Anasayfa /  Sağlık

Selçuk Üniversitesi, doğal kaynaklı kanser ilacı adayı geliştiriyor

Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yılmaz (sağda), Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Karakurt, Yunanistan Ve İtalya’dan Bilim Adamlarının Da Katkılarıyla Türkiye’de İlk Yerli Doğal Kaynaklı Kanser İlaci Adayı Geliştiriyor.

Abone ol
Abone ol 18 Ekim 2019 10:25

Selçuk Üniversitesi (SÜ) bilim adamları, Türkiye’de ilk yerli
doğal kaynaklı kanser ilacı adayı geliştiriyor.


Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Serdar Karakurt, Yunanistan ve İtalya’dan bilim adamlarının da
katkılarıyla Türkiye’de ilk yerli doğal kaynaklı kanser ilacı adayı
geliştiriyor. Selçuk Üniversitesi Kimya Bölümü grubunun 4 yıl önce
Yunanistan’daki bir biyokimya grubu ile ikili uluslararası bir
proje çerçevesinden bu konuyu gündemine alarak bir proje
gerçekleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, projenin Türk
tarafını TÜBİTAK’ın desteklediğini belirtti. Canlı denemelerin
İtalya’da yapıldığı çalışmada Türkiye tarafından 3, Yunanistan’dan
9 ve İtalya’dan 1 bilim insanı projede yer aldı.


Türkiye’nin ilk yerli doğal kaynaklı kanser ilacıyla ilgili
bilgi veren Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Mustafa Yılmaz, gruplarının Selçuk Üniversitesi Kimya Bölümü
Araştırma Laboratuvarlarında yaklaşık 20 yıldan beri nanosepetler
üzerine çalıştığını söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, “Nanosepetleri çok
değişik amaçlarda kullandık. Son yıllarda bu bileşikleri antikanser
çalışmalarda kullanmaktayız. Bildiğiniz gibi sebze ve meyvenin
yapısında flavonoidler bulunmaktadır. Bu flavonoidler içerisinde
ise en fazla bulunanlardan bir tanesi de kuersetin olup antikanser
özelliğe sahiptir ve ticari olarak da elde etmek mümkündür.
Belirlenen dozlarda sağlıklı dokulara çok fazla zarar vermezken,
kanser dokularında ise etkili olmaktadır. Ancak kuersetinin sudaki
çözünürlüğünün oldukça az olmasından dolayı şimdiye kadar sağlık
alanında kabul görmemiş, antikanser özelliğinden yeterince
faydalanılamamıştır. Bu duruma şöyle bir açıklık getirebilirim;
Yapılan çalışmalarda 4 gram ağırlığında kuersetin gönüllü sağlıklı
insanlara oral yoldan verdirildiğinde, bu insanların kanında ve
idrarında kuersetine rastlanılmamış olması bu bileşiğin suda
çözünmediğini ve emiliminin oldukça düşük olduğunu göstermektedir.
Geliştirdiğimiz suda çözünebilen bu nanosepetlere kuersetin,
fizyolojik ortamda yüklenerek tamamen suda çözünebilir duruma
getirildi” dedi.


Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz çalışmalarında
geldikleri aşamayı anlattı. Prof. Dr. Yılmaz, “Faz I çalışmalarını
tamamladık, faz II çalışmalarında ise fare denemeleri İtalya’da
özel bir laboratuvarda başarı ile sonuçlandı. Hazırladığımız ilaç
adayı ajanın canlı vücudunda kolon kanseri hücrelerini önemli
oranda inhibe ettiği bulundu. Taşıyıcı molekül kuarsetini kanser
hücrelerinin pH’sında salıp sağlıklı hücrelerin pH’sında
salmamaktadır. Bu ilaç adayının diğer kanser ilaçlarından farkı,
doğal bir kaynaktan elde edilmesinin yanında hedefli ve kontrollü
bir şekilde kanserli hücreye yönelip salınım yapmasıdır” şeklinde
konuştu.


Çalışmanın Amerika’da bu konuda yayınlanan önemli bir dergiye
(ACS Applied Bio Materials) kapak olarak seçilerek basıldığını dile
getiren Prof. Dr. Yılmaz, “Bizim çalışmalarımızda ve her konuda
destek olan Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne, Fen Fakültesi
Dekanlığına, Kimya ve Biyokimya Bölüm Başkanlarına ve maddi
desteğinden dolayı TÜBİTAK’a ve SÜ Bilimsel Araştırma Projeler
Koordinatörlüğüne de teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.


“7 farklı insan kanseri üzerinde denedik”


Geliştirilen bu ilaç adaylarının önce laboratuvar ortamında
birçok insan kanser hücresi üzerinde denemelerinin yapıldığını
kaydeden Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Karakurt
ise, “Organik Kimya grubumuzun sentezlemiş olduğu bu ilaç taşıyıcı
sistemi biz, 7 farklı insan kanseri üzerinde denedik. Bu kanser
grupları içerisinde; kolon, akciğer, karaciğer, prostat, meme,
rahim ağzı ve böbrek kanser tipleri bulunmakta ve bu tip kanser
türleri içerisinde en fazla kolon kanseri üzerinde etkili olduğunu
gördük. Daha sonra kolon kanseri hücreleri içerisinde 6 farklı
karakteristikte insan kolon kanseri hücreleri ile bu taşıyıcı
sistemin etkisinin ne derece olduğunu inceledik. Seçici olarak
metastaz yapmış kolon kanseri hücreleri üzerinde yüksek oranda
toksik etki gösterdiğini gördük. Normalde kuersetinin kendisinin
kolon kanseri hücresi üzerine gösterdiği etkiyi taşıyıcı sistemle
52 kat artırdık. Böylece yüzde 90-95 oranlarında kolon kanserinin
gelişimini hücre kültür çalışmalarında durdurduk ve bunun moleküler
mekanizmasını açıkladık. Daha sonra farelerde kolon kanseri
modelleri oluşturuldu. Bu kolon kanseri modellerinde tedavi
amacıyla taşıyıcı molekülümüz ve kuersetin molekülü enjekte edildi
ve yüksek oranda canlı dokusunda kolon kanserinin gerilediği
gözlemlendi” diye konuştu.


Yorumlar