Anasayfa /  Politika /  Ak parti

"YPG/PKK, Türkiye'ye saldırıldığında NATO'nun karşılığı nerede?"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gerçek trajedinin, ABD yönetiminin, Obama döneminden bu yana Suriye'deki terörist ağını desteklemesi, silahlandırması ve finanse etmesi olduğunu söyledi. Kalın ayrıca YPG/PKK'nın Türk topraklarına saldırı düzenlediğinde NATO'nun nerede olduğunu sorguladı.

Abone ol
Abone ol 25 Ekim 2019 20:52

Kalın, CNN World'de Becky Anderson'ın Barış Pınarı
Harekatı'na yönelik tepkiler ve iddiaları ilişkin sorularını
yanıtladı. 


Sözcü Kalın, Barış Pınarı Harekatı'nı trajedi olarak
adlandıranların, bunun gerçeği yansıtmadığını çok iyi bildiğini
ifade ederek, bu mesele konusunda ABD ile bir anlaşmaya
varabilmek için Türkiye'nin aylarca uğraştığını anlattı.


Türkiye'nin yıllardır ulusal güvenliğiyle ilgili endişelerini
ABD'li yetkililere aktardığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın da çeşitli platformlarda bu konuyu gündeme getirdiğini
ifade eden Kalın, Türkiye'nin, sınırında böyle bir koridorun
ya da yapının kurulmasına izin vermeyeceğine vurgu yaptığını
hatırlattı. 


ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) ve ABD Dışişleri
Bakanlığı raporlarında da YPG'nin açıkça terör örgütü
PKK'nın Suriye'deki kolu olarak nitelendirilmesine
rağmen Türkiye'nin endişelerine ve çağrısına kulak
asılmadığını belirten Kalın, "İronik ve trajik olan, ABD'nin
Suriye'de Marksist-Leninist ayrılıkçı bir terörist örgütü
silahlandırması ve desteklemesidir." dedi.


İbrahim Kalın, Türkiye'nin, terör örgütü DEAŞ ile
mücadelenin, Türk askeri, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), PKK mensubu
olmayan Kürtler gibi diğer yerel unsurlarla yürütülebileceği
önerisinin de birçok kez gündeme getirdiğini de vurgulayarak,
YPG-PKK'nın, DEAŞ ile mücadele adı altında ABD'den temin ettiği
silahlarla Arap kasabalarında güçlendiğini ve insanları evlerini
terk etmek zorunda bıraktığını söyledi. 


YPG/PKK'nın harekatın ikinci gününde yaklaşık 800 DEAŞ mahkumunu
serbest bıraktığını, bunu yapmasının nedeninin, YPG/PKK olmadan
DEAŞ ile mücadele edemeyeceklerini iddia eden ABD ve Avrupa'ya
şantaj yapmak olduğuna işaret eden Kalın, "YPG/PKK, bölgede
gerçekten DEAŞ ile mücadele etmekten ziyade açıkça ayrılıkçı bir
gündemi olan bir tür özerk bölge yaratmakla ilgileniyor." diye
konuştu. 


Kalın, Türkiye'nin desteklediği muhalif güçlerin bölgede
savaş suçları işlediği yönündeki iddialara ilişkin olarak da
Türkiye'nin savaş suçları dahil olmak üzere her türlü ihlal
iddiasını çok ciddiye aldığını, eğer ileri sürüldüğü gibi vakalar
varsa bunların etraflıca soruşturulacağını kaydetti. 


Türk askerinin ve ÖSO'nun, Barış Pınarı Harekatı sırasında
Suriye'de çok dikkatli hareket ettiğini, sivillere saldırmadığını
dile getiren Kalın, harekata başlandığında birçok yetkilinin,
ülkenin ve uzmanın, sivillerin zarar göreceğini, yüz binlerce
kişinin bölgeden kaçmak zorunda kalacağını, Kürtlerin saldırıya
uğrayacağını ve bölgenin demografisinin değişeceğini iddia
ettiğini, bunların hiçbirinin yaşanmadığını belirtti. 


