İşte liderlerin 15 Temmuz Temmuz özel oturumu mesajları
TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen özel oturum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başladı.
Abone olTÜRKİYE Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen özel oturum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başladı.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında TBMM Genel Kurulu'ndaki özel oturumu Meclis Başkanı İsmail Kahraman açtı.
Özel oturuma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Eski Başbakan Yıldırım Akbulut, , ABD Büyükelçisi John Bass'in de aralarında bulunduğu yabancı ülke temsilcileri, kuvvet komutanları, yargı mensupları, bürokratlar ve izleyiciler katıldı. Meclis Başkanı İsmail Kahraman, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde Meclis Genel Kurulu'nda bulunan milletvekilleriyle birlikte yaşadıklarını anlattı. İsmail Kahraman CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in de o gece Meclis'te olduğunu, TBMM İdare Amiri Ahmet Gündoğdu'nun ceketini giyerek konuşma yaptığını anımsatınca CHP sıralarından "O halde neden albüme fotoğrafları koymadınız? " diye tepki gösterildi.
BAŞBAKAN YILDIRIM: YENİKAPI RUHUNA LAYIK OLAMAYANLAR ANCAK KONTROLLÜ RUHLARLA BİR ARADA OLABİLİR
Başbakan Binali Yıldırım, Meclis'teki 15 Temmuz özel oturumunda
yaptığı konuşmada, "Bu caniler, hak ettikleri en ağır cezayı hukuk
içerisinde mutlaka alacaktır. Türk ordusu, bugün 15 Temmuz öncesine
göre, çok daha güçlüdür. FETÖ'nün ağzıyla konuşanlar, 15Temmuz
ruhunu hissedemeyenler, Yenikapı ruhuna layık olamayanlar; ancak
kontrollü ruhlarla bir arada olabilir" dedi.
AK Parti Genel Başkan Vekili ve Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz
darbe girişiminin birinci yılı dolayısıyla özel gündemle toplanan
TBMM Genel Kurulu'nda hitap etti. 15 Temmuz'un bir işgal hareketine
karşı milletin çıplak eliyle silahları erittiği gün olduğunu
belirten Yıldırım, "Türkiye'nin en karanlık, en uzun gecesini
aydınlık bir sabaha düşman işgalini millet destanına dönüştüreli
tam bir yıl oldu. Eğer bugün, burada yeniden bir araya
gelebiliyorsak bunu 250 kahraman şehidimize, 2 bin 193 kahraman
gazimize ve büyük Türk milletine borçluyuz. Vatan size
minnettardır. 15 Temmuz, bu milletin düşmanına kıyameti gösterdiği
gündür. 15 Temmuz, iman dolu çılgın Türklerin tankları ezdiği
gündür. 15 Temmuz, bir işgal hareketine karşı milletin çıplak
eliyle silahları erittiği gündür. 15 Temmuz, dünya devletlerine bir
millet nasıl olur, bir vatan nasıl korunur; dersinin verildiği
gündür. 15 Temmuz, milli iradenin tecelligahı bombalanırken, milli
iradenin teslim alınamayacağının yedi düvele ilan edildiği gündür"
dedi.
"MİLYONLAR 'İKİNCİ KURTULUŞ MÜCADELESİ'Nİ BAŞLATTI"
Darbe girişimi gecesi bir destan yazıldığını vurgulayan Yıldırım,
"'Korkma' diye başlayan İstiklal Marşı'mızın her satırı o gece
yeniden yazıldı. Milletim korkmadı zira zafer korkmayanlarındır. O
gece milletim kükreyip, sel oldu. Bendini çiğneyip, aştı. Dağları
yırtıp, enginlere sığmayıp, meydanlara taştı. O gece
Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla milyonlar
milletine, bayrağına, vatanına, devletine sahip çıkmak üzere
'İkinci Kurtuluş Mücadelesi'ni başlattı. 15 Temmuz gecesi, ihanetin
en şiddetlisini yaşadık. 15 Temmuz gecesi destanların da en
güzelini yazdık. Peygamber Efendi'miz, Hz. Hamza'ya 'Yürüyüşün
ölümü korkutuyor' demişti. O gece bu millet Hz. Hamza gibi yürüdü.
