Cumhurbaşkanı Erdoğan:"Türkiye’nin hiçbir ülkenin topraklarında, hiçbir ülkenin özgürlüğünde gözü yoktur. Bu böyle bilinsin"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da TRT World Forum’a Pınar Barış harekatını gerekçe göstererek katılmayanlara sert tepki gösterdi. Erdoğan, “Türkiye’nin bölgeyi terörden arındırmak için başlattığı Barış Pınarı harekatını protesto amacıyla konuşma yapmaktan vazgeçenlerin demokrasiyi hazmedemediklerini düşünüyorum, terör örgütlerine destek verdiklerini düşünüyorum. Bu tiplerin teröre karşı olduklarını hiçbir yerde anlatmalarına gerek yok” dedi.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da TRT World
Forum’a
Pınar Barış harekatını gerekçe göstererek katılmayanlara sert
tepki
gösterdi. Erdoğan, “Türkiye’nin bölgeyi terörden arındırmak
için
başlattığı Barış Pınarı harekatını protesto amacıyla konuşma
yapmaktan vazgeçenlerin demokrasiyi hazmedemediklerini
düşünüyorum,
terör örgütlerine destek verdiklerini düşünüyorum. Bu tiplerin
teröre karşı olduklarını hiçbir yerde anlatmalarına gerek yok”
dedi.
“Barış Pınarı harekatını protesto ederek katılmayanlar,
terör
örgütlerine destek veriyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TRT World Forum’a
katıldı.
Programda konuşan Erdoğan,
Demokrasinin ve adaletin tesisinin, dünyadaki farklı sesleri
bir
araya getirmekten geçtiğini vurgulayarak, “Daha önce
katılacakların
bildirdikleri halde barış pınarı harekatını gerekçe göstererek
programların iptal edenler, aslında bu büyük fırsatı
kaçırmışlardır. Türkiye’nin bölgeyi terörden arındırmak için
başlattığı Barış Pınarı harekatını protesto amacıyla konuşma
yapmaktan vazgeçenlerin demokrasiyi hazmedemediklerini
düşünüyorum,
terör örgütlerine destek verdiklerini düşünüyorum. Bu tiplerin
teröre karşı olduklarını hiçbir yerde anlatmalarına gerek yok.
Eğer
karşıysan işte platform burası gelirsin burada teröre karşı
olduğunu bütün her şeyiyle ortaya koyarsın. Forumda pek çok
farkı
fikir ve dünya görüşünde insan bir araya gelmişken bu tavır
hiçbir
demokratik değer ve etikle uyuşmuyor” ifadelerini kullandı.
Dünyanın büyük bir değişim yaşadığının altını çizen Erdoğan,
“Bir tarafta zulüm ve adaletsizlikler var, diğer tarafından ise
yeni bir inşa yükseliş ve refah düzeyi bulunuyor. Toplumlar
açısından önemli olan bu değişimin ne tarafında yer
aldıklarıdır.
Türkiye’nin merkezinde yer aldığı coğrafyada insanlık tarihi
boyunca bu iniş çıkışlar hep yaşanmıştır. İnsanlığın en büyük
medeniyetleri, kültürleri, fikir ve sanat eserleri bu
topraklardan
tüm dünyaya yayılmıştır. İnsanlığın en büyük acıları da ya bu
toprakların içindeki mücadeleler sırasında ya da dışarından
gelen
etkilerle yaşanmıştır. Son birkaç yüzyıldır her ne kadar
dünyaya
yön veren siklet merkezi bir parça değişmiş gibi gözükse de
kavganın odağında bu coğrafya vardır. Hal böyle olunca ister
istemez ülkemiz gelişmelerin merkezine yerleşiyor. Esasen
Türklerin
Anadolu’daki varlığı daha eskilere yayılıyor. Anadolu’daki
mutlak
siyasi hakimiyetimizi geçmişi bin yıla yaklaştı. Bu dönemin en
kritik aşamalarından biri yaklaşık bir asır önce yaşandı.
