Anasayfa /  Politika

İşte liderlerin 15 Temmuz Temmuz özel oturumu mesajları

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen özel oturum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başladı.   

Abone ol
Abone ol 15 Temmuz 2017 15:21

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen özel oturum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başladı.   

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında TBMM Genel Kurulu'ndaki özel oturumu Meclis Başkanı İsmail Kahraman açtı.

Özel oturuma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Eski Başbakan Yıldırım Akbulut, , ABD Büyükelçisi John Bass'in de aralarında bulunduğu yabancı ülke temsilcileri, kuvvet komutanları, yargı mensupları, bürokratlar ve izleyiciler katıldı. Meclis Başkanı İsmail Kahraman, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde Meclis Genel Kurulu'nda bulunan milletvekilleriyle birlikte yaşadıklarını anlattı. İsmail Kahraman CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in de o gece Meclis'te olduğunu, TBMM İdare Amiri Ahmet Gündoğdu'nun ceketini giyerek konuşma yaptığını anımsatınca CHP sıralarından "O halde neden albüme fotoğrafları koymadınız? " diye tepki gösterildi.

BAŞBAKAN YILDIRIM: YENİKAPI RUHUNA LAYIK OLAMAYANLAR ANCAK KONTROLLÜ RUHLARLA BİR ARADA OLABİLİR

Başbakan Binali Yıldırım, Meclis'teki 15 Temmuz özel oturumunda yaptığı konuşmada, "Bu caniler, hak ettikleri en ağır cezayı hukuk içerisinde mutlaka alacaktır. Türk ordusu, bugün 15 Temmuz öncesine göre, çok daha güçlüdür. FETÖ'nün ağzıyla konuşanlar, 15Temmuz ruhunu hissedemeyenler, Yenikapı ruhuna layık olamayanlar; ancak kontrollü ruhlarla bir arada olabilir" dedi. 



AK Parti Genel Başkan Vekili ve Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminin birinci yılı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulu'nda hitap etti. 15 Temmuz'un bir işgal hareketine karşı milletin çıplak eliyle silahları erittiği gün olduğunu belirten Yıldırım, "Türkiye'nin en karanlık, en uzun gecesini aydınlık bir sabaha düşman işgalini millet destanına dönüştüreli tam bir yıl oldu. Eğer bugün, burada yeniden bir araya gelebiliyorsak bunu 250 kahraman şehidimize, 2 bin 193 kahraman gazimize ve büyük Türk milletine borçluyuz. Vatan size minnettardır. 15 Temmuz, bu milletin düşmanına kıyameti gösterdiği gündür. 15 Temmuz, iman dolu çılgın Türklerin tankları ezdiği gündür. 15 Temmuz, bir işgal hareketine karşı milletin çıplak eliyle silahları erittiği gündür. 15 Temmuz, dünya devletlerine bir millet nasıl olur, bir vatan nasıl korunur; dersinin verildiği gündür. 15 Temmuz, milli iradenin tecelligahı bombalanırken, milli iradenin teslim alınamayacağının yedi düvele ilan edildiği gündür" dedi. 

"MİLYONLAR 'İKİNCİ KURTULUŞ MÜCADELESİ'Nİ BAŞLATTI"



Darbe girişimi gecesi bir destan yazıldığını vurgulayan Yıldırım, "'Korkma' diye başlayan İstiklal Marşı'mızın her satırı o gece yeniden yazıldı. Milletim korkmadı zira zafer korkmayanlarındır. O gece milletim kükreyip, sel oldu. Bendini çiğneyip, aştı. Dağları yırtıp, enginlere sığmayıp, meydanlara taştı. O gece Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla milyonlar milletine, bayrağına, vatanına, devletine sahip çıkmak üzere 'İkinci Kurtuluş Mücadelesi'ni başlattı. 15 Temmuz gecesi, ihanetin en şiddetlisini yaşadık. 15 Temmuz gecesi destanların da en güzelini yazdık. Peygamber Efendi'miz, Hz. Hamza'ya 'Yürüyüşün ölümü korkutuyor' demişti. O gece bu millet Hz. Hamza gibi yürüdü. Dostuna nam, düşmanına korku saldı. Bu vatan 'Benim iman dolu göğsüm gibi serhattim var' diyenlerindir. Bu vatan, toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır. Bu vatan ardına bakmadan yollara düşen, şimşek gibi çakan, sel gibi coşan, huduttan hududa koşanlarındır" diye konuştu. 

