Anasayfa /  Keyifli Haberler

Keçi otlatan bir Yörük ....

Abone ol
Abone ol 12 Aralık 2018 05:33

Ödemişte yol yapımımı için uğraşan mühendisler Kel Dağda öyle bir yere gelmişlerki tıkanmışlar, yolu nereden devam ettirecekleri konusunda kararsız kalmışlar. Oralarda keçi otlatan bir Yörük bir haftadır hiç çalışma yapılmamasını merak etmiş ve Karayolları ekibinin yanına varmış;



-“Hayrola hemşerim. Bir haftadan kelli iş yürütmüyorsunuz?”



-“Yok çoban kardeş. Yolu nerden devam edeceğimiz konusunda teknik araştırma yapıyoruz. Toprak ve kaya örnekleri gönderdik. Tahlillerden sonra planı işleteceğiz.” Yörük yüzünde alaycı bir gülümseme ile,



-“Bundan kolay ne var? Toz kireç varsa, ben size hallederim!” Tahlil sonuçlarını beklemekten canları sıkılan mühendisler eğlence bulmanın sevinciyle,



-“Olmaz mı elbette var. Peki ne yapacaz?”



-“Şimdi bu kireç çuvalını benim eşeğe yüklücez. Dabanındanda delecez. Eşeğe deh’ dedinnen. Hayvan en sağlam, en güzel güzargahı bilir ordan gider. Eşek sağlam olmayan yere basmaz. Kireç ardından döküldükçe sizde yolu o ize göre yaparsınız!” Mühendisler Yörüğe kireç çuvalını vermiş ve onun çuvalı eşeğe yükleyip, Dehlemesini eğlenerek izlemişler. Lakin 3 gün sonra istedikleri tahlil sonuçları geldiğinde şaşırıp, kalmışlar. Çünkü sonuç Yörüğün eşeğinin izinin aynı istikametini vermiş. Birkaç gün sonra Yörüğün keçi sürüsünü telaşlı telaşlı sürdüğünü görmüşler.



-“Çoban emmi nedir bu telaş?”



-“3-4 saate varmaz şiddetli yağmur gelecek. Biran evvel kotaraya varmak dilerim. Sizinde çadırlar aynı yerdeyse onları hemen sökün aha şu yan bayıra kurun. Telef olmayın.” Mühendisler gülmüş.



-“Sen telaş etme emmi. Biz Meteorolojiden rapor aldık. Bir hafta yağış yok.” Yörük aynı telaşla hareket ederken,



-“Benden söylemesi arkadaşlar. Gayrısını siz bilirsiniz” Gerçektende 4 saat sonra öyle bir yağmur kopmuş ki? Seller sular olmuş, mühendisler canlarını zor kurtarmış. Çadırları, malzemelerini sel götürmüş. Sabah olduğunda ölümden dönen iki mühendis ortak kısacık istifa dilekçesi yazarak, vermişler;



“Eşeğin yol, Keçi çobanı yörüğün Meteoroloji mühendisi olduğu yerde bize lüzum yoktur!”





xxxxxxxxxxxxxxxxx





Berber Fıkrası



Galatasaraylının biri berberde saçını kestiriyormuş. Berberin durduk yerde “İlk gittiğin maçı anımsıyor musun?” diye soracağı tutmuş:



“Evet, ne olacak?” demiş bizimki sinirli sinirli. Berber;



– Hangi maçtı?



– Bir Fenerbahçe maçıydı.



– Kadıköy’de mi?



– Evet, oradaydı.”



Aradan bir-iki dakika geçmiş. Berber yeniden sormuş:



– Hangi maçtı demiştin?



– Fenerbahçe maçı.



– Nerede nerede?



– Kadıköy dedik ya!



Bir-iki dakika sonra yine aynı hikâye:



– Demek hayatta gittiğin ilk maç bir Galatasaray – Fenerbahçe maçıydı ha?



Bizimki sinirlenerek:



– Evet, be, Fener maçı dedik ya!



Berber bir kaç dakika sonra aynı konuyu bir daha açmaya kalkışınca bizimki isyan etmiş:



-Kardeşim, ilk gittiğim maçın Fener maçı olduğunu elli kere söyledim. Niye yeniden yeniden soruyorsun?