Birinci
dünya savaşının ardından kurulmaya çalışılan yenidünya
düzeninde
Türk Milletine ve devletine yer verilmemişti. Anadolu’nun
içinde
küçük bir alana sıkıştırılan, siyasi, ekonomik, askeri olarak
tam
manasıyla bitirilmiş bir devleti bize bahşetmişlerdi. Millet
olarak
bu zilleti kabul etmedik. İstiklal harbimizi zaferle
sonuçlandırmamızın ardında Lozan’da varılan mutabakat kabul
edebileceklerimizin asgarisini oluşturuyordu. Samsun, Erzurum,
Sivas, Ankara hattında şekillenen istiklal mücadelemizin hedefi
olan Misak-ı Milli sınırlarımızda da ciddi fedakarlık yaparak
bu
neticeye ulaştık. Hiç şüphesiz bu esneklikleri, dönem
şartlarında
düşünmek gerekir. Bunu yapacak olan tarihçilerdir. Bugün bize
düşen
görev milletimizin Anadolu’daki varlığına ve gücüne uygun
şekilde
yeni hedefler ortaya koyarak yolumuza devam etmektir” şeklinde
konuştu.
“Biz sahip olduğumuz her şeyin bedelini misli ile ödemiş bir
milletiz”
Bölgede bağımsızlığını kendi gücüyle kazanmış Türkiye
dışında
birçok ülkenin mutsuz, sıkıntılı ve zayıf bir konumda olduğuna
dikkat çeken Erdoğan, “Ne tek kaynağı petrol olan finans gücü,
ne
toprak ve nüfus büyüklüğü, ne kayıtsız şartsız yeni düzene
teslim
olma çabası bu gerçeği değiştirmeye yetmemiştir. Sınırları
terle
kanla değil masa başında cetvelle çizilerek oluşturulan
devletlerin
hiçbir zaman gerçek devlet olamayacağı ortaya çıkmıştır.
Özgürlüğün
başkaları tarafından verilen bir lütuf değil, hakedilen, yürek
ve
bilek gücüyle alınan ve ölümüne bir kararlılıkla korunan kutsal
bir
değer olduğunu bu süreçte bir kez daha gördük. Türkiye’nin
coğrafyasındaki diğer devletlerden farkı burada yatıyor. Biz
sahip
olduğumuz her şeyin bedelini misli ile ödemiş bir milletiz.
Türkiye
ile ilgili değerlendirmelerin oryantalist kalıplardan ziyade bu
derin tarihi perspektifte yapılması gerektiğine inanıyorum”
diye
konuştu.
“Suriye ve Doğu Akdeniz’de yanlış hesapları bozduk”
Türkiye’nin Suriye ve Doğu Akdeniz’de yanlış hesapları
bozduğunu
söyleyen Erdoğan, “Bu yanlış hesapları milletimizin çelikten
iradesi, devletimizin gücü ile bozmak zorunda kalıyoruz. Suriye
ve
Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşadığımız gelişmeler, yanlış
hesapların bozulmaya mahkum olduğunun güncel örnekleridir.
Burada
yanlış anlamalara mahal vermemek için bir kez daha söylüyorum.
Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında, hiçbir toplumun
özgürlüğünde, ya da çıkarlarında gözü yoktur. Böyle bir ithamı
kendimize yapılmış en büyük hakaret sayarız. Biz sadece
kendimizin
ve ayrılmaz parçamız olarak gördüğümüz kardeşlerimizin hakkını
hukukunu geleceğini savunuyoruz. Geçmişinde ne sömürge, ne
katliam
ayıbı olmayan bir milletin başka gayesi olamaz. Herkes
Suriye’de,
Irak’ta, Afganistan’da, Afrika’da başka niyetlerle at
koşturuyor
olabilir. Ama Türkiye sadece kardeşleri ile olan kader birliği
sebebiyle oradadır. Bu bir damla petrolü, bir damla kandan daha
değerli görenlerin asla anlayamayacağı büyük bir erdemdir.
Yunus
Emre ve Mevlana’nın torunlarında başka türlü bir tavır
bekleyenler,
ülkemizi kendi buhranlarının içine çekemeyeceklerdir Biz ayrı
yapmadan zalime zalim, teröriste terörist, zulme zulüm demeye
devam
edeceğiz. Bunlara karşı verdiğimiz mücadeleyi de ödediğimiz
bedelleri şeref madalyamız görerek sonuna kadar sürdüreceğiz”
açıklamalarında bulundu.
“Terör örgütleri ile masaya oturmadık, oturmayız,
oturmayacağız”
Cumhurbaşkanı Türkiye’nin terör örgütlerine bakış açısını
anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti olarak 18 yıllık görev
süremizde terör örgütleri ile masaya oturmadık, oturmayız ve
oturmayacağız. Başkaları oturabilir, onlar da bizi
ilgilendirmez.