Rakka operasyonunda 4 bin, Musul'da da 9 ila 11 bin sivilin
öldürüldüğünü hatırlatan Kalın, bu sayıların, Uluslararası Af
Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşlar tarafından
belgelendiğini, bu iki örgütün bir buçuk yıl önce kanıtlara
dayandırdığı raporunda, YPG/PKK'nın, Türkiye'nin temizlediği Tel
Abyad ile Rasulayn'da ve diğer bölgelerde yaptıklarının savaş
suçuna vardığı bulgusuna yer verildiğini ifade etti. 


Dini azınlıklar konusundaki iddialar


Kalın, dini azınlıklar konusunda da YPG/PKK'nın iddialarının
ironik olduğunu, terör örgütünün, ABD kamuoyunda ve Trump yönetimi
üzerinde, bölgedeki Hristiyan azınlığın muhafızlarıymış gibi bir
algı yaratmaya çalıştığını, gerçeğin ise bunun tam tersi olduğunu
söyledi. 


Suriyeli Hristiyanların, YPG/PKK'nın Hristiyan çocukları
kaçırdıklarını söylediklerini ifade eden Kalın, YPG/PKK'ın bu
çocukları kendi saflarına katarak Türkiye'ye karşı savaştırdığını
anlattı. Kalın, "Kiliseleri kullandılar. Yakın zamanda bir kiliseyi
bombaladılar. Bunu da Türkiye'nin üzerine atmaya çalıştılar."
ifadesini kullandı.


Kalın, Türkiye'nin Hristiyan azınlığı koruduğunu, son 5-6 yılda
kapılarını 4 milyon Suriyeliye açtığı zaman, kimseye dinlerinin ve
etnik kökenlerinin sorulmadığını belirterek, "Türkiye'ye
Kürtler, Araplar geldi. Sünni Müslümanlar geldi. Hristiyanlar
geldi. Sadece bizim Hristiyan topluluğun 10 gündür ne dediğini
dinleyin. Ermeni kilisesi, Arami, Süryani kilisesi... bunlar
dünyadaki en eski kiliselerden ve bunlar bizim Barış Pınarı
harekatımızı övdüler." ifadesini kullandı.


"3-4 yıldır DEAŞ'a karşı mücadele
veriyoruz"


ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'de kaçan az sayıda DEAŞ
mahkumunun çoğunun yakalandığı açıklaması hatırlatıldığında Kalın,
"Diğer ülkeler gibi 3-4 yıldır DEAŞ'a karşı mücadele veriyoruz.
Cerablus bölgesinde Fırat Kalkanı operasyonuna başladığımızda 3
binden fazla DEAŞ teröristini etkisiz hale getirdik." dedi.


Fırat Kalkanı Harekatına başladıklarında 3 binden fazla DEAŞ
teröristini temizlediklerini söyleyen Kalın, Cerablus, Bab, Azez
hattında hiçbir DEAŞ mensubunun kalmadığını ve de Afrin bölgesinin
de YPG/PKK'lı teröristlerinden arındırıldığını belirtti.


Kalın, harekatın ikinci gününde serbest bırakılan DEAŞ
mahkumlarının, Ayn İsa beldesi yakınlarında terör örgütü
YPG/PKK'nın kontrolündeki bir kampta tutulduklarını
anımsatarak, bazı DEAŞ mensuplarının, medyaya verdikleri
demeçlerde, YPG/PKK teröristlerinin gece yarısı gelerek kendilerine
"dışarı çıkın" dediğini ve neler olduğundan habersiz mahkumların
kampı terk ettiğini, daha sonra bu YPG'lilerin geri gelerek kampı
ateşe verdiğini hatırlattı.


Türkiye'nin, serbest bırakılan DEAŞ mahkumlarının izini sürerek
196'sını yakaladığını belirten Kalın, YPG/PKK'nın DEAŞ
teröristlerini ABD ve Avrupa ülkelerini tehdit etmek için pazarlık
malzemesi olarak kullandığını yineledi.


