Anasayfa /  Sağlık

"Geleneksel tıp uygulamaları modern tıpa ışık tutuyor"

Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Mahir Uğur, Akupunktur, Ozon Ve Hacamat Gibi Geleneksel Tıp Uygulamalarının, Modern Tıpla Birlikte Uygulandığı Zaman Hastalara Çok Büyük Şifa Verdiğini Söyledi.

Abone ol
Abone ol 27 Ekim 2019 11:12

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon-Ağrı (Algoloji) Uzmanı Prof. Dr.
Mahir Uğur, akupunktur, ozon ve hacamat gibi geleneksel tıp
uygulamalarının, modern tıpla birlikte uygulandığı zaman hastalara
çok büyük şifa verdiğini söyledi.


Geleneksel tıp uygulamaları olarak adlandırılan akupunktur, ozon
ve hacamat tedavileri, modern tıp ile birlikte uygulandığı zaman
hastaların şifa bulması hızlanıyor. Binlerce yıllık bir tedavi
yöntemi olan hacamat, kireçlenme, bel tutulması, baş ağrısı, eklem
ağrısı, boyun ve bel fıtığına bağlı ağrılar ve benzeri ağrılara
sahip olan hastaların hızlı bir şekilde şifa bulmasını sağlıyor.
Hacamat ile tedavi olan hastalar aynı zamanda, doğal yollarla
ilaçların yan etkisine maruz kalmaktan da kurtuluyor.


Özel Medova Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon-Ağrı
(Algoloji) Uzmanı Prof. Dr. Mahir Uğur, geleneksel ve tamamlayıcı
tıp uygulamaları hakkında bilgi verdi. Ağrıyla gelen hastalarda,
öncelikle ağrının kaynağını tespit edip hem kaynağına dönük tedavi
yapmak hem de hastanın ağrı duyusunu ortadan kaldırmak için
yaptıkları bir çok işlem olduğunu belirten Prof. Dr. Uğur,
"Bunlarla ilgili önce hastanın muayenesi ve görüntüleme yöntemleri,
laboratuvar yöntemleriyle hastanın önce bir ağrı kaynağı, nedeni
ortaya konmakta daha sonra hastanın ağrıyla ilgili sebebine dönük
tedavi başlatmaktayız. Bunun içinde ağrı algoroji ünitemizde lokal
olarak uygulanabilmekte. Bazen hastalara ilaç tedavisi verdiğimizde
yetersiz geldiği durumlarda hastalara o bölgeye özellikle ilacı
yoğunlaştırmamak amacıyla uyguladığımız lokal uygulamalar, sinir
blokları bu amaçla uygulanabilmekte" diye konuştu.


"GETAT ünitemizde, tamamlayıcı tıp dediğimiz tedavi
yöntemleriyle hastalara çok büyük katkıda bulunmaktayız"


Hastanelerinde yeni yürürlüğe sokulan Sağlık Bakanlığı
tarafından onaylanan GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp)
ünitelerinin de mevcut olduğunu kaydeden Prof. Dr. Uğur, "GETAT
ünitemizde, tamamlayıcı tıp dediğimiz tedavi yöntemleriyle de
hastalara çok büyük katkıda bulunmaktayız. Tabii yanlış
anlaşılmasın, modern tıpın yanı sıra bunlar tamamlayıcı, destek
olucu tedavi olarak bunları hastaya uygulamaktayız. Modern tıpın
gerekleriyle birlikte hastanın iyileşme süreçlerini hızlandırmak ve
zamandan kazandırmak için hastalara tamamlayıcı tıp ünitemizde
akupunktur, ozon ve kupa hacamat yönteminden de çok yoğun bir
şekilde faydalanmaktayız. Modern tıpla birlikte bunları hastalara
uyguladığımızda hastalar için daha büyük şifa haline gelmekte.
Tabii bu geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında vücudun
kendi kendini onarım mekanizmasını özellikle devreye sokma
amaçlanıyor. Vücudumuzun savunma sistemleri ve onarım sistemleri
var. Bu sistemleri özellikle bu yöntemlerle devreye soktuğumuzda
hasta hem zamandan kazanmakta hem de daha doğal yollarla ilaçların
yan etkilerinden de korunmak yoluyla hastalar şifa bulmaktadır"
dedi.


"Toksik maddelerden vücudun arındırılmasında çok etkili"


Eskiden teknolojinin bu kadar ilerlemediği için çok fazla hava
kirliliği, egzoz gazları gibi ağır metallerin olmadığını söyleyen
Prof. Dr. Uğur, "Dolayısıyla da vücut artık günümüzde tamamen ağır
metallerle, hava kirliliğiyle, egzozlarla çok fazla etkilenmekte,
bunlar vücutta birikmekte ve vücutta pek çok organa başta karaciğer
olmak üzere çok yük getirmekte. Hacamatla ilgili olarak yapılan
bilimsel araştırmalarda da bu toksik maddelerin, ağır metallerin
hacamat sırasında, damardan alınan kandan çok daha etkili bir
şekilde vücuttan uzaklaştırıldığı tespit edildi. Dolayısıyla da bu
ağır metallerin uzaklaştırılmasında, toksik maddelerden vücudun
arındırılmasında çok etkili olduğu ortaya kondu" şeklinde
konuştu.


"Yılda 1 defa mutlaka herkesin yaptırması tavsiye ediliyor"


Hacamat uygulamasını her hastaya yapamadıklarını kaydeden Prof.
Dr. Uğur, "Çünkü hastanın kanamayla ilgili bir problemi varsa, kan
sulandırıcı ilaçlar alıyorsa ya da hacamat yapamadığımız bir çok
hastalıklar var, kanser hastalarından tutun da metastaza ait,
bunlarda tabii dikkatli olmak gerekiyor. Dolayısıyla hastalar hekim
kontrolü dışında yaptırdığından çok büyük problemler
yaşayabilmekteler. Onun içinde mutlaka işinin ehline hacamatı
yaptırmaları daha uygun oluyor. Çünkü tıp losyonu olmayanlarda
hacamat yapılıyor ama sonrasında hacamatın yapılmaması gereken
durumlarda, kansızlık gibi, hemoglobin dediğimiz belli değerlerin
hemoglobin altına düşmesi gibi durumlarda hastalar çok büyük
sıkıntılar yaşayabiliyor. Yılda 1 defa mutlaka herkesin yaptırması
tavsiye ediliyor. Ama yine peş peşe bir ay arayla 3 defa yapılması
da hacamatta sağlık açısından çok büyük getirisi var. Hastalığa
göre, tarama mı yoksa sağlık amaçlı mı yapılıyor ona göre değişiyor
uygulamaları. Yılın belli takvimlerinden, belli günlerinde olmak
şartıyla hacamat yapılıyor" ifadelerini kullandı.


Yorumlar