Anasayfa /  Keyifli Haberler

Reklam Yapma

Abone ol
Abone ol 01 Mart 2019 03:32

Reklam Yapma

Genç ve güzel sekreter son günlerde iyice açik saçik giyinmeye baslamis.

Özellikle yürüdügü zaman ortaya çikan görüntü genç patronun aklini çelecek duruma gelmis.

Birgün yine bu ortam olusunca, patron kapiyi kilitlemis ve sekretere karsisindaki koltuga oturmasini söylemis. Sekreter koltuga öyle bir oturmus ki, genç patronun gözleri yuvasindan oynamis. Sekreterin dizlerine koyarak sormus :

– Bu satilik mi?

Sekreter tokati indirmis ve buz gibi öfke dolu bir sesle:

– Elbette hayir. Siz beni ne saniyorsunuz?

Patron hiç istifini bozmamis :

– Eger satmayi düsünmüyorsan reklamini da yapma…



BONUS FIKRA



SENET

Temel yolda yürürken bir senet bulmus.Bakmiş senedin son günü.

Ne yapacağım diye kara kara dü-şünmeye başlamış.

Sonra gitmiş borç toplayıp senedi yatırmış, rahat bir nefes almış.

Aynı şekilde bir gün yürürken yine yerde bir senet görmus, almış bakmış.Yine senedin son günü.

Ama bu ödenecek gi-bi değil, çok fazla miktarda.

Temel hemen sahte pasaport çıkartıp yurt dışına kaçmış.



Ne yer ne içer?



Nasrettin Hoca, köyün birinde vaaz veriyorken. Laf arasında Hazreti İsa nin göğün dördüncü katında olduğunu söyler… Vaazdan hemen sonra, bir kadın Nasrettin Hoca’nın yanına gelmiş :

– Hazreti İsa, orada ne yiyip, ne içmektedir? der

Hoca çok kötü sinirlenir :

-Bak hatun, köyünüze geleli şunca zaman oldu, benim ne yiyip,ne içtiğimi sormadın da, Allah ın peygamberini mi merak edersin!



Osman Amca’nın Mesajı



Osman amca eşiyle hararetli bir tartışma esnasında eşini çok kırmıştır. Gururu incinen kadın memleketine, baba evine dönmüş, aradan epey vakit geçmesine rağmen eve dönecek gibi de değildir…

Cep telefonuyla yaptığı çağırma seanlarından sonuç alamayan Osman amca son çareyi mesaj atmakta bulmuştur ve karısı bir kaç saat içinde kapının önünde bitmiştir.

İşte Osman amcanın mesajı:

Kadınım bu sana son mesajım. Bebelerinen evde oturup ağlarım. Çamaşır, bulaşık tarih yaptı kadınım ben bu işlerden ne anlarım?

Bir tokat salladım değmedi bile, la b*k mu var babanın evinde. Ula ne bilinmez bir avratmışsın, bebelerinen beni mevlam kayırsın.

Arkadaşın Hatçe yan yan bakıveriyo. Üzülme Osman abi deyiveriyo. Bebelerin başını okşayaraktan, kendi düşen ağlamaz deyip gülüveriyo.

Bu gün geliverdi sabahın köründe. Vallaha bir gecelik vardı zillinin üzerinde. Bulaşığa daldı, çamaşırı yıkadı; la kadınım bak göğnüm çok daraldı.

Bebeleri banyoya sokup yıkayıverdi, Osman abi sende gir keseleyim diyiverdi. Bende büğün olmaz yarın diyiverdim, la kadınım sana son bir şans daha verdim.

Sabaha kadar geliyosan gel eve, vallahi gelmezsen büyük tehlike. Hatçe elinde bekliyor kese, vallah keseylen kalsa keşke.



Kendini Fare Zanneden Hasta



Kendisini fare zannettiği için ailesi tarafından bir akıl hastanesine yatırılan adam, birkaç yıllık bir tedavinin ardından; iyice kendine gelmiş.

Doktorlar, artık taburcu etmeyi düşündükleri hasta ile son bir görüşme yaparak, iyileştiğinden emin olmak istemişler. Adama sormuşlar;

─ Söyle bakalım; sen insan mısın, fare misin?

Adam gülümsemiş;

─ Doktor bey, o günleri geride bıraktım. Elbette ki ben bir insanım.

Doktorlar, içleri rahatlayarak;

─ Tamam o zaman, artık burada kalmana gerek kalmadı, demişler ve çıkış belgelerini uzatmışlar.

Birkaç dakika sonra, gruptaki doktorlardan biri bahçeye çıktığında, adamı bir ağacın arkasına saklanır halde görmüş.

─ Ne oldu yahu? Sıkılmadın mı buradan, çıksana, git özgürlüğün tadını çıkar!

─ İyi de doktor bey, orada bir kedi var!

─ Eee, ne olmuş kedi varsa; hani sen artık bir fare olmadığını biliyordun?



Yolculuk



Genç iş adamı uçağa binmek üzere havaalanına gelir ve bilet kontrolü yapılan masaya giderek, elindeki valizleri teslim eder.

Görevli kız;

─ Biletinizi alabilir miyim? der.

Adam biletini verir ve ekler;

─ Biletimden de göreceğiniz gibi New York’a gidiyorum. Ancak, verdiğim yeşil valizin Londra’ya, mavi olanın da Paris’e gitmesini istiyorum.

Görevli kız şaşkınlıkla;

─ Özür dilerim, ancak bunu yapabilmem mümkün değil.

Bunun üzerine genç adam;

─ Bunu duyduğuma çok sevindim. Geçen sene yapmıştınız da!



İki Kere İki



Kayserili bir adam; oğlunun yüzünde üzgün bir ifadeyle okuldan geldiğini görünce sormuş:

─ Hayırdır oğlum ne oldu?

Oğlan:

─ Babacığım matematik dersinde sözlüden zayıf aldım.

─ Neden?

─ Öğretmen “iki kere iki kaç eder?” diye sordu. Ben de “altı eder” dedim.

─ E oğlum biz bunları senle konuştuk. Ben sana anlatmıştım; iki kere iki dört eder. Hadi bilemedin en fazla beş eder. Altı nereden çıktı?..

─ Ben de biliyorum iki kere ikinin dört ettiğini, pazarlık payı bıraktım, ondan altı eder dedim!


Yorumlar