Dostuna nam, düşmanına korku saldı. Bu vatan 'Benim iman dolu
göğsüm gibi serhattim var' diyenlerindir. Bu vatan, toprağın kara
bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır. Bu vatan ardına bakmadan
yollara düşen, şimşek gibi çakan, sel gibi coşan, huduttan hududa
koşanlarındır" diye konuştu.
"GAZİ BİR MİLLETE GAZİ BİR MECLİS YAKIŞIR"
Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti: "İstiklalin muhakkak ki bir
bedeli var. Bu bedeli bir değil, binlerce kez ödedik. 27 Mayıs, 12
Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan bugünler Türk demokrasi
tarihinin utanç vesikalarıdır; ama 15 Temmuz hepsinden daha
farklıdır. İlk kez TBMM, aziz Türk milleti darbelere boyun eğmedi.
Gerçek anlamda 'Yeter, söz milletindir' dedi. Bir geceye 10 senelik
bir mücadeleyi sığdırıp, bu toprakların hür ve bağımsız kalacağını
bütün dünyaya haykırdı. Kurtuluş Savaşı'nda 'Ya istiklal ya ölüm'
diyerek, vatanını savunan bu Gazi Meclis değil miydi? 15 Temmuz'da
TBMM bir kez daha 'Ya istiklal ya ölüm' andını içerek, verdiği
bağımsızlık mücadelesiyle ikinci kez gaziliği hak etti. Kuşkusuz
gazi bir millete gazi bir Meclis yakışır"
"1915'TE ÇANAKKALE'Yİ GEÇEMEYEN GAFİLLER, 2016'DA İSTANBUL
BOĞAZINI GEÇEBİLECEĞİNİ Mİ ZANNETTİ?"
15 Temmuz gecesi bombalanan Meclis'in terk edilmediğini hatırlatan
Yıldırım, "O gece, bu yüce çatı bombalar altında sarsılırken,
milletvekillerimiz parti kimliklerini bir kenara bıraktı. Hep
beraber demokrasiye, ülkemize sahip çıktı. Adeta bir savaş
ortamında, ölümüne demokrasi nöbeti ve milli irade nöbeti tuttu.
Bombaların altında Meclis'i terk etmedi. Milletim de egemenliğini
düşmanlara bırakmayıp, o gece Meclis'ine ölümüne sahip çıktı.
Milletvekillerimiz nasıl o gece milli iradeye davetsiz çıktıysa 15
Temmuz'un her yıl dönümünde de aynı ruhla bu çatı altında
buluşulmalıdır. O gece Ahmet, Mehmet yoktu; Ayşe, Fatma yoktu. 80
milyonun adı vatandı, bayraktı, istiklaldi. 1915'te Çanakkale'yi
geçemeyen gafiller, 2016'da İstanbul Boğazını geçebileceğini mi
zannetti? 1920'de işgal edemediğiniz milletin Meclis'ini 2016'da
yerle bir edeceğinizi mi zannettiniz? O halde siz bu aziz milleti
hiç tanımamışsınız" dedi.
"CANİLER HAK ETTİKLERİ EN AĞIR CEZAYI HUKUK İÇERİSİNDE MUTLAKA
ALACAK"
Darbe girişiminde bulunanların hak ettiği cezayı alacağını
vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Şunu unutmayın ki siz kalleş oldukça
biz daha çok kardeş olacağız. Siz kelepçeler vurdukça biz daha çok
kenetleneceğiz. Siz hain oldukça biz daha çok kahramanlar
çıkaracağız. Çanakkale'deki kahraman 15'lilerin torunları, 15
Temmuz'da dedelerine ne kadar da layık oldular. Anadolu
topraklarına nasıl da layık oldular. Bu millet, o gece Türk olmayı
onur; Müslümanlığı gurur sayarım. Bol yıldızlı değil, ay yıldızlı
bayrak altında saf tutarım' diyen Gazi Mustafa Kemal'in vasiyetine
uygun, kendine yakışanı yapmıştır. Bu devlet şimdi de 'Her şeyi
affedin ama vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin' diyen Hz.
