Anasayfa /  Yerel

Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı

Gaziantep Üniversitesi Tarafından Düzenlenen Ve 4 Gün Süren Dünya Mülteci Ve Göç Kongresi Tamamlandı. Kongrenin Ardından Sonuç Bildirgesi Yazılırken, Bildirge Gaün Rektörü Prof. Dr. Ali Gür Tarafından Okundu.

Abone ol
Abone ol 18 Ekim 2019 14:48

Gaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen ve 4 gün süren
Dünya Mülteci ve Göç Kongresi tamamlandı. Kongrenin ardından sonuç
bildirgesi yazılırken, bildirge GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür
tarafından okundu.


GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür tarafından okunan Dünya Mülteci
ve Göç Kongresi bildirgesinde, dünya kamuoyuna göçün tüm insanlığın
meselesi olduğu hatırlatılarak, bireysel ve toplumsal düzeyde
sorunun değil, çözümün bir parçası olunması için çaba sarf edilmesi
çağrısında bulunuldu. Gür, Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak
hazırlanan bildirgenin dünya kamuoyuyla paylaşılacağını
belirtti.


Bildirgeyi okuyan Rektör Prof. Dr. Ali Gür, “Ülkemiz bir
taraftan sınır ötesi operasyonlar yapıp güvenlikli alanlar
oluştururken, sahada terörü temizlerken, diğer taraftan
üniversitemiz başta olmak üzere Türkiye’nin kurumları sınır
ötesinde yaşanabilir alanlar oluşturmakta ve aynı zamanda
yaptıklarımızı da doğru bir şekilde kamuoyuyla paylaşmaktadır. Bu
kapsamda düzenlediğimiz ve dünyanın 24 ülkesinden, yüzün üzerindeki
üniversiteden gelen 258 bilim insanı ve akademisyenin katılımıyla
gerçekleşen Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’ne ev sahipliği yapan
üniversitemiz bu yolla önemli bir görevi başarıyla yerine
getirmiştir. Umuyorum ki bu 4 günlük süreç içerisinde yurt dışından
gelen tüm akademisyenlerin de gönül birliğiyle desteklediği bu
kongremizde Türkiye’nin doğru anlatılması ve doğru algı üretilmesi
açısından büyük bir katkı sağlamıştır” dedi.


“Başarılı bir kongre gerçekleştirdik”


Kongre Başkanı ve Merkezi ABD’de bulunan Global Sağlık Araştırma
ve Çözümleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Adnan Hammad da konferansın
başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini belirtti. Hammad yaptığı
açıklamada, “Gaziantep çok hoşgörülü ve herkesi iyi karşılayan bir
kent. Gaziantep Üniversitesinin bu alandaki zihin açıcı
yaklaşımları da dikkate değer. Buraya 24 ülkeden geldik. Kongreye
katılanların hepsi, çok önemli üniversitelerden akademisyenler,
bilim adamlarıydı. Johns Hopkins Üniversitesinden Wright State
Üniversitesine kadar geniş bir dağılımdaydı. Kanada’daki Trent
Üniversitesinden, Beyrut’taki Amerikan Üniversitesine kadar geniş
bir çerçeve. Bu konferansın hazırlayıcıları aynı zamanda hükumet ve
hükumet dışı kuruluşlardan da oluşmaktaydı. Aynı zamanda
göçmenlerin ve mültecilerin yaşadığı zorlukları dile getirmesi için
çok önemliydi. Sadece Gaziantep ve Türkiye değil bütün dünyadaki
zorlukları dile getirmek için önemliydi. Bu konferansın ortaya
çıkan sonuçları çok önemliydi” ifadelerini kullandı.


