Merkez PPK özetini açıkladı
Merkez Bankası 18 Ocak tarihli Para Politikası Kurulu'nun (PPK) toplantı özetinde enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam ettiğini bildirdi.
Abone olTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 18 Ocak tarihli Para Politikası Kurulu'nun (PPK) toplantı özetini yayınladı. Aralık ayında tüketici fiyatları yüzde 0,69 oranında arttığını ve yıllık enflasyon 1,06 puan düşerek yüzde 11,92 olduğunu kaydeden Kurul, bu dönemde yıllık enflasyon gıda ve enerji gruplarında gerilediğini, temel mal grubunda ise yükseldiğini belirtti. Gıda enflasyonundaki düşüşte işlenmemiş gıda fiyatları belirleyici olduğunu, temel mal grubunda ise Türk lirasındaki birikimli değer kaybının yansımaları izlendiği belirtildi. Bu gelişmelerle, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu bir miktar yükseldi, ana eğilimleri ise yüksek seviyesini koruduğu kaydedildi.
Aralık ayında gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık
enflasyon 1,99 puan azalarak yüzde 13,79 olduğu açıklanırken; bu
düşüşte, baz etkisi yanında kırmızı et fiyatlarında devam eden
gerilemeye bağlı olarak işlenmemiş gıda fiyatları belirleyici oldu.
Bir süredir yüksek aylık artışlar gösteren işlenmiş gıda fiyatları
da Aralık ayında ılımlı bir oranda yükseldi. Son aylarda belirgin
artış gösteren peynir ve diğer süt ürünlerinde, çiğ süt
fiyatlarındaki artışın durmasıyla bu dönemde fiyatlar yatay
seyretti. Kırmızı et fiyatlarındaki görünüm çerçevesinde işlenmiş
et ürünleri fiyatları ise geriledi. Ekmek Tebliği’ndeki gramaj
değişikliğine bağlı olarak işlenmiş gıda fiyatlarının Ocak ayında
yüksek bir oranda artma riski bulundu. Ancak Ocak ayına ilişkin ilk
göstergeler gıda yıllık enflasyonunun işlenmemiş gıda grubu
kaynaklı olarak gerileyeceğine işaret etti.
Uluslararası petrol fiyatlarındaki yukarı yönlü seyir enerji
fiyatlarını olumsuz etkiledi. Bu çerçevede, enerji fiyatları Aralık
ayında bir miktar yükselse de, grup yıllık enflasyonu baz etkisiyle
geriledi. Öncü göstergeler, elektrik fiyatlarındaki artışa rağmen,
enerji enflasyonunun benzer şekilde Ocak ayında da baz etkisiyle
gerileyeceğine işaret etti.
Hizmet grubu fiyatları Aralık ayında yüzde 0,43 oranında arttı
belirtilirken, grup yıllık enflasyonu yüzde 9,47 ile önemli bir
değişim göstermedi. Bu dönemde yıllık enflasyon ulaştırma
hizmetlerinde artarken, lokanta-otel ve haberleşme grubunda görece
yatay seyretti, diğer gruplarda ise azaldı. Türk lirasındaki değer
kaybı ve uluslararası petrol fiyatlarındaki artışlara istinaden
önemli ölçüde yükselen akaryakıt fiyatları ulaştırma hizmetleri
enflasyonunu olumsuz etkiledi. Bunun yanında, belirli gruplarda
talep koşullarının güçlü seyri ve genel enflasyona endeksleme
davranışı hizmet enflasyonundaki yüksek düzeyleri destekledi.
