Kolon kanseri riski 50 yaşından sonra artıyor
Memorial Diyarbakır Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünden Prof. Dr. Ercan Gedik, Kolon Kanseri Ve Cerrahi Tedavisi Hakkında Bilgi Verdi.
Abone olMemorial Diyarbakır Hastanesi genel cerrahi bölümünden Prof.
Dr.
Ercan Gedik, kolon kanseri riskinin 50 yaşından sonra arttığını
belirterek, kolon kanseri ve cerrahi tedavisi hakkında bilgi
verdi.
Kolon kanserinin en önemli nedenleri arasında yaş, ailesel
öykü,
polipler, ailede jinekolojik kanser hikayesi, beslenme
şekilleri,
genetik yatkınlık gibi faktörlerin ön planda olduğunu kaydeden
Prof. Dr. Gedik, yavaş ilerleyen ve erken dönemde belirti
vermeyen
kolon kanseri riskinin özellikle 50 yaşından sonra arttığını
kaydetti. Prof. Dr. Gedik, “Bu nedenle düzenli tarama
programları
ihmal edilmemelidir. 50 yaşını aşmış herkesin, doktorun
önerdiği
şekilde kolonoskopi yaptırması, kolon kanserinin erken dönemde
saptanmasında veya kansere neden olan poliplerin yakalanarak
kansere dönüşmeden alınmasında etkili rol oynamaktadır. Kolon
kanserinden korunmak ya da hastalığı erken dönemde yakalamak
için
düzenli kontrollerin yanı sıra sağlıklı yaşam önerilerini de
dikkate almak gereklidir. Bunlar, ideal kiloda olmak ve bu
kiloyu
korumak, taze meyve ve sebze ağırlıklı beslenmek, posa içeriği
yüksek gıdaların tüketimini artırmak, günde 30-60 dakika orta
düzeyde fiziksel aktivitede bulunmak, sigara ve alkol
kullanmamak,
kırmızı et tüketimini sınırlamak. Hastaları tedirgin eden ve
iyileşme sürelerini uzatan açık cerrahilerin yerini, günümüzde
artık hasta konforunu artıran ve tedavi başarısına katkısı
bulunan
laparoskopik yani kapalı yöntemler kullanılmaktadır. Geçmişte
yalnızca safra kesesi, apandisit ve fıtık ameliyatlarında
kullanılan laparoskopik yöntemler, mide, dalak ve kalın
bağırsak
gibi organlarda oluşan tümörlerin cerrahisinde de başarılı bir
şekilde uygulanabilmektedir. Kapalı ameliyatlar hastanın
vücudunda
ameliyat izine neden olmadığı için herhangi bir estetik kaygıya
da
yol açmamaktadır” dedi.
"Konforlu ve hızlı bir iyileşme süreci sağlar"
Laparoskopik ameliyatlarda, açık cerrahiye göre ağrının daha
az
hissedildiğini vurgulayan Prof. Dr. Gedik, “Hastanede yatış
süresi
kısadır, karındaki kesiler estetik kaygıya yol açmayacak kadar
küçüktür. Yaradaki enfeksiyon riski daha azdır, iyileşme süreci
olabildiğince kısadır. En önemlisi ise hastayı ağır ameliyat
psikolojisinden uzak tutmasıdır. Bu sayede hastalar iş, özel ve
sosyal hayata daha çabuk adapte olabilir. Ancak bu işlem için
uygun
hasta seçimi önemlidir. Laparoskopik ameliyatlar sonrası
hastalar
doktorlarının önerisi ile hareket etmelidir. Bunun yanı sıra
bazı
şikayetlerin ortaya çıkması durumunda, vakit kaybetmeden doktor
ile
iletişime geçilmelidir. Özellikle dışkıdan aşırı miktarda kan
gelmesi, karında şişkinlik, ilaçlarla geçmeyen ağrılar, üşüme,
titreme, inatçı öksürük ve nefes darlığı gibi sorunlar acil
müdahale gerektirebilir” diye konuştu.