İstem Dışı Hareket
Abone olBir gün okulda öğretmen öğrencilerine sorar ;
– Vücudumuzda istem dışı hareket eden şeye ne ad verilir ?
Bir ögrenci parmak kaldırır ve “TİK” der
– Öğretmen aferin senin adın ney bakalım.
– Öğrenci sakin bir şekilde “TÜLEYMAN” hocam.
BONUS FIKRA
Mühendis
Kariyeri için iş arayan bir mühendis gazetede ilan
görür. Metod ve zaman etüdünde tecrübeli mühendis aranmaktadır.
Kendisi için iyi bir fırsat olduğunu anlayan mühendis başvuru yapar
ve iş görüşmesine çağrılır. Görüşmeye gitmeden firmanın internet
sitesine girerek bilgi toplar ve 1000 personelin çalıştığını
öğrenir. İş görüşmesini patron yapmaktadır. Mühendis bu işlerin %10
daha az personelle yapılabileceğini, artan personelin ise işten
atılmadan yeni proje yatırımlarında istihdam edileceğini anlatarak
puan toplama niyetindedir ve bunu müstakbel patronuna anlatmaya
çalışır. Patronun cevabı kısa ve nettir:
– Ben zaten sen gelmeden 400 kişinin işine son verdim. Senin
görevin bu kadar personelle aynı ürünü çıkarmaktır.
BONUS FIKRA
Avukat, müvekkiline telgraf çekti: “Basınız sağolsun. Karınızın
gömülmesini mi, mumyalanmasını mi, yoksa yakılmasını mi
sağlayalım?”
Ertesi gün şok cevap geldi: Emin olmak için üçü de yapılsın.”
Tilki ve Kurt
tilki ormanda gezmektedir. bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür. açtır ama şüphelenir kontrol etmeye başlar ve görür ki bu bir tuzak. geyik budu bir iple bombaya bağlıdır. epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi. tilkiye sorar:
-ne yapıyorsun dostum?
-hiç yatıyorum
-burada bir but var
-evet var
-neden yemedin?
tilki sakince cevap verir:
-bu gün orucum
kurt kendinden emin:
-ben yiyeyim o zaman
tilki:
-buyur afiyet olsun
kurt buta uzanır uzanmaz bir patlama, ortalık toz duman, kurt yaralı, hareketsiz, 10 metre uzakta, perişan halde yatarken tilki sakince budu yemeye başlar.
bunu gören kurt:
-lan şerefsiz hanı oruçtun?
tilki pişkin pişkin:
-biraz önce top patladı duymadın mı?
Uçak Düşerse
Bir uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış:
“Uçak düşmek üzere. Tüm yolculara atlamalarını söyleyin. Şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek!”
Böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zor. Hosteslerden en
akıllısı düşünmüş taşınmış, herkese uygun bir dille anlatılırsa
uçaktan atlamalarını sağlayabileceklerine karar vermiş. İlk olarak
Amerikalı kafilenin yanına gitmiş ve “Sayın yolcularımız, üzerinde
bulunduğumuz alan Japonlar’ın araştırma laboratuarlarıyla kaplı.
Eğer oraya ulaşırsanız tüm Japon teknolojisi sırlarını
kaparsınız!”. Bunun üzerine bütün Amerikalılar koşarak çıkışa
gitmişler ve atlamışlar.
Hostes bu sefer İngilizlere yönelmiş. “Sayın yolcularımız, şu anda
dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz. Hemen el
koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!” demiş. Tüm İngilizler
hevesle atlamışlar.
Sıra Fransızlar’a gelmiş. “Bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum. Rica etsem uçaktan atlar mısınız? Şimdiden teşekkür ederim” demiş. Fransızlar “tabii, mersi!” diyerek sırayla atlamışlar.
Hostes, sıra Almanlara geldiğinde “Atlayın aşağı çabuk!” diye bağırmış. Alman kafile “Heil!” diyerek atlamış.
Sonunda sıra Türklere gelmiş. Hostes yandan yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş: Siz var ya… Buradan hayatta atlayamazsınız.
Nasıl Öldü?
Temel’in babası vefat eder.
Cenazeye gelen bir aile dostu Temel’e sorar:
Nasıl oldu?
Cevap: 30.kattan aşağıya düştü.
Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş.
Temel: Yok yok öyle ölmedi. tam yere düşecekken manavın tentesine
çarpıp tekrar yükseldi.
Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman.
Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına.
Adam: Demek çatıya çarpıp öldü.
Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti.
Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman. Temel: Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı.
Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık. Temel: Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye.
Adam: Orda mı öldü? Temel: Yooo. Ordanda yine kasaba.
En sonunda bunalan adam Temel’e bağırarak sordu:
Ulan nasıl öldü bu adam?
Temel: “Baktık durmuyo. Vurduk!”
Geçmiş
– iyi ki düğünümüzü belçika’da yapalım demişsin goncagül
– güzel oldu, değil mi muhittin?
– evet canım, herkes dışarda evleniyor, bizim neyimiz eksik?
– beni kırmadığın için teşekkür ederim.
– sen istersin de ben yapmam mı bitanem?
– muhittin, sana geçmişimle ilgili bir şey anlatmak istiyorum.
– önce duvağını çözseydik goncagülüm.
– çözeriz, dur bi… çok önemli bu.
– e, ama sırası mı şimdi? neyse, anlat bari.
– ben küçükken tec*vüze uğradım.
– çok üzüldüm bebeğim. ama şu an kendini iyi hissediyorsan
önemli değil.
– şimdi iyiyim de bunları bilmen lazım.
– yakınlarından biri tarafından mı?…
– yok, bi bakkal vardı bizim mahallede…
– bakkal mı?
– evet. elma şekeri satıyordu, güzel çikolatalar filan.
– eee?
– işte, bi gün bana, tarık depoya gelsene dedi.
– tarık kim?
– anlatacağım bi tanem, sakin ol bi.