Anasayfa /  Dünya

İsrail-Filistin sorununun kökenleri nereye dayanıyor?

Hamas'ın askeri kolunun İsrail'e karşı başlattığını ilan ettiği operasyonun ardından İsrail-Filistin sorununun tarihsel kökenleri tekrar göz önüne alındı. Bu durum, İsrail-Filistin sorununun nasıl başladığına dair yeniden düşünmemize neden oldu.

Abone ol
Abone ol 07 Ekim 2023 18:50

Hamas'ın askeri kolunun İsrail'e karşı başlattığını ilan ettiği operasyonun ardından İsrail-Filistin sorununun tarihsel kökenleri tekrar göz önüne alındı. Bu durum, İsrail-Filistin sorununun nasıl başladığına dair yeniden düşünmemize neden oldu.

Dünya, Gazze ve Filistin arasındaki gerginliği tartışıyor. Gazze Şeridi'ni kontrol eden Hamas, İsrail'e karşı "Aksa Tufanı Operasyonu"nun başladığını açıkladı. Gazze'den atılan roketler, İsrail'in farklı bölgelerini hedef aldı. İsrail Savunma Kuvvetleri, saldırılara karşılık olarak savaş durumu ilan etti.

İSRAİL-FİLİSTİN SORUNUNUN KÖKENİ NASIL OLUŞTU?

İsrail-Filistin sorununun temelleri, Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemde atıldı. Filistin topraklarındaki Yahudi nüfusu bu dönemde hızla arttı ve bölgenin demografik yapısı önemli ölçüde değişti. Yahudi göçleri, Filistin'e olan ilgiyi 1880'lerden itibaren artırmıştı.

Bu göçler, Yahudi cemaatinin dini inançlarına dayanıyordu ve "Aliyah" olarak adlandırılıyordu, bu kelime "yükselmek" veya "yukarı çıkmak" anlamına gelir. Bu göç dalgaları şu şekilde sınıflandırılabilir: 1882-1903 Birinci Aliyah, 1904-1914 İkinci Aliyah, 1919-1923 Üçüncü Aliyah, 1924-1928 Dördüncü Aliyah ve 1929-1939 Beşinci Aliyah.

İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından, 1948-1951 yılları arasında da Filistin'e yönelik Yahudi göçleri hız kazandı. Bu göçler, on binlerce Yahudi'nin bu topraklara yerleşmesine neden oldu.

Göç eden Yahudiler, 1920'de Haganah terör örgütünü, 1931'de ise Irgun Z'vai Leumi örgütünü kurarak İsrail devletinin kuruluşuna yol açan bir zemin oluşturdular. Bu süreçte Yahudi ve Filistinli arasındaki çatışmalar başladı. 1920 Nisan ve 1921 Mayıs aylarındaki olaylarda birçok ölü ve yaralı vardı, hem Yahudi hem de Arap topluluklarından kayıplar yaşandı.

1936'da başlayan olaylar ve grevler ise 1939'a kadar devam etti. 1946'da, Irgun terör örgütü Kral David Oteli'ne yönelik bir bombalı saldırı düzenledi ve bu saldırıda 41 Arap, 28 İngiliz, 17 Yahudi, 2 Ermeni, 1 Rus, 1 Mısırlı ve 1 Yunan olmak üzere toplam 91 kişi yaşamını yitirdi.

Bu bağlamda, önemli bir dönüm noktası olan Deyr Yasin katliamı, 9 Nisan 1948'de Kudüs'ün batısında bulunan Deyr Yasin köyüne Avraham Stern liderliğindeki Lehi (Stern) ve Menahem Begin liderliğindeki Irgun örgütlerinin militanları tarafından gerçekleştirilen bir baskındır. Bu saldırı aynı zamanda Palmah ve Haganah gibi diğer terör örgütleri tarafından da desteklendi. Saldırı sonucunda 254 sivil Filistinli öldürüldü. Bu trajik olayın kurbanları arasında birçok çocuk ve 25 hamile kadın da bulunmaktaydı.