Temel mal grubu yıllık enflasyonu Aralık ayında 0,40 puan
yükselerek yüzde 15,45’e ulaştı. Bu gelişmede, otomobil ve beyaz
eşya fiyatlarındaki yüksek artışa bağlı olarak dayanıklı mal grubu
fiyatları belirleyici oldu. Böylelikle, dayanıklı mal grubunda
enflasyon yüzde 18’e ulaştı. Bu dönemde diğer temel mallar
grubundaki fiyat artışları, ithal bileşeni yüksek ürünlerdeki
birikimli döviz kuru etkilerine bağlı olarak hızlandı. Giyim
fiyatlarındaki yöntemsel değişikliğin etkisi daha zayıf olmakla
birlikte sürdü, giyim sektöründe üretimin güç kazanması ve turizmde
gözlenen iyileşme, grup enflasyonunda yıl genelinde kaydedilen
yükselişi destekleyen unsurlar oldu. Özetle, enflasyon ve enflasyon
beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışları
üzerinde risk oluşturmaya devam etti.
Enflasyonu etkileyen unsurlar
Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetin gücünü koruduğuna işaret eden Kurul, Ekim ve Kasım ayları birlikte değerlendirildiğinde, dördüncü çeyrekte sanayi üretimindeki artış bir miktar ivme kaybederek sürdü. Ancak, bu yavaşlama başta mobilya olmak üzere vergi teşviklerine konu olan sektörlerin faaliyetindeki yavaşlamadan kaynaklanmakta, diğer sektörlerde ivme kaybı gözlenmedi. Anket göstergeleri bu görünümün Aralık ayında da sürdüğüne işaret etti. Hizmet ve ticaret sektörlerine ilişkin göstergeler ılımlı seyrini korurken, turizm sektöründeki toparlanma iktisadi faaliyeti destekledi.
İç talep büyümeye devam etti. Dördüncü çeyrekte, özel tüketim büyümesinin beyaz eşya ve mobilya sektörlerine uygulanan vergi indirimlerinin sona ermesi sonrası bir miktar hız kesmesi beklendi. Diğer taraftan, mevcut göstergeler makine-teçhizat yatırımlarında üçüncü çeyrekte gözlenen toparlanmanın devam ettiğine işaret etti.
Başta Avrupa Birliği bölgesinde iyileşen büyüme görünümü olmak
üzere küresel ölçekte gözlenen toparlanma eğilimiyle birlikte dış
talepteki artışın ve dış piyasalarda pazar çeşitlendirme
esnekliğinin ihracat üzerindeki olumlu etkisi sürdü. İktisadi
faaliyetin seyrine bağlı olarak ithalat talebinde gözlenen
toparlanmaya rağmen, mal ihracatındaki artışların çekirdek cari
açık göstergelerindeki bozulmayı yavaşlattığı görüldü. Turizmde
süregelen toparlanmaya ek olarak, mal ihracatındaki artış
eğiliminin önümüzdeki dönemde cari dengeye olumlu katkı vermeye
devam etmesi beklendi. Kurul, ihracattaki güçlü seyrin yanı sıra
altın ithalatının yavaşlamasıyla birlikte dördüncü çeyrekte net
ihracatın dönemlik büyümeye katkısının artacağını not etti.
İşgücü piyasasında ikinci ve üçüncü çeyrekte gözlenen iyileşmenin
Ekim dönemi itibarıyla devam etmesi, iktisadi faaliyetin gücünü
koruduğuna dair değerlendirmeleri teyit etti. Bu dönemde, hizmet ve
sanayi sektörlerinde istihdam artarken, inşaat sektöründe istihdam
bir önceki döneme göre geriledi. Anket verileri, istihdam
artışlarının ve işsizlik oranlarındaki düşüşün devam edeceğine
işaret etti. Kurul, işgücüne katılım oranındaki artış eğilimi
nedeniyle istihdam artışlarının işsizlik oranlarına yansımasının
nispeten sınırlı kaldığının altını çizdi. Bu çerçevede önümüzdeki
dönemde işsizlik oranlarındaki düşüşün kademeli bir biçimde
gerçekleşeceği öngörüldü. Özetle, son dönemde açıklanan veriler
iktisadi faaliyetin gücünü koruduğuna işaret etti. İç talep
büyümeye devam ederken dış talepteki artışın ihracat üzerindeki
olumlu etkisi sürdü.