Ali'nin vasiyetini yerine getiriyor. Bu caniler, hak ettikleri en
ağır cezayı hukuk içerisinde mutlaka alacaktır" diye
konuştu.
"FETÖ'NÜN AĞZIYLA KONUŞANLAR ANCAK KONTROLLÜ RUHLARLA BİR ARADA
OLABİLİR"
Türk ordusunun 15 Temmuz öncesine göre, çok daha güçlü olduğunu
belirten Başbakan Yıldırım, şunları söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti,
milletiyle devletiyle ordusuyla bir bütündür. Bu gerçeğe rağmen bir
ayrılık rüyasıyla yanıp, tutuşanların hizmet ettiği karanlık
çevreler, bir kez daha bu milletin sağduyusuyla kaybolmuştur. Türk
ordusu, bugün 15 Temmuz öncesine göre, çok daha güçlüdür. Türk
ordusu, aziz milletin ordusudur. Unutulmasın ki Türkiye her
inançtan her mezhepten her kültürden oluşan bir devlettir. 15 yılda
gelecek nesillere ekonomisiyle özgürlük ve demokrasisiyle dev
hizmet ve eserleriyle büyüyen bir Türkiye'yi bırakmamıza hiçbir güç
mani olamayacaktır. FETÖ'nün ağzıyla konuşanlar, 15Temmuz ruhunu
hissedemeyenler, Yenikapı ruhuna layık olamayanlar ancak kontrollü
ruhlarla bir arada olabilir"
KEMAL KILIÇDAROĞLU: DARBECİLERİ DESTEKLEYEN VE ONLARI DEVLETİN EN HASSAS NOKTALARINA YERLEŞTİRENLERİN HESAP VERMESİ SAĞLANMADAN DARBE İLE GERÇEK MANADA MÜCADELE YAPILMIŞ SAYILAMAZ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Genel Kurulu'ndaki konuşmasında 15 Temmuz Darbe Girişiminin siyasi ayağının hala ortaya çıkarılmadığını kaydederek Darbe Girişimini Araştırma Komisyonun çalışmalarını eleştirdi. Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“15 Temmuz gecesi bu çatı altında gösterilen kararlılık Darbe Komisyonu araştırma çalışmalarına yansıtılmamıştır. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı komisyona gelerek milli iradenin temsilcilerine bilgi vermesi sağlanamamıştır. Bu iki değerli bürokratın komisyona gelerek siz değerli temsilcilerinin sorularına yanıt vermek yerine yazılı bilgi vermeleri kabule edilir değildir. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarının hangi telkin ve talimatla TBMM'deki komisyona gelmesi engellenmiştir. Bu tablo parlamento saygınlığı açısından hepimizin üzerinde durması gereken temel konudur. “
MİT Müsteşarlığının komisyona gönderdiği yazıdan bir paragraf okuyan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “22 Mayıs 2017 tarihli yazıdan bir paragraf okuyorum: MİT'in cemaatin darbe girişiminde bulunabileceğini bildirdiğini ancak TSK bünyesinde istihbarat toplayamadığı, net istihbarat önceden ulaşılamadığı belirtilmiştir. Bu açıklama pek çok noktadan sorumludur. 2012'den itibaren Adil Öksüz'ün hava kuvvetleri imamı olduğu devlet arşivlerinde ve herkes bilmektedir. Sadece Adil Öksüz değil Kemal Batmaz, Hasan Çiçek bunlarda asker değildir. Darbe toplantılarının büyük kısmı TSK dışında özel evlerde yapıldı. Adil Öksüz 2 telefon bir GPS cihazıyla serbest bırakılmıştır. Haydi diyelim serbest bırakıldı. MİT Öksüz'ü neden izlemedi. Başbakanlık müşaviri Ali İhsan Sarıkoca, Adil Öksüz'ü gidip karakolda gözaltına alındığı yerde ziyaret ediyor. Dolayısıyla MİT'in verdiği bilgiler bizi tatmin etmedi. İnanıyorum ki bu genel kurulu da tatmin etmedi. Tüm ayrıntılarının ortaya çıkması lazım, hiçbir şehidimizi kanının yerde kalmaması lazım. Darbe ile mücadele başarı ve kalıcılığının en önemlisi, siyasi ayağının ortaya çıkarılmasıdır. Girişimde bulunanların darbecileri destekleyenlerin ve onları devletin en hassas noktalarına yerleştirenlerin hesap vermesi sağlanmadan darbe ile gerçek manada mücadele yapılmış sayılamaz. Örgüte destek verenler ortaya çıkarılmalıdır. 15 Temmuz'ların bir daha yaşanmaması için bu ibret verici olaylardan ders almak şarttır.”
