Anasayfa /  Keyifli Haberler

Hay Senin Kutuna

Abone ol
Abone ol 26 Aralık 2018 12:53

Hay Senin Kutuna

Bir Doktor muayenehanesinin önüne kocaman bir pankart asmış,pankartta “her türlü hastalık tedavi edilir,edersem ücret 100 dolar edemezsem 1000 dolar iade” diye.Yoldan geçen Dursun pankartı okur:

– Bak manyak doktora 1000 dolar iade edecekmiş,şuna bir hastalık yaratayımda tedavi edemesin 1000 dolarını alayım diye dalmış içeri: — Doktor demiş.

— Ben tat alma duygumu kaybettim yediğim hiç bir şeyden tat alamıyorum. Doktor: — Basit, hemşire hastanın gözlerini bağla, bir kaşık ve sekiz numaralı kutuyu getirir misin? Gözleri bağlanmış, bir kaşık sekiz numaralı kutudan hastanın ağzına verilmiş. Dursun’a: — Çiğne Dursun çiğner çiğnemez ayağa fırlamış: — *lan!!! demiş. — B*k bu!!! Doktor: -Tabii ki b*k.

— Bak tat alabiliyorsun tedavi tamam demiş ve 100 doları almış neyse ertesi gün Dursun tekrar gitmiş doktora. — Doktor demiş — Ben hafızamı kaybettim hiç bir şey hatırlamıyorum.

Doktor demiş ki: — Kolay oturun hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin? Dursun ayağa fırlamış

— Hayır!!! demiş: — İstemem! Doktor sormuş — Niye yaa? demiş. — Onun içinde b*k var Doktor: — Bak hafızanız yerine geldi hatırladınız verin 100 dolar gitti 200 dolar. Dursun kızarak çıkmış: — Ulan demiş — O 1000 dolarını almazsam senin!!.. Ertesi gün tekrar doktora gitmiş girmiş içeri: — Doktor bey demiş: — Benim bir derdim var.. — eee? demiş doktor: — Nedir?

— Erkeklik organımda hiç bir hareket yok hiç bir şey yapamıyorum. Doktor: — Kolay, hemşire hanım getirir misin sekiz numaralı kutuyu? Dursun yine ayağa fırlamış: — *lan!! demiş: – s***im senin sekiz numaralı kutunu da hemşireni de ha!!! demiş. Doktor demiş ki: — Bak onuda tedavi ettik, bak maşallah 8 numaralı kutuyu da hemşireyi de halledebiliyorsun ver bakalım 100 dolar daha



BONUS FIKRA



Bana Gelişi 7 Dolar

Savaş esnasında ordu büyük kayıplar vermektedir. Ordu Generali bu gidişata dur demenin yollarını ararken birden aklına zekice bir fikir gelir. Hemen taburu geniş bir arazide toplar ve tabura şöyle hitap eder :

-Bu günden sonra düşman tarafından bir kelle getirene on dolar vereceğini taahhüt eder ve taburu düşman cephesine gönderir. Ertesi gün bölük şahlanır ve herkes 2,3 kelle getirip ordu komutanından parasını tahsil eder.

Savaşın 3.günü ordu generali Temel ‘in olmadığını fark eder. Tabura haber gönderir ve tüm ölülerle yaralıların arasında Temel ‘i araştırır. Yapılan aramalarda Temelden hiç iz yoktur..Temel siz geçen 5 günden sonra nöbetçilerden biri tabura doğru bir toz bulutunun yaklaştığını haber verir.

Dürbünü eline alan General yaklaşan toz bulutunun bir kamyon olduğunu görür. Gözlerine inanamaz kamyonun kasası düşman kelleleriyle doludur ve direksiyondaki kişi de Temelden başkası değildir. Sevinçle temeli karşılayan ordu Generali ordusuna dönerek asker dediğin böyle olmalı der ve temeli odasına çağırır. Odaya giden temele ordu komutanı:

-Bak evladım devletimiz savaş halinde ve ekonomimiz bozuk. Ben sana düşman kellesi başına on dolar sözü verdim lakin bu kadar kelleye ödeyecek bütçemiz yok. Gel seninle bir anlaşma yapalım kelle başına sana 6 Dolar verelim demiş.

General’in teklifine şiddetle karşı çıkan Temel parasını tam olarak ister. Bir türlü Temeli ikna edemeyen general kızgın bir ifadeyle 6 doları niye kabul etmediğini sorar. Temelin cevabı enteresandır :

-Komutanım valla billa 7 Dolardan ben aldım o kelleleri



Serçe



Serçenin biri uçarken biraz alçalayım demiş, bi bakmış karşıdan motosiklet geliyor. Sağ sol yapayım derken motosiklet sürücüsünün kaskına çarparak yere düşmüş.

Adam serçeyi yerden alarak eve götürmüş.Bir kafese koyup kafesin içine biraz su ve ekmek kırıntıları bırakmış, Bir süre sonra serçe yavaş yavaş gözlerini açmış… Önce su ve ekmek kırıntılarını görmüş, gözlerini iyice açınca parmaklıkların arasında olduğunu farketmiş ve: -Kahretsin demiş. Çarptığım adam öldü herhalde Kapak Gariban bir köylü şehre inmişti. Büyük bir mağazada iki kişinin karşılıklı oturup konuştuklarını gördü.

İçerde bir masa ve üç dört koltuktan başka bir şey görünmüyordu. Merak etti ve içeri girdi:

– Selamünaleyküm ağalar.

– Aleykümselam hemşerim ne istiyorsun? – Merak ettim acaba burada ne satıyorsunuz?

Köylü ile dalga geçmek isteyen satıcı sırıtarak cevap verdi:

– Eşek satıyoruz.

Köylü de taşı gediğine yerleştirdi: – Sadece ikiniz misiniz yoksa daha var mı ?



Gülücükleriniz daim olsun



Bir gün Ali, öğretmeni Ayşe Hanım’a giderek dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu:

– Sorun nedir Ali?

– Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum.

İstek konusunda bilgi verilen müdür, Ali’ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı.

– Söyle bakalım ali: 3×4?

– On iki

– Peki 6×6?

– Otuz altı müdür bey

– Japonya’nın başkenti?

– Tokyo.

Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali’nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve müdür bu isteği kabul ettiler. Öğretmen sorulara başladı:

– İneklerde dört tane, bende iki tane olan nedir?

– Bacaklar öğretmenim!

– Doğru! peki; senin pantolonunun içinde olup, benim pantolonumun içinde olmayan nedir?

Müdür bu soruya çok şaşırdı.

– cepler öğretmenim.

– Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir?

Velet tereddütsüz yanıt verdi:

– Afrika’dır öğretmenim.

– Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir?

Müdür gözleri fal taşı gibi açılmış tam konuşacakken ali yanıtladı:

– Tırnak cilası.

– Peki. bekâr bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir?

Müdür kulaklarına inanamıyordu.

– Yatak öğretmenim.

– Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?

– Dil öğretmenim.

Nefes nefese kalan müdür, testi bitirmeye karar verdi ve şöyle dedi: “Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verdim!”

Gülücükleriniz daim olsun. Dostlarınızın da yüzünü güldürmek için paylaşmayı unutmayın

Yorumlar