Para politikası ve riskler
Küresel büyümeye ilişkin veriler gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümenin eşanlı olarak devam ettiğini gösterdi. PMI göstergelerinin her iki ülke grubu için de büyümeye işaret eden seviyelerde olması ve özellikle Euro Bölgesi için önümüzdeki dönem büyüme tahminlerinin yukarı yönlü güncellenmesi küresel ekonomik görünümün istikrarlı seyrini teyit eder nitelikte oldu. Küresel enflasyon emtia ve petrol fiyatlarındaki değişimlere bağlı olarak dalgalanabilmekle birlikte düşük düzeyini korumakta, küresel çekirdek enflasyon ise yatay bir seyir izledi.
Önümüzdeki dönemde, olumlu küresel büyüme görünümüne dair aşağı yönlü risk oluşturabilecek unsurların başında Orta Doğu ve Kore yarımadası ile ilgili jeopolitik gelişmeler ve dış ticarette artan korumacı söylemlerin çeşitli dış ticaret müzakerelerine yansıması sayılabileceği kaydedildi. Bunun yanında ABD vergi reformu küresel ekonomik görünüm açısından pozitif bir risk unsuru olarak değerlendirildi.
Başta Fed ve Avrupa Merkez Bankası olmak üzere, gelişmiş ülke
merkez bankaları para politikasında normalleşme adımlarını devam
ettirdi. Söz konusu adımların beklentiler paralelinde gerçekleşmesi
nedeniyle mevcut durumda piyasa tepkisi ılımlı seyretti. Ancak
sıkılaşma eğilimi üzerindeki riskler yukarı yönlü oldu. ABD’de
istikrar kazanan ekonomik canlanma ile birlikte FED, politika
normalleşmesi konusundaki kararlılığını ortaya koydu. Euro Bölgesi
için de büyüme görünümünün güçlenmiş olması nedeniyle Avrupa Merkez
Bankası para politikasının beklentilerden daha önce
sıkılaşabileceği değerlendirildi. Gelişmiş ülkelerde işgücü
piyasasındaki olumlu seyre karşın ücret artışlarının sınırlı
kalması, fiyat artışlarını sınırlamakla birlikte, önümüzdeki
dönemde enflasyon açısından yukarı yönlü risk oluşturdu. Son
dönemde petrol fiyatlarında gözlenen hareketler de küresel
enflasyondaki istikrarlı seyri bozabilecek temel unsurlardan biri
olarak görüldü.
Küresel iktisadi faaliyet ve ticaret hacmindeki olumlu görünümün
yanı sıra küresel risk iştahının sürmesi sayesinde gelişmekte olan
ülkelere yönelen portföy girişleri güçlü seyretti. 2018 yılında,
büyüme görünümündeki olumlu seyrin korunması ve gelişmiş ülke para
politikalarındaki normalleşmenin ılımlı seyretmesi durumunda
portföy girişlerinin süreceği değerlendirildi. Türkiye’ye yönelik
portföy akımları ise özellikle jeopolitik risklere bağlı olarak
dönem dönem dalgalı bir seyir izleyebildi.
Küresel finansal koşulların yanı sıra, yurt içi finansal koşullar da genel olarak iktisadi faaliyeti destekleyici yönde gerçekleşti. Aralık ayı PPK toplantısından bu yana olumsuz haber akışının durması ve TCMB politikalarının da katkısıyla döviz kuru oynaklıkları, piyasa faizleri ve risk primi gibi finansal göstergelerde iyileşme kaydedildi. TCMB’nin para politikasındaki sıkı duruşunu güçlendirmesinin etkisiyle getiri eğrisinin negatif eğimi belirginleşti. 2017 yılı ortalarından itibaren KGF kefaletli kredilerde limitlere yaklaşılması nedeniyle geçmiş yıllar ortalamalarına yakın seviyelerde dengelenmiş görünen kredi büyümesinin toplam talep ve iktisadi faaliyet üzerindeki etkileri yakından takip edildi.
