Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı
Gaziantep Üniversitesi Tarafından Düzenlenen Ve 4 Gün Süren Dünya Mülteci Ve Göç Kongresi Tamamlandı. Kongrenin Ardından Sonuç Bildirgesi Yazılırken, Bildirge Gaün Rektörü Prof. Dr. Ali Gür Tarafından Okundu.
Abone olGaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen ve 4 gün süren
Dünya Mülteci ve Göç Kongresi tamamlandı. Kongrenin ardından
sonuç
bildirgesi yazılırken, bildirge GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür
tarafından okundu.
GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür tarafından okunan Dünya
Mülteci
ve Göç Kongresi bildirgesinde, dünya kamuoyuna göçün tüm
insanlığın
meselesi olduğu hatırlatılarak, bireysel ve toplumsal düzeyde
sorunun değil, çözümün bir parçası olunması için çaba sarf
edilmesi
çağrısında bulunuldu. Gür, Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak
hazırlanan bildirgenin dünya kamuoyuyla paylaşılacağını
belirtti.
Bildirgeyi okuyan Rektör Prof. Dr. Ali Gür, “Ülkemiz bir
taraftan sınır ötesi operasyonlar yapıp güvenlikli alanlar
oluştururken, sahada terörü temizlerken, diğer taraftan
üniversitemiz başta olmak üzere Türkiye’nin kurumları sınır
ötesinde yaşanabilir alanlar oluşturmakta ve aynı zamanda
yaptıklarımızı da doğru bir şekilde kamuoyuyla paylaşmaktadır.
Bu
kapsamda düzenlediğimiz ve dünyanın 24 ülkesinden, yüzün
üzerindeki
üniversiteden gelen 258 bilim insanı ve akademisyenin
katılımıyla
gerçekleşen Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’ne ev sahipliği yapan
üniversitemiz bu yolla önemli bir görevi başarıyla yerine
getirmiştir. Umuyorum ki bu 4 günlük süreç içerisinde yurt
dışından
gelen tüm akademisyenlerin de gönül birliğiyle desteklediği bu
kongremizde Türkiye’nin doğru anlatılması ve doğru algı
üretilmesi
açısından büyük bir katkı sağlamıştır” dedi.
“Başarılı bir kongre gerçekleştirdik”
Kongre Başkanı ve Merkezi ABD’de bulunan Global Sağlık
Araştırma
ve Çözümleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Adnan Hammad da
konferansın
başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini belirtti. Hammad
yaptığı
açıklamada, “Gaziantep çok hoşgörülü ve herkesi iyi karşılayan
bir
kent. Gaziantep Üniversitesinin bu alandaki zihin açıcı
yaklaşımları da dikkate değer. Buraya 24 ülkeden geldik.
Kongreye
katılanların hepsi, çok önemli üniversitelerden akademisyenler,
bilim adamlarıydı. Johns Hopkins Üniversitesinden Wright State
Üniversitesine kadar geniş bir dağılımdaydı. Kanada’daki Trent
Üniversitesinden, Beyrut’taki Amerikan Üniversitesine kadar
geniş
bir çerçeve. Bu konferansın hazırlayıcıları aynı zamanda hükumet
ve
hükumet dışı kuruluşlardan da oluşmaktaydı. Aynı zamanda
göçmenlerin ve mültecilerin yaşadığı zorlukları dile getirmesi
için
çok önemliydi. Sadece Gaziantep ve Türkiye değil bütün
dünyadaki
zorlukları dile getirmek için önemliydi. Bu konferansın ortaya
çıkan sonuçları çok önemliydi” ifadelerini kullandı.
“Gaziantep Üniversitesi kalplerimize dokundu”
Kongreye katılan birçok akademisyenin daha sonra Gaziantep
Üniversitesi ile ilişkilerini geliştirip sürdürmeye devam
edeceklerini kaydeden Hammad, “Bu toplantının devamında
Gaziantep
Üniversitesi’nin işbirliğinde diğer yerlerde de bilimsel ve
akademik toplantıların, çalışmanın yapılması gerekiyor. Bugün
medyayla paylaşmak istediğim çok önemli şey Gaziantep’te
yaşayan
çok önemli oranda Suriyeli öğrenciye eğitim vermesidir. Bu
konuda
hem Gaziantep Üniversitesini hem diğer eğitim kurumlarını
özellikle
de çocukların eğitimi konusunda cesaretlendirmek istiyorum.