“Gaziantep Üniversitesi kalplerimize dokundu”


Kongreye katılan birçok akademisyenin daha sonra Gaziantep
Üniversitesi ile ilişkilerini geliştirip sürdürmeye devam
edeceklerini kaydeden Hammad, “Bu toplantının devamında Gaziantep
Üniversitesi’nin işbirliğinde diğer yerlerde de bilimsel ve
akademik toplantıların, çalışmanın yapılması gerekiyor. Bugün
medyayla paylaşmak istediğim çok önemli şey Gaziantep’te yaşayan
çok önemli oranda Suriyeli öğrenciye eğitim vermesidir. Bu konuda
hem Gaziantep Üniversitesini hem diğer eğitim kurumlarını özellikle
de çocukların eğitimi konusunda cesaretlendirmek istiyorum. Bizim
başka bir kuşak daha kaybetmeye zamanımız yok. Bunu yapmamamız
gerekiyor. Bu çocuklar aynı zamanda kendi aileleri ve toplumlarına
ulaşmamızda çok önemli kaynak noktaları bunları kaybetmememiz
gerekiyor. Eğitim aynı zamanda başarı, süreklilik ve toplumun
başarısı anlamına geliyor. Gaziantep Üniversitesi ve Gaziantepliler
burada kalplerimize dokundu. Burada bir dakikamı bile boş
geçirmedim, çok dolu dolu günlerimiz oldu. Tekrar geleceğim”
şeklinde konuştu.


Kongre bildirgesi


Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesinde ise şu
görüşlere yer verildi:


“Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avrupa, Uzak
Doğu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın 24 ülkesinden 258 konuşmacı
14-17 Ekim 2019 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi ev
sahipliğinde yapılan Dünya Göç Kongresi’nde buluştu. 55 farklı
panelde dünya ve Türkiye’deki göç olgusunda yaşanan gelişmelerin
tartışıldığı şu sonuçlara ulaşılmıştır.


Sunumlarda, 3000’ün üzerinde Suriyeli öğrencisi olan Gaziantep
Üniversitesinin Suriyeli öğrencilerin yükseköğretime
kazandırılmasında üstlendiği örnek rolün önemi vurgulanmış ve yeni
kurulan Göç Enstitüsü’nün çalışmaları ve gelecekteki planlamaları
anlatılmıştır. Kongrede, Suriyeli sığınmacılar ve mülteciler
meselesinde genelde Türkiye’nin, özelde Gaziantep kentinin ve
Gaziantep Üniversitesinin dünyaya bir rol model olduğu ifade
edilmiştir. Dört gün devam eden kongre, uluslararası paydaş
kurumlar ve katılımcılar arasında işbirliğini güçlendirmiş ve
ortaklıklar geliştirilmesine altyapı hazırlamıştır. Göç çalışmaları
alanında akademiyle politika üretenler, saha çalışanları ve
gerçekleştiricileri arasındaki iletişim eksikliğinin ve
koordinasyon eksikliğinin büyüklüğüne değinilmiş, başarılı bir göç
ve mülteci politikasının sürdürülmesinde bu işbirliğinin acil
gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Kitlesel göçe dair sorunların
önemli bir bölümü güney yarım kürede yani gelişmekte olan ya da az
gelişmiş ülke ve bölgelerde yaşanmaktayken, bu alandaki
araştırmaların büyük bölümünün kuzey yarımküreden yani sanayileşmiş
Batılı ülkelerden geldiğinin altı çizilmiş ve bunun da üretilen
bilgilerle sahadaki gerçeklik arasında bir boşluğun oluşmasına
neden olduğu dile getirilmiştir. Bunun için göçe dair indirgemeci
ve saha gerçekliğiyle uyuşmayan tutumlardan uzak durulmasının önemi
vurgulanmıştır. Daha nitelikli ve saha gerçekliğiyle uyuşan
bilimsel çalışmaların yapılabilmesi ve bunun akabinde gerçekçi
politikalar ve uygulamalar için Orta Doğu’ya dair bölge dillerine
hakim uzmanların yetiştirilmesinin bir zaruret olduğu tespiti
yapılmıştır. Göç ve mülteciler üzerine çalışan üniversiteler başta
olmak üzere, farklı kurumların ve kuruluşların, eğitim, sağlık,
güvenlik, istihdam gibi alanlarda insani yaşam ve uyum süreçlerini
yönetmek, hizmet vermek ve desteklemek için yürüttükleri
çalışmalarda birbirleriyle entegre ve koordineli olmalarının
gerekliliği ön plana çıkmıştır.


