Anasayfa /  Keyifli Haberler

İkram

Abone ol
Abone ol 22 Şubat 2019 18:37

İkram

Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur :

-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?

Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :

-İstersen ayran getireyim, der.

Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.

Adam ayranı içtikten sonra çocuk :

-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?

Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :

-İstersen ayran getireyim, der.

Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.

Adam ayranı içtikten sonra çocuk :

-İstersen daha getireyim, der.

-Zahmet olur yavrum.

-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!

Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :

-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!

-İstersen daha getireyim, der.

-Zahmet olur yavrum.

-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!

Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :

-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!

-İstersen daha getireyim, der.

-Zahmet olur yavrum.

-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!

Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :

-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!



Bakış açını sevdim



Matematik dersinde kadın öğretmen öğrencilere sorar:

– Bir ağacın dalında 5 tane kuş var. Taş attım, iki tanesini vurdum. Geriye kaç kuş kalır?

Öğrencinin biri parmak kaldırır ve cevaplar:

– Hiç kuş kalmaz çünkü diğerleri korkudan uçup gider.

Öğretmen gülümser:

– Hayır. Doğru cevap üç olacaktı ama bakış açını sevdim.

Öğrenci duruma çok bozulur ama pek göstermez. Ders devam ederken tekrar parmak kaldırır:

– Bir soru da ben sorabilir miyim?

Öğretmen izin verir.

– Sokakta üç kadın dondurma yiyerek yürüyor. Biri dondurmasını yalıyor, diğeri ısırıyor, diğeri de emiyor. Kadınlardan hangisi evlidir?

Öğretmen şaşırır, kızarıp bozarır ama cevap da vermek zorundadır:

– Hmm…şey.. yalayan?

Öğrenci yanıtlar:

-Hayır, parmağında alyans olan. Ama bakış açınızı sevdim.



Paranın Sesi



Nasreddin Hoca Akşehir’de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile ta­nınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış:

“Hocam,” demiş, “ben bu adamdan davacıyım. Dükkâ­nın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından bu­ğusu çıkıyordu yemeğin.

Bu adam elinde somunla geldi. Kopardığı lokmaları ye­meğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi.”

Nasreddin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp:

“Doğru mu bunlar?” diye sormuş.

“Evet,” demiş fakir adam.

“Öyleyse para kesesini çıkar bakalım.”

Zavallı fakir, kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini Hoca ya uzatmış. Bu sefer aşçıyı çağırmış yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış. Sonra da:

“Haydi” demiş “aldın işte alacağını.”

Aşçı:

“Nasıl olur?” diye şaşkınlığını belli etmiş. “Paramı ver­mediniz henüz.”

Hoca cevap vermiş:

“Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan paranın da se­sini alır elbet!”



Kadınları anlamak



Adamın biri kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumların içinden çıkarmış. “Belki cin çıkar” deyip ovalamış lambayı, cin çıkmış. adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya;

“Tamam, tamam. Beni lambadan kurtardın. Bu ay içinde beşinci çıkartılışım ve bu isten de sıkılmaya başladım artık, üstelik çok yorgunum bu yüzden üç dileği unut. Sadece bir dilek hakkın var, ona göre.”

Adam oturmuş ve bir süre düşünmüş ve

“Her zaman Hawaii’ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok tutar. Benim için Hawaii’ye özel bir köprü yap böylece istediğimde arabayla oraya gidip gelebileyim” demiş.

Cin gülmüş ve;

“Bu imkansız. Bu işin Köprünün ayakları nasıl Pasifik’in dibine ulaşabilir? Bu iş benim için bile hem çok külfetli ve hem de çok zaman alır, sen başka bir dilek düşün.”

Adam; “Tamam” demiş ve başka bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda;

“Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onlarla ilgilenmediğimi söylediler. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini, onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum. Kısacası bunca tecrübeme rağmen kadınları ben anlayamadım, sen bana onları anlatır mısın?”

Cin oflamış, poflamış, kafasını kaşımış, terler dökmüş, derin bir nefes alarak nihayet cevap vermiş:

“Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi…?



Erzurum’dan Çıktım Yola



Zamanın birinde Erzurum’dan bir grup insan hacca gitmek için yola çıkmışlar. Van’a gelmişler. Van’ın bir köyünde konaklamaya karar vermişler.

O köyün de imamı yokmuş. Köylüler aralarında konuşmuşlar ve Erzurum’dan çıkıp hacca giden bu topluluktan birini imam yapmaya karar vermişler. Bu insanlar hacca gidiyorlarsa boş insan değillerdir diyedüşünmüşler.

Nitekim tekliflerini içlerinden birisi kabul etmiş. Her yıl 400 koyun verilecekmiş imama. Adam hacca gidip masraf yapacağıma burada kalıp yalandan imamlık yapar ve her yıl 400 koyun sahibi olurum diyerek işe başlamış. Köylü camide toplanmış namaz kılınacak. Sayın imam başlamış namazı kıldırmaya :

– Erzurum’dan çıktım yola Van’da verdim mola 400 koyun verdiler bana, Allahuekber…

Bu günlerce aynı biçimde devam etmiş. Köylü bu işe biraz şaşırmış ve konuşmuşlar aralarında :

– Daha önceki imam mı yanlış kıldırıyordu, yeni imam mi yanlış kıldırıyor? Bunu gidip Müftüye soralım.

Sayın müftü meşhur Of’lu… Müftüye gelen halk her şeyi anlatmış. Müftü köylüye dönerek :

– Siz şimdi hiç imama çaktırmadan köyünüze dönün ve namaz vakti camide toplanın ben de namaza geleceğim, diye emir verir. Herkes köyüne döner ve namaz vakti cemaat camide toplanır. Tabi ki Sayın müftüde camidedir. İmam namazı kıldırmaya başlar.

