TÜRK-İŞ’ten vergi iyileştirme talebi
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) gündeminde vergi düzenlemeleriyle ilgili TÜRK-İŞ Konfederasyonu, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Siyasi Parti Grup Başkanvekillikleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı’na vergi düzenlemeleriyle ilgili talebini içeren bir yazı gönderdi.
Abone olTürkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) gündeminde vergi
düzenlemeleriyle ilgili TÜRK-İŞ Konfederasyonu, Hazine ve
Maliye
Bakanlığı, Siyasi Parti Grup Başkanvekillikleri, TBMM Plan ve
Bütçe
Komisyonu Başkanlığı’na vergi düzenlemeleriyle ilgili talebini
içeren bir yazı gönderdi.
TÜRK-İŞ, TBMM tarafından gündeme alınan vergi
düzenlemeleriyle
ilgili iyileştirme talebinde bulundu. İlgili kurum ve
kuruluşlara
konuyla ilgili taleplerini ileten TÜRK-İŞ Konfederasyonu; Hazine
ve
Maliye Bakanlığı başta olmak üzere TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı ve Siyasi Parti Grup Başkanvekilliklerine yazı
göndererek taleplerini bildirdi.
TÜRK-İŞ tarafından vergiyle ilgili düzenlemelerin yer aldığı
yazıda, “Türkiye’de gelir vergisi mükelleflerinin büyük
çoğunluğunu
ücret geliri elde edenler oluşturmaktadır. Ücretli çalışanlar
üzerinde hem doğrudan gelir ve kazanç üzerinden alınan hem de
dolaylı olarak mal ve hizmet alımında yapılan harcamalardan
kaynaklanan vergilerin yükü bulunmaktadır. Anayasanın ‘vergi
ödevi’
başlıklı 73’üncü maddesinde: ‘Herkes, kamu giderlerini
karşılamak
üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür’ ifadesi yer
almaktadır. Bu düzenlemeden amaçlanan, herkesin kamu
harcamalarını
finanse etmek üzere vergi ödemek yükümlülüğü olduğu ve fakat bu
ödemenin mali güce göre olması gerektiğidir. Türkiye İşçi
Sendikaları Konfederasyonu olarak mevcut vergi düzenlemelerine
ilişkin düşüncelerimizi ve yeni bir düzenlemede olması
gerektiğini
düşündüğümüz konuları her fırsatta paylaşmayı kamusal bir görev
ve
sorumluluk olarak görüyoruz. Konfederasyonumuzun bu konudaki
düşünce ve önerilerinin dikkate alınması ve ideal bir vergi
sisteminin sosyal devlet ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde
oluşturulması talebimizi tekrar belirtmek isteriz. Vergi sadece
kamu harcamaları finanse etmek için alınmamaktadır. Aynı
zamanda
ekonomide sağlanan değerin daha adaletli paylaşılmasına, gelir
dağılımını iyileştirmeye yönelik olmaktadır Verginin bu ikinci
özelliği, kapsayıcı büyüme başlığı altında son dönemde birçok
ülkenin maliye politikası amaçları içinde yer almıştır. Orta
Vadeli
Programlarda da vergi politikasının kapsayıcı büyüme
politikalarını
destekleyecek şekilde tasarlanacağı ve uygulanacağı
açıklanmıştır”
ifadelerine yer verildi.
"Vergi adeleti sağlanmalı"
Türkiye’de uygulanan tüm vergilerde vergi adaletinin
sağlanması
gerektiğinin öneminden bahseden yazıda TÜRK-İş tarafından, “Dar
ve
sabit gelirli geniş kesimlerin beklentisi, çağdaş ve adil bir
vergi
sisteminin oluşturulmasıdır. Türkiye’de uygulanmakta olan tüm
vergi
kanunlarında öncelik ‘vergi adaleti’ sağlanması olmalıdır. Bu
yönde
atılan adımları Konfederasyonumuz olumlu karşılamaktadır.
Ülkemizde
vergi kanunlarının çeşitliliği ve yenilenmesi süreci he zaman
gündemde olmaktadır. Nitekim TBMM’ne sunulan ‘Dijital Hizmet
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ bu
sürecin
yeni örneğidir. Bu kapsamda gündeme gelen değişiklik
önerilerinin
de ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ortam yanı sıra ve fakat
öncelikle sosyal beklentilere uygun olması gerekmektedir. Gelir
Vergisi Kanunu’nda yer alan 7 gelir unsurundan biri olan ve
serbest
meslek kazançları ile birlikte emek gelirleri kategorisini
oluşturan ücret, ülkemizde uygulanan vergi tevkifatı sistemi
nedeniyle Gelir Vergisi hasılatının önemli bir kısmını
oluşturmaktadır. Kamu ve özel sektörde çalışan milyonlarca memur
ve
işçinin gelir vergileri kaynağından kesinti yapılarak
ödenmektedir.
İşçiler üzerindeki vergi baskısı, ücretliler lehine olan ayırım
ilkesinden vazgeçilerek vergi tarifesinin teke indirilmesi ve
çalışanların üçüncü dilimdeki gelir vergisi tarifesine
uygulanan
vergi oranının yüzde 20’den yüzde 27’ye yükseltilmesi nedeniyle
artmıştır. Gelir vergisi tarifesi artışının enflasyonun altında
belirlenmesi de bir diğer mağduriyet konusu olmaktadır”
ifadelerine
de yer verildi.
