Flaş Haber! Milli Savunma Bakanı Canikli'den bedelli askerlik açıklaması!
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri İşletmesi Başkanlığının 2018 yılı bütçeleri üzerindeki görüşmelerde, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı. Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli Bedelli askerlikle ilgili, “Bedelli askerlik şu anda gündemimizde değil” ifadelerini kullanandı
Abone olHükümetin gündeminde bedelli askerlik konusu söz konusu olmadığını söyleyen Bakan Canikli, S-400 konusuyla ilgili olarak da "Bir taraftan S-400'leri satın alıyoruz, bir taraftan EUROSAM ile yine aynı fonksiyona sahip sistemleri birlikte geliştirmek için çalışma başlattık. Yine aynı şekilde Patriotlarla ilgili teklifimiz var. Ayrıca Türkiye tamamen kendi milli imkanlarıyla geliştireceği bir platformun, hattın çalışmasını başlattı. Henüz hem S-400'ler hem de Patriotlar için görüşmeler devam ediyor" dedi.
Son dakika haberi! Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli,
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Milli Savunma Bakanlığı, Savunma
Sanayii Müsteşarlığı ile Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri
İşletmesi Başkanlığının 2018 yılı bütçeleri üzerindeki
görüşmelerde, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini
yanıtladı.
Türkiye'nin karşı karışıya kaldığı problemin yalnızca terör
saldırılarının defedilmesi gibi göründüğünü, esasen bunu vekalet
savaşlarının bir parçası olarak görmek gerektiğini söyleyen
Canikli, PKK, DAeŞ ve FETÖ'nün taşeron örgüt olarak kullanıldığının
tartışmasız şekilde ortaya çıktığını dile getirdi.
"ŞARK DOSYASI YENİDEN AÇILDI"
Bazı terör organizasyonlarının hedef ve beklentileri ile küresel
ölçekli projeleri gerçekleştirmek isteyenlerin amaçlarının
kesiştiğini belirten Canikli, "Esasında şark dosyası yeniden
açılmıştır. Belki hiç kapanmadı ama aktive edilmesi bu döneme denk
geldi. Bu dönem derken içinde bulunduğumuz yılları kastetmiyorum.
Esas itibarıyla düğmeye basılması 1990'lı yılların başında,
özellikle Irak'a yapılan harekatla gerçekleşti." dedi.
Canikli, projenin temel hedefinin, bölgenin daha kolay
yönetilebilir hale getirilmesini temin etmek amacıyla devletlerin,
siyasi organizasyonların yeniden şekillendirilmesi olduğunu, bunun
başında Türkiye'nin geldiğini ifade ederek, Türkiye'nin bu anlamda
oyunu bozan ülke olduğunu vurguladı.
"SAVUNMAYA AYRILAN KAYNAKLARIN ARTIRILMASI
KAÇINILMAZ"
Türkiye dahil bölgedeki diğer devletlerin kolay yönetilebilir hale
getirilmesinin hedeflendiğini belirten Canikli, bu durumun,
Türkiye'nin ciddi anlamda güvenlik riskiyle karşı karşıya kaldığını
ortaya koyduğuna dikkat çekti. Canikli, savunmaya ayrılan
kaynakların artırılmasının bu anlamda son derece önemli, kaçınılmaz
ve yerinde olduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin, yıllardır savunma ihtiyaçlarını karşılayacak ürünleri
geliştirme noktasında bazı nedenlerle istekli davranmadığını
söyleyen Canikli, şöyle konuştu:
"Özellikle içinde bulunduğumuz savunma ittifakı ve Batı bloğu
tarafından ihtiyacımız olan savunma sistemleri çok ucuza,
rahatlıkla uzun bir süre sorunsuz olarak verilebilmiştir
Türkiye'ye. Bazen bağış, hibe, yardım şeklinde bazen de bedeli
ödenerek ama ulaşımda, erişimde herhangi bir problem yaşanmamıştır.
Bu şekilde bir savunma konseptiyle bu toprakların savunulmasının
mümkün olup olmadığı konusu ayrı bir tartışma konusu. Bana göre
değildir çünkü silah tamamen onların kontrolünde. Suriye kaynaklı
hava saldırı tehdidine karşı koymak, onu nötralize etmek amacıyla
NATO'dan talep ettiğimiz hava füze savunma sistemlerinin
kontrolünün, atış yetkisinin tamamen o sistemlere sahip olan
ülkelerde olduğu gerçeği dikkate alınırsa, aslında bunun ne kadar
kırılgan bir yapı olduğu ve savunma ihtiyacımızı tam olarak
karşılamaktan uzak olduğu görülür."