Bizim
başka bir kuşak daha kaybetmeye zamanımız yok. Bunu yapmamamız
gerekiyor. Bu çocuklar aynı zamanda kendi aileleri ve
toplumlarına
ulaşmamızda çok önemli kaynak noktaları bunları kaybetmememiz
gerekiyor. Eğitim aynı zamanda başarı, süreklilik ve toplumun
başarısı anlamına geliyor. Gaziantep Üniversitesi ve
Gaziantepliler
burada kalplerimize dokundu. Burada bir dakikamı bile boş
geçirmedim, çok dolu dolu günlerimiz oldu. Tekrar geleceğim”
şeklinde konuştu.
Kongre bildirgesi
Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesinde ise şu
görüşlere yer verildi:
“Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avrupa, Uzak
Doğu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın 24 ülkesinden 258 konuşmacı
14-17 Ekim 2019 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi ev
sahipliğinde yapılan Dünya Göç Kongresi’nde buluştu. 55 farklı
panelde dünya ve Türkiye’deki göç olgusunda yaşanan
gelişmelerin
tartışıldığı şu sonuçlara ulaşılmıştır.
Sunumlarda, 3000’ün üzerinde Suriyeli öğrencisi olan
Gaziantep
Üniversitesinin Suriyeli öğrencilerin yükseköğretime
kazandırılmasında üstlendiği örnek rolün önemi vurgulanmış ve
yeni
kurulan Göç Enstitüsü’nün çalışmaları ve gelecekteki
planlamaları
anlatılmıştır. Kongrede, Suriyeli sığınmacılar ve mülteciler
meselesinde genelde Türkiye’nin, özelde Gaziantep kentinin ve
Gaziantep Üniversitesinin dünyaya bir rol model olduğu ifade
edilmiştir. Dört gün devam eden kongre, uluslararası paydaş
kurumlar ve katılımcılar arasında işbirliğini güçlendirmiş ve
ortaklıklar geliştirilmesine altyapı hazırlamıştır. Göç
çalışmaları
alanında akademiyle politika üretenler, saha çalışanları ve
gerçekleştiricileri arasındaki iletişim eksikliğinin ve
koordinasyon eksikliğinin büyüklüğüne değinilmiş, başarılı bir
göç
ve mülteci politikasının sürdürülmesinde bu işbirliğinin acil
gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Kitlesel göçe dair sorunların
önemli bir bölümü güney yarım kürede yani gelişmekte olan ya da
az
gelişmiş ülke ve bölgelerde yaşanmaktayken, bu alandaki
araştırmaların büyük bölümünün kuzey yarımküreden yani
sanayileşmiş
Batılı ülkelerden geldiğinin altı çizilmiş ve bunun da üretilen
bilgilerle sahadaki gerçeklik arasında bir boşluğun oluşmasına
neden olduğu dile getirilmiştir. Bunun için göçe dair
indirgemeci
ve saha gerçekliğiyle uyuşmayan tutumlardan uzak durulmasının
önemi
vurgulanmıştır. Daha nitelikli ve saha gerçekliğiyle uyuşan
bilimsel çalışmaların yapılabilmesi ve bunun akabinde gerçekçi
politikalar ve uygulamalar için Orta Doğu’ya dair bölge
dillerine
hakim uzmanların yetiştirilmesinin bir zaruret olduğu tespiti
yapılmıştır. Göç ve mülteciler üzerine çalışan üniversiteler
başta
olmak üzere, farklı kurumların ve kuruluşların, eğitim, sağlık,
güvenlik, istihdam gibi alanlarda insani yaşam ve uyum
süreçlerini
yönetmek, hizmet vermek ve desteklemek için yürüttükleri
çalışmalarda birbirleriyle entegre ve koordineli olmalarının
gerekliliği ön plana çıkmıştır.