Bu süreçte, bazı kadınlara cinsel saldırılar gerçekleşti, bazı hamile kadınların karınları kesildi ve insanlar ağaçlara bağlanarak yakıldı. Bu korkunç olaylar, görgü tanıkları tarafından İngiliz otoritelerine bildirildi, ancak olayların soruşturulması sırasında bazı Yahudi din adamları da tepki gösterdiler.

Menahem Begin, bu saldırının bir faili olarak yıllar sonra "Bu eylemi gerçekleştirmeseydik, İsrail olmayacaktı" şeklinde bir açıklama yapmıştır.

NEKBE GÜNÜ

İsrail'in kuruluşunun hemen ardından gelen 15 Mayıs, Filistinliler tarafından Nekbe Günü olarak adlandırılır, yani Büyük Felaket. 1948 savaşı sonrasında, İsrail işgal ettiği bölgeleri genişletti ve birçok Filistinliyi zorla göç etmek zorunda bıraktı.

Bu göç, işkence, tecavüz ve katliam korkuları gibi sebeplerle gerçekleşti. İsrail kaynaklarına göre 500 bin, Arap kaynaklarına göre 900 bin, Birleşmiş Milletler'e (BM) göre ise 726 bin Filistinli bu süreçte göç etmek zorunda kaldı. Bu sayılar, o dönemdeki Filistin nüfusunun yaklaşık yüzde 65-70'ine denk gelmektedir.

Aynı dönemde, 675 köy ve kasaba gibi Filistinli yerleşimleri ortadan kaldırıldı. Göç eden Filistinliler, mülteci kamplarında zorlu yaşam koşullarıyla mücadele etmek zorunda kaldılar. BM, bu duruma karşı 1948 tarihli 194 sayılı kararıyla, göç eden Filistinlilere geri dönme hakkı tanınması gerektiğini belirtti.

NASKA SONRASI SÜREÇ

5 Haziran, 1967 Savaşı'nın başladığı tarihtir ve Filistinliler tarafından Naksa (Gerileme) günü olarak adlandırılır. Bu savaşın sonuçları yeni bir göç dalgası tetikledi ve hatta 1967'de göç eden insanlar bir kez daha yerlerinden olmak zorunda kaldılar. Göç eden Filistinlilerin sayısı yaklaşık 500 bin kişi olarak ifade ediliyor.

Ancak bu tarihten sonra dikkat çeken önemli bir nokta, hızla yeni Yahudi yerleşimlerinin inşa edilmesidir. 1967'den bu yana özellikle Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da 250'den fazla yeni yerleşim yeri oluşturuldu. Bu yeni işgal edilen bölgelere yaklaşık 650 bin Yahudi yerleştirildi. İsrail'in yeni yerleşim politikaları ve projeleri, bu süreç boyunca devam etti.

ŞİDDETİN ÖTEKİ YÜZÜ: DUVAR

Filistinli sivillere yönelik hem bir şiddet aracı hem de bir sembol olarak kabul edilen bir diğer etken, İsrail tarafından Filistin bölgelerinin çevresine inşa edilen duvardır. Başlangıçta 720 kilometre olarak planlanan bu duvarın yaklaşık 500 kilometresi tamamlanmış durumda.

Duvar, Filistin topraklarını yüzde 9,4 oranında daraltmış ve yaklaşık üç milyon Filistinlinin yaşam koşullarını zorlaştırmıştır. Bu süreçte bin 200'den fazla Filistinli sivil hayatını kaybetti, 130 binden fazlası yaralandı, 2 bin 500 ev yıkıldı ve 20 binden fazla Filistinli hapse atıldı.

İkinci İntifada dönemi olarak bilinen 2000-2005 yılları arasındaki süreçte ise 4 bin 412 Filistinli hayatını kaybetti, 48 bin 322 Filistinli yaralandı ve binlerce Filistinli evi yıkıldı.

 

Etiketler Filistin İsrail
Yorumlar