"GAZİ BİR MİLLETE GAZİ BİR MECLİS YAKIŞIR"



Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti: "İstiklalin muhakkak ki bir bedeli var. Bu bedeli bir değil, binlerce kez ödedik. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan bugünler Türk demokrasi tarihinin utanç vesikalarıdır; ama 15 Temmuz hepsinden daha farklıdır. İlk kez TBMM, aziz Türk milleti darbelere boyun eğmedi. Gerçek anlamda 'Yeter, söz milletindir' dedi. Bir geceye 10 senelik bir mücadeleyi sığdırıp, bu toprakların hür ve bağımsız kalacağını bütün dünyaya haykırdı. Kurtuluş Savaşı'nda 'Ya istiklal ya ölüm' diyerek, vatanını savunan bu Gazi Meclis değil miydi? 15 Temmuz'da TBMM bir kez daha 'Ya istiklal ya ölüm' andını içerek, verdiği bağımsızlık mücadelesiyle ikinci kez gaziliği hak etti. Kuşkusuz gazi bir millete gazi bir Meclis yakışır"

"1915'TE ÇANAKKALE'Yİ GEÇEMEYEN GAFİLLER, 2016'DA İSTANBUL BOĞAZINI GEÇEBİLECEĞİNİ Mİ ZANNETTİ?"



15 Temmuz gecesi bombalanan Meclis'in terk edilmediğini hatırlatan Yıldırım, "O gece, bu yüce çatı bombalar altında sarsılırken, milletvekillerimiz parti kimliklerini bir kenara bıraktı. Hep beraber demokrasiye, ülkemize sahip çıktı. Adeta bir savaş ortamında, ölümüne demokrasi nöbeti ve milli irade nöbeti tuttu. Bombaların altında Meclis'i terk etmedi. Milletim de egemenliğini düşmanlara bırakmayıp, o gece Meclis'ine ölümüne sahip çıktı. Milletvekillerimiz nasıl o gece milli iradeye davetsiz çıktıysa 15 Temmuz'un her yıl dönümünde de aynı ruhla bu çatı altında buluşulmalıdır. O gece Ahmet, Mehmet yoktu; Ayşe, Fatma yoktu. 80 milyonun adı vatandı, bayraktı, istiklaldi. 1915'te Çanakkale'yi geçemeyen gafiller, 2016'da İstanbul Boğazını geçebileceğini mi zannetti? 1920'de işgal edemediğiniz milletin Meclis'ini 2016'da yerle bir edeceğinizi mi zannettiniz? O halde siz bu aziz milleti hiç tanımamışsınız" dedi. 

"CANİLER HAK ETTİKLERİ EN AĞIR CEZAYI HUKUK İÇERİSİNDE MUTLAKA ALACAK"



Darbe girişiminde bulunanların hak ettiği cezayı alacağını vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Şunu unutmayın ki siz kalleş oldukça biz daha çok kardeş olacağız. Siz kelepçeler vurdukça biz daha çok kenetleneceğiz. Siz hain oldukça biz daha çok kahramanlar çıkaracağız. Çanakkale'deki kahraman 15'lilerin torunları, 15 Temmuz'da dedelerine ne kadar da layık oldular. Anadolu topraklarına nasıl da layık oldular. Bu millet, o gece Türk olmayı onur; Müslümanlığı gurur sayarım. Bol yıldızlı değil, ay yıldızlı bayrak altında saf tutarım' diyen Gazi Mustafa Kemal'in vasiyetine uygun, kendine yakışanı yapmıştır. Bu devlet şimdi de 'Her şeyi affedin ama vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin' diyen Hz. Ali'nin vasiyetini yerine getiriyor. Bu caniler, hak ettikleri en ağır cezayı hukuk içerisinde mutlaka alacaktır" diye konuştu. 