Bu aynı zamanda uluslararası siyasetin, savaş hukukunun,
terörle
mücadelenin de nereden nereye geldiğini göstermesi bakamından
önemi. Bir tarafta ‘terörle mücadele’ diyeceksiniz, öbür
tarafta
teröristleri şımartacaksınız. Öyle bir şımartma ki düşünün
Kuzey
Suriye’de eğer 30 bin tır Irak üzerinden silah mühimmat araç
gereç
sokuluyorsa, acaba ‘ben dünyanın en güçlüsüyüm’ diyenler bunu
neyle
izah edecekler. Bu demokrasinin neresinde yazıyor bize bir
söylesinler. Uluslararası siyasetin neresinde yazıyor bize
söylensinler. Uluslararası savaş hukukunda var mı bize
söylesinler.
Yok söyleyemezler, o zaman susuyorlar. Ama biz susmayacağız”
“Düşünce özgürlüğüne inananlar, inancını o yeşil dolara asla
değişmeyecektir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında gazeteci Cemal Kaşıkçı
cinayetini de hatırlatarak, “Ülkemizde Suudi Arabistan
Başkonsolosluğu’nda bir medya mensubunun oradaki bir nikah akdi
ile
alakalı muamelesini yapmak üzere geldiğinde muhatap olduğu olay
herhalde unutulmamıştır. Batı buna nasıl baktı. Batı bunu nasıl
takip etti. Acaba batı bu işi kovaladı mı. Amerika bu işi
kovaladı
mı. Önce şöyle birkaç çatlak ses. Ondan sonra bu iş adeta bir
kenara bırakılmıştır. Hani düşünce özgürlüğü. Düşünce
özgürlüğünün
aktörlerine karşı yapılan bu uygulamayı nereye
yerleştireceksiniz.
Bu konuda maalesef dünyanın şu anda bu işi takip eder durumda
olduğuna inanmıyorum. Bunların tek çıkış nedir. ‘Bizim
dolarlarımız
var’. Dolayısıyla ‘biz dolarlarımızla bu işi hallederiz’. Her
zaman
yaptıkları bu değil mii. Şimdi de bunu yaparlar. ‘Petrolümüz
var’.
Tek bunların yöneldikleri yol bu. Ben inanıyorum ki düşünce
özgürlüğüne inananlar, inanç özgürlüğüne inananlar ne inancını,
ne
düşüncesini o yeşil dolara asla değişmeyecektir. Karanlıkta göz
kırpılarak perde arkasından toplumları yönetme devri
kapanmıştır.
Diplomasinin sadece güçlülerin baskı aracı olarak kullanılmaya
devam edilmesi mümkün değildir. Darbeler dahil her yol mübah
sayılarak kurulan çarpık düzenin sonuna gelinmiştir. Küresel
sistemin en zayıf halkasını oluşturan ekonomik ilişkilerin,
siyasi
hedeflerin silahı haline dönüştürülmesi intiharla eş
anlamlıdır”
dedi.
“Tüm batı teröristlerin yanında yer aldı, hepsi birlikte
bize
saldırılar”
Türkiye’nin son 6 yılda her türlü saldırıya maruz kaldığını
vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Uluslararası toplumdan ülkemizin terör örgütleri ile
mücadelesi
noktasında maruz kaldığı siyasi, diplomatik, ekonomik
vandallıklara
karşı güçlü bir duruş sergilemesini beklerdik. Bu konuda derin
hayal kırıklığı içindeyiz. Sınırlı sayıda ülke ve kurum dışında
bu
onurlu tavrı gösterebilen çıkmadı. Bu tavır sergilenemediği
müddetçe tüm ülkeler kendi geleceklerini kendi elleri ile
tehdit
altına sokuyor demektir. Türkiye ile empati yapmak yerine
başımızdaki terör ve sığınmacı sorunlarının ilanihaye bizimle
sınırlı kalacağını düşünenler yanılıyorlar. Tüm batı
teröristlerin
yanında yer aldı. Hepsi birlikte bize saldırılar. NATO ülkeleri
dahil. AB ülkeleri dahil hepsi. Hani siz teröristlere
karşıydınız.
Ne zamandan beri siz terörle beraber hareket etmeye başladınız.