"TUTSAK EDİLMEMİŞ OLSALARDI EŞ GENEL BAŞKANLARIMIZ BU
KÜRSÜDEN SELAMLANACAK DEĞİL HİTAP EDECEK
LİDERLERDİR"
Halkların Demokratik Partisi Meclis Grup Başkan Vekili ve Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırım, 15 Temmuz özel oturumunda bir konuşma
yaptı. Ahmet Yıldırım, "15 Temmuz darbe girişiminin yıl
dönümünde Meclis Genel Kurulundan Eş Genel Başkanlarımız Sayın
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tutsak
durumda olan milletvekillerimizi, belediye başkanlarımızı, parti
yöneticilerimizi, tutuklu gazetecileri ve hâlâ açlık grevleri devam
eden Nuriye ve Semih'i, OHAL kapsamında mağdur edilen masum
yurttaşlarımızı HDP Meclis Grubu ve Genel Merkezi adına saygıyla
selamlıyorum. Aslında 4 Kasım öncesi ve sonrasında iktidar
sahiplerinin demeçlerinde çok net ortaya çıktığı üzere, siyasi
operasyonlarla tutsak edilmemiş olsalardı Eş Genel Başkanlarımız
Sayın Yüksekdağ ve Sayın Demirtaş bu kürsüden selamlanacak değil
hitap edecek liderlerdir. Yine, konuşmamın başında, bir yıl önce bu
halkı ve demokratik siyaseti hedefleyen 15 Temmuz darbe girişimini
şiddetle kınıyor, darbeye karşı koyarken hayatını kaybedenlere
Allah'tan rahmet diliyorum. Darbecilerin ve katillerin en kısa
zamanda adil bir yargılamayla hak ettikleri cezaya
çarptırılmalarını tüm halkımız gibi beklediğimizi ifade etmek
istiyorum." dedi.
"ÜLKEMİZİN TARİHİ BİR YÖNÜYLE DARBELER TARİHİDİR"
Ahmet Yıldırım, "100'üncü yılını tamamlamaya yaklaşmakta olan
ülkemizin tarihi bir yönüyle darbeler tarihidir. Yüz yıllık tarihin
ilk çeyrek dilimini demokrasiden tek partili bir dönemde geçiren
ülkemiz, ondan sonraki yetmiş yıllık döneminde sayısız askerî,
sivil, siyasi, yargı, modern ve postmodern darbelerle geçirmiştir.
27 Mayıs 1960, 22 Şubat 1962, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askerî
müdahalelerinin yanı sıra, 2 Mart 1994, 28 Şubat 1997, 27 Nisan
2007 ve 15 Temmuz, 20 Temmuz, 4 Kasım 2016 tarihlerinde olduğu
üzere tamamını burada sayamayacağım sivil ve demokratik siyaseti
hedefleyen sayısız darbe ve girişim bu kısa tarihe sığdırılmıştır.
