Anasayfa /  Güncel

Yalçın: “Türkiye yakıcı sıkıntılarla uğraşıyor”

Eski Ak Parti Bursa İl Başkanı Sedat Yalçın, Türkiye’nin Yakıcı Meselelerle Uğraştığına Dikkat Çekti.

Abone ol
Abone ol 28 Ekim 2019 11:24

Eski Ak Parti Bursa İl Başkanı Sedat Yalçın, Türkiye’nin yakıcı
meselelerle uğraştığına dikkat çekti.


Yalçın, “Ülkemizde ve Ak Parti çevrelerinde yaşanan gelişmeler
ile ilgili aşağıdaki açıklamaları yapma ihtiyacı duydum. Kamuoyuna
saygıyla arz ediyorum. Dünyamız bir taraftan doğal afetler, terör
eylemleri, ekonomik durgunluk, ticaret ve enerji savaşları ile
mülteciler gibi yakıcı sorunlarla uğraşırken, diğer taraftan
bölgemiz son yüzyılın en hassas süreçlerini yaşıyor. Sınırlarımız
hiç olmadığı kadar önemli operasyonlara sahne oluyor. Türkiye’de
ise PKK-PYD-FETÖ terör örgütleri başta olmak üzere benzeri
oluşumların ülkemizin aleyhinde her türlü terör faaliyeti ve
olumsuz algı oluşturma çalışması yürüttükleri tüm dünyanın gözleri
önünde yaşanıyor. Emperyalist ülkelerin maşası konumundaki bu terör
örgütleriyle enerjimizi tüketme gayretleri alabildiğine devam
ediyor. Bu sarsıcı meselelerin yanında üstesinden gelmeye
çalıştığımız bir başka önemli başlık ise Suriye, Afganistan ve Irak
gibi ülkelerden ülkemize sığınmış insanlarının durumudur.
Türkiye’nin tarihi bir sorumluluk ve büyük fedakarlıklarla ve
dünyaya örnek olacak şekilde yürüttüğü politikaların önemi ve
değeri ilerleyen yıllarda daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim.
İçinden geçmekte olduğumuz bu zor ve çok dengeli uluslararası
ilişkiler ağında devletimiz tüm küresel güçlerin coğrafyamız
üzerindeki ölümcül oyunlarını bozacak bir operasyonu yerel halka
zarar vermeden ve uluslararası hukuk içinde kalarak
gerçekleştirmeyi başarmıştır. Kuşkusuz dış ilişkileri başarı ile
yürütebilmenin en önemli unsurlarından birisi, yürütülen milli dış
politikaların içeride de mümkün olan en üst katılımla
desteklenmesidir ki; necip milletimizin küçük istisnalar dışında
tek yürek olarak bunu gerçekleştirdiğini gururla müşahede ediyoruz.
İç siyasetimize baktığımızda ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi’nin doğal sonucu olan ana akım siyaset çizgilerinin doğal
ittifakları içerisinde siyasî dengeler oluşurken, millî dış
meselelerin gündeme geldiğinde birçok siyasi partimizin ittifak
duruşlarının dışında iktidar ile birlikte hareket edebildiklerini
de görmekten ülkemiz ve demokrasimiz adına sevinç duyduğumu
belirtmeliyim” dedi.


Yalçın, “Ülkemizin geleceğinin tehdit altında olduğu durumlarda
rakip partilerin dahi bir araya gelebildiği bir ortamda Ak
Parti’deki durum nedir diye baktığımızda ise ilginç gelişmeler
yaşandığını görüyoruz. Bilindiği üzere Ak Parti’yi 2002’de tek
başına iktidar yapan en belirleyici unsur; programında yer alan
güçlü değişim vurgusudur. Ak Parti’nin bu derinlikli değişimi
temsil eden erdemli duruşu toplumun hemen her kesiminde makes
bularak kısa sürede özlenen güven ve istikrar ortamı oluştu. Bu
özlenen güven ve istikrar ortamında Ak Parti muhteşem bir başarı
hikayesini yazmaya başladı. İlk 10 yılda çok önemli reformlar ardı
ardına hayata geçti. Türkiye milli gelirini 3 kar artırdı. Büyük
ölçekli ulaştırma, savunma, sağlık ve altyapı yatırımları göz alıcı
ihtişamıyla yükselirken sanayi ve hizmet sektöründe de büyük
aşamalar kaydedildi. Faiz oranları düştü, bütçe dengesi ve kamu
borçlanmasında yürütülen mali disiplin, ihracat ve milli
gelirimizdeki büyüme dünyada ilgiyle izlenmeye başladı. Yanı sıra
temel hak ve özgürlükler ve demokratikleşme başlıklarında baş
döndürücü gelişmeler yaşandı. Bu başarılar, Avrupa Birliği üyelik
sürecimizde de daha önce hiç olmadığı kadar önemli yol almamızı
sağladı” diye konuştu.


“Küresel güçler düğmeye bastı”


Yalçın şunları söyledi: “Bu kararlı adımlar büyük Türkiye’nin
doğum sancıları olarak yerkürede hissedilmeye başlandı ki; dünyayı
"beş" ile sınırlamış egemen güçlerin kaygılanmaması elde değildi.
Tarihler 2012’yi gösterdiğinde Erdoğan liderliğindeki Yeni
Türkiye’nin yürüyüşünü durdurmak için adeta düğmeye bastılar. İlk
çelme Gezi olaylarıydı...Ardından küresel ölçekte ekonomik
saldırılar, derin algı operasyonları sahneye konulurken öbür
taraftan da PKK’nın terör eylemleri yeniden başlatıldı. Amaç:
küllerinden dirilen ve kısa sürede her alanda bir şahlanışa kalkan
Türkiye’yi dizlerinin üzerine çökertmekti.


