Anasayfa /  Güncel

Ombudsman Malkoç: “Bize yapılan 17 bin 517 başvurudan 17 bin 500’ünü karara bağladık"

Kamu Başdenetçisi (ombudsman) Şeref Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumu’na Yapılan Müracaatları En Geç Altı Ay İçerisinde Karara Bağladıklarını Söyledi.

Abone ol
Abone ol 08 Ekim 2019 14:24

Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç, Kamu Denetçiliği
Kurumu’na yapılan müracaatları en geç altı ay içerisinde karara
bağladıklarını ifade ederek, “Adalete erişimin üç unsurunun üçünü
de yerine getiriyoruz. Bize yapılan 17 bin 517 başvurudan 17 bin
500’ünü karara bağladık. Yani bir yıl içerisinde hemen hemen
yapılan başvuruların tümünü karara bağladık. Bu istisnai bir
olaydır” dedi.


‘Ombudsman Halkla Buluşuyor’ programı kapsamında Malatya’ya
gelen Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç, beraberindeki
kamu denetçileriyle birlikte kentteki bir otelde basın
mensuplarıyla toplantıda bir araya geldi.


Malkoç, milletin eğitim, sağlık, ekonomik, yerel yönetim
hizmetlerinin en iyisine layık olduğunu ifade ederek, Kamu
Denetçiliği Kurumu’nun da bunu temin etmeye çalışan kurumlardan
birisi olduğunu belirtti.


Devletlerin temelinde adaletin olduğunu dile getiren Malkoç,
“Toplumun huzur ve barışının temelinde adalet vardır. Dünyadaki
bütün demokrasi, hak ve özgürlük taleplerinin altında da adalet
talebi vardır. Bütün dinler, ideolojiler, inanç ve düşünce
sistemleri adaleti aramak, bulmak, temin ve tesis etmek içindir.
Türkiye’de çok şükür son yıllarda bu anlamda önemli adımlar atıldı.
Mesela, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı bunlardan
biridir. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulması bunlardan biridir.
Şimdi iftiharla dolaştığımız illerde görüyoruz, illerin en görkemli
binaları adliye sarayları olmuş. Hakim ve savcı sayısı eskisine
göre çok daha fazla, Avrupa standartlarına yaklaştı. Bunun yanı
sıra Adalet Akademisi’nin çalışmaları var. Yeni yasama
başlangıcında da yargı reformu paketinin sıralı olarak gelmesinde
Kamu Denetçiliği Kurumu büyük bir heyecanla buna destek
vermektedir” diye konuştu.


Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumu’na yapılan müracaatları en geç
altı ay içerisinde karara bağladıklarını kaydederek, şunları
belirtti: “Yasa koyucu, parlamento, Türkiye Büyük Millet Meclisi
(TBMM) bizi düzenlerken demiş ki ‘Kamu Denetçiliği Kurumu’na
yapılan müracaattan sonra kurum altı ay içerisinde bunu karara
bağlar.’ Dolayısıyla biz en geç altı ay içerisinde karara
bağlıyoruz. Yani adalete erişimin üç unsurunun üçünü de yerine
getiriyoruz. Bize yapılan 17 bin 517 başvurudan 17 bin 500’ünü
karara bağladık. Yani bir yıl içerisinde hemen hemen yapılan
başvuruların tümünü karara bağladık. Bu istisnai bir olaydır.”


Halkın avukatı olduklarını dile getiren Malkoç, “Türkiye her on
yılda bir darbeye muhatap oluyor. En son yaşadığımız darbede 15
Temmuz darbesi. Bir felaketti. Türkiye’nin bütün savunma gücünü,
toplumun bütün direncini ve refleksini felç etti bu darbe. Kamu
kurumlarında birbirine itimadı zedelediler. Türkiye böyle bir
zorluğu atlattı. FETÖ’nün örgütlendiği klasik devlet yapısı vardır;
harbiye, mülkiye, adliye ve maliye. Devlet, omurga budur.
Adliyelerde 10 binin üzerinde hakim, savcının yarısı ihraç edildi.
Ama çok şükür şuanda 14 bin yeni hakim, savcı alındı. Bunların
eğitimi var. Genç bir kadro oldu. Biraz tecrübe eksiklikleri var.
Ama şuanda bilgiye ulaşım çok kolay. İstinaf mahkemeleri ara
mahkemeler olarak kuruldu. Bu anlamda Türkiye bu zorlukları
aşarken, önünde de inanılmaz bir imkan doğdu. Eğer bu genç hakim,
savcılarımız iyi eğitirlerse, bu yargı reformuyla beraber iyi
desteklenirlerse Türkiye bu anlamda çok büyü bir mesafe
alacak.”


