Anasayfa /  Spor

Erdoğan'dan spor gündemine dair önemli açıklamalar CANLI İZLE

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rıdvan Dilmen ve Murat Kosova'nın konuğu olarak Yüzde 100 Futbol Özel programında konuşuyor. Erdoğan "Şu anda yasa neyi emrediyorsa, neye amirse, bütün kulüpler onu yapıyor. Bu yürüyen bir süreç. 2019'dan sonrasıya yönelik Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tüm kulüplerle oturup masaya yatırmalı ve bundan sonraki süreci nasıl sürdürelim, yürütelim konusunda durmalarında fayda var" edi,

Abone ol
Abone ol 12 Kasım 2017 20:58

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV Spor'da Rıdvan Dilmen ve Murat Kosova'nın sorularını yanıtlıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinden satırbaşları şu şekilde:

Benim 15 yaşımda başlayan futbolla ilişkim, sürekli olarak bir sevgiyle, ardından Kasımpaşa Kaptanpaşa Mahallesi’nde futbol serüvenimiz kağıttan futbol topu yapıp oynardık. Mahalle takımında oynamaya başladık. Orada çabuk yükseldik.

14 yaşında başlayan o süreç amatör kümeye çıkışı getirdi. Mahalle takımında Nevruz Şerif ve takım kaptanımız olan Feti Ağabeyimiz vardı. Nevruz Bey daha sonra Fenerbahçe’ye ve Şekerspor’a gitti. Feti Bey, Camialtı’nda oynuyordu. Onlar Camialtı’nda oynarken Erokspor’dayım. Forvet oynuyorum. Gole çok yakınım. Kendiler orada oynarken beni Camialtı’na tavsiye ettiler. Camialtı da o dönemde sürekli başa oynayan bir amatör kulüptü.

"7 YIL FORVET OYNADIM"

Oradan Camialtı’na amatör kümeye geçerek 7 yıl orada forvet oynadım. Hem de okuyorum. Camialtı’nda oynarken İstanbul Amatör Karması’na seçildim. Gökmen ile Yasin’in kardeşleri Doğan da bizim amatör karmanın kalecisiydi. Ali Sami Yen’in o zamanlar çimleri tam budanmış değildi. Çimi vardı. Çünkü sonraları çim mim görmek mümkün değildi; Ali Sami Yen o hale düştü. Orada amatör karmasına seçildik. Yasin Özdenak ve Gökmen Özdenak'ın kardeşleri Doğan da bizim amatör karmamızda kaleciydi.

"BİR KERE KIRMIZI KART GÖRDÜM"

Kariyerim boyunca sadece bir kez kırmızı kart gördüm. O kartı da Anadolu Hisarı Stadı'nda görmüştüm. O gün Yıldız'la oynuyorduk. Takım kaptanı olarak hakeme itiraz ettim, çıkardı bana kırmızıyı gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yabancı sayısı açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yabancı sayısı hakkında açıklamada bulundu. 

NTV Spor'da konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yabancı sınırlaması hakkında yaptığı açıklamada, “Şu an yasa neyi gerektiriyorsa kulüplerimiz onu yapıyor. Futbol kulüplerimiz futbolcuyu ne için hazırlar? Milli takım için hazırlar. Bir kere hazırlanabilmesi için oyun süresinin fazla olması lazım. Ne kadar fazla süre alırsa milli takıma adaylık noktasında da şansı artacaktır. Bizim en güçlü takımlarımızda istikbal vadeden futbolcularımız olmazsa, oradaki şans yüzdemiz eksilir. Biz yurt dışında oynayan futbolcuları almak suretiyle takım oluşturmaya çalışıyoruz. Dünya'da da marka futbolcular seyirci çekebilmek için transfer yapmak suretiyle ciddi rakamları harcıyorlar. Benzer bir şey bizde de var. Diyelim ki 2019'a kadar anlaşmalar yapılmış. Bu anlaşmalar yapıldığına göre bunun üzerinde spekülasyon yapmaya gerek yok. He 2019'dan sonrası için federasyon tüm kulüplerle oturup masaya yatırmalı. Peki yabancı futbolcu olmasın mı? Hiç olmasın mantığı yanlış bir kere. Onların da bize katacağı çok şey var. Bir de tribünlere hareket, renklilik getirecektir” dedi.