DEAŞ'a karşı asıl mücadeleyi Özgür Suriye Ordusu'nun (yeni
adıyla Suriye Milli Ordusu) verdiğini vurgulayan Kalın, Fırat
Kalkanı Harekatı sırasında çok sayıda DEAŞ üyesini
bölgeden temizlediğinde ve DEAŞ ile bağlantılı gruplarla
mücadele ettiğinde övgü toplayan ÖSO'nun aynı bölgeyi bir diğer
terörist örgüt YPG/PKK'dan temizlemek için harekete geçtiğinde
"barbar" şeklinde nitelendirilmesinin mantıksız olduğunu dile
getirdi.


"DEAŞ'a karşı savaşmaya devam edeceğiz"

Harekatla iki şeyin amaçlandığını belirten Kalın, "Birincisi,
sınırı terörist unsurlardan, YPG/PKK veya DEAŞ hangisi olursa olsun
bunlardan temizlemek. Biz de DEAŞ'a karşı savaşmaya devam
edeceğiz." diye konuştu. 


Kalın, DEAŞ'ın "askeri ya da ideolojik olarak hiçbir şekilde
yeniden ortaya çıkmasını" istemediklerini vurgulayarak, "(DEAŞ)
Müslümanlara ve İslam'a, El Kaide ve Eş-Şebab ile bütün terör
örgütlerinden daha çok zarar verdi, daha fazla Müslüman öldürdü.
Bizim için hepsi aynı; sadece terörist. Irak, Ürdün, Suriye'de
daha çok Müslüman öldürdü. Biz bunlarla geçmişte yaptığımız gibi
savaşmaya devam edeceğiz. Fakat aynı zamanda
Suriye'de YPG diye anılan PKK ile de savaşmaya devam edeceğiz.
Çünkü bir terör örgütüyle diğerini kullanarak savaşamazsın.
Teröristler arasında bu iyi bu kötü diye seçim yapamazsın."
değerlendirmesinde bulundu.


ABD'nin "yıllardır bu iyi düşünülmemiş politikalarla bölgeye
müdahale ettiğine" işaret eden Kalın, ABD'nin soğuk Savaş döneminde
yürüttüğü, hepsi başarısızlıkla sonuçlanan kontrgerilla
politikalarına bakılması gerektiğini ve Obama döneminde alınmış
yanlış kararların da Suriyeliler ve herkes için yeni problemler
yarattığını belirtti.


"İki yılda 362 bin Suriyeli geri döndü"


Kalın, operasyonun birinci hedefinin "bu bölgenin teröristlerden
temizlenmesi, ikinci hedefinin de Suriyelilerin ülkelerinin
kuzeyinde, Fırat'ın doğusundaki ve batısındaki bölgeye geri
dönebilecek koşulları yaratmak" olduğunu belirtti.


Son iki yılda 362 bin Suriyelinin, Cerablus, Bab ve Azez gibi
bölgelere geri döndüğünü paylaşan Kalın, "(Suriyeliler) YPG/PKK'nin
kontrolü altından bölgelere dönmek istemediler çünkü kendilerini
güvende hissetmiyorlardı. Kendilerine insanca davranılacağını
düşünmedikleri için dönmediler." ifadelerini kullandı.


Şu anda harekatın Suriyeli mültecilerin geri dönüşü için uygun
koşulların yaratılmasına odaklanılan ikinci aşaması üzerinde
çalışıldığını belirten Kalın, Türkiye'nin Kürtlerle herhangi
bir problem yaşamadığının altını çizdi ve meselenin "YPG/PKK'nin
bölgeden çıkarılması olduğunu" kaydetti.


Kalın, Trump'ın kısa bir süre önce yaptığı konuşmaya da
değinerek, "Trump'ın aynı açıklama içinde hem anlaşmanın
tamamlanması ve Suriyelilere ev sahipliği için cumhurbaşkanımıza
hem de kırmızı bültenle aranan adını anmak istemediğimiz bir
teröriste ve silahlı unsurlarına teşekkür etmesi çok hayret
verici." dedi.


