Anasayfa /  Ekonomi

DİSK: Grev tehdit değil haktır

DİSK Genel Başkanı Kani Beko, grev uygulamalarının "Anayasal güvence" altında olduğuna dikkat çekerek, "Grev tehdit değil haktır" dedi.

Abone ol
Abone ol 13 Temmuz 2017 13:03

Beko, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Uluslararası Yatırımcılar Derneği'nin (YASED) dünkü toplantısında yaptığı konuşmadaki, "Grev tehdidi olan yere OHAL'den istifade ile anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz" sözlerine ilişkin olarak, DİSK Yönetim Kurulu adına bir açıklama yaptı.



Beko açıklamasında, "AKP iktidarı döneminde 13, OHAL döneminde 5 grev 'milli güvenliği, genel sağlığı veya finansal istikrarı bozucu' olduğu gibi gerekçelerle ertelenmiş aslında yasaklanmıştır... Cumhurbaşkanı tarafından 'tehdit' olarak tanımlanan grev 1961 Anayasasından beri bir hak olarak Anayasa'da yerini almaktadır. Günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 54'üncü maddesi grev hakkını güvence altına almaktadır" dedi ve şöyle devam etti:



"Anayasanın 120. maddesine göre OHAL 'şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle' ilan edilebilir. Anayasanın 121. maddesine göre ise OHAL ile ilgili Kanun Hükmünde Kararnameler olağanüstü halin gerekli gördüğü konularda çıkarılabilir.



"Hükümet OHAL döneminde de bu anayasal kurallarla bağlıdır. Öte yandan Olağanüstü Hal Kanunu da hükümete grev erteleme/yasaklama yetkisi vermemektedir.



"667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de açıkça belirtildiği gibi OHAL'in amacı 'darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.' Grev hakkının bu kapsamda değerlendirilmesi hukuka ve anayasaya açıkça aykırıdır.



"Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere ülkeyi yönetenler 'OHAL'in millete karşı ilan edilmediğini' defalarca iddia etmişlerdir.



"Bugün ülke yurttaşlarının en az üçte ikisi ücret gelirleriyle yaşarken, ücretlilerin en önemli ve anayasal hak arama aracı olan grev hakkı yok sayılmakta ve 'tehdit' olarak tanımlanmaktadır.



"Yurttaşların üçte ikisinin temel bir hakkı 'tehdit' olarak görülüp engellenirken, 'OHAL'in millete karşı ilan edilmediği' iddiası çürütülmektedir.



"Tıpkı darbeyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan on binlerce emekçinin kamu görevinden ihraç edilmesi ve binlerce belediye işçisinin iş sözleşmelerinin askıya alınması örneklerinde olduğu gibi, grev hakkına ilişkin bu son değerlendirmeler de bir kez daha OHAL'in devlete değil emekçilere karşı kullanıldığını ortaya koymaktadır.



"Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) her yıl düzenli olarak yayınladığı İnsan ve Sendikal Haklar Raporu'na göre Türkiye 2016'da Kamboçya, Hindistan, Katar ve İran gibi ülkelerle birlikte çalışanlar için en kötü on ülke sıralamasında yer almıştır.



"DİSK 'başkanlık' referandumdan önce işçi sınıfını bilgilendirmiş, başta grev hakkı olmak üzere sendikal hakların tek kişinin kararıyla gasp edilmesine karşı 'HAYIR' demeye çağırmıştır.



"Referandumdan sonra yaşanan gelişmeler ve grev hakkını tehdit olarak gören son açıklamalar DİSK'in bu tespitinin haklılığını gözler önüne sermektedir.



"'Adalet halkın ekmeği, işçilerin geleceğidir' sloganıyla adalet mücadelesine destek veren DİSK'in haklılığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.



"Adaletin olmadığı yerde işçinin Anayasal bir hakkı, işverenlerin alkışları arasında hukuk dışı biçimde yok edildiği itiraf edilmekte, bu adaletsizliği önleyecek hiçbir kurum ortada kalmamaktadır.



"Adaletin olmadığı yerde, ülkeyi yönetenler küçük bir azınlığın desteği için 'milletin' çoğunluğunun grev hakkının karşısına OHAL ile çıkmaktadır.



"Adaletin olmadığı yerde hak yoktur, hukuk yoktur, ekmek yoktur, gelecek yoktur."


Yorumlar