Anasayfa /  Yerel

NEVÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özensel ‘Medeniyet Tasavvuru’ üzerine konuştu

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (nevü) İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi (iibf) Tarafından Düzenlenen Konferanslar Dizisinin Bu Haftaki Konuğu Nevü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ertan Özensel Oldu. Özensel, ‘medeniyet Tasavvuru’ Üzerine Konuştu.

Abone ol
Abone ol 24 Ekim 2019 11:53

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi (İİBF) tarafından düzenlenen konferanslar
dizisinin bu haftaki konuğu NEVÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ertan
Özensel oldu. Özensel, ‘Medeniyet Tasavvuru’ üzerine konuştu.


İİBF konferans salonunda düzenlenen konferansa; NEVÜ Rektörü
Prof. Dr. Mazhar Bağlı’nın eşi Sevda Bağlı, İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Öcal, Dekan Yardımcıları
Doç. Dr. Şükran Güngör Tanç ve Dr. Öğr. Üyesi Murat Demirel,
akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.


Konferansın açılışında konuşan İİBF Dekanı Prof. Dr. Mehmet
Öcal, İİBF olarak konferans serisinin dokuzuncusunu
gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek “Bu
eğitim-öğretim döneminde ilkini başlatacağımız programla sizlerle
yine beraberiz. ‘Medeniyet Tasavvuru’ çok önemli bir konu olup, bu
konu üzerine Üniversitemiz Rektör Yardımcılığının yanı sıra kendisi
Sosyolog olan Sayın Ertan hocamızı davet ettik. Medeniyet ve
Medeniyet Tasavvuru üzerine konuşacak olan sayın hocamıza şahsım ve
sizler adına teşekkür ediyorum” dedi.


Konferansa konuşmacı olarak katılan NEVÜ Rektör Yardımcısı Prof.
Dr. Ertan Özensel ise, “Biz günümüzde şekillenmiş veya ortaya
çıkmış bir takım kavramlarla tarihi bazen anlama çaba içerisinde
oluyoruz. Örneğin biz medeniyetten bahsederken bir Çin, Hint, Antik
İnka medeniyetinden, Osmanlı medeniyetinden ve bir İslam
medeniyetinden bahsediyoruz. Medeniyet kavramın ilk çıktığı
tarihine baktığımızda, 18. yüzyıl yani 1760’lar çıkıyor. Daha önce
insanlık tarihi ’Medeniyet’ diye bir kavram tanımıyor. Nasıl oluyor
da birkaç asırlık çıkmış ya da yeni bir kavramla tarih öncesine
giden insanlığın ulaştığı bir yaşam seviyesini, teknoloji
seviyesini ve şehir yaşantısını ele alıp değerlendiriyoruz? Bugün
bu değerlendirmeleri hep medeniyet kavramı üzerinden yapmaya
çalışıyoruz. Mesela farklılıkların dünyada bir arada barış ve huzur
içerisinde yaşaması konusunda çok önemli sorunlar yaşıyoruz. Dil,
din, mezhep, kültür, ırk olarak bütün farklılıkları tanımlama
açısından çok kültürlülük diye bir kavramdan bahsediyoruz. Hattı
zatında baktığımızda dünyada belki de tek bir kültürden, tek bir
ırktan oluşan hiçbir toplum yok. Dolayısıyla farklı kültürlerin bir
arada olduğu toplumları analiz ederken, çok kültürlülük kavramını
kullanıyoruz. Kendi tarihimizle ilgili insanlık tarihinin en önemli
tecrübelerinden bir tanesi olan Osmanlı’yı değerlendirirken,
Osmanlı İmparatorluğunun hakikaten bulunduğu hinterlandını
düşündüğümüzde, coğrafyayı düşündüğümüzde, Avusturya’dan Kafkaslara
kadar, Kuzey Afrika’ya ve Orta Doğuya kadar bu hinterlanttı
düşündüğümüzde herkesin de bugün kabul ettiği gibi birçok
farklılıkların barış ve huzur içerisinde yaşadığı bir toplumsal
model örneklerinden bir tanesi. ‘Osmanlı çok kültürlü mü?’, ’Değil
mi?’ diye soruyoruz ve bu yanlış bir soru. Çünkü çok kültürlülük
kavramının dünyadaki ilk teşrifi 1960’ların sonunda ilk defa
İsviçre’de ortaya çıkmış ve daha sonra Kuzey Amerika’da, Kanada ve
Amerika’da bir kavram olarak kullanılmaya başlamıştır. Şimdi yeni
ortaya çıkmış bir kavramla bir tarihsel yapıyı nasıl analiz
edebiliriz? Dolayısıyla medeniyet kavramına döndüğümüzde,
medeniyeti de değerlendirirken ve analiz ederken haklı olarak biz
geçmiş eski kadim medeniyetlerimizden, güçlü medeniyetlerimizden
söz ediyoruz. Ama bunu yaparken bazen ezilmiş psikolojisiyle,
özellikle batı karşısındaki maalesef az gelişmiş psikolojisiyle,
bazen ’Bbizim tarihimizde bizim medeniyetimizde şu vardı’ diyoruz.
Bizim sosyal bilimlerde en büyük yaşadığımız sorun bu. Kendi
tarihimizi analiz edecek kavramlarımızı üretemiyoruz. Başka
kavramlar üzerinden değerlendiriyoruz ve hatta
değerlendirmelerimizi bugüne kıyaslıyoruz eğer bugünde anlamlıysa o
tarih bizim için anlamlı oluyor. Eğer bugüne kıyasladığımızda,
bugün insanlığın siyasetten ekonomiye kadar bu kıyaslamayı
yaptığımızda, eğer bugünkü mevcut durumuzla geçmiş arasında çok
önemli farklar varsa, hatta çok şanlı diyebileceğimiz insanlığa
örnek olduğunu düşündüğümüz birçok olayı, birçok sistemi maalesef
yanlışyabiliyoruz. O yüzden ben medeniyet kavramını ela alınken, bu
söylediğim sıkıntıları göz önüne alarak değerlendiriyorum.