İŞTE PROGRAM AYRINTILARI

Murat Kosova: Herhalde politik hayata atıldığınızdan beri spor hayatınız, programınızdan hiç eksik olmadı. Biz de futbol sevgisinin kaynaklandığı günlerle başlayalım. Futbol sevgisi, spor sevgisi sizde nasıl başladı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Benim 15 yaşımda başlayan futbolla ilişkim, sürekli olarak bir sevgiyle, ardından Kasımpaşa Kaptanpaşa Mahallesi’nde futbol serüvenimiz kağıttan futbol topu yapıp oynardık. Mahalle takımında oynamaya başladık. Orada çabuk yükseldik. 14 yaşında başlayan o süreç amatör kümeye çıkışı getirdi. Mahalle takımında Nevruz Şerif ve takım kaptanımız olan Feti Ağabeyimiz vardı. Nevruz Bey daha sonra Fenerbahçe’ye ve Şekerspor’a gitti. Feti Bey, Camialtı’nda oynuyordu. Onlar Camialtı’nda oynarken Erokspor’dayım. Forvet oynuyorum. Gole çok yakınım. Kendiler orada oynarken beni Camialtı’na tavsiye ettiler. Camialtı da o dönemde sürekli başa oynayan bir amatör kulüptü.

Rıdvan Dilmen: Yeni kuşak pek bilmez. Eskiden, hatta benden bir önceki nesile kadar Türkiye’de iki lig vardı. Biri şu andaki bilinen Süper Lig, bir de 2. Lig. Altta bugünkü 2.Lig, 3.Lig yoktu. O zamanlar İstanbul Birinci Amatör Küme, bugünün Süper Ligi’ne yakın.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: O zaman amatör kümeyi herkes gelir izlerdi. Birinci Lig teknik direktörleri özellikle İstanbul Şampiyonası’nı muhakkak takip ederlerdi.

Rıdvan Dilmen: Her hafta gazetelerde haftanın futbolcusu, karmaları yapılırdı. Kemal Belgin gelir yazardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Evet. Attila Gökçe de... Onlar gelir, yıldızlar falan verirdi. Gazetelerde onlar hep o şekilde çıkardı. Amatör kümenin o kadroları oradan hep takip edilirdi. Sizler de ne kadar yıldız almışsınız, durum nedir, ne değildir. Altta yorumlar da var. Şimdiki gibi değil. Şimdi amatör küme takımlarına yer kalmıyor ki... Bundan dolayı tabii heyecan dolu bir süreçti. Erokspor mahalle takımımızdı ama iyi bir takımdı. Amatör kümeden dediğim gibi Feti Ağbi gibi, Nevruz Şerif gibi amatör kümede sivrilmiş büyüklerimiz mahalle takımımızda beraber oynadığımız ekipti. Oradan Camialtı’na amatör kümeye geçerek 7 yıl orada forvet oynadım. Hem de okuyorum. Camialtı’nda oynarken İstanbul Amatör Karması’na seçildim. Gökmen ile Yasin’in kardeşleri Doğan da bizim amatör karmanın kalecisiydi. Ali Sami Yen o zamanlar çimleri tam budanmış değildi. Çimi vardı. Çünkü sonraları çim mim görmek mümkün değildi; Ali Sami Yen o hale düştü. Orada amatör karmasına seçildik. Bir süre orada kaldık. 7 senelik süreçten sonra da İETT’ye transfer oldum. İETT’ye transfer olmak bizim için ayrı bir imkandı. Hem iş imkanı doğdu hem de İETT de sürekli zirveyi zorlayan bir takımdı. Orada da 7 yıl oynadım. Bunun da beş yılı hep grup şampiyonluğuyla, İstanbul Şampiyonası ve İstanbul Şampiyonluğu ile geçti. Bizim takım da çok iyi bir takımdı. Orada da malum Oğuz var. Sonra Fenerbahçe falan da yaptı. Bizim takım da devamlı grup şampiyonu olan, İstanbul Şampiyonası’nı zorlayan bir takım. Böyle bir süreci de orada yaşadık. Tabii bir de İETT’de takım kaptanlığım da oldu. İETT’deki bu heyecan daha da farklıydı. Herhangi bir farklı, olumsuz alışkanlıkları olmayan bir takım. O zaman Vefa falan hep toprak saha. Çim saha yok. Nerelerde oynuyorduk? Mesela Şeref Stadı, toprak saha. O zaman duşlar bile aman yarabbi! Nasıl duşlar olduğu malum. Karagümrük diye bilinen Vefa Stadı’ydı. Zeytinburnu sınırları içerisinde Bozkurt Stadı vardı. Orası da tamamen toprak. Alibeyköy var, gene toprak. Düştüğün zaman, zımpara gibi derinizi alıp götürüyor. Paşabahçe vardı. Buralarda geçti futbolculuğumuz. Ali Sami Yen çimdir diye düşünürken orası da zamanla kaybetti çimini... Böyle bir süreçte 14 yıl... Son yılımı da yetiştiğim mahalle takımı Erokspor’da oynadım. Oradan da askere gittim.

