Anasayfa /  Yerel

Gözyaşı kanal tıkanıklığına dikkat

Doç.dr. Barış Yeniad, Gözde Sulanmanın, İltihaplanma, Gözyaşı Kesesi Bölgesinde Şişlik, Apse Gibi Belirtilerle Ortaya Çikan Gözyaşı Kanal Tıkanıklığının Göz Sağlığını Tehdit Eden Hastalıkların Başında Geldiğini Söyledi.

Abone ol
Abone ol 17 Ekim 2019 12:42

Doç.Dr. Barış Yeniad, gözde sulanmanın, iltihaplanma, gözyaşı
kesesi bölgesinde şişlik, apse gibi belirtilerle ortaya çıkan
gözyaşı kanal tıkanıklığının göz sağlığını tehdit eden
hastalıkların başında geldiğini söyledi.


Göz Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Barış Yeniad, gözyaşının göz
için hayati öneme sahip olduğunu ve net görmemizde payının büyük
olduğunu ifade ederek, “ Gözyaşımız, gözyaşı bezinde üretilir. Alt
ve üst göz kapaklarının iç kısmında bulunan punktum adı verilen
delikler aracılığı ile gözyaşı kanalına ve burun içine akar. Bu
kanalın kısmi veya tam tıkanıklığında, gözyaşı kanala akamadığından
normalinden fazla gözyaşı oluşur ve gözde sulanma şikayetleri
meydan gelir” dedi.


Gözyaşı kanal tıkanıklığının, doğumsal veya sonra meydana
gelebildiğini kaydeden Doç.Dr. Yeniad, “Doğumsal olan gözyaşı kanal
tıkanıklıklarının en büyük sebebi doğumda kaybolması gereken zarın
(Hasner valvi) kaybolmayıp kanalda geçişi engellemesidir. Yeni
doğan bebeklerin yüzde 5’inde bu durum görülebilir. Erişkinlerdeki
tıkanıklığın ise belli bir sebebi olmamasına karşın, anatomik yapı
nedeni ile hastaların yaklaşık yüzde 75’i kadındır. Daha önce burun
ameliyatı geçirmiş, burun bölgesine darbe almış, sık sık göz
iltihabı geçiren kişilerde tıkanıklık daha sık meydana
gelebilmektedir. Tıkanıklık tek taraflı veya iki gözde birden
görülebilir” diye konuştu.


Gözyaşı kanal tıkanıklığında en sık sulanma, çapaklanma, gözde
kızarıklık, sabah kalkıldığında göz kapaklarında yapışıklık
görüldüğünü belirten Dr. Yeniad, “Bu şikayetlerin temel sebebi
oluşan gözyaşının gözyaşı kesesinde birikerek infeksiyona neden
olmasıdır. Özellikle çapaklanmanın olmadığı sadece gözde sulanma
şikayeti olan hastalarda kanalın başlangıç kısmında tıkanıklık
olabileceği unutulmamalıdır. Bunun önemi ise kanalın farklı
yerlerindeki tıkanıklıklara göre tedavinin değişmesidir.
Erişkinlerde ileri derecede olan infeksiyonlarda gözün etrafında
şişme ( preseptal selülit), kese hizasında basmakla iltihap
boşalması gibi durumlar görülebilir. Doğuştan olan gözyaşı kanal
tıkanıklıklarında öncelikle ilaçlar ile infeksiyonun önlenmesi
gerekmektedir. İnfeksiyon iyileştirildikten sonra öncelikle bebek
9-12 aylık olana kadar masaj ile tedavi ilk seçenektir. Bu tedavi
ile doğumsal kanal tıkanıklıklarının yüzde 90’ı açılır. Bebek 1
yaşına geldiğinde kanal halen tıkalı ise yapılması gereken
sondalama işlemidir. Bu işlem, hafif bir narkoz altında özel
aletler kullanılarak zarın delinmesi ve kanalın açılmasıdır.
Başarısızlık halinde bu işlem bir kez daha tekrarlanabilir. İki kez
yapılmasına rağmen tıkanıklık devam ediyorsa yapılması gereken
silikon entübasyondur. Bu işlemde gözyaşı kanalına özel bir silikon
tüp yerleştirilir, 2-3 ay sonra tüp alınır. İlk 4-5 yaşta bu
tedaviler ile düzelmeyen hastalarda son çare olarak ameliyat ile
yeni bir kanal oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.


Yetişkin hastalarda görülen gözyaşı kanal tıkanıklıklarının ise
tek tedavisinin dakriyosistorinostomi adı verilen cerrahi işlem ile
yeni bir kanalın oluşturulması olduğunu vurgulayan Dr. Yeniad, “Bu
işlem genel anestezi altında yapılır ve yaklaşık 30-45 dakika
sürer. Burun ile gözün birleştiği bölgeden mikro kesi ile yapılan
bu cerrahinin başarı oranı yüzde 90’nın üzerindedir. Hasta aynı gün
evine gidebilir. Maalesef laser veya burun yolu ile yapılan
girişimlerde başarı şansı daha düşüktür” açıklamalarında
bulundu.


Yorumlar