Vatan Partisi'nden YSK'ya başvuru!
Vatan Partisi'nden YSK'ya başvuru!v Vatan Partisi, Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurdu. Başvuru dilekçesinde, "23 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sürecinde adayların propaganda haklarını eşitlik ilkesine göre kullanmalarının sağlanması talebi hakkında dilekçedir" ifadeleri yer aldı
Abone olVatan Partisi'nden YSK'ya başvuru!
Vatan Partisi, Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurdu. Başvuru dilekçesinde, "23 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sürecinde adayların propaganda haklarını eşitlik ilkesine göre kullanmalarının sağlanması talebi hakkında dilekçedir" ifadeleri yer aldı
Vatan Partisi, Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurdu.
"VATAN PARTİSİNE SANSÜR, TÜRKİYE'YE SANSÜR"
Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan, başvuruyla ilgili
açıklama yaptı.
Reyhan, şunları söyledi:
"23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimlerinde vatandaşlarımız
adil bir seçim yarışı değil, bir demokrasi tiyatrosuyla
izlemektedir. Bütün basın yayın kuruluşları seçime dört parti
katıldığı halde yalnızca iki partinin adayına yer vermektedir.
Hükümete yakın basın da, muhalefete yakın basın da aynı yöntemi
uygulamaktadır. Türkiye’de iki partili sisteme geçildi de bizim mi
haberimiz olmadı?
31 Mart seçim sürecinde “ana akım” denilen medya kuruluşlarında
adaylara ayrılan süre, durumun vahametini sergilemektedir.
Binali Yıldırım: 1531 Dakika
Ekrem İmamoğlu:1094 Dakika
Necdet Gökdemir: 56 Dakika
Mustafa İlker Yücel: 29 Dakika
Neredeyse 50 kat bir farktan söz ediyoruz. Yenilenen seçim
sürecinde de aynı tabloyla karşı karşıyayız. Şöyle de
söyleyebiliriz Ak Parti ve CHP adayları ısrarla seçmenin gözüne
sokulmakta, seçmen istemese bile onları izlemek zorunda
kalmaktadır. Buna karşılık seçmenin Vatan Partisi adayı Sayın
Mustafa İlker Yücel’i sadece özel bir çabayla görmesi
mümkündür.
EŞİTLİK NEREDE
Bu durum hem Anayasamızın hem de Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun “eşitlik” ilkesine açıkça
aykırıdır. Türkiye’nin seçim mevzuatı, özellikle TV’lerde adaylara
eşit süre verilmesini emreder. Çünkü millî irade ancak ve ancak
propaganda eşitliği ile sağlıklı biçimde tecelli edebilir. TV
kanallarını bu yönden denetleme görevi de Yüksek Seçim Kurulu’na ve
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’na verilmiştir. YSK’yı ve RTÜK’ü
değerli basınımızın huzurunda kanuni görevlerini yapmaya ve Vatan
Partisi adayını yok sayan medya kuruluşlarını uyarmaya davet
ediyoruz.
Seçmen iki aday arasına sıkıştırılarak bir kısır döngü
yaratılmaktadır. Vatan Partisi’ni sansür eden basının gerekçesi
şudur: Kazanabilecek adayları çıkarıyoruz. Hâlbuki sürekli iki
adayı çıkararak onları “kazanabilecek” konuma getiren de aynı basın
kuruluşlarıdır! Buradan hodri meydan diyoruz: Eşit süre bile değil,
adayımız Mustafa İlker Yücel’e diğer adaylara verdiğiniz sürenin
yarısını verin, görün bakın neler oluyor!
AÇIK OTURUM TİYATROSU
Değerli basın mensupları,
Şimdilerde seçim tiyatrosunun başka bir perdesini izliyoruz. Birkaç
gündür bütün kamuoyu, Ak Parti ve CHP adaylarının çıkacağı ve her
ikisine de çanak soruların sorulacağı bir sözde açıkoturuma
hazırlanıyor. Vatan Partisi ve Saadet Partisi adayları bu açık
oturuma davet edilmemiştir.
Neden? Çünkü Vatan Partisi o programda olursa, Vatan Partisi’nin
Türkiye ve İstanbul için ürettiği devrimci çözümler milletle
buluşacaktır. Diğer iki adayın gerçeklikten uzak, popülist ve boş
vaatleri yüzlerine çarpılacaktır. Oy almak için PKK’yı ya da
tarikatları okşayan tutumları çatır çatır anlatılacaktır. Ekonomide
ve Türkiye’nin güvenlik sorunlarındaki çözümsüzlükleri ve
yetersizlikleri ortalığa dökülecektir.
Vatan Partisi o programda olursa, maskeler düşecek, makyajlar
akacak, sevimli yüzlerin arkasındaki rantçılık, betonculuk,
müteahhitlik gözler önüne serilecektir. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun
PKK’nın partisi HDP’nin eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a dizdiği
övgülerin, PKK ve FETÖ’nün bu adaya verdiği desteğin, Sayın Binali
Yıldırım’ın “Kürdistan, Lazistan” çıkışlarının hesabı
sorulacaktır.
VATAN PARTİSİNE SANSÜR, TÜRKİYE'YE SANSÜR
Vatan Partisi, Üretim Ekonomisi, bölücü terörle mücadele ederek
Türkiye’yi birleştirme, komşularla barış, Avrasya’yla işbirliği ve
Atatürk devrimi programıyla Türkiye’nin çözümünü temsil etmektedir.