Rıdvan Dilmen: Aileler ya okuyacaksın ya top oynayacaksın diyorlardı. Şimdi ikisini birlikte götürebiliyorsun. Allah rahmet eylesin, annem; ağabeyim de futbolcuydu, benim oynamamı istiyordu. Aileler o zamanlar “Oku, oku” diyorlardı. Keşke okulu da götürebilseydik. Şimdi sporcu kardeşlerimize “Okulu da götürebilirsiniz” diyoruz. Sizin öyle bir imkanınız yoktu. Okul vardı. Sizi Kaleporoviç’in istediğini de biliyorum ben Fenerbahçe’ye ama rahmetli babanız...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Babam, Allah rahmet eylesin, “Kesinlikle okuyacaksın” diyordu. Top oynadığımı dahi çok sonraları öğrendi. 

Rıdvan Dilmen: Gizli, gizli mi gidiyordunuz?



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tabii... Mesela ben futbol ayakkabısını falan, çok sonra Adidas ile müşerref oldum. Biz amatör kümede ilk zamanlar başkalarından ayakkabı alırdık. Aldığımız ayakkabılar da meşhur Dinyakos vardı, onlar... Dolapdere de, Yenişehir’de iki tane... Bir Rahman vardı, bir de İbrahim... Öldüyseler, rahmet okuyalım... Sağsalar, sağlık, esenlik dileyelim. Kösele, altında kramponlar, onlar da kösele... Toprak sahada oynuyorsun. O kramponlar falan, eriyor. Çiviler ayağı deliyor.

Rıdvan Dilmen: O zaman tekmelik falan da yok.



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tabii...



Murat Kosova: O zamanlar top da, gerçekten meşin yuvarlak.



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Toplar, sonradan gelişti tabii... O Dinyakos ayakkabılar suyu da yiyince çamurlanıyor, iyice şişiyor.

Rıdvan Dilmen: Rahmetli babanız öğrendiğinde karar vermek zorunda mı kaldınız? 



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Karar vermek demeyeyim de... Babamı o konuda ikna ettim sonra. Yani ikna oldu. Çünkü dedim ki, “Baba bak ben okula da gidiyorum. Bu da var. İETT’deyim. Orada biraz daha lüksümüz de arttı. Camialtı’nın son dönemlerinde yine aynı şekilde. Adidas ayakkabı falan onları artık bulduk. Hele İETT’de imkanlar çok çok daha iyi. Şartlarımız çok daha iyi. Camialtı’nda da öyle. Antrenman şartları oralarda, duşlar vesaire o imkanlarımız, kulüp şartları... Camialtı’nda da iyiydi, İETT’de de... İETT’de bir de malum otobüslerimizle antrenman alanlarına gider gelirdik. Maçlara aynı şekilde gidiş, gelişlerimiz olurdu. Bir de her iki takımda da birlik, beraberlik, dayanışmamız, arkadaşlarımızla çok çok iyiydi. O dayanışma zaten bize başarıyı getiriyordu. Bazı arkadaşlarla hala telefonlaşırız. Zaman zaman görüştüklerim de olur. O birlikteliğin getirdiği neticeler vardı. Babamı sonunda ikna ettim. O da, rahmeti, bu noktadan sonra artık bana bir şey yapmadı. Hatta benim üçüncü bir önemli şeyim daha vardı. Siyaseti de yapıyordum. İETT’deyken... Gençlik kollarında İstanbul Başkanlığı’nı yapıyordum. Önce Beyoğlu, sonra İstanbul Gençlik Kollar Başkanı oldum. Hem antrenmanlar hem maçlar hem okul hem de İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı, büyük bir yoğunluk içerisinde bunları yürüttük.

Rıdvan Dilmen: Antrenmanlara falan giderken Taksim’de ballı süt hikayeniz var bir de...



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dolmabahçe’ye stada doğru inerken İETT Spor Kulübü orada... Teknik Üniversite’nin arka tarafında... Üniversitenin bir ufak antrenman sahası var dı. Bazen de orada antrenman yaptığımız olurdu. Oradan çıkardım. Elmadağ’a doğru büfeler vardır. Orada müşterisi olduğum bir büfem vardı. Oraya gittiğimde anlardı hemen zaten. Bal-süt-muz hemen karıştırırdı. Verdiğimiz enerjiyi hemen orada yeniden alırdık.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: HAYATIMDA BİR KIRMIZI KART VARDIR

Rıdvan Dilmen: Hiç kırmızı kart gördünüz mü?



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bir kere... Çok da aslında ciddi bir şey değildi ama... Anadolu Hisarı Stadı’nda yanılmıyorsam Yıldız ile oynuyorduk. Takım kaptanıyım aynı zamanda... Kaptanlığın verdiği itirazı yaptım. Hakem bana kırmızı kartı çıkardı. Hayatımda bir kırmızı kart vardır; odur. Başka yok...