Akademik yapılar, merkezi ve yerel yönetimler ve göç alanında
faaliyet yürüten birimlerin erişimine açık bir dijital bilgi ve
veri platformunun kurulmasının kaynak israfının, yanlış ve eksik
bilgiyle malul çelişkili sonuçların ve yanlış politikalar
üretilmesinin önüne geçeceği ifade edilmiştir. İstihdamın, göçmen
ve mültecilerin yeni bir yaşam inşasındaki merkezi rolü önem
taşımaktadır. Beşeri sermaye kaybının önlenmesi için önceden
kazanılmış bilgi, beceri ve yetkinliklerin değerlendirilmesi
gerekmektedir. Mültecilerin eksik belge, bürokratik sisteme dair
bilgisizlik, dil yetersizliği gibi nedenlerle akademik ve mesleki
denklik süreçlerini tamamlayamadıkları ve mesleklerini icra
edemedikleri ortaya konulmuştur. Bunların giderilmesiyle göç ve
uyum sürecinin daha sağlıklı yürütüleceğine vurgu yapılmıştır.
Üniversite, STK’lar, ticaret ve sanayi odalarının ortaklığıyla
istihdam süreçlerinde kırılgan gruplara yönelik programların
oluşturulmasının gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Göç ve uyum
alanında uzman hizmet sağlayıcılarının eksikliği dile
getirilmiştir. Bu alandaki açığın giderilmesi için eğitimli hizmet
sağlayıcılarını yetiştirecek bölümlerin üniversitelerde bir an önce
açılmasının gerekliliğine değinilmiştir. Erken çocukluk eğitiminden
başlayarak yükseköğretimi de içine alacak şekilde, mültecilerin
eğitim sistemine erişiminin planlaması gerektiği üzerinde durulmuş,
eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanarak kayıp nesillerinin
oluşmasının engellenmesi önerilmiştir. Dünyanın birçok bölgesindeki
mültecilerin sağlığa erişiminin yönetimini geliştirmek için çalışan
kurum ve kişilerin işbirliğinin desteklenmesi ve sağlık haklarının
savunulmasının önemi ortaya konulmuştur. Sağlık alanında, göçmen ve
mültecilerin takiplerinin ve kayıtlarının ilk yardımın ötesine
geçmesi ve sağlık çalışanlarının eğitilmesi gerektiği
vurgulanmıştır. Mültecilerin ve göçmenlerin fiziksel sağlıklarının
yanı sıra ruhsal sağlıklarına yönelik tarama ve destek
hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu
çerçevede çocukların yaşadığı savaş ve göçe dair ağır travmaların
tedavisi için psiko-sosyal destek verilmesinin aciliyeti dile
getirilmiştir. Dil, kültürel farklılıklar ve benzeri durumların
sağlıklı hizmet alınmasını engellediği dikkate alınarak Sıhhat
projesi gibi Suriyeli sağlık çalışanlarının istihdamına yönelik
uluslararası paydaşlarla yürütülen çalışmaların arttırılması
gerektiği belirtilmiştir.


Sonuç olarak “Göç” tüm insanlığın meselesidir. İnsan onuruna
uygun bir yaşamın inşası, göçe dair politikaların tüm paydaşların
katılımıyla, tüm dünya ülkelerinin etik ve ahlaki sorumluluk
almasına bağlıdır. Bugün mazlum milletler dünyadaki güç mücadelesi
nedeniyle yaşadıkları yerden zorunlu göç yollarına düşmektedirler.
Gelecekte zorunlu göçün olmadığı, insanların serbestçe
dolaşabildiği bir dünyayı birlikte kurma temennisi dile
getirilmiştir. Bu kongrede tartışılan tüm başlıklar tek bir çağrıyı
yinelemiştir. Bireysel ve toplumsal düzeyde sorunun değil, ÇÖZÜMÜN
parçası olmak için çaba sarf edilmelidir."


Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesinin
açıklandığı basın toplantısına Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şehmuz
Demir ve Metin Bedir, Göç Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Nuri
Gültekin, Genel Sekreter Doç. Dr. Ayhan Doğan da katıldı.


Yorumlar