Bu çözüm, basın ne kadar gizlerse gizlesin, Türkiye’nin tek
çıkışıdır, Türkiye’nin mecburiyetidir. Tarih, basın sansüründen
daha büyüktür.
Açık oturum yapacakları söylenen Sayın Binali Yıldırım’a ve Sayın
Ekrem İmamoğlu’na sesleniyoruz. Yüreğiniz yetiyorsa, kendinize ve
programlarınıza güveniyorsanız, Vatan Partisi adayı Sayın Mustafa
İlker Yücel’i ve Saadet Partisi adayı Sayın Necdet Gökçınar’ı da
açık oturumunuza davet edin.
Böylece millet akla karayı ayırt edebilsin."
YSK'YA SUNULAN DİLEKÇE
YSK'ya sunulan dilekçede de şu ifadeler yer
aldı:
"Bilindiği üzere 23 Haziran 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı Yenileme Seçimi yapılacaktır.
Yapılacak seçimde dört siyasi partinin adayları ve bazı bağımsız
adaylar yarışacaktır. Bu dört siyasi partiden ve adaylardan birisi
de Vatan Partisi adayı Mustafa İlker Yücel’dir.
Ancak açık bir şekilde görülmektedir ki, sanki iki siyasi parti ve
adayının bu seçimlerde yarışacağı algısı yaratılmaktadır. Bunun
temel nedeni televizyon, gazete ve internet sitelerinde sadece iki
partinin adayının öne çıkarılmasıdır.
Bu adaletsiz ve eşitliğe sığmayan tablo, adaylara televizyon
ekranlarında ne kadar süre ayrıldığı görüldüğünde açıkça ortaya
çıkmaktadır:
Binali Yıldırım: 1531 Dakika
Ekrem İmamoğlu:1094 Dakika
Necdet Gökdemir: 56 Dakika
Mustafa İlker Yücel: 29 Dakika
Görüldüğü üzere, adayların kendilerini tanıtmaları ve vaatlerini
seçmenlere anlatmaları açısından ciddi bir adaletsizlik söz
konusudur. Bu durum seçim hukukumuzun esaslarını ortaya koyan
ilkelere açıkça aykırıdır.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun’un 2. maddesi bu esasları ortaya koymaktadır:
“Seçimler, serbest, eşit, tek dereceli genel oy esaslarına göre
yapılır.”
Maddeden anlaşılacağı üzere seçim sürecinin tamamına Eşitlik
İlkesi’nin hakim olması esastır. Ancak adaylara televizyon
ekranlarında ayrılan dakikaların eşitsizliği bu esaslardan ne kadar
uzak bir seçim süreci yürütüldüğünü ortaya koymaktadır.
Aynı kanunun 52. Maddesi ise şu şekildedir:
“Radyo ve televizyonla propaganda: Madde 52
(Değişik: 10/6/1983-2839/46 md.) Radyo ve televizyonda yapılacak
propaganda yayınlarının, tam bir tarafsızlık ve eşitlik içinde
yapılması, Yüksek Seçim Kurulu ile Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu tarafından sağlanır.”
Madde içeriğinden anlaşılacağı gibi kanun koyucu propaganda
eşitliğini sağlama yükümlülüğünü Yüksek Seçim Kurulu’na ve Türkiye
Radyo ve Televizyon Kurumu’na yüklemiştir. Bu nedenle ortaya çıkan
bu adaletsiz tabloya, Başkanlığınızın müdahale etmesi ve eşitliği
sağlama yükümlüğü söz konusudur.
Bu husus, sandığa seçmen iradesinin gerçek bir şekilde yansımasının
da teminatıdır. Seçmen fırsat eşitliğinin sağlandığı bir ortamda
iradesini ve oyunun yönünü tam bir şekilde belirleme şansı
bulacaktır. Ancak yukarıda ortaya koyduğumuz eşitsizlik içinde
seçmenin iradesinin net bir şekilde ortaya çıkmasının da önünde
ciddi bir engel söz konusudur.
Seçmen, görsel ve yazılı basında, aynı zamanda internet ortamında
sadece iki adayın yarıştığı ve bu adaydan birini seçerek iradesini
sakat bir şekilde ortaya koyacağı bir seçim sürecine itilmektedir.
Bu durum Türkiye Cumhuriyeti Devletinin aşağıda ifade edilen
özelliklerine aykırılık teşkil etmektedir.
“Anayasa Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk
Devletidir.”
Bilindiği gibi demokratik devletlerin olmazsa olmazı, tarafsız, her
konuda eşitliğe dayanan serbest seçimlerin yapılabiliyor olmasıdır.
Ancak seçim sürecinde adaylar açısından bu denli bir adaletsizliğin
ve ayrımın yaratılmış olması Anayasamızda belirtilen demokratik
devlet olma niteliğine ve eşitlik ilkesine alenen aykırılık teşkil
etmektedir.
Sonuç olarak; Yüksek Seçim Kurulu tarafından izah ettiğimiz eşitsiz
durumun bir an önce giderilmesi ve partimizin adayının da
televizyon, radyo, internet ortamında diğer adaylar kadar yer
bulabilmesinin sağlanması için kanundan doğan sorumluluğu
çerçevesinde gereklerinin yapılmasını saygılarımızla arz ve talep
ederiz."