Anasayfa /  Güncel

’Terbiyesiz’ kelimesi hakaret sayıldı

Hatalı araç parkı yüzünden ceza yazdığı sürücünün, ’Terbiyesizler, Allah belanızı versin’ şeklindeki ifadelerinin hakaret olduğunu öne süren trafik polisi mahkemenin yolunu tuttu. Sekiz yıldır bitmeyen davada son noktayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu koydu. Kurul, öfkeli sürücünün ’terbiyesizler’ demesinin hakaret ve kişilik haklarına saldırı mahiyetine olduğuna hükmetti. Emsal kararla birlikte görevli memura bu kelimeleri kullananlar manevi tazminat ödemeye mahkum olacak.

Abone ol
Abone ol 29 Eylül 2019 09:48

Hatalı araç parkı yüzünden ceza yazdığı sürücünün,
’Terbiyesizler, Allah belanızı versin’ şeklindeki ifadelerinin
hakaret olduğunu öne süren trafik polisi mahkemenin yolunu tuttu.
Sekiz yıldır bitmeyen davada son noktayı Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu koydu. Kurul, öfkeli sürücünün ’terbiyesizler’ demesinin
hakaret ve kişilik haklarına saldırı mahiyetine olduğuna hükmetti.
Emsal kararla birlikte görevli memura bu kelimeleri kullananlar
manevi tazminat ödemeye mahkum olacak.


Balıkesir’in Bandırma ilçesinde görev yapan trafik polisi, cadde
üzerinde aracını hatalı park ettiği gerekçesiyle sürücüye ceza
yazdı. Cezaya öfkelenen sürücü, polis memuruna hitaben, “Sen benim
kim olduğumu biliyor musun? Terbiyesizler, Allah belanızı versin”
dedi. Etrafa toplanan kalabalık önünde sürücünün tepkisine maruz
kalan polis memuru, sürücüden şikayetçi oldu. Sürücü, Bandırma Sulh
Ceza Mahkemesi’nce ’kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret’
suçundan mahkumiyete çarptırıldı. Ancak mahkeme, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.


Hukuk mücadelesini bırakmayan trafik polisi, bu kez sürücü
hakkında Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’de manevi tazminat
davası açtı. Davalının, “Benim kim olduğumu biliyor musun”
şeklindeki sözleriyle hakkında işlem yapılmasını engellemeye
çalıştığını, mani olamayınca da kendisini toplum önünde küçük
düşürmeyi amaçladığını ileri sürerek, 10 bin TL manevi tazminatın
haksız fiil tarihi olan 20 Ekim 2011 tarihinden itibaren kanuni
faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istedi.


Davalı sürücü ise davacıya karşı hakaret içeren söz veya
davranışının olmadığını, davacının haksız ve hukuk dışı eylemleri
sonucu mağdur olduğunu öne sürdü. İşlemin haksız ve hukuka aykırı
olması sebebiyle tepki maksadıyla söylediği sözlerin tamamının
meşru sınırlar içerisinde olduğunu, ceza dosyasının delil olarak
değerlendirilemeyeceğini belirterek davanın reddini savundu.


Mahkeme, davalının görevli memura karşı alenen hakaret suçundan
cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verildiğine dikkat çekti. Davacının kişilik haklarının
zedelendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2 bin TL manevi
tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte
davalıdan tahsiline karar verdi.


Davalı kararı temyiz etti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, "Allah
belanızı versin" kelimesinin hakaret olmadığına hükmetti. Kararda,
"Dosya kapsamından, davacının trafik polisi olduğu olay günü
davalının aracını hatalı yere park etmesi sebebiyle ceza yazdığı,
bu esnada olay yerine gelen davalının beddua niteliğinde sözler
sarf ettiği ve serzenişte bulunduğu anlaşılmıştır. Beddua, tanrısal
ceza dileme niteliğinde sözlerdir. Gerçekleşmesi yönünde eylemcinin
tasarruf veya etkisi yoktur. Ayrıca tahkir ve tezyif edici
değildir. Bu sebeple hakaret olarak değerlendirilemez. Ceza
Mahkemesince davalıya hakaretten ceza verilerek hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse de, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına dair ceza kararları hukuk
hakimini bağlayacak nitelikte değildir. Mahkemece bu yönler
gözetilerek, talebin reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan
yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş
olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması
gerekmiştir."


Yeniden yapılan yargılama sonunda mahkeme, önceki kararda
direnince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kurul, “Allah
belanı versin” diyerek bela okuyan kişinin manevi tazminat ödemeye
mahkum olması gerektiğine hükmetti. Davacının trafik polisi olarak
görev yaptığı ve olay tarihinde aynı cadde üzerinde hatalı park
yapan diğer araç sürücüleri hakkında da işlem yaptığı hatırlatıldı.
Kararda şu ifadelere yer verildi:


"Hem Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sırasında hem de yerel
mahkemece şahit olarak dinlenen kişinin de beyanında davalının
davacıya hitaben söylediği sözleri doğruladığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında yaşanan olay ve davalının söylediği sözler bir
bütün halinde değerlendirildiğinde; trafik polisi olarak görev
yapan davacının, görevi sırasında ve görevinin gereklerini yerine
getirdiği sırada, hatalı park edilmiş olan aracına cezai işlem
uygulanan davalının ’Terbiyesizler, Allah belanızı versin’
şeklindeki sözleriyle tepkiye maruz kaldığı anlaşılmaktadır.
Davacının söz konusu tepkiye sebep olabilecek herhangi bir hukuka
aykırı davranışının bulunmadığı, davalının eyleminin o sırada
görevini yapmakta olan davacının toplum içerisinde küçük düşmesine,
itibarının ve otoritesinin sarsılmasına sebep olduğu ortadadır. Bu
durumda davalı tarafından söylenen sözlerin kamu görevlisi olan
davacıyı tahkir ve tezyif edici olduğu, ifade özgürlüğü kapsamında
kalmadığı, bu gerekçelerle davacının kişilik haklarına saldırı
teşkil ettiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, davalının
sözlerinin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde
olduğunu, davacı yönünden manevi tazminat şartlarının
gerçekleştiğini kabul eden direnme kararı sonucu itibariyle
yerindedir. Ne var ki, özel dairece tazminat miktarı yönünden bir
inceleme yapılmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının
incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesi gerekir."


Yorumlar