Bakan Akar, Erenköy Direnişi’nin 55’inci yıl dönümü anmalarında konuştu
Erenköy Direnişi’nin 55’inci yıl dönümü anmalarında konuşan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kıbrıslı soydaşların uzun yıllar yaşadığı acılar, maruz kaldığı haksızlıkların hiçbir zaman unutulmadığını belirtti. Akar, 530 mücahit öğrencinin Rumların sayıca ve silahça çok üstün kuvvetlerle yaptığı taarruzlara karşı “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışıyla Erenköy’de verdiği mücadelenin tarihe altın harflerle yazıldığını ifade etti.
Abone olErenköy Direnişi’nin 55’inci yıl dönümü anmalarında konuşan
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kıbrıslı soydaşların uzun yıllar
yaşadığı acılar, maruz kaldığı haksızlıkların hiçbir zaman
unutulmadığını belirtti. Akar, 530 mücahit öğrencinin Rumların
sayıca ve silahça çok üstün kuvvetlerle yaptığı taarruzlara karşı
“ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışıyla Erenköy’de verdiği
mücadelenin tarihe altın harflerle yazıldığını ifade etti.
Akar, Erenköy Şehitliği’ndeki törende Kıbrıs Türkünün varoluş ve
özgürlük mücadelesinde ayrı bir yeri olan Erenköy Direnişi’nin
55’inci yıl dönümünde KKTC’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile
getirdi.
Tarihi "milletlerin hafızası" olarak nitelendiren Bakan Akar,
milletlerin tarih ve hatıralarından beslendiğini söyledi. "Hatırası
olmayanın hafızası olmaz" diyen Akar, 55 yıl önce Erenköy’de
yaşananların da milletin hafızasında önemli yer tuttuğunu
söyledi.
Akar, "Bu kahramanlar, Kıbrıslı Türklerin yaşadığı acılara, üç
aylık bebekten 90 yaşındaki ihtiyarlara kadar masum Türk halkının
maruz kaldığı zulme ve vahşete sessiz kalmamış; eğitimlerini,
geleceklerini ve hayatlarını feda etmekten çekinmeyerek büyük bir
varoluş mücadelesinin kıvılcımını ateşlemişlerdir" diye
konuştu.
Bu inanmış yürekler ve Yüzbaşı Cengiz Topel gibi anavatandan
gelen kahramanların mücadelesiyle Erenköy’ün bugün hala Türk
toprağı olduğunu vurgulayan Bakan Akar, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, TSK olarak 1964’te
Erenköy’de, 1974’te Barış Harekatı’nda nasıl yanınızdaysak,
çektiğiniz acılara, uğradığınız zulme nasıl sessiz kalmadıysak,
bugün de aynı duygularla buradayız. Asil milletimiz, ayrılmaz bir
parçası olan Kıbrıs Türkü ile el ele, gönül gönüle dayanışma
içindedir. Bu gönül ve kader birlikteliğimiz, bundan sonra da devam
edecektir. Bizler, Ege’de, Doğu Akdeniz’de ve Kıbrıs’ta sorunların
barışçıl yöntemlerle, barış yoluyla, iyi komşuluk ilişkileri
çerçevesinde ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde çözülmesinden
yanayız. Temel yaklaşımımız bu. Bugüne kadar Türkiye ve KKTC barış
ve istikrardan yana olduğunu her fırsatta gösterdi. Barış, huzur
adına üzerine düşeni yaptı, yapmaya devam ediyor. KKTC
Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı, Rum tarafına, Türkiye’nin de barış ve
dostluk adına önemli bir adım olarak değerlendirdiği, önemli bir
çağrıda bulundu."
"Hedefimiz; adada barışı, istikrarı ve huzuru kalıcı hale
getirmek"
"Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon çalışmaları ile ilgili olarak
BM’nin gözetiminde ortak bir komite kurulmasına dair" yapılan bu
çağrının maalesef Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından kabul
edilmediğini anımsatan Akar, şöyle konuştu:
"Bu gelişmelere rağmen Türkiye ısrarla Doğu Akdeniz ve
Kıbrıs’ta, deniz yetki alanlarında, eşit egemen hakların korunması
ve kaynakların adil paylaşımının tüm kıyıdaş devletlerin
mutabakatıyla belirlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu kapsamda
garantör ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, KKTC’nin verdiği
ve kendi deniz yetki alanlarımızda bulunan bölgelerdeki
faaliyetlerimiz başladık, devam ediyoruz, devam edeceğiz.
Temennimiz, arzumuz, isteğimiz Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi’nin de bizler gibi iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde,
uluslararası hukuka saygılı bir şekilde ve kaynakların adil
paylaşımı yönünde ’hep birlikte neler kazanabiliriz’ düşüncesinden
hareket etmesini bekliyoruz. Bizler; Ege, Doğu Akdeniz ve
Kıbrıs’taki sorunların Yunanistan’da yeni kurulan hükümet ile iş
birliği ve karşılıklı güven içerisinde çalışarak aşılabileceğine
inanıyoruz, inanmak istiyoruz. Hedefimiz; adada barışı, istikrarı
ve huzuru kalıcı hale getirmektir. Bütün gayretimiz, amacımız,
temel düşüncemiz, hareket noktamız budur. Kıbrıs’ta iki toplumlu,
iki kesimli; politik eşitliğe dayalı adil, kalıcı ve kapsamlı bir
çözüme ulaşılması Ada’ya barış, huzur ve istikrar getirecektir. Tüm
gayretlerimiz, bunu gerçekleştirmek içindir. Bunun anlaşılmasını,
hissedilmesini bekliyoruz. Hem muhataplarımızdan hem de diğer dünya
kamuoyundan, Avrupa tarafından."
"Bir oldu bitti ile haklarının gasp edilmesine asla göz
yumulmayacaktır”
Türkiye ve Kıbrıs Türkünün barış, istikrar ve huzur için elini
uzattığını vurgulayan Akar, şöyle devam etti:
"Bu ele cevap bekliyoruz. Biz; başta Rumlar olmak üzere ilgili
tüm kesimlerin bu uzlaşmacı ve samimi yaklaşımlarımızı anlamalarını
ve aynı şekilde davranmalarını umuyoruz. Böylece Ada’da yeni barış
hikayeleri yazılabileceğini umut ediyoruz, düşünüyoruz. Bununla
birlikte bölgede barış, istikrar ve güvenliğin en güçlü teminatı,
garantörü olan Türkiye; hem kendisinin hem de Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin meşru hak ve menfaatlerini, her zaman uluslararası
hukuk dahilinde, garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda
korumuş ve korumaya devam edecektir. Bir oldu bitti ile haklarının
gasp edilmesine asla göz yumulmayacaktır. Bu azim ve
kararlılığımızın iyi anlaşılması gerekir. Biz bir taraftan iyi
niyetle uluslararası hukuka saygı çerçevesinde, iyi komşuluk
ilişkileri çerçevesinde dostane şekilde, barışçıl yol ve
yöntemlerle sorunlarımızın çözülmesini beklerken, talep ederken,
arzu ederken, teşvik ve telkin ederken diğer taraftan da bunun
hiçbir şekilde bir zafiyet olarak anlaşılmamasını, yanlış hesaplara
gidilmemesini, bizim gücümüzün, kuvvetimizin test edilememesini,
bunun faturasının ağır olacağını her fırsatta lisanı münasiple
söyledik, söylemeye devam edeceğiz."