Otostop
Abone olTemel, arabası ile işine gidiyormuş. Yolda bir delikanlının otostop yaptığını gören Temel, onu arabasına almış. Delikanlıyı pek gözü tutmayan Temel’in aklı fikri cüzdanındaymış.
Ceplerini arayan Temel, cüzdanı bulamayınca, hemen frene basıp arabadan aşağı inmiş ve delikanlıya bağırmış:
– İn ula aşağı!..
Delikanlı korku dolu gözlerle arabadan inmiş.
Temel delikanlının yakasına yapışmış:
– Ver ula cüzdanı!..
Delikanlı titreyen elleriyle cüzdanı uzatmış. Cüzdanı alan Temel yine bağırmış:
– Hadi, defol bakalım şimdi!..
Delikanlı tabana kuvvet kaçmış.
Arabasına binip yola devam eden Temel, cep telefonundan karısı Fadime’yi aramış; başına gelenleri anlatmış.Fadime başlamış kahkahalarla gülmeye.
Temel kızmış:– Ula Fadime, ben soyuldum diyorum, sen gülüyorsun. Söyle bakayım bana; niye gülüyorsun?
Fadime gülmeye devam ederek cevap vermiş:
– Ula Temel’im, cüzdanını evde unutmuşsun, ben ona gülüyorum da!..
BONUS FIKRA
Kayıp Çorba Kepçesi
Hasan annesini akşam yemeğine davet etmiş.
Yemek sırasında anne hep Hasan’ın ev arkadaşının ne kadar çekici olduğunu düşünmeden edememiş.
Yemek boyunca oğluyla kız arasında neler olduğu konusunda meraktan çıldırıyormuş.
Bunu farkeden Hasan ? Anneciğim Ayşe ile aramızda inan hiçbir şey yok. Biz sadece ev arkadaşıyız ? demiş.
Bir hafta kadar sonra Ayşe Hasan’a sormuş:
– Annenin yemeğe geldiği geceden beri çorba kepçesini bir türlü bulamıyorum. Nerde olduğu konusunda bir fikrin var mı?
Sence annen almış olabilir mi??
Hasan cevap vermiş:
-“Aldığını sanmıyorum ama bir e-mail gönderip ona sorayım” ve annesine şöyle yazmış:
-“Anneciğim, sana aldın demiyorum, almadın da demiyorum ama gerçek şu ki bize yemeğe geldiğinden beri çorba kepçesi kayıp”
Bir kaç saat sonra annesinden şöyle bir e-mail gelmiş:
-“Sevgili oğlum, sana Ayşe ile yatıyorsun yada yatmıyorsun demiyorum. Ama gerçek şu ki eğer o kendi yatağında uyuyor olsaydı şimdiye kadar çorba kepçesini çoktan bulmuş olmalıydı..”
Gösteriş Yapacaksın Diye
Hali vakti yerinde bir ailenin genç kızı eve geldiğinde, annesini ayna karşısında yeni kürküne hayran hayran bakarken bulur. Çevreci genç kız sinirli bir sesle:
– “Anne! Sen şu üstündekini giyip gösteriş yapacaksın diye, zavallı, savunmasız, masum bir yaratığın ne acılar çektiğini biliyor musun?”
Annesi:
-” Sus kızım! Sen baban hakkında ne biçim konuşuyorsun
bakiyim!”
Temel ve Uğursuz Kadın
Temel komadadır. Yanında da karısı bulunmaktadır. Temel gözleri nemli karısına bakarak, kısık sesiyle konuşmaya başlar;
-İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün de oradaydın. Vurulduğum zaman, ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde, hastanede hep başucumdaydın… der.
Karısı takdir edilmenin mutluluğuyla duygunlanmaya başlar. Temel
konuşmasına devam eder;
– Hep yanumdaydun karıcuğum. Şimdi komadayım yine başucumdasın.
Sonunda anladım ama çok geç oldu.
Yahu sen ne uğursuz karısun? der…
Küçük ressam
İlkokul 5. sınıfta resim dersinde öğretmen demiş ki:
– Çocuklar konu serbest, hepiniz hayvan resimleri çizin.
10 dakika sonra küçük Ahmet el kaldırınca, öğretmen yanına gelmiş.
Resim kağıdının üzerinde bir sinek gören öğretmen, çocuğun bu
sinekten şikayetci oldugunu sanıp, eliyle sineği kovalamış, ama
hayvan hiç hareket etmemiş. Biraz daha dikkatli bakan öğretmen,
sineğin gerçek olmadığını ve bunun bir sinek resmi olduğunu fark
etmiş. Hayretler içinde kalan öğretmen, şaşkınlıkla sormuş:
– Oğlum, bu resmi sen mi yaptın?
– Evet öğretmenim.
– Peki, bir de at resmi yap bakayım.
Küçük Ahmet öyle bir at resmi çizmiş ki; at, sanki kağıttan
fırlayıp çıkacak kadar canlıymış. İyice şaşıran öğretmen, çocuğa
seslenmiş:
– Yavrum, beni hemen babana götür. Sen müthiş bir yeteneksin.
Burada harcanmaman gerekir. Derhal güzel sanatlara transfer olman
lazım. Babanla konuşmalıyım.
Son dersten sonra öğretmen, Ahmetle beraber yola çıkmış. Dar bir
patikadan geçerek, bir gecekonduya gelmişler. Çocukla birlikte
içeri giren öğretmen, yatakta inleyen bir adam görünce konuşmaya
başlamış:
– Geçmiş olsun efendim.
– Tesekkür ederim.
– Ben oğlunuzun öğretmeniyim…
– Allah kahretsin oğlumu!..
– Aman efendim, böyle söylemeyin, yaptığı resimler…
– Onun yaptığı resimler yerin dibine batsın!..
– Ama, beyefendi böyle yetenekli bir çocuğun…
– Yeteneğine başlatmayın şimdi!..
– Peki, ne oldu, oğlunuza niçin böyle kızgınsınız?
– Neden olacak? Dün gece eve biraz çakırkeyif geldim. Bu eşşoğlu eşşek sobanın üzerine çıplak kadın resmi çizmiş!…