"FETÖ'NÜN AĞZIYLA KONUŞANLAR ANCAK KONTROLLÜ RUHLARLA BİR ARADA OLABİLİR"



Türk ordusunun 15 Temmuz öncesine göre, çok daha güçlü olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, şunları söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti, milletiyle devletiyle ordusuyla bir bütündür. Bu gerçeğe rağmen bir ayrılık rüyasıyla yanıp, tutuşanların hizmet ettiği karanlık çevreler, bir kez daha bu milletin sağduyusuyla kaybolmuştur. Türk ordusu, bugün 15 Temmuz öncesine göre, çok daha güçlüdür. Türk ordusu, aziz milletin ordusudur. Unutulmasın ki Türkiye her inançtan her mezhepten her kültürden oluşan bir devlettir. 15 yılda gelecek nesillere ekonomisiyle özgürlük ve demokrasisiyle dev hizmet ve eserleriyle büyüyen bir Türkiye'yi bırakmamıza hiçbir güç mani olamayacaktır. FETÖ'nün ağzıyla konuşanlar, 15Temmuz ruhunu hissedemeyenler, Yenikapı ruhuna layık olamayanlar ancak kontrollü ruhlarla bir arada olabilir"

KEMAL KILIÇDAROĞLU: DARBECİLERİ DESTEKLEYEN VE ONLARI  DEVLETİN EN HASSAS NOKTALARINA YERLEŞTİRENLERİN HESAP VERMESİ SAĞLANMADAN DARBE İLE GERÇEK MANADA MÜCADELE YAPILMIŞ SAYILAMAZ





 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Genel Kurulu'ndaki konuşmasında 15 Temmuz Darbe Girişiminin siyasi ayağının hala ortaya çıkarılmadığını kaydederek Darbe Girişimini Araştırma Komisyonun çalışmalarını eleştirdi. Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:  





“15 Temmuz gecesi bu çatı altında gösterilen kararlılık Darbe Komisyonu araştırma çalışmalarına yansıtılmamıştır. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı komisyona gelerek milli iradenin temsilcilerine bilgi vermesi sağlanamamıştır. Bu iki değerli bürokratın komisyona gelerek siz değerli temsilcilerinin sorularına yanıt vermek yerine yazılı bilgi vermeleri kabule edilir değildir. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarının hangi telkin ve talimatla TBMM'deki komisyona gelmesi engellenmiştir. Bu tablo parlamento saygınlığı açısından hepimizin üzerinde  durması gereken temel konudur. “

