Türkiye-Rusya-İran Üçlü Liderler Zirvesi tamamlandı
Suriye Başlıklı Üçlü Liderler Zirvesi Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ev Sahipliğinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Çankaya Köşkü’nde Yapıldı.
Abone olSuriye başlıklı üçlü liderler zirvesi bugün Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir
Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin katılımıyla
Cumhurbaşkanlığı Çankaya Köşkü’nde yapıldı.
Zirve sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında
kameraların karşısına geçen üç lider, önemli açıklamalarda bulundu.
Basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdlib’de
tırmanın gerginlik bugünkü görüşmelerimizin odak noktalarından
biriydi. Türkiye olarak sınırlarımızın hemen bitişiğinde 4 milyon
insanı etkileyecek yeni bir trajedi yaşanmasına seyirci kalamayız.
Böylesi vahim bir gelişme sadece ülkemizi değil, bütün Avrupa’yı
etkileyecektir” dedi.
“4 milyon insanı etkileyecek yeni bir trajedi yaşanmasına
seyirci kalamayız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’deki yangının söndürülmesi için
beşinci kez bir araya geldik. Üçlü zirvede Sayın Ruhani ve Sayın
Putin ile Suriye’deki ihtilafı tüm boyutları ile ele aldık. Her bir
lider ile birebir, üçlü ve heyetlerarası yaptığımız görüşmelerin
verimli geçtiğine inanıyorum. Zirve’de Suriye’de siyasi çözüm
umutlarını yeşertecek önemli kararlar aldık. Suriye’nin toprak
bütünlüğü ile siyasi birliğinin korunması hususunda hepimizin de
aynı hassasiyete sahip olduğunu bir kez daha teyit ettik. DEAŞ ile
mücadele altında terör örgütlerine destek verilmesinin kabul
edilemezliğini vurguladık. Sahada sükunetin tesisi, mültecilerin
dönebileceği şartların oluşturulması ve ihtilafa siyasi çözüm
bulunması için yürüttüğümüz çalışmaları gözden geçirdik. İdlib’de
tırmanın gerginlik bugünkü görüşmelerimizin odak noktalarından
biriydi. Nisan ayından bu yana İdlib’e yönelik kara ve hava
operasyonlarında hayatını kaybeden sivillerin sayısı maalesef bine
yaklaştı. Daha evvel defalarca yurdundan edilen yüz binlerce insan
saldırılar nedeniyle yeniden göç yollarına düştüler. Türkiye olarak
sınırlarımızın hemen bitişiğinde 4 milyon insanı etkileyecek yeni
bir trajedi yaşanmasına seyirci kalamayız. Böylesi vahim bir
gelişme sadece ülkemizi değil, bütün Avrupa’yı etkileyecektir.
Bugünkü görüşmede Soçi Mutabakatına dair yükümlülüklerimizi tekrar
mütalaa ettik, varılan mutabakatın tam manasıyla hayata
geçirilmesinin ehemmiyetine dikkat çektik. Sivil halkın ve garantör
ülkelerin sahadaki askeri personelinin güvenliği için somut
önlemler alınması ihtiyacını vurguladık. Zirvede görüş birliğine
vardığımız hususlar doğrultusunda önümüzdeki günlerde bölgede
hayırlı gelişmelerin yaşanacağını ümit ediyoruz” dedi.
“Bu ülkedeki PKK-PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne de
bölgemiz huzura kavuşabilir”
Gündemdeki diğer bir önemli konunun Anayasa Komitesinin
teşekkülü olduğunu kaydeden Erdoğan, “Anayasa Komitesinin üyeleri
ve usül kurallarının belirlenmesinde yapıcı ve esnek bir tutum
sergiledik. Siyasi sürecin ilerletilmesi için gayret gösterdik.
Ortak çabalarımızla komitenin oluşumuna ilişkin pürüzler
giderilmiştir. Bugünkü istişarelerimizde usül kuralları konusunu da
BM ile eşgüdüm halinde sonuçlandırarak Anayasa Komitesinin
çalışmalarına biran önce başlamasını sağlamayı kararlaştırdık.
Zirve kapsamında Fırat’ın doğusundaki durumu da istişare ettik. Bu
mesele hem Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü hem de
Türkiye’nin milli güvenliği bakımından kritik önem taşıyor.