Yoksa bu terör örgütleri PYD YPG NATO’ya üye oldu da bizim mi
haberimiz olmadı. Bu nasıl bir iştir. Burada hep birlikte
özellikle
samimi olarak teröre karşı olanlar bunun ispatını yapmak
zorundadır. Hangi uluslararası terör toplantısına gidersek önce
bunun hesabını sorun. ‘Sizi biz teröristlerle nasıl yan yana
olduğunuzu biliriz’ deyin. Onların uluslararası camiada hesaba
çekin. İnsanlık bunları tanımalı. Terör ve sığınmacı sorunun
çözüm
yolu duvarları yükseltmekten geçmiyor. Çözüm herkesin kendini
güvenlik ve refah içinde yaşadığı sınırları içine hapsetmesinden
de
geçmiyor. Karşımızdaki mesele insanlık meselesi. İnsan olmakla
zalim olmak arasındaki çizginin ne tarafından durduğunuz
meselesidir. Bu büyük sıkıntını yükünü sadece mağdurları ve
şartlarını zorlayarak onlara gönüllerin açanların sırtlarına
yüklemeye kalkmak adaletsizliktir. Bu tavır sürdürülebilir
değildir”
“Dünyanı 5 daimi üyenin bir tanesinin iki dudağı arasına
mahkum
etmek insani ve adil değildir”
Birleşmiş Milletler’in (BM) yeniden yapılandırılması
çağrısını
yineleyen Erdoğan, “Türkiye sadece bölgesinde değil dünyanın
dört
bir yanında sorumluluğunun gereğini yerine getirmek için
şartları
sonuna kadar zorluyor. Biz bunun içini Suriye’deyiz. Bunun için
Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar bize uzatılan ellere karşılık
verme çabasındayız. Bunun için gelin BM başta olmak üzere
küresel
sistemin lokomotif kuruluşlarını yeniden yapılandıralım
diyoruz.
Kendimiz için ne istiyorsak insanlık için de onu istiyoruz.
Çükü
biz Türkiye’yiz. İnsanı ailesinin kadim mirasının günümüzdeki
en
güçlü temsilcisiyiz. Biz inşa etmek üzerine kurulu bir
medeniyeti
ihya etme peşindeyiz. Dünyanı 5 daimi üyenin bir tanesinin iki
dudağı arasına mahkum etmek insani ve adil değildir. Kaç üye
var
196. Hepsinin burada daimi üye olma şansını yakalayabileceği
bir
reformist anlayışla adımı atmak gerekir. Şu anda geçici üyeler
var.
Geçici üye olmak için bazı devletler yarışıyor. Olsan ne olur
olmasan ne olur. Senin el kaldırma indirmekten başka orada
hiçbir
kıymetin yok. Her şey o 5 daimi üye hatta onlardan bir tanesi
için
geçerli. Bu reformist hareketi gerçekleştirmemiz lazım. Dünya
1.
Dünya savaşı sonrasındaki dünya değil, değişti artık. Yenidünya
düzenini bir önceki gibi zulüm ve acı üzerine değil, adalet ve
barış üzerine kurmak istiyorsak önce bu konuda anlaşmamız şart”
ifadelerini kullandı.
“Bizi terör örgütü kalemşörlerinden değil, bizden dinleyin”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin bölgedeki endişelerine
karşı
çıkanlara da seslenerek, “Ülkemizin endişelerine yaptıklarına
karşı
çıkanlardan tek bir isteğimiz var. Bizi terör örgütlerinin
kalemşörlerinden değil bizden dinleyin. Bizi yeminli Türkiye
düşmanlarının söyledikleri ile değerlendirmek yerine gelip
burada
neler yaşandığına bakın. Bizi dinlerken de tarihi ve siyasi
bağnazlıkların ürünü o filtreleriniz var ya onları bir kenara
bırakın. Açık şeffaf olun. O zaman birlikte yapabileceğimiz çok
şey
bulunduğunu göreceksiniz. Bu tür tartışma platformları
karşılıklı
olarak birbirimize kulak verebilmemiz bakımından önemli
fırsatlardır” dedi
“Sayın Putin ile süreci ele alacak, atılması gereken
adımları
atacağız”
Konuşmasının sonunda Barış Pınarı harekatına verilen arayı
hatırlatan Erdoğan, “120 saat ara durumu var. Artık büyük bir
bölümü sona erdi. Yarın Rusya Soçi seyahatimiz var. Bu seyahatte
sayın Putin ile bu süreci ele alacak, ondan sonra atılması gereken
adımları atmış olacağız” şeklinde konuştu.