ESKİ TAKIM ARKADAŞLARI CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I ANLATTI

NEVRUZ ŞERİF (İETT eski oyuncusu)



İETT'de de oynadı. O IETT'de oynadığı yıllarda bizde Kaleporoviç antrenördü. Kaleporoviç dedi ki, "Sizde semt arkadaşınız Tayyip var. Uzun futbolcu" dedi. Ben de "Sir hemen al" dedim. Çok iyi futbolcu. O hakikaten gerçekten öyleydi. Ben teknik bir futbolcu olarak anılırdım. Benden daha teknikti.

ARİF ÖZGÜLÜŞ (İETT eski oyuncusu)



O kadar çok anımız var ki. IETT'de beş sene beraber oynadık. O dönemde amatörde çok güçlü takımlar vardı. Takımımız hep kolej takımı gibiydi. Disiplinli ve çalışkandı. Kaptanımızdı. Karşısında hep titrerdik. Takım yenildiği zaman, bizleri çok haşlardı. Hep kazanmak isterdi. Futbolu da çok iyiydi. İdaresi de iyiydi. Takımı toparlardı. 



BÜLENT AZAKLI (İETT eski oyuncusu)



Kendisi çok disiplinli, tertipli, çalışkan, hoşgörülü, cesur. Esprili bir kişiliği vardı. Çok kuvvetli ve güçlüydü. Öyle bir grubun içerisinden sayın Cumhurbaşkanımız gibi bir liderin çıkması bizim için onur ve gurur vesilesi oldu. Futbolu bırakma noktasına gelmiştim. Soyunma odasında beni 2 gün terapi etti. Onun için şükran borçluyuz.

Murat Kosova: Burada stadın açılışında izledik gol vuruşlarınız çok şaşırttı. Sol, sağ, iç, dış...



Rıdvan Dilmen: Hiç unutmuyorum Ramazan'dı ve Diyarbakır’dan gelmiştiniz. Belki de yolda açtınız iftarı... Sıcak hava... Ayağının tozuyla çıktı. “Eyvah!” dedim. “İnşallah bir sıkıntı olmaz.”



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ben de biraz mütereddittim. Oruç, uçakta iftar... Uzun yoldan geliyoruz. Millete rezil olmak da var.

Murat Kosova: O gün sakatlananlar da oldu.



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sakatlanan yanında...



Rıdvan Dilmen: Sayın Cumhurbaşkanı’nı düşünürken kendim gittim.

Murat Kosova: Takım kaptanı olmak, liderlik... Bizim jenerasyonumuzda okumak ve spor yapmak, bu tesisleşmeyle artık daha kolay ama 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: EROKSPOR’DAYKEN ANACIĞIM FORMAMI EVDE YIKARDI, KURUTURDU

Rıdvan Dilmen: Allah rahmet eylesin, anneniz Tenzile Hanım futbolculuğunuza nasıl bakıyordu. O zamanlar anneler formaları yıkar tekrar gönderirdi.



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Aynen öyle... Gerçi bizim Camialtı’nda da, İETT’de de öyle bir sorunumuz yoktu. Ama Camialtı’na gitmeden önce Erokspor’dayken anacığım formamı evde yıkardı, kuruturdu. “Niye oynuyorsun, bak çamur olmuş” falan hiç yok. Alır yıkar, hatta daha da ileri gider ütüler, formamı bana verirdi. Ben de kulübe götürür formayı teslim ederdim.

Rıdvan Dilmen: Burayı (Başakşehir Fatih Terim Stadı) gezdik programdan önce. Başakşehir Kulübü Başkanı Göksel Bey (Gümüşdağ) de söyledi. Hem mescit var bu statta hem de farklı dinlerden çok yabancı futbolcu da olduğu için şapel ve sinagog da... Bu konuda düşünceniz nedir?



