Anasayfa /  Güncel

Diyanet'in 'Filistin' hutbesi: Zulümle barış sağlanamaz.

Diyanet, Türkiye genelinde cuma hutbelerinde, Orta Doğu'da tansiyonu yükselten işgalci İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık suçuna vurgu yaptı. Hutbede, İslam'ın barış ve esenlik dini olduğu, tüm insanların can, mal ve din hürriyetinin kutsal olduğu, ayrıca Müslümanların savaş ahlakının da ele alındığı belirtildi.

Abone ol
Abone ol 13 Ekim 2023 20:00

Diyanet, Türkiye genelinde cuma hutbelerinde, Orta Doğu'da tansiyonu yükselten işgalci İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık suçuna vurgu yaptı. Hutbede, İslam'ın barış ve esenlik dini olduğu, tüm insanların can, mal ve din hürriyetinin kutsal olduğu, ayrıca Müslümanların savaş ahlakının da ele alındığı belirtildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki Cuma hutbesinin başlığı 'Zulümle Barış Olmaz' olarak belirlendi. İslam dininin barış ve esenlik dini olduğu, tüm insanların can, mal ve din hürriyetine saygı duyulması gerektiği ve dinimizin savaş ahlakına dair önemli bilgiler, hutbe kapsamında anlatıldı.

İsrail'in Gazze'ye yönelik, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından başlatılan 'Aksa Tufanı' operasyonunun ardından ilan ettiği savaş, Gazze'ye yedi gündür aralıksız hava saldırılarına devam etmektedir. İsrail ordusu, Gazze hattına yeni zırhlı araçlar ve tanklar göndermeye devam ederek yeni bir trajediye yol açma hazırlığında görünüyor. İşte Filistinlilere yönelik yaşanan zulmü konu alan Diyanet Cuma hutbesinin tam metni ve içeriği...

Aziz Müslümanlar!

Yüce İslam dinimiz, barış, adalet ve merhametin temelini atan bir dindir. İslam'a göre, her insanın din, can ve mal güvenliği vardır. Bizlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), savaşın dahi belli bir ahlaka ve hukuka tabi olduğunu dünyaya öğretmiştir. Allah'ın Elçisi (s.a.s), savaş durumunda bile kadınlara, yaşlılara, çocuklara, ibadet yerlerine ve hatta bitkilere ve hayvanlara zarar verilmemesi gerektiğini vurgulamıştır.

Kıymetli Müminler!

Bu mübarek Cuma gününde, müminlerin bayramı, yine yüreklerimizin hüzünle dolu, gönüllerimizin buruk olduğu bir gün olarak karşımıza çıkıyor. Hz. Ömer'in özgürleştirdiği ve barışın hüküm sürdüğü Kudüs ve Filistin toprakları, ne yazık ki yine masum canlar için gözyaşı dökmeye devam ediyor.

Mümin kardeşlerimiz, köklerinden ve vatanlarından sürülmek zorunda kalıyorlar. Dünyanın en yıkıcı bombalarının altında masum çocukların, kadınların ve yaşlıların çektiği acıları görmek, insanlık vicdanını ve adalet duygusunu derinden yaralamaktadır.

Değerli Müminler!

Yaklaşık bir asır önce, Filistin topraklarındaki barış ve huzur, maalesef fitne ve zulmün tohumlarının ekildiği bir döneme son verildi. İsrail, Müslüman coğrafyanın derinlerine nüfuz etmiş, paslı bir hançer gibi toprakları işgal etti ve Müslümanlara her türlü zulmü reva gördü.

Bu topraklara barışın gelişiyle birlikte, uluslararası hukukun ve insan haklarının hiçe sayıldığı bir dönem başladı. İlahi dinlerin kutsal kabul ettiği Kudüs, insanlığın en köklü şehirlerinden biri olarak saygınlığını kaybetti. İlk kıblemiz ve kutsal mabedimiz olan Mescid-i Aksa'nın dokunulmazlığı ise ciddi şekilde ihlal edildi.

Muhterem Müslümanlar!

Maalesef, günümüz dünyası savaşlar, işgaller ve küresel krizlerle sarılmış durumda. Bu vahim durumun en büyük bedelini ise en savunmasız, mazlum ve masumlar ödüyor.

Gazze'de yaşananlar, bu acı gerçeğin en somut örneğidir. İsrail, yıllardır Filistin topraklarındaki Gazze şehrini dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürdü.

Gazze sakinlerinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılamalarına engel olmuş, kardeşlerimizi topraklarından sürmüş ve mülklerini haksız bir şekilde ellerinden almıştır.

Onlara yaşama hakkı tanımamış, siviller, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar dahil olmak üzere masum bir halk, dehşet verici silahlar ve bombalarla katledilmiştir. Gazze'de bugün, tüm dünya önünde tarihin en büyük zulmü yaşanmaktadır.

Tüm bu baskı ve zulümlere karşı, Müslümanlar için özgürlük mücadelesine direnme dışında başka bir seçenek kalmamıştır.

Aziz Müslümanlar!

Tarih bize göstermektedir ki, zulüm ebedi olamaz ve zulümle âbâd olunamaz. Masumların kanları üzerine kurulu hiçbir hükümranlık uzun süre ayakta kalamaz. وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ “Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” Filistinli kardeşlerimiz, Allah’ın izni ve yardımıyla kendi ülkelerinde özgürce yaşama imkânına mutlaka kavuşacaktır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Ümmet-i Muhammed olarak sorumluluğumuz, birlik ve dayanışma içinde hareket etmek, kardeşlik bağlarımızı canlı tutmak ve Filistinli kardeşlerimize maddi ve manevi destek sunmaktır. Onların haklı mücadelesini destekleyerek işgal altındaki topraklarına geri kazandırmak için yoğun gayret sarf etmektir.

Hak ve adalet mücadelemizi sürdürürken İslam'ın belirlediği sınırlara saygı göstermek esastır. Yanıltıcı bilgilere ve yanlış bilgilere itibar etmemek, her alanda güçlenmek ve dünya genelinde adalet ve merhametin teminatı olan bir medeniyeti inşa etmek için elbirliğiyle çalışmaktır.

Değerli Müslümanlar!

Bu mübarek Cuma gününün bu anında, yürekten dua edelim Rabbimize: Allah'ım! Dünya genelinde topluca katledilen mağdur ve mazlum Filistinli kardeşlerimize yardım et! Zulme uğrayan tüm mazlumlar için yardım elini uzat! Vatanımızı, milletimizi ve tüm insanlığı kötülüklerden koru! Ümmet-i Muhammed'e birlik, beraberlik, sağduyu ve anlayış bahşet! Amin.

 

 

 

 

Yorumlar