MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den Bülent Arınç açıklaması
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’yi sıkıntıya koyacak davranışlarda artık Bülent Arınç bir kenara oturmalı ya Bursa’ya ya Manisa’ya yerleşmeli. Şunu da söylüyorum, Yüksek İstişare Kurulu üyesi ise Yüksek İstişare kavramına uygun hareket etmeli” dedi.
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’yi sıkıntıya koyacak
davranışlarda artık Bülent Arınç bir kenara oturmalı ya Bursa’ya ya
Manisa’ya yerleşmeli. Şunu da söylüyorum, Yüksek İstişare Kurulu
üyesi ise Yüksek İstişare kavramına uygun hareket etmeli”
dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP muhabirleri ile yemekte
bir araya geldi. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını
yanıtlayan Bahçeli, Bülent Arınç’ın açıklamalarına yönelik, “Eğer
çok farklı özel bilgilere sahip veya özel bilgiler çerçevesindeki
kurum ve kişilerle ilişkili değilse nefsiyle hareket eden bir
siyasal yapı gözüküyor karşımızda. Biz Bülent Arınç Beye saygı
duyarız ama Bülent Arınç beyi kabulde zorlanıyoruz. Neden saygı
duyarız: 12 Eylül sonrasında dava arkadaşlarımız önemli
mağduriyetler yaşadığımız süre içinde özellikle Manisa’da
kendilerini savunacak imkanı arayıp bulamadılar. Avukatlar
davalarını kabul etmediler, bizim camiamızın yetiştirdiği avukatlar
olmadığı için önemli sıkıntıların çekildiği bir dönemde Bülent
Arınç Bey Manisa’da avukatlık yaparken bazı arkadaşlarımızın
davasıyla ilgilenmişlerdir. O yüzden ben kendilerine zaman zaman
teşekkür ettim. O bizim davamıza gönül vermiş arkadaşların
sıkıntılarını aşmada ortaya koymuş olduğu bir davranıştı. Buna
saygı duyuyoruz. Ama Türkiye’yi sıkıntıya koyacak davranışlarda
artık Bülent Arınç bir kenara oturmalı ya Bursa’ya ya Manisa’ya
yerleşmeli. Şunu da söylüyorum, Yüksek İstişare Kurulu üyesi ise
Yüksek İstişare kavramına uygun hareket etmeli. Yoksa konuşmaları
şuan için tartışılacak bir konuşma metni değil. Hukukçu hukuku
reddediyor, siyasetçi olarak da kapsam dışı davranışlarla siyaseti
tıkıyor. Şimdi herkes günü saati geldiği zaman sorar; Kozmik Oda’ya
FETÖ’yü sokan kimdir? Hangi gerekçelerle, hangi rollerle kim neyi
üstlendi oraya soktu. Ondan sonra Türkiye ne hale geldi.
Genelkurmay’ın Kozmik Odasına girildiği dönemde üzerinde bunun
tartışması yapılan bir kişinin bu davranışlarını tasvip etmiyorum,
doğru bulmuyorum. Kendisine zarar vermenin ötesinde terörle
mücadelede önemli katkılar sağlandığı bir süreçte AKP’yi
baltalıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Yani Pençe 1, Pençe2, Pençe 3,
Kıran 1, Kıran 2’nin olduğu bir dönemde kala kala İstanbul İl
Başkanı olan bir hanımefendinin 9 yıllık cezası konusunda siyaset
üretip öbürüne sessiz kalmasını anlamak mümkün değil. Onun için
kendisine olan saygımı yitirdiğimi ifade ediyorum” açıklamasını
yaptı.
Bahçeli, “Arınç’ın sözlerinden hareketle şu ifadeyi kullandı:
Şayet geçmiş dönemde atılan twitlere bakacak olursak bizim bir sürü
arkadaşımızı ortada bulamayız. Vakti zamanında cemaat ile ilgili
atılanları çözüm süreci ile ilgili atılan twittleri kast ederek. Bu
anlamda bakacak olursak Arınç’a katılır mısınız?” sorusuna,
“Katılmam. O günden bugüne kadar bildiklerini saklayıp Canan
Hanımefendi için kamuoyunu meşgul eden bir anlayışı kabul edemem.
Hali hazırda bildiği birisi varsa, geçmişteki bir takım
tartışmalar, sosyal medya bilgileri varsa savcıların hepsini teker
teker dolaşsın bildiği ne varsa elinde ne bulunuyorsa versin.
Bundan sonra Bülent Arınç Beyin yapacağı budur, ortalığı
karıştırmak değildir. Türkiye’nin şu kritik eşiğinde AK Parti’yi
geriye itecek, böldürecek, tartıştıracak bir zemini düşünmek, o
zeminin oluşmasına katkı sağlamak ABD’ye, İngiltere’ye, Almanya’ya,
Fransa’ya Türkiye’de ki işbirlikçilerine ve ayrıca da FETÖ, PKK,
DEAŞ, YPG’ye örtülü bir şekilde hizmet etmekten başka bir anlam
taşımaz. Şuan için Türkiye’nin var olan siyasi iktidarını, terörün
kökü kazılıncaya kadar, FETÖ’nün bütün hesaplaşması bitinceye,
tükeninceye kadar, Türkiye demokrasi, normalleşme ve istikrara
kavuşuncaya kadar alternatif bir hükümet üretemeyecekleri için
mevcut hükümeti ABD’ye karşı savunmalılar. John Bolton ile
Türkiye’yi boğdurmamalılar. Bugün siyasilerin üzerinde
düşünecekleri ve duracakları anlayış bu anlayıştır. Biz bunu
yapıyoruz ve o sebepten dolayı da AKP’ye desteğimizi devam
ettiriyoruz. Türkiye bu sorunları çözmeden başka türlü bir yolu
tercih etmek doğru değildir. Bugün Sivas Kongresine katılan
zihniyet Türkiye’nin şimdi Sivas Kongresi öncesi yaşanan her türlü
kuşatma, tehdit ve tehlikenin bir arada bulunduğu bir ortamda,
mevcut iktidarın ayağını kıracak şekilde davranması doğru değildir.
