Öz kızına işkence eden canavar anneden olay sözler
Avcılar'da, 1 buçuk yaşındaki öz kızı Eylül Mira'nın vücudunun farklı yerlerini jiletle kesip, farklı bölgelerine çamaşır suyu ve sıvı sabun enjekte ettiği iddia edilen Ezgi Korucu (28)'nun 20 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde kızına bir türlü ısınamadığını, işkence ve eziyetleri çocuğunun ölmesi amacıyla yaptığını söyleyen tutuklu sanık Ezgi Korucu, ilk duruşmada ifadesini değiştirdi. Çocuğuna zarar vermediğini savunan sanık Ezgi Korucu "Kızım doğduğundan beri hastanededir, dünya kadar kan alınıyor, kendisine çamaşır suyu enjekte etsem bu ortaya çıkardı. Cezaevine girmek için akla gelecek bütün şeyleri söyledim. O beyanları da verdiğim için şu anda çok pişmanım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Çocuklarımın yanında olmak istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Sanığın cezai ehliyeti bakımından rapor alınmasına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi
Abone olBakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada
tutuklu sanık Ezgi Korucu hazır bulundu. Eylül Mira bebeğin
babası
Eray Korucu'nun yanı sıra Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı'nı temsilen Avukat Büşra Öztürk de duruşmaya katıldı.
Sanık Anne Ezgi Korucu "Böyle bir suçla karşınızda olduğum için
özür dilerim" diyerek savunmasına başladı. 12 yıllık evli
olduğunu,
bu evliliğinden 3 çocuğu olduğunu, cezaevindeyken eşinden
boşandığını söyleyen Ezgi Korucu, "Eylül, 2 Kasım 2017
tarihinde
dünyaya geldi. Hamileyken yapılan testlerde kızımın down
sendromlu
ve özürlü olduğunu belirttiler. Daha sonra yapılan
araştırmalarda
kızımda hiçbir özür çıkmadı. Bu sırada ben zaten 8 aylık
hamileydim. Kızımı doğduğunda kucağıma bile almadan akciğerinde
sorun olduğunu, nefes bile almadığını söyleyerek yoğun bakıma
aldılar. Kızım, yaklaşık bir ay kadar yoğun bakımda kaldı.
Taburcu
olup eve geldikten sonra kızımda ara ara kanamalar başladı.
İstanbul'da hastane hastane teşhis için gezdirdim. Bakırköy'de
hemotoloji bölümünde yatarken bizi takip eden doktor çok nadir
olarak rastlanan bir hastalığın tam teşhis konulamadığı için
adına
'Glasman' denilen bir hastalık olduğunu söyledi. Her tarafında
kanamalar olabileceği gibi vücudunda ödemler olabileceği belli
yerlerinde çatlamalar olabileceğini, kanamalar engellenmezse
ölümle
sonuçlanabileceği ancak bebeklerin yaşını doldurduktan sonra
kendiliğinden bunu atabileceği söyledi. Doktorun tayini çıktı,
bizi
Kanuni Hastanesi'ne sevk etti" dedi.
"KIZIMA TAM TEŞHİS KONULAMADI"
Kızına tam tanı koyulamadığını belirten sanık Korucu,
"Kızımı
Cerrahpaşa Tıp Fakültesine götürdüm. Burada tedavi altına
alındı.
Tam teşhis koyamadılar. Daha önce bazı doktorların başına bu
tarz
olaylar gelmiş, bu nedenle benden şüphelenmişler. Polis
çağrıldı.
Karakolda bir gün nezarethanede kaldım, savcılığa, ifade
verdikten
sonra serbest kaldım. 15-20 gün sonra kızımda yine benzer
kanamalar
başladı. Kızımı Kanuni Hastanesi'ne götürdüm. Doktor
tahlillerde
hiçbir şey netleştiremedi. Bu nedenle eşimi arayarak 'Bizim
başımızdan böyle olaylar geçiyor, anneyi hastaneden uzaklaştır'
demiş. Bu nedenle kızımın yanın görümcem ve annem geldi, bir ay
kaldı" ifadelerini kullandı.
"CEZAEVİNE GİRMEK İÇİN AKLA GELECEK BÜTÜN ŞEYLERİ
SÖYLEDİM"
"Doktorların kanıt olmadan beni suçlamaları ve 12 yıllık
eşimin
de buna inanması psikolojimi bozdu" diyen sanık Korucu, şöyle
devam
etti:
"Zaten maddi ve manevi sıkıntıdaydım. Üçüncü çocuğumdu.