İbrahim Kalın, ABD'nin NATO müttefikini, bir terör örgütüyle
aynı kefeye koymasının, "inanılmaz ve kabul edilemez" olduğunu
vurguladı


"Kürtler bu coğrafyanın ve Türkiye'nin bir
parçası"


Kürtlerin bu coğrafyanın ve Türkiye'nin bir parçası olduğunu
vurgulayan Kalın, "Türkiye, Suriye, Irak ve İran'da
milyonlarca Kürt var. Hepsiyle iyi ilişkilerimiz var fakat bizim
Kürtleri temsil ettiklerini iddia eden teröristlerle problemimiz
var. Herkes biliyor ki onlar Kürtleri temsil etmiyor ve belki küçük
bir azınlık onları destekliyor. Onların başka gündemleri var, biz
de bunu açıklamalıyız." ifadelerini kullandı.


Kalın, ABD ile yapılan anlaşmayı hatırlatarak, "Aslında, 17
Ekim'de ABD'lilerle yaptığımız anlaşma uyarınca YPG/PKK'nin bu
alanlardan ayrılmasını sağlamaları gerekiyordu. Yani, biz onlarla
muhatap olmuyoruz. Anlaşma gereği bu alanlardan onları
çıkarmak (ABD'nin) görevi." diye konuştu.


Türkiye'nin yapılan anlaşmayı ihlal etmediğini anlatan Kalın,
şunları söyledi:


"Birkaç saat önce bizler konuşurken ne oldu biliyor musunuz?
YPG/PKK, anlaştığımız alandaki üç köyden çıkmayı reddetti ve
birliklerimize silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısı
düzenledi. Şimdi, (YPG/PKK) onlar anlaşmayı bizim ihlal ettiğimizi
iddia ediyor. Hayır tam aksine, belirlenen bölgelerden çıkmayı
reddeden YPG/PKK'dır. Onlar askerlerimize saldırdılar ve bizim
onlara saldırdığımızı iddia ediyorlar. Bu inanılmaz iftira
kampanyasını ve yalan bilgilendirmeyi görüyor musunuz?"


"YPG/PKK, Türkiye'ye saldırıldığında NATO'nun karşılığı
nerede?"

Kalın, Türkiye'nin ABD ve Rusya ile iki ayrı anlaşma
yaptığını dile getirerek, "ABD ile yaptığımız anlaşma belirli bir
bölgeyi kapsıyor. ABD ile diğer bölgelere ilişkin yapmaya
çalıştığımız anlaşmalar yürümedi, (Amerikalılar) dürüst değillerdi.
Askerlerimiz ABD askerleriyle ortak devriyelere devam ederken
YPG/PKK'yı desteklemeye ve silahlandırmaya devam etti. Trump
defalarca DEAŞ'ın yok edildiğini söylerken ve uzmanlar da bunu
onaylarken ABD, yaklaşık bir yıl sonra terör örgütüne silah vermeye
devam etti. Neden?" sorusunu yöneltti. Türkiye'nin NATO üyesi bir
ülke olduğunu hatırlatan Kalın, "YPG/PKK Türk topraklarına
saldırdığında bu topraklar Türkiye'nin değil NATO'nun
topraklarıydı. NATO'nun karşılığı nerede? NATO nerede? Bence,
Trump diğer milletlerin öne çıkması gerektiğini söylediğinde
haklıydı." yorumunu yaptı. Kalın, DEAŞ mahkumlarına atıfta
bulunarak, "Basit bir soru, 2 bin-3 bin DEAŞ mahkumu var. Bunların
çoğu Avrupa vatandaşı. Neden Avrupa ülkeleri uluslararası hukuk
uyarınca onları geri almıyor? Aslında (Avrupa ülkeleri) bunu
yapmaya mecburlar ancak vatandaşlarını geri almıyorlar."
değerlendirmesini yaptı.


Yorumlar