Halihazırda Suriye topraklarının dörtte birinden fazlası bölücü
terör örgütünün işgali altında bulunuyor. Örgüt burada çocuk asker
kullanmaktan halkı zorla silahaltına almaya, etnik temizlik
faaliyetinden insanların mallarını gasp etmeye kadar her türlü
zulmü işliyor. Dün Çobanbey’de bir hastaneye düzenlenen kalleş
saldırı bunun en son örneğidir. Geldiğimiz nokta itibariyle
Suriye’de DEAŞ tehdidi artık ortadan kalkmıştır. Suriye’nin
istikbali için en büyük tehdit kaynağı PKK ve onun uzantısı olan
YPG-PYD’dir. Bu ülkedeki PKK-PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne
de bölgemiz huzura kavuşabilir. Sayın Ruhani ve Sayın Putin’i
Fırat’ın doğusunda güvenli bölge tesisinde gelinen aşama hakkında
bilgilendirdim, düşüncelerimi paylaştım. Suriye sınırımız boyunca
bir terör oluşumuna rıza göstermeyeceğimizi ifade ettim. Burada bir
mülteciler şehrinin oluşabileceğini, buralarda konaklayabileceği,
ekip biçebileceği bahçelerini yapma noktasında bir hazırlığın
yapılmasının isabetli olacağını ifade ettim. Suriye sınırımız
boyunca böylece terör oluşumuna rıza göstermeden bu tür bir insani
alt yapıyı oluşturmamızda fayda olacağını anlattım. Nihai hedefimiz
Suriye’nin kuzeyinde bir barış koridoru tesis ederek ülkenin
bölünmesini engellemektir. Bunun için şayet Amerika ile iki hafta
içinde arzu ettiğimiz sonuca ulaşamazsak kendi harekat planımızı
uygulamaya başlayacağımızı her iki dostumuza da anlattım” diye
konuştu.
“Suriyelilerin ülkelerine güvenli ve gönüllü bir şekilde geri
dönüşlerine yoğunlaşmamız gerekiyor”
Türkiye’nin Suriye’deki çatışma ortamından kaçan 3,6 milyon
insana ev sahipliği yapan ülke olduğunu kaydeden Erdoğan, “Son 8
yılda Türkiye olarak büyük fedakarlıkta bulunduk. Krizin ilk
anlarından itibaren göç meselesine çözüm yolunun Suriye
topraklarının içinde aranması gerektiğini ifade ettik. Fırat
Kalkanı ve Zeytindalı harekatları ile terörden arındırdığımız
sadece 4 bin kilometrekarelik alana dahi şimdiye kadar 360 bin
mülteci geri döndü, bu insanlar kendi topraklarında huzur içinde
yaşıyor. Çocuklarını okula gönderiyor, temin ettiğimiz sağlık
hizmetlerinden faydalanıyor. Türkiye’nin sığınmacı yükünü tek
bayına taşıyamayacağı ortadadır. Ülkemizin yeni bir göç akınını
kaldırması da zaten mümkün değildir. Artık Suriyelilerin ülkelerine
güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönüşlerine yoğunlaşmamız
gerekiyor. Fırat’ın doğusundaki barış koridoru mülteciler için de
korunaklı liman olacaktır. Ülkemize sığınan en az 2 milyon Suriyeli
kardeşimizin bu bölgeye yerleştirilebileceğini düşünüyoruz. Hatta
bu hattı Deyrizor, Rakka taraflarına kadar indirebilirsek geri
dönecek sığınmacı sayısı 3 milyonu aşabilir. Böylece Türkiye başta
olmak üzere ülke dışında olan Suriyelilerin önemli bir bölümünün
kimseye yük olmadan kendi topraklarında yaşamalarını temin
edebiliriz. Geri dönecek Suriyeli kardeşlerimizin bu bölgelerde
uluslararası toplumun desteği ile yeni yerleşim alanları inşa
edilmesi de mümkündür. Türkiye olarak bu konuda gereken her türlü
sorumluluğu almaya hazırız. Hem Rusya ve İran ile hem de
uluslararası toplumun diğer üyeleri ile Suriyeli mültecilerin
gönüllü geri dönüşü için çalışmak istiyoruz. Bu çerçevede yakın
zamanda önemli bir adım attık. Irak, Lübnan ve Ürdün ile birlikte
Suriyeli mültecilerin geri dönüşüne dair uluslararası konferans
düzenlenmesi için girişim başlattık. Tüm dostlarımızın bu girişime
destek vermesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.