Eşimle
ara ara tartışıyorduk. Boşanacaktık ancak çocuklar nedeniyle
yapamadık. Eşim bana inanmıyordu. Doktorlara inanarak 'Sen mi
yaptın, sen yapıyorsun!' şeklindeki sözler ile üzerime
geliyordu.
Çocuğuma teşhis konulamaması ve bu olaylar nedeniyle tamamen
yıkıma
uğradım. Psikolojim bozuldu. 9 Şubat 2019 tarihinde markete
gidiyorum diyerek karakola gittim. Doktorların kanıtsız üzerime
geldiği için ve kızıma da teşhis konulamadığından o laflardan
uzaklaşabilmek için karakolda kızıma ben zarar veriyormuşum
gibi
ifadeler vererek cezaevine girmemi sağladım. Öyle bir
psikolojideydim ki cezaevini kaçış yolu olarak gördüm. Orada
kendimi kurtarabileceğimi düşündüm. Ancak ben hiçbir çocuğuma
zarar
vermedim. Kızım doğduğundan beri hastanededir, dünya kadar kan
alınıyor, kendisine çamaşır suyu enjekte etsem bu ortaya
çıkardı.
Cezaevine girmek için akla gelecek bütün şeyleri söyledim. O
beyanları da verdiğim için şu anda çok pişmanım. Çocuklarımı
okula
başladı ancak yanlarında yokum. Suçlamaları kabul etmiyorum.
Keşke
karakola da bu şekilde ifadeler vermeseydim. Çocuklarımın
yanında
olmak istiyorum Tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.
MÜŞTEKİ BABA: BİLE İSTEYE YAPMIŞSA
ŞİKAYETÇİYİM
Müşteki baba Eray Korucu da olayla ilgili kendisinin gözüyle
gördüğü bir şey olmadığını belirterek, "Eşim önce başka ifade
vermiş, şimdi de başka ifade veriyor. Bu tarz işkencelere
çocuğum
maruz kalmışsa cezasını çeksin. Ancak yapmadıysa, da çocuklar
her
gün 'Anne!' diye ağlıyor. Onların yanında olmasını isterim. Ben
de
şu anda ortada kaldım. Ben ilk ifadesini, okuduktan sonra
boşanma
davası açtım. Bile isteye yapmışsa şikayetçiyim. Olayın ortaya
çıkmasını istiyorum. Allah'a havale ettim. Çocuğuma böyle bir
şey
yapılmışsa adaletin bu olayı ortaya çıkarmasını ve cezasını
çekmesini istiyorum" şeklinde konuştu. Soru üzerine baba Eray
Korucu, "Eşim cezaevine girdikten sonra çocukta kanamalar ve
diğer
hastalıklar devam etmedi. Doktora kontrol için götürdük.
Doktor,
'Yapılacak bir şey yok, zaten deri altına enjekte olduğu için
oradan çekme şansımız yok' dedi. Zaten son dönemde kanama
olmuyordu. Ancak vücudu şişiyordu. Şu anda çocuğum iyi, ancak
sağ
elini tam olarak oynatamıyor" diye cevap verdi.
CEZAİ EHLİYETİ BAKIMINDA RAPOR ALINACAK
Sanığın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek cezai ehliyeti
bakımından rapor alınmasına karar veren mahkeme heyeti, Eylül
Mira
bebeğinde Cerrahpaşa Hastanesi'ne sevk edilerek rapor
alınmasına
hükmetti. Sanığın tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme
heyeti, duruşmayı erteledi.
İDDİANAME
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede
Adli
Tıp Kurumu İkinci İhtisas Kurulu'nun raporuna yer veriliyor.
Eylül
Mira bebeğin vücudundaki travmatik değişimlerin sayısı,
dağılımları
ve sağ kolda saptanan fonksiyonel kayıp hep birlikte
değerlendirildiğinde küçüğün kötü muameleye maruz kaldığının
kabulünün gerektiği belirtilen raporda, yaralanmanın kişi
üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile
giderilebilecek
ölçüde hafif nitelikte olmadığı ifade ediliyor. Ezgi Korucu'nun
9
Şubat 2019'da polise verdiği ifadesine de iddianame yer
veriliyor.
Ezgi Korucu suçunu itiraf ederek, kızına bir türlü
ısınamadığını,
işkence ve eziyetleri çocuğun ölmesi amacıyla yaptığını ancak
ikametinde tek olarak yaşamadığı için ailesinin ve eşinin
baskısıyla kızını hastaneye götürerek tedavisini yaptırdığı da
iddianamede yer alıyor. İddianamede Ezgi Korucu'nun "Çocuğa
karşı
tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten
öldürmeye teşebbüs" suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapis
cezasıyla cezalandırılması isteniyor.