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Başkanın bu hassasiyeti bana göre takdire şayan... Futbolcu da, seyirci de... Olayı hep birlikte düşünmek lazım. Hem şapel hem de sinagog olması, ayrıca mescit bulunması... Seyirci var. İbadetini yapacak. Ama maçı da seyretmek istiyor. Namaz saatine de rastlıyor maç. Böyle bir yer varsa. Mescide iner, namazını kılar. Müslüman için bu... Öbür tarafta, hristiyan veya musevi olanlar var. Futbolcu veya konuklardan... Onlara tahsis edilmiş yerde ibadetini yapıp maçı izleme fırsatı bulur. Maalesef bütün statlarda bu yok. Bu açığı da gidermek lazım. Bazı uluslararası havaalanlarında da bunu görürsün ama birçoğunda da yoktur. Ben hep arkadaşlarıma söylerim. “Bakın, havalimanlarımızda mescitlerimiz muhakkak olmalı. Bunun yanında hristiyan, musevi yolcular da düşünülerek, onlara da ibadetleri için yerler yapılsın.” İbadetini yapar veya yapmaz. O bizi ilgilendirmez. O kendi sorunudur. Hep benim örneğim şudur. Kardeşim, Darülaceze’ye git. İçinde mescidi görürsün, hemen yanında şapeli, sinagogu da görürsün. Niye? Sultan Abdülhamit, Darülaceze’yi yaparken sadece müslüman acezelere değil, müslüman olmayan vatandaşlarını da düşünmüş. Orada onlara da bakıyor. Onların da o tür manevi ihtiyaçlarıonı karşılamak için o adımları da atmış. Belediye başkanlığım zamanında Alemdağ'da Darülaceze'nin bir örneğini orada da yaptım. Orada da vardır. Bunları biz yapmamız lazım. Antalya'da, Başbakanlığımın ilk dönemlerinde Dinler Bahçesi yaptık. Orada da var, Belek tarafında. Bunları neden yapıyoruz? Dünyaya bazı mesajlar verelim. Siz her ne kadar bu işlerde dürüst ve samimi değilsiniz de bizim dinimiz bize bunları yapmamızı tavsiye ediyor. Biz de bu tavsiyenin gereğini yerine getiriyoruz.

Rıdvan Dilmen: Bizde ırkçılık yok



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz de yasak zaten. Dinen yasak. Yapanlar var o ayrı.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN YABANCI SINIRIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA

Rıdvan Dilmen: Yabancı kontenjanı konuşuldu. İnsanların algılayamadığı şu oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız yabancıya karşı değil. Yerli oyuncuların oynaması anlamında söyledi. Çünkü farklı anlaşılma oldu. Galatasaray 11 yabancıyı uyguluyorsa, oynayabilir; çünkü kural öyle diyor. Haklı olarak da oynatıyor. Uzun vadede siz ne düşünüyorsunuz. 



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şu anda yasa neyi emrediyorsa, neye amirse, bütün kulüpler onu yapıyor. Özellikle, bizim futbol kulüplerimiz, futbolcuyu niçin hazırlar? Milli Takımımız için hazırlar. Milli Takıma hazır olabilmek için bir defa oyuncunun oyun saatinin, oyun dakikasının miktarının fazla olması lazım. Ne kadar bir futbolcu fazla oynarsa görev alırsa o zaman Milli Takıma adaylık konusunda da onun şansı o kadar artacaktır. Ama bizim diyelim ki; en güçlü takımlarımızda biz istikbal vaat eden veya beklediğimiz futbolcularımız olmazsa, bizim oradaki şans yüzdemik eksilir. Biz yine de yurt dışında oynayan futbolcularımızı, lejyonerlerimizi almak suretiyle takım oluşturmaya çalışıyoruz. Dünyaya baktığımızda, dünyada da marka futbolcular seyirci çekebilmek için ne yapıyorsar? Transfer yapmak suretiyle, o kulüpler çok ciddi rakamları harcıyorlar. Benzer şey bizde de var. Fakat bir çok yabancı futbolcuyla diyelim ki; 2019'a kadar anlaşmalar yapılmış. O tarihe kadar anlaşmalar yapıldığına göre; bunun üzerine herhangi bir spekülasyon yapmaya gerek yok. Çünkü bu yürüyen bir süreç. 2019'dan sonrasıya yönelik Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tüm kulüplerle oturup masaya yatırmalı ve bundan sonraki süreci nasıl sürdürelim, yürütülem konusunda durmalarında fayda var. Yabancı futbolcu olmasın mı? Hiç olmasın mantığı bir defa yanlış bir mantık. Olacak bir şey değil. Çünkü onların da bizim futbolumuza katacakları çok şey var. Onların katkısı ve bir de tribünlere ayrı bir hareket, canlılık getirecektir. Bunları da görmemezlikten gelemeyiz.

Rıdvan Dilmen: Devşirme sporculara bakış açınız nasıl? 



Cumhurbaşkanı Erdoğan: İngilizler, Fransızlar oynatıyor. Keşke kendi tohumlarımızdan, topraklarımızdan yetişse; ama bu olmuyorsa, bu dünyanın da bir gerçeğiyse buna da tamamiyle ters bakmanın bana göre pek faydası olmaz diye düşünüyorum.