CHP kendisine çeki düzen vermelidir. CHP Atatürk’ün partisi
olmaktan uzaklaşmaktadır ve tarih bunu yarın çok yönüyle
yazacaktır. Şu an için bazı konular var ister beğen ister beğenme
ama Türkiye’nin bugünkü gerçekleri ışığında buna saygı duyarak
birlik, beraberlik içinde Türkiye’yi bu kuşatmadan, dar boğazdan,
iç ve dış tehditlerden kurtarmalıyız ki, hangi alanda nasıl bir
rekabet içinde olacağımızı, toplumun hangi kesimine hangi refahı
sunacağımızı tartışma fırsatı bulalım. Bugün o yok. Sabah gördüm
Halk TV’de. Şu kadar kişi parlamenter sistemi arzulamaktaymış.
Bunlar istediği yerde istediği şekilde konuşsun ama suna inanan
siyasetçi siyaseti bıraksın. Ayıp bir şey” cevabını verdi.
Ali Babacan’a: “Selam vermeyene oy verilir mi?”
“Yeni parti kurulması çerçevesinde Meclis aritmatiğinde bir
değişiklik olabilir mi?” sorusuna karşılık Bahçeli, “O kadar rakamı
bulacaklarına ihtimal vermiyorum. Ne yapacaklar görmek gerekir. Biz
Meclis’in bir ucunda oturuyoruz. Önemli oylamalarda milletvekilleri
bizim taraftan da oy kullanmaya geliyorlar. Özellikle Ankara
milletvekilleri. Orada bir parti oturuyor. Halkın seçtiği
milletvekilleri var. 79, 40, 39, 50 ne ise. Ali Babacan oradan
geçerken dönüp bakmaz. Selam dahi vermez. Ülkücüler oraya nasıl
gidecek? Selam vermeyen yere oy verilir mi? Oy alabilmek için
herkese sarılıp öpüyorsunuz, selam veriyorsunuz zor alıyorsunuz.
Ali Babacan nasıl alacak, bu kadar işler kolay mı?”
değerlendirmesini yaptı.
“Ben uygun bulmuyorum”
Bahçeli, “Bakanlar Kurulu’nun da değişeceği söyleniyor. Buna
yönelik değerlendirmeniz nedir?” sorusuna yönelik, şunları
dedi:
“Ben uygun bulmuyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 9 Temmuz
2018’de başlamıştır. Bir yılı da çok az bir süre aşmıştır. Böyle
bir ortamda yeni bir sistemi yerleştirmek, kökleştirmek ve bununla
ilgili uygulamaları hayata geçirmek için çaba sarf edileceği yerde,
“bakanlar kurulunda şunlar değişsin” gündemini taşırsanız muhalefet
unsurları olarak, siz de “muhalefetin bu isteğine cevap veriyorum”
der iseniz iki yanlışı birlikte yaparsınız. İki yanlıştan da bir
doğru çıkmaz. Bir: daha hizmeti yeni kavrayan Bakanları bir senede
kaldırıp atamazsınız. İkincisi böyle bir yola girdiğiniz vakit
aynen Yeniçeri ocağı gibi ‘İstemezük’ derler. Hangi bakan bir şey
söylemişse muhalefet ‘İstemezük’ der. Ne yapacağız her gün bakan mı
değiştireceğiz. Onun için kararlı olmak lazım. iki yanlıştan bir
doğru çıkmıyorsa tek doğru üzerinde yürümekte yarar vardır. Bu
kadar net. Ama bu bizim işimiz değil. Biz sözümüzü söylüyoruz. Buna
karar verecek olan siyasi iktidardır. Yapar yapmaz onların bileceği
iş. Bana göre yanlış olur. Bakanlardan hangilerini niye
beğenmiyorsunuz. Herkes bir şey söylüyor. Kimisi damat kimisi
bilmem nedir diyor. Bunlardan bakan değişir mi? ABD damatları
nerede, İngiltere başbakanın kardeşi nerede? Orada olduğu zaman
demokrasi dorukta bizde olduğu zaman rezillik, böyle şey olur mu?
Onun için sabırlı ve kalıcı olmak gerekli. Eleştiriniz varsa yapın.
Eleştirilerden netice çıkartamıyorsa ve bunda da ısrarcı oluyorsa
zaten sorumlu olan kişinin gereğini yapması lazım. onun da gereğini
yapacağı kanaatindeyim. Bunun gibi şeyleri biz parti yönetiminde
yapıyoruz. Onun için şu şöyle olsun bu böyle olsun demeyi yanlış
buluyorum. Bir yönetim şekli vardır. Arar, inceler, bakar ne
yaparsa yapar. Günü saati geldiğinde de kararı millet verir. Ama
CHP’den Faik Öztrak istedi diye bakan değiştirilecekse biz hep
beraber olarak toplanırız CHP’nin önünde, ‘Faik’i istemiyoruz’
deriz. Ne yapacak Faik Öztrak.”