Birinci rekat :

– Erzurum’dan çıktım yola, Van’da verdim mola, 400 koyun verdiler bana, Allahuekber… der hoca. Arkadan “öhö.. öhö!..” şeklinde bir ses duyulur. İmam yakalandım herhalde diye korkmaya başlar. İkinci rekatta sözlerinde biraz değişiklik yapar :

– Erzurum’dan çıktım yola, Van’da verdim mola, 400 Koyun verdiler bana, yarısı sana yarısı bana… Allahuekber…

Namaz bitince köylü Müftüye dönerek “İmam efendi namazı doğru mu kıldırıyor? diye sorar. Müftünün cevabı :

– Haçen birinci rekatta biraz şaşirdi ama ikinci rekatta işi düzeltti…



Torpido da Silah mı Var?



Adamın birisini polis durdurur ve aşağıda ki diyalog başlar.

-Buyurun, memur bey?

-Ehliyetinizi görebilir miyim beyefendi? Aşırı hız yaptığınız için durduruldunuz.

-Maalesef ehliyetim yok, son geçirdiğim kazada ehliyetime el koymuşlardı.

-Araç ruhsatını alabilir miyim?

-Çalıntı arabanın ne ruhsatı memur bey!

-Nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız mı?

-Durun durun, silahımı torpido gözüne koyarken ruhsata benzer bir şey görmüştüm, belki o ruhsat olabilir bekleyin bir saniye.

Polis şaşkınlık içinde sorar;

– Torpido da silah mı var?

– Evet memur bey, arabanın sahibi olan kadını silahımla vurmuştum, cesedi bagaja; silahı da torpidoya koymuştum.

– Bagajda ceset mi var!?

– Evet, aracın bagajında ceset var.

Adamın bu sözlerini duyan trafik polisi hemen amirini arar; tüm ekip toplanır ve adama sorular sormaya başlarlar. Gelen trafik ekip amiri adamdan ehliyetini ister; adam ehliyetini hemen çıkarır, kontrol sonrasında hiçbir sorun olmadığını görürler. Ardından aracın ruhsatını ister ekip amiri; adam ruhsatı çıkarıp verir ve yapılan kontrol sonrasında aracın adamın üstüne olduğunu fark ederler. Ekip amiri adamdan torpido gözünü açmasını ister; torpido temizdir, silah falan yoktur. Son olarak bagajı kontrol etmek isterler, bagajı açarlar; bagajda tertemizdir, ceset falan yoktur.

Ekip amiri baya şaşırmıştır;

– Çok garip bir durum, ekip arkadaşım ehliyetinizin olmadığını, aracın çalıntı olduğunu, torpido da silah olduğunu, aracın bagajında da bir kadın cesedi olduğunu söylemişti.

Adam gülerek;

– Yok artık! Memur bey benim için ‘Aşırı hızlı gidiyordu!’ da demiştir.



Hotdog



Temel ve Dursun, Amerika’da çalışma hayali ile yanıp tutuşurlar. Biriktirdikleri bir miktar paraları vardır ancak uçak ile seyahat etmeye yetmiyordur. Düşünür taşınırlar, aylarca sürecek olmasına rağmen gemi ile Amerika’ya gitmeye karar verirler. Paralarını ceplerine koyarlar, yanlarında bir tane İngilizce – Türkçe sözlük alıp yolculuğa başlarlar.

Gemideyken ikisininde karnı bir hayli acıkır. Yemeklere bakarlar her şey 10 dolar, 20 dolar fakat bir yemeğe gözleri ilişir sadece 1 dolar. Yemeğin ismine bakarlar “Hotdog” fakat ne olduğunu bilmezler.

Dursun, Temel’e sorar:

-Ula bu Hotdog ne ki? Bak bakalım bir sözlüğe.

-Sıcak köpek diyor Dursun.

-Ne yapalım daha çok yolumuz var, köpekte olsa yemek zorundayız aksi halde açlıktan öleceğiz.

Hotdog’ı alırlar ve Temel, Dursun’a dönüp sorar:

-Ula Dursun, sana köpeğin neresi denk geldi?



Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Galatasaraylı



Bir GS’li, bir Fener´li ve BJK´li Arabistan’da yasak olmasına rağmen bir otelde içki içerken yakalanırlar…

Mahkemeye çıkarılırlar…

Karar İDAM…

İtiraz ederler ve karar ömür boyu hapis cezasına çevrilir. Ama o gün, bayrama denk geldiği için Prens Hazretleri cezayı kaldırıp hepsine 20 kırbaç ceza verir.

Bizimkileri sempatik bulduğu için de bir kıyak daha yapıp herkese cezasını hafifletmek için bir istek hakki tanır.

BJK li:

-“Sırtıma bir yastık bağlayın” der.

10 kırbaçtan sonra yastık paramparça olur ve pek fayda etmez.

Uyanık Galatasaraylı bunu görünce:

– “Sırtıma iki yastık bağlayın” der. Ama iki yastık bile 10 kırbaca dayanmaz.

Sıra Fenerbahçeli’ye gelince Prens Hazretleri:

– “Bak Fenerbahçeli sana acıdım. Bu sene hakemlerden çok çektiniz. Bu yüzden sana iki istek hakki veriyorum”

Peki der Fenerbahçeli:

– “O zaman bana 40 kırbaç vurulsun”. Herkes şaşkına döner.

Prens Hazretleri:

– “Peki ikinci isteğin nedir?” diye sorar…

Fenerbahçeli pis pis sırıtarak:

– “GALATASARAYLI’yı sırtıma bağlayın


Yorumlar