Rıdvan Dilmen: Eskiden tesis yok para yok diyorduk. Onlar da var. Sayın Lucescu geçen İtalya'daki bir gazeteye röportajı var. Türkiye'de para, tesis var diyor. Oyuncu yetişmiyor diyor. Mazeretimiz de kalmadı aslında.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Fakat öyle de olsa, bana göre nasıl ki; yabancı futbolcuyu oynatma noktasında elastiki davranılam, bu olabilsin diyorsak, Türkiye'deki yabancılara devşirme demeyi uygun bulmuyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kabul eden, tabii ki esktra olacak. Zayıf falan olmayacak. Şu anda sıkıntısı var. Allah şifalar versin. Naim Süleymanoğlu, Halil... Bunlar geldiler, ne oldu? Halterde Türkiye'ye bir sınıf atlattılar. Bir dönüşüm değişim yaşattılar. Atletizm tarihinde de son olarak Azeri kardeşimiz o da şampiyon oldu. Etiyopyalı kızımız hakikaten bize şampiyonluklar getirdi. Bu türler olduğu zaman, onlar da arkadan bir çekim alanı oluşturup, birilerini çekiyor. 

Murat Kosova: Ramil Guliev'in yıllar sonra 200 metrede altın madalya kazanan ilk beyaz atlet olduğu ve yarış sonrası kendisinin "Beni ilk arayan kişinin Cumhurbaşkanımız olmasına şaşırdım" sözleri hatırlatıldı ve sizin bu tür başarıları yakından takip ediyorsunuz. 



Rıdvan Dilmen: Bodrumspor şampiyon olmuş lig atlamış demişti. Ben 2-0'ı gördüm ve 2. Ligi, 3. Lig'i takip ediyordu. 



Murat Kosova: Uluslararası spora ve atletizme, amatör sporlara gelmişken; basketbola değinmemek olmaz. Dünya basketbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızlardan Hidayet Türkoğlu, Danışmanlık görevi de yapıyor. Yıldırım Demirören futbol konusunda sizinle ilgili anekdotlar geçtiler.

Yıldırım Demirören: TFF, Sayın Cumhurbaşkanımız Türk sporu için büyük bir şans. Hem futbola hem spora yaptıkları ortada. Futbol Federasyonu Başkanı olarak bugüne kadar federasyonun her başarısının arkasında Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi desteği muhakkak vardır. Sayın Cumhurbaşkarımızın himayelerinde ve devletimizin garantörlüğünde 2024'ü muhakkak kazanacağımızı düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin futbola son bir kaç senedir yaptığı yatırımı dünyada hiçbir ülke yapmadı. Yapamazda. Türkiye'deki yeni statların yaş ortalamasına bakarsanız, 1.5 veya 2 yaş. Bu, Avrupa Şampiyonası için büyük ve önemli bir olay. Onun için sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde bu şampiyonayı da alacağımızı düşünüyorum. Zaten Vodafone Park, Süper Kupa finalini aldık. 2020 Şampiyonlar Ligi finaline adayız. İnşallah alacağız. 



Hidayet Türkoğlu: Çok şanslı bir ülke olduğumuzu herkesin bilmesi gereker. Sayın Cumhurbaşkanımız her fırsatta hem sporcularla hem de yönetimsel anlamında herkesle iyi ilişkileri olan sporun daha ileride olması için emek sarfeden birisi. Bazen biz bile kendisine söylemeden kendisi bize maç skorları ve gidişatı söyleyen bir cumhurbaşkanı. Her fırsatta hem sporu hem spor cumaisanın yanında. 

Murat Kosova: Stat, tesis gelişimi açısından Avrupa Şampiyonası için en avantajlı ülkeyiz. Maalesef, Milli Takımlar için yeni jenerasyonlar için biraz beklememiz gerekecek. Oynama süreleri basketbolda da aynı. Fenerbahçe, EuroLeague; Galatasaray EuroCup şampiyonu oldu. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde fırtına gibi esiyor. Ama bunu maalesef milli başarıya taşıyamadık. 



