Hem okuyorlar hem de organik ürün üretiyorlar
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesinin Uygulama Alanında Bulunan Tarlalara Domates, Biber, Patlıcan, Domates, Fasulye, Kabak, Mısır, Börülce Gibi Bir Çok Sebze Eken Ve Meyve Diken Öğrenciler, Ektikleri Organik Ürünlerin Hasadını Da Kendileri Yapıyor. Hem Ders Gören Öğrenciler, Aynı Zamanda Organik Sebze Üreterek Organik Tarımı Canlandırmayı Hedefliyor.
Abone olBursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesinde öğrenim gören
öğrenciler hem okuyor hem de organik tarım ürünleri yetiştiriyor.
Prof. Dr. İbrahim Ak, organik tarıma yeterli destek verilmezse,
hastalıklardaki artış sebebiyle ilaç ve tedavi giderleri için daha
fazla bedel ödemek zorunda kalınabileceğini söyledi.
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesinin uygulama alanında
bulunan tarlalara domates, biber, patlıcan, domates, fasulye,
kabak, mısır, börülce gibi bir çok sebze eken ve meyve yetiştiren
öğrenciler, ektikleri organik ürünlerin hasadını da kendileri
yapıyor. Ders gören öğrenciler, aynı zamanda organik sebze üreterek
organik tarımı canlandırmayı hedefliyor. Öğrencilerin ektiği
organik sebzeler ise toplanıp üniversitenin satış ofisinde
tüketicilere sunuluyor.
Üniversitede 3 bin dekarlık tarım alanı bulunduğunu belirten
Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Organik Tarım Birimi
Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak, "Burası ziraat fakültesinin organik
tarım ve ekolojik tarım için eğitim ve uygulama alanıdır. 20 yıldır
organik tarım çalışmalarımızı bu alanda yürütüyoruz. Organik veya
ekolojik tarım genellikle hastalık ve zararlılara daha dayanıklı
yerli tohumların tercih edildiği, hiç bir kimyevi ilaç veya
gübrenin kullanılmadığı bir tarım şeklidir. Yani üretim yaparken
hem çevreyi, hem de insan sağlığını koruma hedefi olan
sürdürülebilir bir tarım yöntemidir. Binlerce yıllık doğal
seleksiyonla bugüne ulaşmış bitki ve hayvan gen kaynaklarının
korunması ve kullanılması öncelikli hedefimizdir" diye
konuştu.
Organik tarımda öncelikle arazinin organik tarıma uygun olup
olmadığına bakılması gerektiğini belirten Prof. Dr. İbrahim Ak,
"Yani toprak ve sulama suyunun temiz olması, çevrede o alanı
kirletici herhangi bir kaynağın olmaması gerekiyor. Bu konuda Tarım
ve Orman Bakanlığının izin verdiği kontrol ve sertifika kuruluşları
var. Kontrol ve sertifika kuruluşları organik tarım yapılacak alanı
ziyaret ederek, organik tarıma elverişli olup olmadığına karar
vermektedir. Söz konusu alan organik tarıma uygunsa o işletmeyi
geçiş sürecine almakta, geçiş sürecini başarılı bir şekilde
tamamlayan üreticiye organik tarım sertifikası vermektedir. Organik
tarım yapılacak alanın mevcut durumu, üretilmesi gereken bitkilerin
tek yıllık veya çok yıllık oluşuna göre geçiş süreci değişmektedir.
Uludağ Üniversitesinde yaklaşık 5 dekarlık alanı organik meyve
bahçesi olarak değerlendirilirken, yaklaşık 3 dekarlık bir alanda
da yazlık ve kışlık organik sebze üretimi yapılmaktadır. Ayrıca
yaklaşık 65 dekarlık bir alanda da organik mısır, nohut, buğday,
ayçiçeği ve yonca yetiştirilmektedir. Organik üretim alanında
üretim yanında öğrencilere eğitim ve uygulama da yaptırılmaktadır.