Az biraz hukukun üstünlüğü ve demokratik teamüllerin iddiasına
sahip hiçbir ülkede görülemeyecek kadar yaygın bu darbeler
silsilesi, ülkenin kuruluş temelleri, yönetim anlayışı ve
sosyolojik katmanların devletle bağ kurma sıkıntılarından ele
alınamayacağı aşikârdır. Darbecilerin veya yeltenenlerin art
niyetini, kirli ruhunu ve demokrasi düşmanlığını hiç tartışma
konusu yapmadan, buna zemin sunan koşulları da tartışmamanın ve
üstünü örtemeye çalışmanın da yeni darbe koşullarını hazırlayacağı
asla unutulmamalıdır. 15 Temmuz darbe girişimine de darbecilere
siyasi iktidar tarafından sunulan olanaklarla, tanınan
imtiyazlarla, getirilen dokunulmazlıklarla ve verilen
yargılanmazlık taahhütleriyle göstere göstere gelinmiştir. Sadece
15 Temmuz darbesinden bir önceki yasama yılının Meclis
tutanaklarına bakıldığında partimiz hatiplerince bu kürsüden
sayısız kez bir darbe mekaniğinden, potansiyelinden ve yakın
ihtimalinden söz edilmiş, siyasi iktidar bu konuda uyarılmıştır. 15
Temmuz darbe girişimi öncesinde çözüm sürecinin bitirilmesiyle
başlatılan çatışmaların ve siyasi iktidarın girmiş olduğu
milliyetçi, muhafazakâr ittifakların ülkeye hayır getirmeyeceğini
defalarca ifade ettik. Böylesi bir atmosferin ülkeyi darbe
mekaniğinin içerisinde tutacağını, ekonomik, sosyal, siyasi,
diplomatik krizlerin içerisinde debeleyeceğini ısrarla belirttik."
diye konuştu.
"DARBELER SADECE ASKERİ APOLETLERLE
GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ"
Ahmet Yıldırım, "Geçen yıl 16 Temmuzda tüm partiler
tarafından imzalanan ortak deklarasyonda demokratik siyaset ve
güçlendirilmiş parlamenter demokrasi vurgusu yapılmıştı. O gün
Türkiye'de darbe karşıtlığına siyasi partilerin farklı görüşlerine
saygı gösterilmek kaydını düşen siyaset kurumu damgasını vurmuştu.
16 Temmuz tarihinde partimiz bu kürsüden darbelerin sadece askerî
yollarla olmayabileceğini ifade etmişti. Ancak hemen akabinde darbe
bir lütuf olarak görülmüş ve OHAL ilan edilmiştir. Tekrar belirtmek
gerekir ki darbeler sadece askerî apoletlerle gerçekleştirilemez.
Dünya tarihinde demokratik işleyişe yönelik kravatlı darbelerin
sayısız örneği vardır. Ne yazık ki Türkiye'nin de son bir yılı
bunlara örneklerden biridir. Ancak o günlerde, bugün olduğu üzere,
tekçiliği esas alan siyasi iktidar Kürt karşıtı politikasıyla Kürt
coğrafyasında darbecilerin bütün komuta kademesini suç makinesine
dönüştüren sınırsız yetkiler tanımıştı." dedi.
"OHAL'LE BERABER BİR DARBE DAHA GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR BU
ÜLKEDE"
Ahmet Yıldırım, "20 Temmuz itibarıyla OHAL'le beraber bir darbe
daha gerçekleştirilmiştir bu ülkede. Bu darbeyi müteakip eş
başkanlarımız ve milletvekillerimiz tutuklanmıştır;
belediyelerimize kayyumlar atanmış, gazeteciler tutuklanmış, 15
Temmuz darbe girişimine karşı duran çok sayıda kamu emekçisi
işinden edilmiştir. 15 Temmuzda cesaretle darbe karşıtı yayın yapan
birçok medya organı ve sivil toplum kuruluşu KHK'lar ucubesiyle
kapatılmıştır. Tüm bu KHK'lar zulmüne uğrayanların iki ortak yönü
vardı: Birincisi, bu kişiler ve kurumlar darbe karşıtıydı;
ikincisi, ise AKP'li değildiler. Bu durum bile yalnız başına darbe
girişimiyle buna bağlı olarak OHAL ve KHK'ların nasıl da amacından
koparılarak kullanıldığının göstergesidir. " diye konuştu.