Anasayfa /  Keyifli Haberler

İlk Hediye

Abone ol
Abone ol 13 Aralık 2018 07:06

Genç adam, yeni tanıştığı kız arkadaşına hediye vermek istemişti. bu ona alacağı ilk hediye olacaktı. bu yüzden fazla özel bir şey seçmemeye dikkat etti ama alacağı şey biraz da romantik olmalıydı. o gece birlikte çiseleyen karın altında yürürlerken, sevgilisinin avucunun içinde ısıtmaya çalıştığı ellerini hatırladı ve karar verdi. bir çift eldiven alacaktı.

alışverişe bu tür işlerde pek becerikli kız kardeşini de yanına alarak çıktı. bir büyük mağazadan içi kürklü bir çift beyaz eldiven seçtiler. bu arada kız kardeşi de kendine bir çift dantelli külot aldı…

ne var ki mağazadaki paketleme kısmında bir karışıklık oldu. eldiven kız kardeşinin paketine girdi, külotlar da mağazanın özel kuryesi ile kız arkadaşının evinin yolunu tuttu. içindeki delikanlının yazdığı romantik notla tabii…



sevgilim,

geçen akşam seninle çıktığımızda bunlardan giymediğini fark ettim. eğer kız kardeşimle beraber olmasaydım, ben uzun ve düğmeli olanlardan alırdım, ancak kız kardeşim kısa ve düğmesiz olanlardan kullanıyor. çıkarması daha kolay oluyormuş… renginin açık olması çabuk kirleneceği izlenimini veriyor. ancak bunları satın aldığım bayan tezgahtar bana kendisininkini gösterdi. üç haftadır kullanıyormuş. yakından baktım, hiçbir kirlenme yoktu.





tezgahtar bayandan bir şey daha rica ettim. seninkileri giyip, nasıl durduğunu bana üzerinde göstermesini… hemen giydi. çok şık duruyor, elimi uzattım, okşar gibi sıktım… ele de çok hoş geliyor ve öyle yumuşak ki… dışarı kıvırdığında içinden tüyler görünüyor. bu sene moda böyleymiş. tezgahtar kız gösterdi gerçekten çok hoş…

keşke bunları ilk giyişinde yanında olup giymene yardım edebilseydim… seninle buluşuncaya kadar birçok yabancı elin ona dokunacağını düşünmek beni üzüyor… çıkardığın zaman içi biraz nemli olabilirmiş. o zaman üfleyerek havalandırman gerekiyormuş.

bu akşamki buluşmamızda bunları nasıl avucumun içine alıp, nasıl defalarca okşayıp öpeceğimi ve okşar gibi avuçlayıp sıkacağımı ve avuçlarımdan bırakmayacağımı düşünüyorum. bu akşamki buluşmamızda giymeyi unutma…

sevgilerimle…



BONUS FIKRA



Sahipsiz



Yargıç, otomobil çalmak suçundan sanık olarak karşısına getirilen Temel’e sordu:

– Otomobil çalmışsın, bunu neden yaptın söyler misin?

– Sahibi yok sanmiştum…

– Peki, sahibi olmadığı kanısına nereden vardın?

– Mezarluğun önine parketmiştu da..



BONUS FIKRA



ŞAKA DA ŞAKA





Bir gün Temel balığa çıkar. İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar. Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.

Temel dua etmeye başlar.Allah’ım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden.





Hava bir zaman sonra düzelir.Temel evine dönmeye başlar.Bir taraftan da balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla yarısını dağıtsam olur der. Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısı da çok fazla, ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.

Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar.Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gökyüzüne diker ve şöyle der:

-Haçen sende şakadan heç anlamiyesun



Uçak Düşerse



Bir uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış:

“Uçak düşmek üzere. Tüm yolculara atlamalarını söyleyin. Şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek!”

Böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zor. Hosteslerden en akıllısı düşünmüş taşınmış, herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamalarını sağlayabileceklerine karar vermiş. İlk olarak Amerikalı kafilenin yanına gitmiş ve “Sayın yolcularımız, üzerinde bulunduğumuz alan Japonlar’ın araştırma laboratuarlarıyla kaplı. Eğer oraya ulaşırsanız tüm Japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!”. Bunun üzerine bütün Amerikalılar koşarak çıkışa gitmişler ve atlamışlar.



Hostes bu sefer İngilizlere yönelmiş. “Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz. Hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!” demiş. Tüm İngilizler hevesle atlamışlar.

Sıra Fransızlar’a gelmiş. “Bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum. Rica etsem uçaktan atlar mısınız? Şimdiden teşekkür ederim” demiş. Fransızlar “tabii, mersi!” diyerek sırayla atlamışlar.

Hostes, sıra Almanlara geldiğinde “Atlayın aşağı çabuk!” diye bağırmış. Alman kafile “Heil!” diyerek atlamış.

Sonunda sıra Türklere gelmiş. Hostes yandan yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş: Siz var ya… Buradan hayatta atlayamazsınız.


Yorumlar