Akademik yapılar, merkezi ve yerel yönetimler ve göç
alanında
faaliyet yürüten birimlerin erişimine açık bir dijital bilgi ve
veri platformunun kurulmasının kaynak israfının, yanlış ve
eksik
bilgiyle malul çelişkili sonuçların ve yanlış politikalar
üretilmesinin önüne geçeceği ifade edilmiştir. İstihdamın,
göçmen
ve mültecilerin yeni bir yaşam inşasındaki merkezi rolü önem
taşımaktadır. Beşeri sermaye kaybının önlenmesi için önceden
kazanılmış bilgi, beceri ve yetkinliklerin değerlendirilmesi
gerekmektedir. Mültecilerin eksik belge, bürokratik sisteme
dair
bilgisizlik, dil yetersizliği gibi nedenlerle akademik ve
mesleki
denklik süreçlerini tamamlayamadıkları ve mesleklerini icra
edemedikleri ortaya konulmuştur. Bunların giderilmesiyle göç ve
uyum sürecinin daha sağlıklı yürütüleceğine vurgu yapılmıştır.
Üniversite, STK’lar, ticaret ve sanayi odalarının ortaklığıyla
istihdam süreçlerinde kırılgan gruplara yönelik programların
oluşturulmasının gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Göç ve uyum
alanında uzman hizmet sağlayıcılarının eksikliği dile
getirilmiştir. Bu alandaki açığın giderilmesi için eğitimli
hizmet
sağlayıcılarını yetiştirecek bölümlerin üniversitelerde bir an
önce
açılmasının gerekliliğine değinilmiştir. Erken çocukluk
eğitiminden
başlayarak yükseköğretimi de içine alacak şekilde, mültecilerin
eğitim sistemine erişiminin planlaması gerektiği üzerinde
durulmuş,
eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanarak kayıp nesillerinin
oluşmasının engellenmesi önerilmiştir. Dünyanın birçok
bölgesindeki
mültecilerin sağlığa erişiminin yönetimini geliştirmek için
çalışan
kurum ve kişilerin işbirliğinin desteklenmesi ve sağlık
haklarının
savunulmasının önemi ortaya konulmuştur. Sağlık alanında, göçmen
ve
mültecilerin takiplerinin ve kayıtlarının ilk yardımın ötesine
geçmesi ve sağlık çalışanlarının eğitilmesi gerektiği
vurgulanmıştır. Mültecilerin ve göçmenlerin fiziksel
sağlıklarının
yanı sıra ruhsal sağlıklarına yönelik tarama ve destek
hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu
çerçevede çocukların yaşadığı savaş ve göçe dair ağır
travmaların
tedavisi için psiko-sosyal destek verilmesinin aciliyeti dile
getirilmiştir. Dil, kültürel farklılıklar ve benzeri durumların
sağlıklı hizmet alınmasını engellediği dikkate alınarak Sıhhat
projesi gibi Suriyeli sağlık çalışanlarının istihdamına yönelik
uluslararası paydaşlarla yürütülen çalışmaların arttırılması
gerektiği belirtilmiştir.
Sonuç olarak “Göç” tüm insanlığın meselesidir. İnsan onuruna
uygun bir yaşamın inşası, göçe dair politikaların tüm
paydaşların
katılımıyla, tüm dünya ülkelerinin etik ve ahlaki sorumluluk
almasına bağlıdır. Bugün mazlum milletler dünyadaki güç
mücadelesi
nedeniyle yaşadıkları yerden zorunlu göç yollarına
düşmektedirler.
Gelecekte zorunlu göçün olmadığı, insanların serbestçe
dolaşabildiği bir dünyayı birlikte kurma temennisi dile
getirilmiştir. Bu kongrede tartışılan tüm başlıklar tek bir
çağrıyı
yinelemiştir. Bireysel ve toplumsal düzeyde sorunun değil,
ÇÖZÜMÜN
parçası olmak için çaba sarf edilmelidir."
Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesinin
açıklandığı basın toplantısına Rektör Yardımcıları Prof. Dr.
Şehmuz
Demir ve Metin Bedir, Göç Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet
Nuri
Gültekin, Genel Sekreter Doç. Dr. Ayhan Doğan da katıldı.