"S400'LERİN 'DOST-DÜŞMAN TANIMA SİSTEMİ'
DEĞİŞTİRİLECEK"
Milli Savunma Bakanı Canikli, Rusya'dan alınan S-400 füze savunma
sistemilerinin kontrolünün tamamen Türkiye'de olacağını
vurgulayarak, "Ayrıca 'dost-düşman tanıma sistemi' de
değiştirilecektir. Ona ilişkin yazılım değişiklikleri başlamıştır.
Bütün tasarruf yetkisi, nerede konuşlanacağı ne zaman
kullanılacağıyla ilgili tüm tasarruf yetkisi Türkiye'de olacaktır.
NATO çerçevesinde aldığımız veya Türkiye'ye konuşlandırılan o
sistemlerden en büyük farkı da budur." diye konuştu.
Geçmişte NATO üyeleri arasında bu konuda tartışmaların yaşandığını
hatırlatan Canikli, "Çok açıkça söylemek gerekirse bizim karşı
karşıya kaldığımız saldırı tehditlerini bertaraf etmekten
kesinlikle uzaktı, halen de öyle. Yani NATO çerçevesinde Türkiye'ye
yerleştirilen hava, füze savunma sistemleri için söylüyorum. Ayrıca
S-400'leri biz bu çerçevede aldık, tamamen kontrolü bizde olacak.
Ayrıca ikinci fazı, ikinci etabı teknoloji transferini içerecek
şekilde birlikte geliştirmeyi de kapsıyor." ifadelerini
kullandı.
Canikli, Türkiye'nin hava ve füze savunma sistemleri tedariği
konusunda şunları söyledi:
"Bir taraftan S-400'leri satın alıyoruz, bir taraftan EUROSAM ile
yine aynı fonksiyona sahip sistemleri birlikte geliştirmek için
çalışma başlattık. Yine aynı şekilde Patriotlarla ilgili teklifimiz
var. Ayrıca Türkiye tamamen kendi milli imkanlarıyla geliştireceği
bir platformun, hattın çalışmasını başlattı. Şu anda birlikte
geliştirme, anlaşma aşamasına geldiğimiz EUROSAM var. Henüz hem
S-400'ler hem de Patriotlar için görüşmeler devam ediyor, bu
aşamaya geliş durumda değil. Gelebilir, önemli değil. Eğer gelirse
de biz bütün bu çalışmaları ayrı ayrı birlikte yürüteceğiz.
Kendilerine söyledik."
"HEPSİNE İHTİYACIMIZ VAR"
Canikli, EUROSAM'ın kendilerine yönelttiği, "Siz Rusya ile bir S400
alımı yaptınız ve eğer şartlar uygun olursa teknoloji transferini
de içerecek şekilde geliştirme çalışmasını da düşünüyorsunuz. Aynı
şekilde Patriotlara da bir teklif yapıldı. Hangisini
yürüteceksiniz? Bizimle yaptığınız bu anlaşma ne kadar samimi ya da
ne kadar ciddi?" sorusuna, gerekirse üç projenin birlikte
götürüleceği karşılığını verdiklerini bildirdi.
Bir ülkeye veya firmaya bağımlı olmanın ortaya çıkaracağı riskleri
ortadan kaldırmak amacıyla irade ortaya konulduğuna dikkati çeken
Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, kesinlikle doğru bir stratejidir. Tek ülkeyle yürüttüğünüz
zaman belli bir aşamasında proje durabilir veya çok yüksek
maliyetlere ulaşacak şekilde sonuçlanabilir. Eğer o projeyi başka
ülke veya ülkelerle yürütme durumu söz konusuysa bir bağımlılık
durumu ortadan kalkacağı için projenin sonuçlandırılması,
başarılması daha kuvvetle ihtimal dahiline girmekte, ayrıca
maliyetleri düşmektedir. Başlangıçta sanki aynı konunun, üç ayrı
kanaldan veya iki kanaldan yürütülmesi maliyetleri artıracak gibi
gözüküyor ama geçmiş tecrübelerden yola çıkarak söyleyebiliriz ki
tam tersine bu yöntem hem ulaşmada daha kesin bir sonucu garanti
etmekte hem de kesinlikle maliyetleri düşürmekte. Ayrıca hepsine
ihtiyacımız var."