MİT Müsteşarlığının komisyona  gönderdiği yazıdan bir paragraf okuyan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “22 Mayıs 2017 tarihli yazıdan bir paragraf okuyorum: MİT'in   cemaatin darbe girişiminde bulunabileceğini bildirdiğini ancak TSK bünyesinde istihbarat toplayamadığı, net istihbarat önceden ulaşılamadığı belirtilmiştir. Bu açıklama pek çok noktadan sorumludur. 2012'den itibaren Adil Öksüz'ün hava kuvvetleri  imamı olduğu devlet arşivlerinde ve herkes bilmektedir. Sadece Adil Öksüz değil Kemal Batmaz, Hasan Çiçek bunlarda asker değildir. Darbe toplantılarının büyük kısmı TSK dışında özel evlerde yapıldı. Adil Öksüz 2 telefon bir GPS cihazıyla serbest bırakılmıştır. Haydi diyelim serbest bırakıldı. MİT Öksüz'ü neden izlemedi. Başbakanlık müşaviri Ali İhsan Sarıkoca, Adil Öksüz'ü gidip karakolda gözaltına alındığı yerde ziyaret ediyor. Dolayısıyla MİT'in verdiği bilgiler  bizi tatmin etmedi. İnanıyorum ki bu genel kurulu da tatmin etmedi.  Tüm ayrıntılarının ortaya çıkması lazım, hiçbir şehidimizi kanının yerde kalmaması lazım. Darbe ile mücadele başarı ve kalıcılığının  en önemlisi, siyasi ayağının ortaya çıkarılmasıdır. Girişimde bulunanların darbecileri destekleyenlerin ve onları  devletin en hassas noktalarına yerleştirenlerin hesap vermesi sağlanmadan darbe ile gerçek manada mücadele yapılmış sayılamaz. Örgüte destek verenler ortaya çıkarılmalıdır. 15 Temmuz'ların  bir daha yaşanmaması için bu ibret verici olaylardan ders almak şarttır.”

"TUTSAK EDİLMEMİŞ OLSALARDI EŞ GENEL BAŞKANLARIMIZ BU KÜRSÜDEN SELAMLANACAK DEĞİL HİTAP EDECEK LİDERLERDİR" 



Halkların Demokratik Partisi Meclis Grup Başkan Vekili ve Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, 15 Temmuz özel oturumunda bir konuşma yaptı.  Ahmet Yıldırım, "15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde Meclis Genel Kurulundan Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tutsak durumda olan milletvekillerimizi, belediye başkanlarımızı, parti yöneticilerimizi, tutuklu gazetecileri ve hâlâ açlık grevleri devam eden Nuriye ve Semih'i, OHAL kapsamında mağdur edilen masum yurttaşlarımızı HDP Meclis Grubu ve Genel Merkezi adına saygıyla selamlıyorum. Aslında 4 Kasım öncesi ve sonrasında iktidar sahiplerinin demeçlerinde çok net ortaya çıktığı üzere, siyasi operasyonlarla tutsak edilmemiş olsalardı Eş Genel Başkanlarımız Sayın Yüksekdağ ve Sayın Demirtaş bu kürsüden selamlanacak değil hitap edecek liderlerdir. Yine, konuşmamın başında, bir yıl önce bu halkı ve demokratik siyaseti hedefleyen 15 Temmuz darbe girişimini şiddetle kınıyor, darbeye karşı koyarken hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Darbecilerin ve katillerin en kısa zamanda adil bir yargılamayla hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını tüm halkımız gibi beklediğimizi ifade etmek istiyorum." dedi. 

"ÜLKEMİZİN TARİHİ BİR YÖNÜYLE DARBELER TARİHİDİR"



