SAÜ’den depremle ilgili açıklama
Karya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama Ve Araştırma Merkezi Tarafından 26 Eylül 2019 Silivri (marmara Denizi) Depremi Üzerine Bir Bilgilendirme Yayımlandı.
Abone olSakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma
Merkezi
tarafından 26 Eylül 2019 Silivri (Marmara Denizi) Depremi
üzerine
bir bilgilendirme yayımlandı.
Doğu Marmara Denizi altındaki fayın 7 ve üzeri büyüklükte
deprem
oluşturma riski bulunduğu belirtilen açıklamada, deprem
hakkında
bir tarih ya da zaman aralığı verilemeyeceği, ancak depreme
yarın
olacakmış gibi hazır olunması ve gerekli tedbirlerin alınması
gerektiğine dikkat çekildi.
SAÜ Jeofizik Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Murat
Utkucu
ile İnşaat Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Emrah Doğan
imzalı
açıklamada, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü
(KRDAE) tarafından büyüklüğü 5,7 olarak hesaplanan depremin
hafif
hasarlara yol açtığı, özellikle İstanbul, Kocaeli ve Sakarya’da
korku ve paniğe neden olduğu belirtildi. Depremin Marmara
Bölgesi’nde 3 kol halinde uzanan ve önemli bir deprem
tehlikesine
neden olan Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) üzerinde meydana
geldiği
kaydedilen açıklamada, “Bölgede, son bin 600 yıl içinde bölgede
büyüklüğü M 6.8 ve daha büyük olan 41 adet deprem meydana
gelmiştir. 1900 yılı sonrası büyüklüğü M 6.8 ve daha büyük 8
deprem
ve büyüklüğü M 5.0 ve daha büyük 50’yi aşkın deprem meydana
gelmiştir. Dolayısıyla 26 Eylül 2019 Silivri depreminin
oluşumu,
yer bilimleri açısından sıra dışı değildir. Depremin AFAD ve
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından
verilen dış merkez koordinatları depremin Kuzey Anadolu Fay
Zonu
Kuzey Kol’u üzerinde oluştuğuna işaret etmektedir. İzmit
Körfezi’nden çıktıktan sonra Adalar’ı takip ederek Marmara
Denizi
altında Gelibolu Yarımadası’na kadar uzanan Kuzey Kol, Orta
Basen
olarak bilinen denizaltı çukurluğunda bir fay basamağı yapısı
oluşturmaktadır. Bu fay basamağı içinde ve yakın çevresinde
yerel
olarak ana fay olan Kuzey Kol ile bağlantılı birçok ikincil
küçük
faylar gelişmiştir” denildi.
Deprem olabilir, tedbirli olunmalı
Açıklamananın devamında, “Bununla birlikte bu büyük depremin
hangi tarihte olacağı konusunda bir şey söylemek imkansızdır.
Bir
tarih ya da zaman aralığı ifade edilmesi bilimsel açıdan
temelsizdir. Ancak olasılıksal konuşulabilir. Doğu Marmara
altında
en son depremin 1766 yılında oluştuğu yukarıda belirtildi.
Ondan
önceki Doğu Marmara Denizi büyük depremleri tarihte geriye
doğru
1509, 1343, 989 ve 740 yıllarında meydana gelmişlerdir.
Görüldüğü
gibi iki büyük deprem arasındaki zaman aralığı 166 ile 354 yıl
arasında değişmiştir. En kısa zaman aralığını alacak olursak
söz
konusu büyük depremin şimdiye kadar çoktan olmuş olması, en
büyük
zaman aralığını alacak olursak da 2120 yılına kadar olmaması
gerekmektedir. Dolayısıyla bilimsel olarak ifade edilebilecek
doğru
görüş: Doğu Marmara Denizi altında M=7 civarı ve üzeri büyük
bir
depremin olma olasılığının olduğu ve bu depremin yarın da
oluşsa,
100 yıl sonra da oluşsa bilimsel olarak bir sıra dışılık ya da
sürprizin söz konusu olamayacağıdır. Bu bağlamda en doğru
hareket
tarzının bu deprem yarın oluşacakmış gibi hazır olmak ve
gerekli
tedbirleri almaktır” ifadeleri kullanıldı.
Sakarya’daki yapılar risk oluşturabilir
Sakarya’daki yapıların risk oluşturuluğu belirtilen
açıklamada,
“26 Eylül 2019 Silivri depremi Sakarya ilinde de göreceli
olarak
kuvvetli hissedilmiştir ve korkuya neden olmuştur. Depremin
büyüklüğü ve dış merkez uzaklığı dikkate alındığında
Sakarya’daki
sarsıntının büyüklüğünde zemin koşullarının önemli payı
olduğunu
söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durumda Doğu Marmara Denizi
altında beklenen büyük deprem Sakarya ili açısından da önemli
bir
tehlikedir ve hazır olunmalıdır. Bu bağlamda Kuzey Kol’un Batı
Marmara Denizi ve Gelibolu yarımadası kesiminin kırılması
sonucu
oluşan ve 1999 İzmit depremi ile benzer büyüklüğe sahip 9
Ağustos
1912 Mürefte Şarköy depreminde Adapazarı’nda oluşan kayıpları
afet
farkındalığı oluşturmak için hatırlatmakta yarar vardır. Bu
depremde Adapazarı’nda 20 bina tamamen yıkılmış, 86 ağır ve 94
orta
hasarlı ev, 2 can kaybı ve 20 yaralı vardır. Deprem uzakta
olmasına
rağmen yıllardır dile getirilen somut bir gerçeği
doğrulamıştır;
depremlerin değil yıkılan binaların öldürdüğüdür. Bunun için de
yapılaşmanın uygun zeminlerde ve uygun tekniklerle yapılmasıdır.
Ne
yazık ki, tüm Türkiye’de olduğu gibi Sakarya’da hızlı nüfus
artışı
ve yapılaşma nedeniyle kötü zemin karakteri taşıyan düz/ovalık
alanlarda devam eden yapılaşma kaygı vericidir. Ancak,
Sakarya’nın
merkez ilçelerinde düz/ovalık alanlarda var olan en fazla 2
katlı
yapılaşma zorunluluğunun terk edilerek 3 katlı ya da daha çok
katlı
yapılaşmaya müsaade edilmesinin riski arttıracağı
unutulmamalıdır”
şeklinde denildi.