"İHTİYACIMIZ OLAN HER YERE KONUŞLANDIRACAĞIZ"
Canikli, S-400'lerin nereye konuşlandırılacağına ilişkin
"İhtiyacımız olan her yere konuşlandıracağız. S-400'ler
ihtiyacımızı da karşılamıyor. Yani hepsinin birlikte gelmesi
halinde bile... Çünkü sınırları ve tehdit alanları çok geniş olan
bir ülkeyiz. Getirilmesi halinde hepsinin kullanılması mümkün.
Dolayısıyla bu anlamda bir itiraf söz konusu değil." dedi.
S400'lerin teknik olarak NATO sistemiyle uyumlaştırılamadığını,
buna gerek de olmadığını dile getiren Canikli, şöyle devam
etti:
"Çünkü birçok NATO ülkesinin NATO konsepti içine dahil etmediği,
tamamen ulusal düzeyde sahip olduğu silah sistemleri var. Bunların
bir kısmı NATO'ya uygun, bir kısmı uygun değil. Bu, Amerika için de
İtalya için de diğerleri için de geçerli. Özellikle şu anda büyük
oranda Sovyet silah sistemlerini kullanan Doğu Avrupa ülkeleri var.
Bunlardan NATO üyesi olan var, olmaya aday olanlar da var. Herhangi
bir sorun teşkil etmiyor. Onları kullanıyorlar. S-400'lerin NATO
sistemine entegrasyonu mümkün değil ama risk olarak
değerlendirilmesi de mümkün değil çünkü kullanılmaya başlanmadan
önce dost-düşman tanıma sistemleri değiştirileceği için böyle bir
risk durumu kesinlikle söz konusu olmayacaktır."
Canikli, uluslararası ilişkilerde mutlak düşmanlıkların olmadığını
belirterek, ülkenin menfaati çerçevesinde yapılanma, ittifak ve
organizasyonların yeniden oluşabileceği, dağılabileceği veya
güçlenebileceğini söyledi. Canikli, bu anlamda bakıldığında riskin
her yerden gelebileceğine dikkati çekti.
"NATO İÇİNDE ETKİLİ BİR ÜYEYİZ"
Geçmişe bakıldığında Türkiye'nin, bugün ittifak içinde olduğu
birçok ülkeyle mücadele ettiğine işaret eden Canikli, "Biz NATO
içerisinde etkili bir üyeyiz. NATO ittifakına da elbette bağlıyız,
kalacağız. Biz NATO ittifakının üyesiyiz ve o şekilde kalmaya devam
edeceğiz. Bugüne kadar yerine getirdiğimiz bütün taahhütleri bundan
sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz." açıklamasında
bulundu.
Saldırı ihtimaline karşı ülkenin savunma potansiyelinin artırılması
gerektiğini vurgulayan Canikli, "savunmaya ayrılan kaynakların
gereksiz olduğu" iddialarının doğru olmadığını kaydetti.
"İKİ SİSTEM S400'Ü 2,5 MİLYAR DOLARA SATIN
ALIYORUZ"
Nurettin Canikli, iki sistem S-400'ün 2,5 milyar dolara satın
alınacağını belirterek, "Bu sistem için daha önce gündeme gelen
fiyat daha farklı bir fiyattı. Söylemeyeceğim, speküle edilmesin.
Rekabet yok. İşi gereği monopol bir yapı söz konusu"
dedi.
Her ülkenin silah sisteminin kendine özgü olduğunu anlatan Canikli,
"ABD'nin Patriotları var, EUROSAM'ın SAMP-T'leri var. Çin'in başka
bir sistemi var. Her birinin özellikleri farklı. Bu açıdan
bakıldığında S-400 en etkililerden bir tanesi. Karşılama mesafesi
360 kilometre. Diğerlerine göre en yüksek olan bu. Yani 360
kilometre kala balistik füzeyi karşılama ve imha etme kapasitesine
sahip. Bunlar saldırı füzesi değil, savunma füzesi. İsabet oranı da
çok yüksek." ifadelerini kullandı.
Askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığına devrinin ardından bazı
sorunların yaşandığına yönelik iddialar hatırlatılarak yeni bir
düzenlemenin olup olmayacağı sorusu üzerine Bakan Canikli, geçiş
sürecinde birtakım sıkıntıların yaşandığını belirtti.