Berber açıklamış:



– Fener deyince saçların diken diken oluyor da, daha rahat kesiyorum.







XXXXXXXXXX







Sekreter arkadaşımızın 16 ve 12 yaşlarında iki adet çocuğu var. Çocuklar okuldan döndükleri bir gün bilgisayarla oyun oynuyorlar. Telefon çalıyor. Telefondaki kişi kendisini şöyle tanıtıyor.



“Ben sincan jandarma karakolu’ndan filanca başçavuş. Bugün öğlen itibariyle ostim kavşağında bir zincirleme trafik kazası oldu. Kazaya karışan araçlardan bir tanesinin de plakası 06 xx 900, yeşil renk mazda. Aracı kullanan ve olay yerinde vefat eden bayanın anneniz olma ihtimali var.”



Verilen plaka ve araç tanımı annelerinin profiline uyduğu için çocuklar fenalaşıyor. Olay şöyle devam ediyor;



“Şimdi bayan maktulün üzerinden bir kimlik çıktı, ancak kimlik parçalandığı için, elimizdeki bilgilerle doğrulama yapmamız gerekiyor. Annenizin tam adı/soyadı, doğum yeri, doğum tarihi, kütük bilgisi, anne adı, baba adı. Son olarak da annenizin kızlık soyadı.”



Çocuklar tabi o panik anında gerekli tüm bilgileri veriyorlar. Konuşmaya arada arkadan başka bir erkek sesi de karışıyor. “Komutanım, ambulans gelmiş ne yapalım” şeklinde sorular. Telefonu kapatmadan önce de en son olarak “Verdiğiniz doğum yeri ve baba adı elimizdeki evraktakine uymuyor, ölen kişi başka birisi olabilir, biz sizinle bağlantıya geçeriz” diyorlar.



Çocuklar hemen annelerini arıyorlar. Anne iş yerinde, sapasağlam. Sekreter arkadaş gelip yaşadığı olayı bana aktarıyor. İlk aklıma gelen şey “Derhal internet bankacılığından yaralandığınız bankalara haber verin ve bilgi almaya çalışın, birisi sizin tüm kimlik bilgilerinizi ele geçirmiş, hesaplarınıza ulaşmaya çalışıyorlar”. Kendisi ilk olarak ****** bankası’nın internet bankacılığına girmeye çalışıyor, “Bankanızı arayın” mesajı alıyor. Derhal bankayı arıyor. İlk olarak hesaptaki para durumu kontrol ediliyor, kayıp yok. Ancak kredi kartları ve internet bankacılığının ****** bankası merkezince iptal edildiği anlaşılıyor.



Detaylı görüşmelerden sonra, aynı gün bir bayanın sekreterimize ait internet şifresini “değiştirmek” amacıyla destek telefon hattını aradığı anlaşılıyor. Tüm kimlik bilgilerine doğru cevaplar veren “saldırgan”, anne kızlık soyadı sorularına yanlış cevap veriyor. Bunun üzerine olayın bir saldırı olduğunu anlayan operatör telefon numarasını not edip, gerekli hesap kilitleme ve kredi kartı iptal işlemlerini yapıyor.



Yaşanan olayda adamların atladığı şey şu. Sekreter arkadaşımız ve eşi, yıllar önce aralarında bir karar alıyorlar. diyorlar ki, anne kızlık soyadı olarak ortak sanal bir isim belirleyelim, her türlü işimizde gerçeği yerine onu kullanalım. Evi arayan saldırganlar “gerçek” kızlık soyadına ulaşmış oluyorlar.



Sizlere tavsiyem “anne kızlık soyadı” konusunu siz de benzer bir yöntemle değiştirin. Çok akıllıca.



İnanılır gibi değil. 12 yaşındaki çocuğu yaşadığı duygusal travma nedeniyle tedavi görüyor. Gerekli suç duyuruları yapıldı ve tahkikat devam ediyor. İnsanların acımasızlığına inanabiliyor musunuz?

Alıntıdır…



Dostlarınızın da bu ve buna benzer olaylardan haberdar olması için lütfen paylaşın…


Yorumlar