Anasayfa /  Keyifli Haberler

Ne işim var

Abone ol
Abone ol 06 Mart 2019 09:30

Ne işim var

Günün birinde alman,Fransız,İngiliz ve daha bir çok ülkenin zengini aralarına bizim TEMEL`i de alarak gönüllerince eğlenmek için uçakla seyahate çıkmışlar.Eğlence adına her şeyi yapıp bol bol da içki tükettikleri bir an Alman birden uçağın kapısını açıp

-“Bırakın beni,ölmek istiyorum”,Temel sormuş

-“Ulu uşağım hadi süle bakim neden da” Alman

-“Benim annem kötü kadındı yani or…” demiş ve atlamış.

Aradan daha on dakika gedmemişken bakmışlar bu sefer Fransız aynı nidayla kapıyı açıp atlamış.

Temel bir düşünmüş, bir düşünmüş tam atlayacak biri tutmuş,yarım yamalak bir türkceyle

-“Oğlu sen neden yoksa, Temel

-“Yooo “demiş “öyle diil da uşaum” Adam sormuş

-” Peki neden?”

Temel :

-Ula uşağım benim bu kadar or….. çocuğu içinde ne işim var da demiş



BONUS FIKRA



Bir Kötü Birde Ondan Kötü Haber



Doktor hastalarından birini aramış.

Telefonda aralarında şöyle bir diyalog geçmiş:

–Sana bir kötü bir de çok kötü haberim var.

Önce hangisini söylememi istersin demiş.

– İlk önce kötü haberi söyleyin..

– Tahlilleriniz sonucunda maalesef sadece yirmi dört saat ömrünüz kaldı…

– Bu kötü haberse bundan daha kötü ne olabilir ki?!

– Dünden beri size ulaşmaya çalışıyorum, telefonunuz kapalıydı.



Kayserilinin Prensibi



Kayserili bir genç yeni işe başlamış. 1 aylık çalışma sürecinin sonunda ilk maaşını almak için bankamatiğe gittiğinde anlaştıkları maaşın 300 TL üzerinde bir ücret yatırıldığını görmüş. Hiç sesini çıkartmadan, sevinerek maaşı çekmiş. Aradan bir ay daha geçmiş.

Tekrar maaşını çekmeye gitmiş, bakmış bu seferde 150 TL eksik yatmış. Hemen muhasebeye gidip itiraz etmiş. “Neden maaşım eksik yattı” diye.

Bunun üzerine muhasebeci “Neden geçen ay 300 TL fazla para yatırdığımızda itiraz etmediniz de, şimdi eksik yatınca itiraz ediyorsunuz” demiş.

Adam sakince cevap vermiş: “Prensibimdir ilk hatayı her zaman affederim.”



Sandalet





bir adamla karısı mısır’da eski bir çarşıda geziyorlarmış.

ayakkabı satılan bir dükkanın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler. satıcı “çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi se*ste çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler…”

adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş.

adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış.

karısı bir adım geri kaçmış “aman allahım dur dur…” derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,

“sandaletleri ters giydin laaaan!…”

“sandaletleri ters giydin laaaan!…”

“sandaletleri ters giydin laaaan!…”



Teklif



18 yaşındaki kız, annesine iki aydır adet görmediğini söyler.

annesi, çok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider ve sonuçlar kızın hamile olduğunu gösterir.

anne çıldırmıstır, bağırır çağırır ve bunu yapan hangi domuz,bilmek istiyorum der. kız telefon açar ve yarım saat içinde bir ferrari evin önünde durur, içinden hafif kırlaşmıs saçları ve çok pahalı bir elbisenin içinde manyak yakışıklı bir adam iner ve kapıdan içeri girer.

anne baba ve kızla beraber otururlar.





adam; kızınız durumu anlattı, kişisel durumumdan dolayı kızınızla evlenemem, ancak tüm sorumluluğu alıyorum der.

eğer bir kız çocuğu doğarsa annesine; bir ev, bir yazlık villa ve 1 milyon dolarlık bir banka hesabı, eğer bir erkek çocuk olursa; birkaç fabrika ve bir milyon dolarlık bir hesap, eğer ikiz doğarsa her ikisine de 500 bin dolarlık hesap ve bir fabrika vereceğim, der. ancak düşük olursa….

o zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostça adamın omuzuna koyar ve

ne olacak o zaman tekrar yaparsınız evladım…



Check Up



bir şirkette genel müdür olarak çalışan bir adam, eksiksiz bir saglık kontrolunden geçmek üzere doktora gider.

doktor, hastaneye yeni bir bilgisayar sistemi aldıklarını ve bu sistem sayesinde küçük bir idrar tahlili ile “full check up” yapabildigini söyler.