"Şu an itibarıyla Silahlı Kuvvetlerimizin bütün alanlardaki sağlık
ihtiyacını karşılayacak hizmet verilebiliyor." diyen Canikli,
Sağlık Bakanlığına bağlı Şırnak, Hakkari, Van ve Diyarbakır'daki
dört hastanenin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullanımına
bırakıldığını aktardı.
Canikli, kuvvet komutanlıklarının talebi çerçevesinde çeşitli
yerlerdeki 10 hastanenin güvenlik açısından izole edilen
bölümlerinin güvenlik güçlerinin kullanımına ayrıldığını ifade
etti.
En ufak eksikliğe müsamaha göstermediklerini vurgulayan Canikli,
"Şu an itibarıyla hiçbir sıkıntımız yok." dedi.
BEDELLİ ASKERLİK
Bir milletvekilinin vicdani ret ile ilgili çalışma olup olmadığına
yönelik sorusuna Canikli, "Vicdani ret ile ilgili herhangi bir
çalışmamız söz konusu değil." karşılığını verdi.
Bedelli askerlikle ilgili soru üzerine de Bakan Canikli, şunları
söyledi:
"Şu anda hükümetimizin gündeminde bedelli askerlik söz konusu
değil, gündemimizde yok. Dolayısıyla biz buradan bir kez daha çağrı
yapıyoruz, vakti gelen kardeşlerimiz, yükümlülük çerçevesinde bu
görevlerini ifa etsinler. Özellikle içinde bulunduğumuz böyle bir
dönemde bu mücadeleye büyük zarar verebilecek bir düzenleme
yapılması söz konusu değil, doğru da değil zaten. Çünkü öyle bir
durumda doğal olarak bu hizmeti yapan kardeşlerimiz açısından
birtakım ciddi soru işaretleri gündeme gelebiliyor. O ve başka
nedenlerle şu anda gündemimizde bedelli askerlik söz konusu
değil."
Bir milletvekilinin "kışla intiharları"na ilişkin sorusu üzerine
Canikli, "En son intihar hadisesi dün veya önceki gün yaşandı.
Onunla ilgili olarak idari açıdan çok kapsamlı bir inceleme
başlattık. Üç müfettiş arkadaşımızı görevlendirdim, ben de takip
ediyorum. Yargının yürüttüğü bir çalışma da söz konusu. Biz bunu,
gerekirse bu inceleme heyetine başka uzman arkadaşları da alarak,
akademisyen, psikolog gibi, eski olan hadiseleri de kaplayacak
şekilde kapsamlı bir çalışmaya dönüştürüyoruz. Onu başlattık. Olan
biteni ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkaracağız." ifadelerini
kullandı.
"BYLOCK'UN DIŞINDA BİR BAŞKA HABERLEŞME ARACI
KULLANILDIĞINI BİLİYORUZ"
Canikli, FETÖ ile mücadelenin önemini vurgulayarak, "FETÖ'nün
bilinen, iz bırakan tüm bölümleri, boyutları ortadan kaldırıldı,
pasivize edildi ama bilinmeyen çok ciddi bölümünün olduğunu da
tahmin ediyoruz." diye konuştu.
Daha önce iz bırakmayan birçok FETÖ mensubunun, sayıları son
zamanlarda artan etkin pişmanlıktan faydalanan kişilerin verdiği
bilgilerle tespit edildiğini belirten Canikli, şunları
kaydetti:
"İnanılmaz sayıda isimler var. Ayrıca Bylock'un dışında bir başka
haberleşme aracı kullanıldığını biliyoruz, özellikle bu kontörlü
telefonlar üzerinden. Ama orada çok daha ince çalışma yapılması
gerekiyor. Örgütün kripto haberleşmede kullandığı yöntemlerden bir
tanesi de bu. Şimdi ona ilişkin de çok yoğun tespitler var. Orada
hata yapmamak için, yüzde 100 isabetle çalışmak için ayrıntılı
çalışma yapılıyor. Onlardan sonra bu operasyona devam edeceğiz. Bu
mücadele bitmedi, çalışma devam ediyor. Her gün yeni ihraçlar,
açığa alınmalar söz konusu. Sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinde,
Milli Savunma Bakanlığında değil, diğer bütün şeyler için de
geçerli."
UZMAN ERBAŞLARA ZATİ SİLAH EDİNME İMKANI
FETÖ'nün kumpas davaları mağduru askerlerden hayatını kaybedenlerin
şehit sayılmasına yönelik çalışmanın olup olmadığı sorulan Canikli,
şehitlik tanımının ve kriterlerinin belli olduğunu belirtti.