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu konu çok çok hassas. Bu şunu gösteriyor; milli ve yerli noktasında maalesef hedefi vuramıyoruz. Türkiye'nin sorunu fiziki mekanlar sorunu değil. Türkiye bunu aştı. Hakikaten, başkanının da söylediği gibi dünyada o fiziki yapılanma, okullar hariç, hiçbir yerde yok. Bizim, burada Hidayet kardeşimle de bunu konuşuyorum. Hidayet Kardeşim yapacağın en önemli şey şu. Milli Eğitim Bakanlığımızla beraber orta öğretimden üniversiteye kadar buralarda süratle biz kapalı spor salonlarına ağırlık verelim ve buralarda özellikle baskette bu işi geliştirelim. Bunu yapmamız lazım. Eskiden bizim İETT voleybolda çok güçlüydü. İTÜ basketbolda çok çok güçlüydü. Bunu Amerika'da falan dikkat edilirse, kolojler işin başını çekiyor. Bütün projelerde orta öğretimde ve ünivertitelerde bunu yaygınlaştırmaların hesabı içerisindeyiz. Üniversiteler arasında da bu müsabakaların yapılmasını istiyoruz. Yurtlar, okullarda kapalı spor salonları yapıyoruz. O enerjiyi bir yere vermesi lazım. Modern tesisleri yaparak buraları halledelim diyoruz. Zaten şu anda lisanslı sayısı dönememizde çok arttı. Rakamlara bakarsak, çok ciddi bir artış var. Bu artış devam ediyor. Bunu orta öğretimde başlatır da üniversitede devamı olursa, tesisler olarak da yurtlarımız ve okullarda olursa, 2002'de göreve geldiğimizde 848 bin. Şu anda 8 milyon 105 bin. 10 kat arttı. Tesislerle beraber arttı. Tesisleri yaptıkça, sporcu sayısı artıyor. Bunlar bu dönemde yapılırken derdimiz gençliğimizi hazırlayalım. Bu genç nüfusuz diye konhuşuyoruz tamam da gencin önünü açacaksın. İmkanları hazırlayacaksın. Geçenlerde Hidayet kardeşimizle konuştuk. Bir şey daha yapman lazım. Belediyelerle irtibatı kurup mahalle aralarına potaları koyacaksınız. Gençler, hemen oraya uğrayıp basket atacak. Bunların sorumlusu belediye olacak ve bunların bakımlarını yapacak. Amerika'daki şey o. Okul spor faaliyetlerine katılan sayının 2011'de 529 bin, 2017'de 2 milyon 225 bin. Keşke 2002'yi de çıkarabilsek. Rakam o zaman daha geri gidecek. Ortalama 1'e 10 gibi bir artış söz konusu. Basketbolda çok daha çabuk mesafe kaydederiz. Şu anda 80 milyon nüfusumuz var. Bir Sırbistan veya Slovenya'ya bakın. Bunlar nasıl bu mesafeyi katettiler. Bu işi görüşerek, örneklemeler yapmak suretiyle... Demek ki bizim zemin müsait. Bir yerde demek ki; eksiğimiz var: Neyse bu eksiğimizi öğrenip, gidermek lazım. Yüzmede aynı şey yapılabilir.

LİSEYE GEÇİŞTE SPORCULARA AVANTAJ SAĞLANACAK MI?

Murat Kosova: Sınav sistemi değişti. Liseye geçişte, sayın Cumhurbaşkanımız geçişte bize bir avantaj sağlanacak mı? 



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Her şeyi A'dan Z'ye her şeyi bilme noktasında değilim ama siz Milli Eğitim Bakanımı'za zaten mesajı vermiş oluyorsunuz. Onun değerlendirilmesini mesleki noktada bir çok şeylerin sporda vs katkısı olacağını biliyorum ama hangisinde ne kadar olacağını bilmiyorum. Anormal bir şey değil. Tam aksine normal bir şey. Sporla eğitimin birleşmesi ekstra özellik olduktan sonra bunun acaba o imtihana yansıması nasıl olacak. Bunlar önemli. Burada yüzmede özellikle bizim de arkadajlarla konuşuyoruz, devlet olarak teşviklerimiz ne olacak. Şundan yanayım. Profesyonel de biz yapılması gerekenleri yaptık. Asıl teşviğin amatörde yapılması gereğine inanıyorum. Oradaki lisanslı sporcularımız çok daha fazla. Olimpiyatlar vs.. baktığınız zaman akla amatör sporlar geliyor. Bu amatör sporları bizim teşvik için buradaki elimizdeki imkan da bu noktada çok çok fazla. Buraları teşvik etmemiz çok önemli. Yüzmeyi, atletizmi, basketbol, voleybol, tenis dalları... Bütün bu branşlarda bu işi ciddi manada artırmamız lazım. O konularda okullar büyük önem arz ediyor. Okullarla bu işi koordineli yürütmek lazım. Bunu Federasyon başkanlarıyla koordineli götürdüğümüzde, bakıyorsunuz hangi üniversitenin kürek takımı... Uluslurarası alanlarda bu tür kürek yarışları yapılıyor. Oxford ve Cambridge o konuda çok çok şöhretli. Bizim de imkanlarımız fazla. Göllerimiz var. Haliç'de bu tür yarışlar yapıldı. Sapanca'da da yapıldı. Türkiye cazibesini buralara rahat rahat kanalize eder.

Rıdvan Dilmen: Milli Takım formasına saygı duyuyorum. Ama sanki bizim dönemimizdeki forma daha iyi gibiydi. Siz nasıl düşünüyorsunuz? Size göre hangisi olmalı?