"Asgari ücretten alınan verginin kaldırılması temel
talebimiz"
Ücretlerin üzerindeki vergi yükünün ağırlığı ve hayat
şartlarını
olumsuz etkilediğinden bahsedilen yazıda, TÜRK-İŞ temel
talebini
tekrarladı. ‘En az geçim indirmi’ uygulamasınyla belirlenecek
tutarın üzerinde bir gelir elde edilmesi sonrasında
vergilendirmenin başlamasının yer aldığı yazıda, “Doğrudan ve
dolaylı vergilerin en büyük ödeyicisi olan işçileri, işverenler
ile
aynı oranlarda vergilendirmek haksız ve adaletsiz bir
uygulamadır.
Ücretlilerin üzerindeki vergi yükünün ağırlığı ve olumsuz
etkisi,
işçinin eline geçen net ücretin, vergi kesintileri nedeniyle,
yılbaşına göre geçen sürede giderek gerilemesidir. Ücretli
çalışanın bir yandan enflasyon nedeniyle satın alma gücü
gerilerken
öte yandan artan vergi oranı nedeniyle net ücreti azalmaktadır.
Ortalama aylık brüt ücreti 4 bin 500 TL olan bir işçi Ocak
ayında
3b bin 409 TL net ücret alırken (bin 91 TL vergi ve sosyal
güvenlik
primi için kesilmektedir) Haziran ayında net ücreti 191 TL daha
azalarak 3 bin 218 TL olmaktadır. Temmuz ayında ücreti yüzde 4
oranında artsa bile, yıl sonunda 349 TL eksilerek 3 bin 60
TL’ye
gerilemektedir. Aylık brüt geliri 4 bin 500 TL olan bir işçi
2019
yılında gelir ve damga vergisi toplamı olarak 9 bin 359 TL
ödemektedir. Diğer bir ifadeyle, 12 aylık çalışmasıyla elde
ettiği
net gelirin yaklaşık 3 aylık karşılığı kadar vergi ödemek
yükümlülüğüyle karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye’de aylık brüt
2
milyon 558 bin 40 TL olan asgari ücretin neti bekar olan işçi
için
2 milyon 20 bin 90 TL’dir ve bu tutara asgari geçim indirimi
dahildir. Asgari ücretli bir işçi bile yıllık 4 bin 552 TL gelir
ve
damga vergisi ödemektedir. Evli iki çocuklu bir asgari
ücretlinin
yılın ilk ayında 2 milyon 116 bin 84 TL olan net ücreti yılın
son
üç ayında 2 milyon 8 bin 11 TL’ye gerilemektedir. Asgari
ücretli
bile, yılın sonlarına doğru yüzde 15’lik dilimden yüzde 20’lik
dilime geçiş yapmaktadır. Vergi düzenlemesi ile bu tutar 2
milyon
20 bin 90 TL’ye yükseltilmekte ve fakat yılın ilk ayına göre,
vergi
nedeniyle yine de ücreti gerilemektedir. TÜRK-İŞ olarak ücret
kazançları bakımından, asgari ücretten alınan verginin
kaldırılması
temel talebimizi tekrarlamak isteriz. ‘En az geçim indirimi’
uygulamasıyla da, belirlenecek tutarın üzerinde bir gelir elde
edilmesi sonrasında vergilendirmenin başlaması sağlanmalıdır.
Öte
yandan, ücret geliri elde eden kişilerin giderlerini ödedikleri
vergiden indirememelerinin doğurduğu anayasal eşitlik ilkesine
aykırılık halini karşılayabilmek için, tıpkı gayrimenkul
sermaye
iratlarında olduğu gibi, yüzde 25’lik götürü gider indiriminin
yapılması olumlu bir adım olacaktır” ifadelerine yer verildi.
TÜRK-İŞ tarafından taleplerin yer aldığı yazı şu şekilde
devam
etti:
“En düşük gelirli kesimlerin tasarruf yapabilir duruma
gelmeleri
için tüketim vergi yükünün (dolaylı verginin) azaltılması
gerekmektedir. Özellikle istihdamı teşvik etmeye yönelik olmak
üzere çalışanlarda konut grubuna giren elektrik, su, doğalgaz
gibi
ürünlerin KDV oranları tüketim seviyelerine göre
farklılaştırılmalıdır. Düşük gelirli hanehalkının tüketiminde
önemli payı olan gıda ve alkolsüz içecekler, eğitim, sağlık ile
giyim ve ayakkabı grubu için halen indirimli vergi oranı
uygulanmaktaysa da düşük gelirli ailelerin tüketim vergi payını
azaltmak için bu oranın daha da aşağıya çekilmesi
sağlanmalıdır.
Türkiye’de vergi alanında yapılacak ‘reform’ ancak ücretliler
aleyhine var olan bu adaletsiz yapının değiştirilmesiyle mümkün
olacaktır. Öncelikle emek üzerindeki vergi yükünün azaltılması
ve
verginin geniş kitlelere adil bir şekilde yansımasının
sağlanması
gerekmektedir. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları
acil
olarak güncellenmelidir. Talebimiz ve beklentimiz, vergide
sağlanacak düzenlemelerin, ücretli çalışanlar aleyhine olan
haksız
ve adaletsiz durumu ortadan kaldırması ve işçiler lehine
iyileştirme yapılmasıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları
kullanarak gelir ve servet elde edenler, topluma karşı
yükümlülüklerini yerine getirmeli ve kazançları oranında vergi
ödemeleri sağlanmalıdır.”