Ziraat fakültesi olarak yılda bir veya 2 kez organik tarım eğitimi
verilmektedir. 5 gün süren organik tarım eğitimlerinde
üniversitemizin ilgili fakültelerinde, Tarım ve Orman
Bakanlığından, sivil toplum örgütlerinden, kontrol ve sertifika
kuruluşlarından organik tarım konusunda uzman 25 öğretim elemanı
görev almaktadır. Bu sene 30 Eylül - 4 Ekim tarihleri arasında
düzenlenecek eğitime Türkiye’nin farklı yörelerinden herkes
katılabilmektedir. Organik tarım eğitim ve uygulama alanında 25’in
üzerinde sebze, 15’in üzerinde meyve çeşidi ile organik üretim
yapılmakta, üretilen ürün çeşidi her geçen gün artmaktadır.
Önümüzdeki yıllarda organik tarıma hayvanî üretimin de dahil
edilmesi hedeflenmektedir. Çünkü organik tarım, nebati ve hayvani
üretimin birlikte yapılması gereken kapalı bir tarım yöntemidir.
Organik tarım alanımızda üretilmek üzere ülkemizin farklı
yörelerinden tohum desteğinde bulunulurken, ürettiğimiz bitkilerin
tohumlarının bir bölümü de öğrencilerimizle paylaşılmaktadır"
dedi.
Sabah günlük olarak toplanan sebzelerin taze bir şekilde
üniversitenin satış biriminde vatandaşlara sunulduğunu, ancak
üretimin çok olmadığı için kısa sürede tükendiğini belirten İbrahim
Ak, maksatlarının daha çok üretmekten ziyade organik tarım
konusunda üretici ve tüketiciyi bilinçlendirmek olduğunu söyledi.
Ak, "Türkiye’de organik tarımın geçmişi 1984 yılına dayanmaktadır.
Geçen dönem içerisinde organik bitkisel üretimde önemli gelişmeler
sağlandı. İlk yıllar üretilen ürünlerin tamamına yakını başta
Almanya, Amerika ve Japonya gibi ülkelere ihraç edildi. Ancak daha
sonraki yıllarda iç tüketimde de bir artış gözlendi. Ancak tüketici
bilinci ve alım gücünün düşük olması, hayvani ürünlerin ihracatına
ilişkin sıkıntılar sebebiyle organik bitkisel üretimde sağlanan
gelişme organik hayvani üretimde sağlanamadı. Uludağ Üniversitesi
Ziraat Fakültesi olarak yaklaşık 20 yıldır organik tarım konusunda
eğitim, araştırma ve üretim faaliyetlerinde bulunuyoruz. Organik
üretim alanında Kayapa göletinden gelen sulama suyu ve Ziraat
Fakültesi Koyunculuk İşletmesinden elde edilen gübre dışında başka
bir girdi kullanılmamaktadır. Organik üretim alanından elde edilen
bitkisel atıklar ise kompost yapılarak tekrar organik üretimde
değerlendirilmektedir. Hiç bir fenni ilaç ve gübre kullanmadan
üretim yapılmaktadır. Organik tarım gelişmiş ülkelerde yüzde 20,
memleketimizde ise yüzde 2’dir. Türkiye’de organik ürünlerin üretim
ve tüketimdeki payı artırılmalıdır. Yoksa organik tarıma
vermediğimiz destekten çok daha fazlasını kirlenen doğa ve çevre
ile sağlığa harcamak zorunda kalırız. Özellikle hamileler, bebekler
ve hastaların organik ürünlerle beslenmesi hayati önem
taşımaktadır. Organik ürünleri üreterek doğayı ve çevreyi,
tüketerek de sağlığımızı korumalıyız" diye konuştu.
Bakarak veya tadarak bir ürünün organik ürün olduğunu anlamanın
kolay olmadığını belirten Ak, "Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından
yetkilendirilen kontrol ve sertifika kuruluşlarının denetim ve
onayından geçen ve organik logosu bulunan ürünler organik
ürünlerdir. Organik ürün logosu taşımayan hiç bir ürünün organik
ürün olduğunu bilemeyiz. Maalesef semt pazarlarında veya yol
kenarlarında organik olmayan birçok ürün organik ürün olarak
satılmakta, tüketiciler kandırılırken, üretici haksız rekabet
sebebiyle zarar görmektedir. Bu sebeple haksız rekabetin önlenmesi
ve tüketici güveninin sağlanması için kontrol ve denetimler son
derece önemlidir. Halen fakültemizin yaklaşık 3 bin dekarlık
alanının sadece 70 dekarında organik ürün üretimi yapıyoruz.
Dileriz ki fakültemizde daha fazla alanda organik tarım yapılsın"
şeklinde konuştu.