Ek kredi ivmesinin büyümeye verdiği desteğin zayıflaması ve dayanıklı mallara uygulanan vergi teşviklerinin son bulmasıyla yurt içi talepte bir miktar yavaşlama görülmekte ve ekonominin 2017 son çeyreği ile birlikte ana eğilimine yönelmeye başladığı değerlendirildi. 2018 yılında, 2017 yılındaki destekleyici politikaların etkisinin azalacak olmasına ek olarak para politikasındaki sıkı duruş ve OVP kapsamındaki mali tedbirlerin kredi büyümesi ve iktisadi faaliyetteki normalleşmenin ana unsurları olması beklendi. Bununla birlikte, 2018 yılında KGF desteğinin daha sınırlı da olsa devam edecek olması yurt içi talebi destekleyen bir faktör olacak. Önümüzdeki dönemde, turizmde süregelen toparlanmanın, küresel büyüme görünümündeki iyileşmenin ve reel kurun destekleyici seyrinin ihracat kanalıyla büyümeye ve cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesi beklendi. Mevcut görünüm altında, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler, sermaye akımlarının seyri ve jeopolitik gelişmeler iktisadi faaliyet açısından önemli rol oynamaya devam etti. Bu faktörlerden kaynaklanabilecek döviz kuru oynaklıkları, finansal koşulların iktisadi faaliyete verebileceği desteğin zamanlaması ve gücü üzerinde aşağı yönlü risk oluştu.
Enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam etti. Aralık ayında büyük ölçüde baz etkileri ve hava koşullarına bağlı olarak yıllık tüketici enflasyonunu düşürücü yönde rol oynayan gıda ve enerji fiyatları, 2018 yılının ilk çeyreğinde özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarının aşağı ve yukarı yönlü dalgalanmalarından kaynaklı olarak tüketici fiyatları üzerinde belirleyici olabilecek. Ayrıca; petrol fiyatlarındaki gelişmeler de yurt içinde enerji fiyatları üzerinde yukarı yönlü risk oluşturdu. Diğer yandan, birikimli döviz kuru etkileriyle temel mal grubunda enflasyonun yukarı yönlü eğilimini sürdürdüğü, toplam talep koşullarının da bu yükselişi desteklediği izlendi. Hizmet enflasyonundaki yüksek seviyeler de dikkate alındığında çekirdek enflasyon görünümünde henüz belirgin bir iyileşme olmadığı değerlendirildi.
Bu çerçevede Kurul, para politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar verdi ve geç likidite penceresi uygulaması çerçevesinde borç verme faiz oranını yüzde 12,75’te sabit tuttu. TCMB fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecek. Enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecek. Kurul, para politikasını oluştururken orta vadeli enflasyon görünümünü dikkate almakta ve dolayısıyla enflasyonda yıl içinde gözlenmesi beklenen baz etkileri kaynaklı dalgalanmalardan ziyade enflasyonun ana eğilimindeki gelişmelere odaklandı. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecek.
Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler
enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildi.
Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı
ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir
artış gerçekleşmeyeceği varsayıldı. Maliye politikasının söz konusu
çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli
enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası
duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecek.
Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin
olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan
biri oldu. Mali disiplinin sağlamış olduğu alan kullanılarak yakın
dönemde dengeleyici maliye politikası uygulanabildi. Döngü karşıtı
maliye politikası uygulama kapasitesini güçlendirecek yapısal
tedbirler, maliye ve para politikası eşgüdümüne katkıda bulunarak
makroekonomik istikrarı destekleyecek. Bunun yanı sıra,
enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal adımlara
devam edilmesi fiyat istikrarına ve toplumsal refaha olumlu katkıda
bulunacak.