Batının medeniyet tasavvuruna baktığımızda, tarih boyunca sözde
dünyada medeniyetleştirme çabasının altında başta sömürge olmak
üzere çıkarların olduğunu görüyoruz. Bunu yaparken de maalesef
buralarda yaşan insanları medeniyet havzasına davet ediyoruz adı
altında katletmişlerdir.


Bugüne geldiğimizde medeniyet dediğimiz bilim ve teknolojiden,
ekonomik gelişmeden bahsediyoruz. Bunların şüphesiz doğruluğu
vardır ve bunlar medeniyet kavramının birer parçası olarak
karşımıza çıkmaktadır. Ama bugüne baktığımızda dünyada, sırf bu
unsurları kullanarak insan onurunu ortadan kaldıran pek çok şey
yapılmakta. Tarihin hiçbir döneminde dünyada bu kadar kitle imha
silahları üretilmemiş, ekonomik anlamda dünya çok önemli bir yere
gitti. Ama tarihin hiçbir döneminde bu yüzyılda olduğu kadar
toplumlar arasında ekonomik uçurum meydana gelmemiştir. Ve tarihin
hiçbir döneminde çevre, içerisinde yaşadığımız tabiat hiç bu kadar
katledilmemişti, hunharca kullanılmamıştı. Batı bu konuda o kadar
profesyonel ki, hem çevreyi yok eder ve kirletir, ondan sonrada
çevrecilik diye bir akım başlatarak bizim bu konuda hiç bir
kusurumuz olmadığı halde Avrupa dışındaki toplumlara bir takım
yaptırımlar ve bir takım vergiler uygular. Kendinin bedelini bize
başka bir şekilde ödetir. Dolayısıyla bunlara, dünyaya
söyleyeceğimiz yeni bir sözümüz, dünyaya yeni bir şeyi ifade edecek
bir birikime sahip olmamız gerekiyor” diye konuştu.


Konferans Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ertan Özensel’in
konuşmalarının ve katılımcıların sorularını cevaplamasının ardından
kendisine İİBF Dekanı Prof. Dr. Mehmet Öcal’ın plaket takdimi ile
son buldu.


Yorumlar