Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’dan "Ah Endülüs" konferansı
Bitlis Eren Üniversitesinde (beü) Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri Kapsamında Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma'nın Konuşmacı Olarak Katıldığı "ah Endülüs" Adlı Konferans Düzenlendi.
Abone olBitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı
etkinlikleri kapsamında Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’nın
konuşmacı
olarak katıldığı "Ah Endülüs" adlı konferans düzenlendi.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin konferans salonunda
düzenlenen etkinliğe öğrencilerin yanı sıra üniversite
personeli
yoğun ilgi gösterdi. Sözlerine konferansa katılanları
selamlayarak
başlayan BEÜ Rektörü Prof. Dr. Erdal Necip Yardım, 711’den
1492’ye
kadar 781 sene Müslümanların hâkimiyetinde kalan Endülüs’ün
dönem
dönem Avrupa’nın en kalabalık ve zengin ülkesi haline geldiğini
ifade etti. Endülüs döneminde bilimden sanata mimariden
edebiyata
kadar her alanda dünyaya yön veren bir gelişme yaşandığını
belirten
Rektör Prof. Dr. Yardım, "Endülüs Emevi Devleti zamanında
batıda,
dine aykırı kabul edildiği için pozitif bilimlere ilgi
gösterilmemişken Endülüs’te her bilim dalında büyük gelişmeler
meydana gelmiştir. Hıristiyanlar ancak 11. yüzyılda Doğu’ya ve
Endülüs’e doğru gerçekleştirdikleri Haçlı Seferleri esnasında
İslam
Medeniyeti’ni yakından tanıma fırsatı bulmuşlar ve Arapça
eserleri
kendi dillerine tercüme ederek yararlanmaya başlamışlardır.
Endülüs’te edebiyat alanında yaşanan gelişmeler Batı’yı
etkilemiş
ve yeni eserler ortaya çıkmıştır" dedi.
“Endülüs ve Endülüs şehirleri gönül coğrafyamızın
başkentleridirler”
Edebiyat ve kültür hayatının dışında tarım ve mimari
alanlarında
da Endülüs’ün Avrupa’yı önemli ölçüde etkilediğini ifade eden
Prof.
Dr. Yardım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Pirinç, şeker kamışı ve pamuğu İspanya’ya ve dolayısıyla
öteki
Avrupa ülkelerine ilk tanıtanlar Endülüs Müslümanları olmuştur.
Sadece bu alanlarda değil, sanatta da Endülüs adeta bir
zirvedir.
Çünkü bu dönemde ortaya çıkan eserler, bugün İslam sanatı için
olduğu kadar dünya sanatı için de büyük önem taşırlar. Günümüze
çok
azı ulaşsa da bu önem azalmaz. Bu devir mimarisinin İspanya’da
bıraktığı en önemli ve en ünlü bina, hiç şüphesiz bütün dünya
camileri içinde müstesna bir yere sahip olan Kurtuba Ulu
Camii’dir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Sadece bir fikir vermesi
açısından bahsetmek istedim. Dolayısıyla bilimden sanata,
mimariden
kültür hayatına ve ekonomik gelişmelere kadar her alanda
Endülüs
dünyaya örnek olmuş ve dünyayı etkilemiştir. Ne yazık ki
bağnazlıklar yüzünden İslam Medeniyetinden kalan neredeyse
bütün
kültür mirası yok edilmiş ve insanlık bu mirastan mahrum
bırakılmıştır. Her ne kadar Müslümanlar tarafından
geliştirilmişse
de bu miras aslında dünyanın ortak kültür mirasıdır ve bütün
insanlığın ortak malıdır. Meseleye böyle bakılmadığında dünyada
saygı ve hoşgörü ortadan kalkar ve insanlar birbirlerine
tahammül
edemez hale gelir. Nitekim bugün dünyadaki bütün çatışmaların
en
önemli sebebi bu bağnazlıktır. Bizim açımızdan ise Endülüs ve
Endülüs şehirleri gönül coğrafyamızın başkentleridirler. Tıpkı
Kudüs gibi. İşte bugün Endülüs’ün bizim için neler ifade
ettiğini
anlayacağız. Meseleyi uzmanından dinleme fırsatı bulacağız. Bu
vesile ile bu anlamlı konferansı şereflendiren saygıdeğer Hocam
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’ya teşekkür ediyorum. Bu güzel
etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen mesai arkadaşlarımı
kutluyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum."