Bu tanımın değiştirilmesinin söz konusu olmadığını anlatan Canikli,
mağdur olma, mağduriyetin giderilmesi konularının farklı olduğunu
söyledi.
"15 Temmuz şehit ve gazileriyle diğer şehit ve gaziler arasında
fark olduğu" iddialarına ilişkin Bakan Canikli, şu yanıtı
verdi:
"15 Temmuz gazileri ile diğer gaziler arasında şu anda hiçbir fark
yok. Sadece 15 Temmuz gazilerine bir defaya mahsus verilen bir
tazminat söz konusu, geçici. O uygulandı, bitti. Onun dışındaki
farklılıkların hepsini giderdik. Bir fark sadece şehitlerin
çocuklarının askerlik hizmetlerinden muaf olmasıyla ilgili konuda
var. O da yükümlü olan şehitlerimizin birinci derece yakınlarına
askerlik muafiyeti var ama görev olarak bu işi yapanların yani
muvazzaf subay, astsubay, polis olarak yapanların şehit olmaları
halinde onların birinci derece yakınlarına askerlikten muafiyet
imkanı verilmiyor. Şimdi onu sağlıyoruz. KHK ile o düzenleme
yapılacak. Tek fark şehit olan muvazzaf subay, astsubay, polislerin
çocuklarının askerlikten muaf olmamalarına ilişkin kuralı
değiştiriyoruz, onlara da o muafiyet sağlanıyor. Onunla ilgili KHK
düzenlemesi önerildi."
Canikli, uzman erbaşlara zati silah verilmesine yönelik
düzenlemenin de Kanun Hükmünde Kararname'ye konulacağını
belirterek, "Uzman erbaşlara da zati silah edinme imkanı
getiriliyor." dedi.
Mayın temizliği konusundaki soru üzerine Canikli, onunla ilgili
yeni bir çalışma başlattıklarını aktardı. Türk Silahlı
Kuvvetlerinde mayın temizleme birliklerinin bulunduğuna işaret eden
Canikli, "Bunların sayısını, kapasitelerini, güçlerini artırıyoruz.
Bunlar vasıtasıyla inşallah tüm mayın temizliğini tamamlamış
olacağız, uluslararası standartlara uygun olarak yapacağız bunu."
diye konuştu.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ
F-35 savaş uçaklarının alımına yönelik soru üzerine Canikli, söz
konusu uçakların, muhtemelen son pilotlu savaş uçağı konsepti
olacağını bildirdi.
Teknolojiye sahip ülkelerin insansız savaş uçağı projesi üzerinde
çalıştığını kaydeden Bakan Canikli, şu değerlendirmelerde
bulundu:
"Biz insansız hava aracı konusunda dünyanın sahip olduğu
teknolojiyi bir yerinden yakaladık. Bu SİHA ve İHA'lar üretildi ve
üretimi devam ediyor. Onun bir üst aşamasıyla alakalı ihalemizi
önümüzdeki hafta yapıyoruz. Yani 4,5 tonluk, insansız savaş
uçağının bir öncesi ile ilgili ihalemizi önümüzdeki hafta
yapıyoruz."
"Beşşar Esed'in Rusya'ya Türk hava sahasını kullanan bir Rus
uçağıyla gittiği"ne yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine
Canikli, böyle bir bilginin kendilerinde bulunmadığını
bildirdi.
Süleyman Şah Türbesi'nin tekrar eski yerine taşınıp taşınmayacağına
yönelik soruya Canikli, "Süleyman Şah Türbesi'nin taşınmadan önceki
alan Türkiye toprağıdır, uluslararası anlaşmalarla teminat altına
alınmış, uluslararası hukuktan doğan haklarımız çerçevesinde orası
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin toprağıdır. Oradan ayrılırken o
haklarımız saklı kalmak üzere ve geçici olarak biz Süleyman Şah
Türbesi'ni taşıdık. Dolayısıyla şartlar uygun hale geldiğinde
Süleyman Şah Türbesi uluslararası anlaşmalarda teminat altına
alınmış olan yerine taşınacaktır." yanıtını verdi.
Görüşmelerin tamamlanmasının ardından Milli Savunma Bakanlığının
2018 yılı bütçesi, 40 milyar 402 milyon 239 bin lira olarak kabul
edildi.