta tarihin derinliklerinden tevarüs ettirdiği
geleneğe bağlı kalmayı azmetmiş bir devlettir. Onun için her
gittikleri yerde bozgunculuk çıkaranların, terör örgütleriyle iş
tutanların, hatta terör örgütlerine binlerce tır silah ve mühimmat
yardımı yapanların tehditleri de boş hükmündedir.Bütün bunlardan
hareketle; büyük Memur-Sen ve Sağlık Sen ailesi olarak
emperyalizmin taşeron terör örgütlerinin eliyle toza dönüştürmek
istediği toprakların, yeniden sahipleriyle buluşması için
devletimiz tarafından gerçekleştirilecek Barış Pınarı Harekatının
yanında durduğumuzu belirtmek isteriz" dedi.


Yorumlar