Bu korkunç oyun karşısında, Cumhurbaşkanımız Erdoğan öncülüğünde
Ak Parti hükümetleri büyük bir mücadele içerisine girişmek zorunda
kaldı. Haliyle gündemin ilk sırasını da iç ve dış güvenlik konuları
oluşturmaya başladı. 17-25 Aralık Emniyet ve Yargı Darbe
girişimiyle başlayan ve 15 Temmuz’da yeryüzünün görebileceği en
büyük ve en alçak ihanet darbe girişimiyle nihayetlenen ahlaksız
bir süreç yaşatıldı. Ne var ki; Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kararlı
duruşu ve milletimizin büyük gayretiyle üzerimize salınan terör
belaları başarıyla bertaraf edildi. Fakat bizim yaşadığımız bu her
çeşidinden yoğun terör ve ekonomik saldırıların çok azıyla
karşılaşan gelişmiş ülkelerde bile temel hak ve özgürlüklerde
duraklama hatta geriye düşüşler görülmektedir. Türkiye’de de benzer
bir durum yaşandı. Bu süreçte yaşananları milletçe devletimizin
kendini koruma refleksi olarak değerlendirmek gerekir.


Bu arada, normalde uzun yıllara yayılarak yapılması gereken
önemli bir yönetim sistemi değişikliğini de gerçekleştirdik.
Bilindiği gibi parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi’ne geçtik. Bununla murad edilen, güçlü yürütme ile
vatandaşa bürokratik engellerden arınmış daha hızlı, kaliteli
hizmet üretmekti. Zamanla aşılacağına inandığım küçük aksamalar
dışında bu bölüm büyük oranda başarıldı. Sistemin ruhuna uygun
olacak güçlü meclis ve bağımsız yargı konusunda ise ideale erişme
anlamında çalışmaların yapılacağı ve bu alanlarda da arzu edilen
seviyenin yakalanacağına olan inancımız tamdır”.


“Ak Parti reformcu bir partidir”


Yalçın, “Bugün, yukarıda ayrıntılı anlatmaya çalıştığım büyük
saldırılar neticesinde meydana gelmiş aksamalar olsa da, Ak Parti,
iktidarının ilk 10 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde ortaya konulan ortak akıl ürünü kapsayıcı
politikalar ve liyakatli kadrolarla büyük bir değişim ve dönüşüme
imza attı. O imza ki; milletimizin hafızalarından hala
silinmemiştir. Ak Parti reformcu bir siyasi harekettir. Daha önce
bütün zorluklara rağmen başardığı ekonomik ve demokratik
reformların daha iyisini ve ilerisini yine hayata geçirecek imkan
ve iradeye sahiptir. Son yıllarda yaşananlar Ak Parti’yi var eden
reformcu kimliğini ortadan kaldırmamıştır. Fakat burada bir önemli
gerçeğin de altını kalın çizgilerle çizmek isterim. O da,
demokrasiyi ülke aleyhine faaliyetlerde kullanmak isteyenlere
hiçbir devletin asla ama asla müsamaha göstermeyeceği gerçeğidir.
Vatandaş olarak bizlere düşen ülkemizin birlik ve beraberliğinin
sağlanmasına "ama"sız, "fakat"sız katkı sağlamak olmalıdır. Sade
bir vatandaş olarak üzerimize böyle sorumluluk düşerken Ak Parti
mensuplarının farklı davranması elbette ki düşünülemez.
Sorunlarımız olabilir ancak sorunların tartışılacağı gün bugün
değildir. O konuların yeri ve zamanı ayrıdır. O zaman geldiğinde
herkes büyük bir saygı ve bilgi çerçevesinde bu konular masaya
yatar ve en doğrusuna el birliğiyle karar verilir.


Şikayet ettiğimiz konular olabilir fakat parti olarak bütün
bunları çözüme kavuşturacak birikime de sahip olduğumuzu
unutmayalım. Geçmişte bu türden sorunlarımızı çözdük yine
çözebiliriz. Bu yakıcı gerçekler gün gibi ortadayken hayatı boyunca
sahip olduğu bütün unvanları Ak Parti sayesinde elde etmiş
olanların, ülkemizin bu zor günlerinde Ak Parti ile yollarını
ayırma kolaycılığı doğru ve kabul edilebilir bir şey değildir.
Bunun değerlerimizde de bir yeri, karşılığı yoktur. Bu
vefasızlıktır... Haksızlığa uğradığınızı, emeğinizin dikkate
alınmadığını, mağdur edildiğinizi düşünseniz bile onurlu duruşunuzu
bozmamalısınız.


Ülkemiz, bütün zorluk, zorbalık ve zorlamalara, engel olmalara
rağmen bölgesinde etkin dış politikası, güçlü ekonomisi ve temel
insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir hukuk devleti olma ideali
ile yükselmeye devam edecektir. 2023’de yüzüncü yılına erişeceğimiz
Cumhuriyetimizi sarsılmaz temeller üzerinde yükseltilmesi nöbeti
biz Ak Partililerindir. Kimse mevziinden çıkmamalı, kimse nöbet
yerini terk etmemelidir. Bu vesile ile Cumhuriyetimizin banisi Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını yedi düvele karşı
milletimizle birlikte verdikleri milli mücadele sebebiyle saygıyla
anıyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı içtenlikle tebrik ediyorum”
dedi.


Yorumlar