Sigortacılıkta riskler belirlendi
Sigortacılıkta Öngörülen Riskler 2019 Araştırmasına Göre, Hem Türkiye’de Hem De Küresel Sigortacılık Sektörü İçin Teknoloji Başlıca Risk Olarak Öne Çikti. Sigortacılık Sektöründe Öngörülen Riskler 2019 Raporuna İlişkin, Pwc Türkiye Sigortacılık Ve Bireysel Emeklilik Sektörü Lideri Talar Gül, Açıklamalarda Bulundu.
Abone olSigortacılıkta öngörülen riskler 2019 araştırmasına göre, hem
Türkiye’de hem de küresel sigortacılık sektörü için teknoloji
başlıca risk olarak öne çıktı.
PwC ve Finansal Yenilik Etüt Merkezi (Centre for the Study of
Financial Innovation - CSFI) iş birliğiyle hazırlanan
sigortacılıkta öngörülen riskler 2019 araştırması yayımlandı.
Türkiye dâhil 53 ülkeden 900’ü aşkın katılımcının katkı sağladığı
araştırma için Türkiye’den toplam 27 katılımcının görüşlerine yer
verildi. Rapora göre, küresel ölçekte teknoloji riski, siber
riskler ve değişim yönetimi başlıkları bu yıl risk sıralamasında
ilk üçte yer alıyor. İş yapış şekilleri ve kullanılan teknolojinin
modernleştirilmesi gerekliliği, önümüzdeki 2 ila 3 yılda küresel
sigorta sektörünün en büyük endişe kaynağı olarak öne çıkıyor.
Araştırma, çoğu şirketin sektörün değişen taleplerine yanıt
vermekte yetersiz kalan geleneksel iş modelleri ve bilgi
teknolojileri altyapıları nedeniyle zor durumda olduğuna işaret
ediyor.
Siber suçlardan kaynaklanan riskler küresel olarak ikinci en
büyük risk olarak sıralanırken, siberle ilgili endişelerin geçmiş
yıllara göre yoğunlaştığı görülüyor. Rapora göre sigorta sektörü,
barındırdığı değerli veri miktarı göz önünde bulundurulduğunda çoğu
oldukça karmaşık olan birçok saldırıyla karşı karşıya kalabilir.
Değişim yönetimine yeterince önem verilmemesi riski ise bu yıl
listede üçüncü sırada yer alıyor. Yapay zekâ, nesnelerin interneti
gibi teknolojilerin yanı sıra radikal bir şeklide farklılaşan
müşteri beklentilerinden kaynaklanan bu değişim talebi, sigorta
sektöründe ciddi bir revizyon ihtiyacını da beraberinde
getiriyor.
Çalışmanın ilk yapıldığı yıl olan 2007’den itibaren
bakıldığında, küresel ölçekte sektörde bu yıl karamsarlığın
belirgin olarak arttığı görülüyor. Bu genel karamsarlık, büyük
ölçüde, teknolojik ve yapısal değişim sürecinde sektörün karşı
karşıya kaldığı zorlukları başarılı bir şekilde yönetme
kabiliyetiyle ilgili endişelerden kaynaklanıyor. Ayrıca, dünyanın
her yerinde giderek artan ekonomik belirsizlikler ve yoğun
regülasyonlar bu karamsarlıkta rol oynuyor.
Söz konusu riskler Türkiye’de daha üst sıralarda
Türkiye sigorta sektörü de teknolojik değişimle gelen zorluklar
karşısında, özellikle yeni iş modelleri, adaptasyon ve veri
güvenliği konularında küresel ölçekteki endişeyi paylaşıyor. Zira,
teknoloji bir risk unsuru olarak 2017 yılındaki araştırmada 6’ncı
sırada yer alırken, bu yıl ilk sıraya yükseliyor. Teknoloji temelli
risklerle başa çıkabilmek için geliştirilmesi gereken değişim
yönetimi, öngörülen riskler listesinde hem Türkiye hem de küresel
için 3’üncü sırada yer alıyor. Türkiye’nin ayrıca kredi riski,
iklim değişikliği ve makroekonomi başlıklarında küresel sıralamadan
ayrıştığı görülüyor. Söz konusu risklerin Türkiye’de daha üst
sıralarda olduğu görülüyor.
Sigortacılık sektöründe öngörülen riskler 2019 raporuna ilişkin,
PwC Türkiye Sigortacılık ve Bireysel Emeklilik Sektörü Lideri Talar
Gül, "Operasyonel riskler sigortacılık sektörü açısından önde gelen
risk grubu olmayı sürdürüyor. Dijitalleşme çağında bir yandan daha
gelişmiş ve etkili teknolojilere ihtiyaç duyulurken, bir yandan da
siber suçlar hiç olmadığı kadar büyük bir tehdit olarak karşımıza
çıkıyor. Tüm bunlarla bağlantılı olarak, sigorta şirketlerinin
teknolojideki değişimleri ne ölçüde gerçekleştirebilecekleri
değişim yönetimi kaygısını üst sıralara taşıyor. Değişimi başarılı
bir şekilde yönetmek değişimin nasıl algılandığına bağlı. Bu
riskler sigorta şirketlerinin proaktif bir yaklaşımla mevcut
sistemlerini daha müşteri odaklı geliştirmeleri için bir fırsat mı
yoksa sektörün içinden geçtiği dönüşüm karşısında yalnızca var
olmayı sürdürmek için tepki vermeleri gereken konular mı? Her iki
durumda da, tüm bu fırsat ve tehditleri etkili biçimde yönetebilmek
için mevcut iş gücünün yetkinliklerinin artırılması son derece
önemli” dedi.