Ahmet Yıldırım, "100'üncü yılını tamamlamaya yaklaşmakta olan ülkemizin tarihi bir yönüyle darbeler tarihidir. Yüz yıllık tarihin ilk çeyrek dilimini demokrasiden tek partili bir dönemde geçiren ülkemiz, ondan sonraki yetmiş yıllık döneminde sayısız askerî, sivil, siyasi, yargı, modern ve postmodern darbelerle geçirmiştir. 27 Mayıs 1960, 22 Şubat 1962, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askerî müdahalelerinin yanı sıra, 2 Mart 1994, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ve 15 Temmuz, 20 Temmuz, 4 Kasım 2016 tarihlerinde olduğu üzere tamamını burada sayamayacağım sivil ve demokratik siyaseti hedefleyen sayısız darbe ve girişim bu kısa tarihe sığdırılmıştır. Az biraz hukukun üstünlüğü ve demokratik teamüllerin iddiasına sahip hiçbir ülkede görülemeyecek kadar yaygın bu darbeler silsilesi, ülkenin kuruluş temelleri, yönetim anlayışı ve sosyolojik katmanların devletle bağ kurma sıkıntılarından ele alınamayacağı aşikârdır. Darbecilerin veya yeltenenlerin art niyetini, kirli ruhunu ve demokrasi düşmanlığını hiç tartışma konusu yapmadan, buna zemin sunan koşulları da tartışmamanın ve üstünü örtemeye çalışmanın da yeni darbe koşullarını hazırlayacağı asla unutulmamalıdır. 15 Temmuz darbe girişimine de darbecilere siyasi iktidar tarafından sunulan olanaklarla, tanınan imtiyazlarla, getirilen dokunulmazlıklarla ve verilen yargılanmazlık taahhütleriyle göstere göstere gelinmiştir. Sadece 15 Temmuz darbesinden bir önceki yasama yılının Meclis tutanaklarına bakıldığında partimiz hatiplerince bu kürsüden sayısız kez bir darbe mekaniğinden, potansiyelinden ve yakın ihtimalinden söz edilmiş, siyasi iktidar bu konuda uyarılmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde çözüm sürecinin bitirilmesiyle başlatılan çatışmaların ve siyasi iktidarın girmiş olduğu milliyetçi, muhafazakâr ittifakların ülkeye hayır getirmeyeceğini defalarca ifade ettik. Böylesi bir atmosferin ülkeyi darbe mekaniğinin içerisinde tutacağını, ekonomik, sosyal, siyasi, diplomatik krizlerin içerisinde debeleyeceğini ısrarla belirttik." diye konuştu. 

"DARBELER SADECE ASKERİ APOLETLERLE GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ" 



Ahmet Yıldırım,  "Geçen yıl 16 Temmuzda tüm partiler tarafından imzalanan ortak deklarasyonda demokratik siyaset ve güçlendirilmiş parlamenter demokrasi vurgusu yapılmıştı. O gün Türkiye'de darbe karşıtlığına siyasi partilerin farklı görüşlerine saygı gösterilmek kaydını düşen siyaset kurumu damgasını vurmuştu. 16 Temmuz tarihinde partimiz bu kürsüden darbelerin sadece askerî yollarla olmayabileceğini ifade etmişti. Ancak hemen akabinde darbe bir lütuf olarak görülmüş ve OHAL ilan edilmiştir. Tekrar belirtmek gerekir ki darbeler sadece askerî apoletlerle gerçekleştirilemez. Dünya tarihinde demokratik işleyişe yönelik kravatlı darbelerin sayısız örneği vardır. Ne yazık ki Türkiye'nin de son bir yılı bunlara örneklerden biridir. Ancak o günlerde, bugün olduğu üzere, tekçiliği esas alan siyasi iktidar Kürt karşıtı politikasıyla Kürt coğrafyasında darbecilerin bütün komuta kademesini suç makinesine dönüştüren sınırsız yetkiler tanımıştı." dedi. 

"OHAL'LE BERABER BİR DARBE DAHA GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR BU ÜLKEDE" 



Ahmet Yıldırım, "20 Temmuz itibarıyla OHAL'le beraber bir darbe daha gerçekleştirilmiştir bu ülkede. Bu darbeyi müteakip eş başkanlarımız ve milletvekillerimiz tutuklanmıştır; belediyelerimize kayyumlar atanmış, gazeteciler tutuklanmış, 15 Temmuz darbe girişimine karşı duran çok sayıda kamu emekçisi işinden edilmiştir. 15 Temmuzda cesaretle darbe karşıtı yayın yapan birçok medya organı ve sivil toplum kuruluşu KHK'lar ucubesiyle kapatılmıştır. Tüm bu KHK'lar zulmüne uğrayanların iki ortak yönü vardı: Birincisi, bu kişiler ve kurumlar darbe karşıtıydı; ikincisi, ise AKP'li değildiler. Bu durum bile yalnız başına darbe girişimiyle buna bağlı olarak OHAL ve KHK'ların nasıl da amacından koparılarak kullanıldığının göstergesidir. " diye konuştu.


Yorumlar