Cumhurbaşkanı Erdoğan: Takdir benim değil. Takdir TFF'de. Şimdi bir de sponsor var. Klasik olarak geçmişteki formalarımızın hakikaten çok daha farklıydı. Brezilya da yeni yeni değiştirmeye başladı. O da değiştirmiyordu. Biz yine de oralara takılmaktan çok, bunlar çok çok farklı (eski formaları gösteriyor), TFF'nin özellikle tercihi kendine ait.

Rıdvan Dilmen: İzmir'de statlarda biraz geç kaldı. Yerel bürokrasiye takıldığını biliyorum. Alsancak, Karşıyaka, Göztepe yapılıyor. Alsancak, tarihi bir stattı. Stadın ismiyle ilgili semboldür. Altay'da Mustafa Hoca semboldör. Alsancak Mustafa Denizli Stadı neden olmasın? Ben Mustafa Hoca'yı Altay'da tanıdım. Orada, sonraki dönemleri daha farklı ama ilk şöhreti orada. Doğum yeri de İzmir Çeşmeli. Yakışır. Sol ayağı tartışılmaz. Öyle bir sol ayak vardı onda. Bizim yerliler arasında kornerden gole en yakını Mustafa Hoca'ydı. 

Mustafa Denizli: Cumhurbaşkanımız, Belediye Başkanlığı döneminden tanıdığım bir insan. Futbolun içinde olan bir insan. Hem sahanın içinde hem de dışarıda futbola yön verenleri yönetenleri ve özellikle de fiziki durumları çok yakından takip eden bir insan. Hem sevvinç hem hüzün günlerinde telefonun bir ucunda olması, seni hatırlaması hem sevincini hem hüznünü paylaşması beni en fazla etkileyen tarafı o. 



Murat Kosova: Ligimizde enterasan bir yarış var. Ve yarışın içindeki başkanların sözü var? Onların sözleri?

KULÜP BAŞKANLARINDAN AÇIKLAMA

Dursun Özbek: Her şehirde aşağı yukarı çok modern tesisler yapıldı. Dünya çapındaki her türlü organizasyonu artık Türkiye alabilecek kapasitede. Bunun için sayın Cumhurbaşkanına teşekkür etmek lazım. Tabi kendisi de futboldan geliyor. Futbola büyük önem veriyor. Hiç bir kulüp yok ki; sayın Cumhurbaşkanına gitsin de derman bulamasın. Bütün spor kulüpleri, özellikle futbol kulüpleri için büyük bir şans. 



Aziz Yıldırım: Kulüplerin bütün sorunları, Kulüpler Birliği üzerinden gidildiği ve dertler anlatıldığında, bu dertleri her zaman çözüm bulmak için kanunlar çerçevesinde destek olmuştu. Bundan dolayı şahsım kulübüm adına Kulüpler Birliği döneminde yaptığım çalışmalarda da bu yardımları destekleri gördüğüm için ayrıca teşekkür ediyorum. Esas Cumhurbaşkanımızın bu ülkeye yapmış olduğu katkı, FETÖ ve örgütleriyle yaptığı mücadeledir. Bunu her yerde söylemeye mecburuz. Eğer Türkiye Cumhuriyeti'ni, 15 Temmuz'da Sayın Cumhurbaşkanının etrafında bu direniş olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti belki tarihde yok olmuş olacaktı. Esas başarısı, söylememiz gereken budur. Sporda sayın Cumhurbaşkanı kulüplerin dertlerini çözmüştür, çözmeye devam ediyor. 



Fikret Orman: Sporla çok ilgili bir Cumhurbaşkanımız var. Hem konuya vakıf bir cumhurbaşkanımız var. Bizim camiamızla çok ilgili. Zaten stadın yapılmasında her seferinde dile getirdiğimiz gibi çok büyük pay sahibi. O zaman da söyledim, hala söylüyorum. Allah razı olsun. Geçen maçı beraber seyrederken de şuna vakıf oldum. Futbolu da çok iyi biliyor. Oyun, oyunu okuması, sporcular hakkındaki bilgileri, taktik bilgisi... İnanılmaz derecede bilgi sahibi. Beni çok etkiledi. 



Göksel Gümüşdağ: Sayın Cumhurbaşkanımız spora ve futbola çok büyük hizmetleri oldu. Özellikle son 10 yılda, dünyada eşi benzeri olmayan bir stat yatırımı yapıldı. Maalesef bu statlara rağmen, devlet ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu hizmetleri yapmasına rağmen kulüpler aynı oranda başarılı değil. Ben başarılı olmadığımız düşünüyorum. Bundan sonra kulüpler hem sayın cumhurbaşkanımıza hem halkımıza yeni yapılanmayı önlerine koymamız lazım. Kalıcı ve uzun soluklu bir proje üretirsek Türk futbolunda çok daha başarılı süreçleri yaşarız. 




Etiketler Murat Kosova
Yorumlar