Batılı yazarların da yazdığı gibi dünyanın kültür ve
medeniyetinin en büyük devletinin İspanyadaki Endülüs İslam
Devleti
olduğunu dile getiren Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, eski
Endülüs
devletini 5-6 defa ziyaret ettiğini ve her seferinde de birçok
yerde ve birçok eserin dilinde Müslümanların izlerine
rastladığını
anlattı. Büyük İslam devletlerinin yıkılma nedenlerinden
bahseden
Prof. Dr. Sırma, “Belli bir dönemden sonra Allah’ın emri olan
İslam
bırakıldı ve herkes milliyetçi, ırkçı bir bünyeye girdi. Daha
sonra
da adam olamadık gitti; hala da olamadık. Bunun bir örneğidir
Endülüs” dedi.
Hz. Osman zamanında başlamış olan fetih hareketinden
Endülüs’ün
çöküşüne kadar olan süreci anımsatan Prof. Dr. Sırma, hocasının
‘Müslümanlar genellikle Tarık Bin Ziyad tarafından fetih edildi
derler ama Hz. Osman zamanında teşebbüsü yapıldı’ dediğini
söyleyerek Hz. Osman’ın, “Endülüs’ü fetih edecek olanlar, ahir
zamanda İstanbul’u fetih edecek askerin sevabına ortak
olacaktır”
sözünü dile getirdi. Endülüs’te yani İspanya’da Vizigotlardan
kalma
bir devlet olduğunu, bu devletin bünyesinde Hıristiyanlar ile
Yahudilerin bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Sırma, “Kuzey
Afrika’da
İslami fetihler devam edince Hıristiyan ve Yahudilerin bir
kısmı
zaman zaman Kuzey Afrika’daki Müslümanlara haber gönderip
yardım
istiyorlardı. Tarif adında bir mücahit tarafından yapılan keşif
sırasında sahilde çıkarma yapılacak bir sahil bulunuyor ve o
sahile
günümüzde de ‘Tarife’ deniliyor ve bu keşif sonrası Tarık Bin
Ziyad
tarafından fetih gerçekleşti” diye konuştu.
Müslümanların hilafeti bırakıp saltanata dönüştükten sonra
çöküş
sürecine girdiklerini ve bir daha bellerini doğrultamadıklarını
ifade eden Prof. Dr. Sırma, “Çıkar çatışmaları Müslümanların
tarihinde her zaman problem olmuş ve günümüzde de problem
olmaya
devam ediyor” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Sırma, Endülüs’te emirlerin biri gidiyor, biri
geliyor
ve 700 sene boyunca süren Endülüs İslam Devleti’nin en parlak
döneminin Emir Abdurrahman döneminde yaşandığını, Batılı
yazarların
ve tarihçilerin Endülüs’ün kültür ve medeniyette dünyanın en
büyük
devleti olduğunu söylediklerinden bahsetti. O dönemdeki
İspanyolların tamamının Arapça bildiğini ve Arapçadaki Elif,
Lam
harfinin İspanya’da hala yaşadığını anlatan Prof. Dr. Sırma,
Endülüs’e ziyareti esnasında çektiği fotoğrafları göstererek
Endülüs tarihine atıfta bulunduğu “Roland’ın Şarkısı” adlı
şiirini
okumasıyla konuşmasını sonlandırdı.
Program, Rektör Prof. Dr. Erdal Necip Yardım’ın Prof. Dr.
İhsan
Süreyya Sırma’ya anı plaketi ve çeşitli hediyeler takdim
etmesiyle
sona erdi.