Türkiye’nin hak ve özgürlükler alanında son 15 yılda inanılmaz
bir mesafe aldığını dile getiren Malkoç, “Bunu dikkatli
baktığımızda görürüz. Ama bu olayı, bu ortamı zehirleyen terör
olmuştur. Avrupa sadece DEAŞ ile mücadele ederken neler yapıyor?
Sadece Almanya’ya şu kadar göçmen gitti diye Merkel devrildi,
Fransa zorda, Belçika’da hükümetler kurulamıyor, Hollanda’da zor
kuruluyor. Ufacık terör olaylarından dolayı. Türkiye DEAŞ’la,
PKK’yla, FETÖ’yle mücadele ediyor. İşte bu terör ortamı
zehirlemiştir. Fikir özgürlüğünün iki tane sınırı vardır. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi ve İçtihatlarında da böyledir; bir terörü
desteklemeyeceksin, teşvik etmeyeceksin. Bu fikir ve ifade
hürriyetinin kırmızı çizgisidir. İkincisi de hakaret etmeyeceksin.
Terörü destekleyip, şiddeti teşvik ve hakaret etmedikten sonra
Türkiye’de bu noktalarda alabildiğine genişlik vardır. Avrupa’nın
birçok ülkelerinden daha ilerideyiz” ifadelerini kullandı.


Malkoç, bir gazetecinin "Türkiye’nin insan hakları konusunda
geride olduğunu yönündeki sorusuna" "Türkiye’nin insan hakları
açısından 112’nci sırada olduğu, bunlar doğru şeyler değil. Biz
dünyanın hemen hemen her ülkesini geziyoruz. Türkiye’ye kasıtlı,
bilerek yapılan bir propagandanın eseridir bu. Evet, yapmamız
gereken çok şey var eksik, noksanımız var ama bu doğru değil”
cevabını verdi.


Malkoç, bir başka gazetecinin FETÖ ile mücadeleye ilişkin
sorusuna ise "Devletin dört ana unsuru vardır. Harbiye, mülkiye,
adliye, maliye. FETÖ önemli ölçüde bu kurumlardan temizlenmiştir.
TSK’dan, emniyetten, mülkiyede, adliyeden önemli ölçüde
temizlenmiştir. Kriptolar var mıdır? 50 yıllık gizli çalışan bir
örgütün elbette kripto elemanları hala vardır ama meşruiyetini,
makuliyetini kaybetmiş, toplum tarafından ne olduğu bilinen bir
yapı artık kolay kolay kimse iltifat, itibar edemez. O açıdan
iyiyiz. Her kurumun mücadele yöntemi vardır. Siyasetin de kendine
has yöntemleri vardır. Bunu siyaset kullanıyor, kullanmaya da devam
edecek ama toplumun farklı kesimlerinin siyasetten bu anlamda
beklentiler var. Bu beklentilere de her siyasi parti kendi çapında,
içinde cevap verecek. Cevap veren, vermeyeni toplum kendi
kantarında, terazisinde ölçecek değerlendirecek. Şunu memnuniyetle
söyleyeyim; Türkiye’de işleyen bir yargı var. Belki bizim yargı
biraz yavaş yürüyor, ağır hareket ediyor ama hafif yürürken ayağı
sürtüyor ama kör değil. Yavaş gidiyor ama isabetli gidiyor.
Yargıtay kararlarına bakın bunları göreceğiz” şeklinde cevap
verdi.


Malkoç, bir başka gazetecinin kadın cinayetlerine ilişkin
sorusuna, şöyle cevap verdi: “Toplumun sosyolojisi, davranış
biçimi, ahlakı, aile içerisinde kişilerin ilişkileri, anlayışı
değişiyor. Bütün tedbirlere, yasal düzenlemelere rağmen kadın
cinayetleri de artıyor. Biz kurum olarak bu alanda epey
faaliyetimiz var. Mesela, yakın zamanda Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde devletin bütün bu konuyla ilgililerinin toplandığı bir
program yaptık. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin önlenmesine
ilişkin mekanizmaların daha iyi kullanılması, ikincisi kadın
dernekleriyle uzun uzun toplantılar yapıyoruz. Ama maalesef bu
mesele gün geçtikçe toplumun kanayan yarası haline geliyor.”


Yorumlar