“harika” der bizim genel müdür de, “başlıyalım öyleyse”. doktor, adama bir cam kavanoz vererek idrar için tuvalete gönderir.





bizim adam bir süre sonra, kavanozu dolu olarak geri getirir. doktor, kavanozdaki numuneyi bilgisayara baglı küçük bir konteynere döker.

bilgisayar ilginç sesler çıkartarak çalışır ve bir süre sonra yazıcısından uzunca bir döküm alınır.

doktor yazıcıdan gelen çıkışları uzun süre incelemeye koyulur. adam dayanamayıp sorar: “n’oldu doktor, bir terslik mi var?”

“bilgisayarın verdigi sonuçlara göre,” der doktor, “bir terslik yok, ama tenisten mutevellit sag bileginizde bir kavis oluşmuş.”

“yapmayın doktor” der bizim adam, “ben meşgul bir adamım, ne tenis ne de golf oynarım. bütün bunları yapacak vaktim yok, nasıl olur da sag bilegimde tenis oynamaktan bir kavis oluşur?”

bunun üzerine doktor, bilgisayarın şimdiye kadar hiç yanılmadığını, asla hata yapmayacagını söyler ve “ancak” der, “içinizin rahat etmesini istiyorsanız, bu steril kavanozu yanımıza alıp eve götürün. sabah kalkar kalkmaz da lütfen test için gerekli idrari yapın. sonra, dogruca buraya gelin, sizden ekstra bir ücret almadan testi yineleyelim”.

bizim adam, “tamam” der ve arabasına atlayıp evin yolunu tutar. bilgisayarın koydugu teşhis canını sıktığı için, bilgisayarlara hiddetlenir.

bütün dünyayı bu aptal makinelerin ele geçireceğini düşünür ve hiddeti daha da artar. eve vardıgında, bilgisayarın aklını başına getirmeye karar vermiştir.

arabadan iner inmez, kavanoza biraz idrar yapar ve sonra da arabasının kaputunu açıp karterden bir kaç damla motor yagı alıp kavanozun içine damlatır.

eve girince de olup biteni karısıyla kızına anlatır. onlardan da kavanoza bir miktar idrar yapmalarını ister.

onlar da bizimkinin istegini yerine getirirler. ertesi sabah, bizim genel müdür uyanır uyanmaz eline bir pl*yboy alıp bilgisayar için tasarladıgı son hinligi yapmak üzere, kavanozuyla birlikte tuvalete girer. 15 dakka sonra tuvaletten çıktığında yüzünde mutlu bir gülümseme vardir.

dogruca hastanenin yolunu tutar. doktor, kendisini selamlayıp nasıl oldugunu sorar. yüzünde hin bir gülümseme ile, “iyiyim doktor, iyiyim” der bizim adam.

doktor, bir yandan kavanozdaki numuneyi bilgisayarın konteynerine dökerken bir yandan da, “formunuzda gözüküyorsunuz bu sabah” der.

az sonra bilgisayar yeniden tuhaf sesler çıkarmaya başlar. birkaç dakika sonra da uzunca bir kagıt çıkısı gelir yazıcıdan.

doktor, bilgisayardan gelen belgeyi titizlikle incelerken, bizim adam “bakalım senin bilgisayar bugun ne diyor doktor?” der, sinsi sinsi gülümseyerek. “himm…” der doktor,

“bilgisayarımıza göre, arabanızın yag degişim zamanı gelmiş, kızınız hamile, karınız da bel sogukluğuna tutulmuş. ayrıca, tuvaletlere girerken yanınıza böyle ha bire pl*yboy almaya devam ederseniz, bileginizdeki kavis daha da kötüye gidecek!”.












Yorumlar